AFET PSİKOLOJİSİ VE SOSYOLOJİSİ - Ünite 4: Afet Psikolojisi: Araştırmalarda Metodolojik Sayıltılar ve Tarihçe Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Afet Psikolojisi: Araştırmalarda Metodolojik Sayıltılar ve Tarihçe

Afet Sosyolojisinin Tarhiçesi ve Metodolojik Sayıltıları

Afetlerin bir araştırma nesnesi olarak çalışılması uzunca bir geçmişe sahiptir. Prince’in (1920) Halifax patlamasına ilişkin yürüttüğü çalışamadan bu yana afet sosyolojisinin “İnsanların buna nasıl tepki göstermekte oldukları?” sorusu üzerine odaklandıklandığı belirtilmektedir.

Afet sosyolojisi açısından temel epistemolojik varsayım, tüm faciaların ve afetlerin tarihsel açıdan (bir defalık tarihsel olay düzleminde) onları diğer afetlerden benzersiz kılan yönlerinin sosyal görecelilik çerçeveleri açısından bulunuyor olmakla birlikte, onları diğer afetlerle ve facialarla tarihsel bir karşılaştırmalı analiz çerçevesinde (Weberyen anlamda ideal tipsel olgu düzeyinde) benzer kılan ve söz konusu afetlerde insanların afetler karşısında gösterdikleri örüntüleşmiş davranış kalıplarının tespit edilebileceği sayıltısına dayanmaktadır. Afet sosyolojisi açısından olay-olgu ilişkisi Windelband’ın idiografiknomotetik bilimler sınıflandırması dayalı olarak değerlendirilmektedir (Bkz. Şekil 4.1)

Drabek’e göre (2005) afet sosyolojisi alanının temel analiz birimleri şunlardan meydana gelmektedir;

  • Birey
  • Aile
  • Sosyal organizasyon
  • Toplumsal komunite

Afet sosyolojisi alanındaki çalışmalar olayların bireylerden başlayarak, en mikro sosyal etkileşim ve bu etkileşimlere yüklenen anlamlar düzeyinden başlayarak, mezo (orta) ve makro seviyelere kadar ilerleyen bir ilişkisel bütünlük içinde ele alınması gerekliliği yolundaki bir eğilime işaret etmektedirler (Bkz. Şekil 4.2)

Sosyal gerçekliğin süreçsel ve çok katmanlı yapısı dikkate alındığında, afet öncesi, afet anı ve sonrasındaki kırılganlık olasılıklarının en aza indirilmesi ve afetlerin olumsuz sonuçlarının en kısa süre içinde telafi edilebilmesi için sosyolojik açıdan ilişkisel ve bütünlüklü bakış açılarına dayalı modellerin gerekliliği önem kazanmaktadır. Söz konusu ilişkisel ve bütünlüklü bakış açısı, tözsel tanımlardan ziyade “bağlamı” ve “süreci” bir arada ele alan ilişkisel bir perspektif içinde söz konusu birimler arası ilişkilere odaklanan bir araştırma deseni içinde mümkün görünmektedir.

Afetlerin sosyal boyutuna ilişkin uluslararası ve ulusal alanda yapılmış pek çok araştırma bulunmaktadır. Afet sosyolojisi literatürü açısından Drabek’in Sociology of Disaster: Instructor Guide 1996 ve Social Dimensions of Disaster: Instructor Guide 2004 olmak üzere iki önemli çalışması bulunmaktadır. Bu çalışmalar daha önce yapılan araştırma sonuçlarını birleştiren bir sentez ortaya koymaktadır. Ayrıca Drabek’in (2005) yaptığı çalışmaya göre Drabek (2005)in literatür araştırmalarına dayanarak yaptığı değerlendirmeye göre, afetlerin “temel nedenleri” üzerine yapılan, afetlerin öncesindeki hazırlık ve afetlerin yaratacağı tahribatı azaltmaya yönelik çalışmaların sayısı, afet sonrası yapılan çalışmaların sayısı ile karşılaştırıldığında oldukça yetersiz kalmaktadır. Drabek (2005) afetin sosyal boyutuyla ilgili önemli çalışmalardan bazıları şunlardır;

  • Afet öncesi hazırlıklara yönelik: Quarantelli (1984)
  • Afetlerin yaratabileceği tahribatları azaltmaya yönelik: Drabek ve diğ. (1983)
  • Afetlerin temel nedenlerine yönelik: Enarson ve diğ. (2003)

Ulusal bağlamda değerlendirildiğin ise afetlerin bir sorun olarak değerlendirilmesi 1999 Marmara depremine kadar uzanmaktadır. 1999 Marmara Depremi afet araştırmaları açısından bir dönüm noktası oluşturmuş ve ilk defa bu afet sonrasında afetlere ilişkin sosyolojik araştırmalarda yükseliş yaşanmıştır. Afetler açısından hem istikrar hem de değişimi teşvik eden sosyal faktörlerin belirlenebilemesi önemlidir. Afet çalış maları aracılığıyla hem afet öncesi, afet anı ve sonrasındaki temel davranış modelleri hem de onları sınırlayan sosyal faktörlerin ortaya koyulabilmektedir.

Afetlere gösterilen tepkileri kültüren açıdan inceleyen araştırmalarda bazı ülkeler arasında benzer davranış örüntüleri yakalarken bazı ülkelerin ise birbirinden farklı örüntü kalıplarına sahip oldukları belirtilmektedir. Örneğin yapılan araştırmalarda İngilizlerin ve Amerikanların birbirlerine yakın davranış örüntüleri ortaya koydukları belirtilirken, diğer yandan Rusların, İtalyanların ve Japonların kültürel açıdan farklılaşmış davranış örüntülerine sahip oldukları görülmüştür.

Afet çalışmalarının tarihçesi açısından, sosyologlar “afet terimi” ile “tehlikeleri” birbirinden ayırt etme eğilimindedirler. Drabek (2004) afet, tehlike ve acil durum yönetimini şöyle tanımlamaktadır;

  • Afet: Bir topluluğun önemli ölçüde vergilendirilmeye uygun kaynakları olarak kişilerin ve/veya mülklerin ciddi bir biçimde zarar gördüğü bir olay
  • Tehlike: Toplum veya çevreye zararı olma riski olan -olgusal- bir durumdur
  • Acil durum yönetimi: bir felaketin yaşam döngüsünü”, afet öncesi, afet anı ve sonrasını; ona hazırlıklı olmak, yanıt vermek, iyileştirme ve etkilerini en aza indirgeme gibi birtakım strateji ve taktiklerin uygulanması yoluyla acil durumların veya felaketlerin maliyetlerinin sınırlandırılması

Rutin bir olayın afet sayılabilmesi bazı şartları taşıması gereklidir. Bu şartlar ise şu şekilde sıralanabilir;

  • Sosyal bir sonuç doğurması
  • Sosyal sistemlere ve binalara yaygın hasar vermesi
  • Bireysel, sosyal ve fiziksel hasara neden olması
  • Sosyal, ekonomik ve politik dengeyi sekteye uğratması

Sosyologlar için, afetler terimi; Jeanne Kasırgası (2004) gibi belirli olaylara işaret etmekte kullanılırken, tehlikeler; genel anlamı ile kasırgalar ya da depremler gibi genel bir tehdit sınıfını ifade etmek için kullanılmaktadır.

Afet Sosyolojisi Açısından Başlıca Bütünleştirici Katkılar

Afet sosyolojisi açısından başlıca bütünştirici kaynaklar bulunmaktadır. Bütünleştirici kaynaklar afet sosyoljisi alanında sosyologların çalışmalarını özetleyen çalışamalar niteliği taşımaktadır. Bu kaynaklar ise şöyle sıralanabilir;

  • Dynes (1970)
  • Barton (1969)
  • Drabek (1986)
  • Dynes ve Tierney (1994)

Alanda bazı önemli çalışmalar ve çalışmaların konuları ise şunlardır;

  • Perry (1987): Azınlık Vatandaşları Arasında Afetlere Hazırlık ve Müdahele
  • Faupel (1987): İnsan Ekolojisi
  • Wenger (1987): Kolektif Davranış
  • Stallings (1987): Örgütsel Değişim
  • Drabek (1987): Acil Yapılar
  • Bates ve Peacock (1987): Toplumsal Değişim
  • Beates ve Palenda (1994): Afetlere Ekolojik Yaklaşım
  • Fitzpatrick ve Milleti (1994): Kamu Riski İletişimi ve Mileti
  • Bolin 1994): Afet Sonrası Sığınma Evleri ve Konut

Drabek (2005) yukarıda belirtilen çalışmaların alan yazına sunduğu katkılar dikkate alındığından dört önemli alan ortaya çıkmaktadır. Bu alanlar ise şöyle sıralanmaktadır (Bkz. Tablo 4.1);

  1. Afetlere Yönelik Toplumsal Mitlerin Deşifre Edilmesi:
  2. Afet Sosyolojisinin Afet Araştırmalarına Yönelik Yöntemsel Tasarımlara Katkısı:
  3. Afet Çalışmalarına Kuramsal Katkılar: Organize Acil Müdahale Tipolojisi:
  4. Afet Çalışmalarında Sosyal Eleştiri Boyutu

Afetlere Yönelik Toplumsal Mitlerin Deşifre Edilmesi: Yapılan bazı araştırmalar (örneğin, Quarantelli 1960; Quarantelli ve Dynes 1972) insanların afetlere yönelik sahip oldukları birtakım yanlışların düzeltilmesine katkı sağlamışlardır. söz konusu çalışmalar aracılığı ile “panik, yağma ve diğer anti sosyal davranış görüntüleri” konusundaki inanışlar tasfiye edilebilmiştir.

Afet Sosyolojisinin Afet Araştırmalarına Yönelik Yöntemsel Tasarımlara Katkısı: Afet alanına ilişkin sosyolojik yaklaşımlar, afet araştırmalarına ilişkin yöntemsel arayışlar açısından önemli katkılar sağlamıştır. Bu noktada, afet araştırmalarının çok boyutlu ve birçok farklı disiplinin katkılarını (monografiler, coğrafi bilgi sistemleri vs) gerektirecek sorularla ilişkilendirilmesi noktasında sosyolojik perspektiflerin katkıları önemlidir.

Afet Çalışmalarına Kuramsal Katkılar ve Organize Acil Müdahale Tipolojisi: Afet çalışmaları alanındaki sosyolojik katkılar açısından Afet Araştırma Merkezi’nde (Disaster Research Center- DRC) Kreps ve araştırma grubu tarafından yıllarca gerçekleştirilmiş görüşmelerin analizine dayalı olarak geliştirilen, genel bir afet müdahale (disaster response) teorisine ulaşılmış olması afet çalışmalarının tarihçesi açısından önemli bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Bazı önemli araştırmalara ve alana katkılara şöyle sıralanabilir;

  • Stallings (1978) ve Dynes (1970) gibi araştırmacılar insanların karmaşık tepkileri üzerine çalışarak müdahele tipolojisi oluşturulmasına yardımcı olmuşlardır.
  • Kresp ve arkadaşları (1994) insanların afet sonrasında verdikleri tepkilerin kodlamışlar ve “alanlar”, “görevler”, “aktiviteler” ve “insani ve materyal kaynaklar” olarak dört temel alan belirlemişilerdir.
  • Drabek (2003) kolektif stres perkspektifini temele alarak afete müdahale etme süreçlerinin göreli etkililiğini öngörebilecek bir model oluşturmuştur.
  • Dynes (2002 ve 2003) topluluk tarafından yerel liderlere gösterilen yüksek güven derecesinin, afete müdahale etme ve toparlanma süreci boyunca alınacak ortak kararların kabul edilmesini kolaylaştıran en önemli faktör olduğunu göstermiştir.

Afet Çalışmalarında Sosyal Eleştiri Boyutu: Afet müdahalesi konusunda sosyologlar tarihsel süreç açısından hem müdahale hem de müdahale politikaları hakkındaki temel kusurları vurgulamışlardır. Örneğin, Drabek (1968: 155-156) bir çalışmasında örgütler arasındaki yetersiz eşgüdüm ve iletişimden kaynaklanan “operasyonel sorunları” ortaya koymuştur.

Dı·sı·plı·nlerarası Bı·r Araştırma Alanı Olarak Afet Çalışmaları ve Afet Sosyolojı·sı·

Afet sosyolojisi alanındaki genel bir eğilim olarak afet alanında çalışan sosyologların, diğer disiplinlerin teorik ve metodolojik araçlarını kendi araştırma programları ile bütünleştiren bir eğilim sergiledikleri gözlemlenmektedir. Bu konuya örnek olarak Drabek ve Hoetmer (1991) çalışaması gösterilmektedir. Bu çalışmalarında Drabek ve Hoetmer (1991) acil durum yöneticileri bazı öneriler sunmaktadır. Bu öneriler ise şöyle sıralanmaktadır;

  • Tüm tehlikeler yaklaşımı esastır.
  • Planlama ve hazırlık faaliyetleri, gerçekleştirilmesi gereken ve alınacak hedefler değil, sürekli süreçlerdir.
  • Mitlere değil sosyal bilim alanının araştırma bilgisine dayalı olarak, program etkinliklerine, önceliklerine ve uygulama stratejilerine rehberlik edilmelidir.
  • Afet planları davranışsal tepki için kılavuzlar olacaksa, bunları uygulayanlar tarafından geliştirilmelidirler.
  • Acil müdahaleleri yönetmek, otoriteye dayalı olmaktan ziyade kaynak temelli teorik modellerin uygulanmasını gerektirir.

Burada bahsedilen tüm tehlikeler yaklaşımı doğal afetlerin, insan eliyle ortaya çıkmış biyolojik ya da teknolojik tehditlerin, bizi, ailemizi, evimizi, işimizi ve içinde yaşadığımız topluluk ve toplumu etkileyebilmesi anlamında kullanılan bir terimdir.