HADİS TARİHİ VE USULÜ Dersi HADİSLERİN TASNİFİ VE TEMEL HADİS KİTAPLARI soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Buhârî ve el-Câmiu’s-Sahîh’i hakkında ne söylenebilir?


CEVAP:

Tam ismi Ebû Abdullah Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Buhârî’dir. 194/810’da Buhâra’da doğdu. Babası İsmail Abdullah b. el-Mübârek ve İmam Mâlik gibi muhaddislerden hadis okumuştu. Babası, Buhârî çocukken vefat etti. Oğluna bazı hadis kitapları miras kaldığı bilinmektedir. Buhârî’nin hadisçi olmasında babasının etkisi olmuş olmalıdır. On yaşında Buhâra’lı muhaddislerden hadis okumaya başladı. On bir yaşındayken hocası Dahîlî’nin bazı hatalarını bulmasıyla hocalarının ve çevrenin dikkatlerini çekmeye başladı. On altı yaşında İbnü’l-Mübârek ve Vekî’ b. el-Cerrâh’ın kitaplarını ezberledi. Mekke, Medine, Bağdat, Basra, Kûfe, Mısır gibi ilim merkezlerinde uzun süreler kaldı ve oraların en önde gelen muhaddislerinden hadis aldı. Bin seksen hocadan hadis okuduğunu bizzat kendisi belirtmiştir. İbn Mende bunlardan üç yüz dokuzunun biyografisini bir kitapta toplamıştır. Buhârî’nin Sahîh’ini kendisinden doksan bin kişinin okuduğunu, öğrencisi Firebrî’den öğreniyoruz. Seyahatlerinde hem hadis almış hem de okutmuştur. Gittiği yerlerde onun hadisteki derin bilgisini ve çok güçlü hafızasının ününü duyan muhaddisler tarafından değişik sınavlara tabi tutulmuş, hepsinde de hayranlık uyandıracak şekilde bu ilimdeki otoritesini ispatlamıştır. Kaynaklarda bu türden çok sayıda ilginç örnekler nakledilmektedir. 

Yukarıda birkaç kere değindiğimiz mihne olayından Buhârî de etkilenmiştir. Buhârî, döneminin en büyük hadis âlimi olarak memleketi Buhârâ’ya dönünce, özellikle onun kazandığı itibarı çekemeyen meslektaşları ve idareciler, bu konuda tartışmaya girmekten kaçınmasına rağmen söylemediği şeyleri söylemiş gibi yayarak onu bu konuda hadisçilerin geleneksel görüşüne aykırı görüşleri savunduğu gerekçesiyle itibardan düşürmeye çalışmışlardır. Bunların başında Buharî’nin hocası Muhammed b. Yahyâ ezZühlî gelmektedir. Çünkü Buhârî memleketine dönünce oradaki muhaddislerin ders meclisleri boşalmış, herkes Buhârî’nin meclisine katılmaya başlamıştır. Hatta Müslim, Zühlî’den yazdığı hadisleri geri göndermiştir. Zühlî bunun üzerine Buhârî’ye karşı halkı k ışkırtıp Buhâra’dan ayrılmaya zorlamıştır. Buharî komşu şehirlere gitmek üzere yola çıktığını haber alan Zühlî, o bölgenin yani Horasan’ın genel valisi olan kendi kabilesinden Hâlid b. Ahmed ez-Zühlî’ye mektup yazarak Buharî’yi karalamıştır.

Tarihte idareciler kendi güçlerine alternatif oluşturan ve halk üzerinde nüfuz sahibi olan kişilerden her zaman rahatsız olmuşlardır. Çünkü siyaset iktidarı paylaşmaktan hoşlanmaz. İdareciler halk üzerinde etkisi güçlü olan ilim adamlarının bu gücünden rahatsız olduklarında genellikle bunlara doğrudan cephe almak yerine dolaylı yöntemlerle etkisiz hale getirmeye çalışırlar. İşte mihne olayında da bu faktörün önemli etkisi olmuştur. Horasan Valisi Zühlî de Buhârî’nin devlet adamlarına mesafeli durduğunu, onların ayaklarına gitmeyi ilmin onuruna ve vakarına aykırı gördüğünü bildiğinden onu bu duyarlı noktasından vurmak istemiş ve sarayına gelerek kendisine hadis okutmasını istemiştir. Buhârî’nin bu isteği reddetmesi üzerine onun ehli sünnete aykırı görüşler savunduğu gerekçesiyle ülkesini terk etmesini istemiştir. Buharî Semerkant’a gitmek üzere yola çıkmış, Hartenk denilen kasabada akrabalarını ziyaret ederken bu olayların üzüntüsünün etkisiyle hastalanmış ve 256/870’de vefat etmiştir. Kabri Semerkant’a üç mil uzaklıktaki Hartenk’tedir.

Emiru’l-mü’minîn fi’l-hadîs, yani hadiste bütün Müslümanların başkanı ünvanıyla anılan Buhârî olağanüstü bir hâfızaya sahipti. Küçük yaşlardan itibaren hadis ezberlemedeki kabiliyeti, ezberindeki hadis sayısı, hadislerin incelikleri, gizli kusurları hakkındaki derin bilgisi çevresindeki herkesi hayrete düşürürdü. Fıkıh ilminde de çok derin ve geniş bir bilgiye sahipti. Döneminin âlimleri onu, bir benzerini görmedikleri şeklinde övgü ifadeleriyle yâd etmişlerdir. el-Fellâs: “Onun bilmediği hadis, hadis değildir.” demiştir. İbn Huzeyme: “Gök kubbe altında ondan daha iyi hadis bilen yoktur” demiştir.
Dünya malına, yiyip içmeye değer vermeyen, sade yaşayan, mütevazı, cömert, az konuşan, ince ruhlu, nâzik ve kibar bir şahsiyeti vardı. Râvî tenkidinde bile çok yumuşak ve nezih ifadeler kullanırdı. Hadis âlimleri onun yumuşak ifadelerinin ileri düzeyde tenkit anlamına geldiği konusunda uyarılarda bulunmaktadırlar.

Buhârî, sahih hadisleri konularına göre bir araya getiren ilk muhaddistir. Buharî’den önce yazılan hadis kitapları sahih ve sahih olmayan hadisleri bir arada içerirdi. Buharî’nin hocası İshak b. Râhûye sadece sahih hadisleri alan bir hadis kitabına ihtiyaç olduğunu söyledi. Buharî o sıralarda gördüğü bir rüya üzerine bu işe koyuldu. İbnü’l-Kayserânî’nin dediğine göre Buhârî elindeki bütün hadisleri Mebsût adını verdiği büyük bir hadis kitabında konularına göre tasnif ederek toplamıştı. Bunun en sağlam rivayetlerini seçerek Sahîh’ini meydana getirdi ve döneminin Ahmed b. Hanbel, Yahyâ b. Maîn ve Ali el-Medînî gibi büyük hadisçilerine kontrol ettirdi ve onaylarını aldı. Sonraki yıllarda bazı âlimler Sahîh’in bazı hadislerini tenkit etti. İbn Hacer Hedyü’s-sârî isimli eserinde bütün bu tenkitleri tek tek ele alarak haksız olduklarını savunur. Buhârî’nin, kitabına alacağı her bir hadisi yazmadan önce iki rekât nafile namaz kıldığı nakledilir. Kitabı vefatından yirmi küsür yıl önce bitirdi. Bu kitaba iki yüz seksen dokuz hocadan 7275 hadis almıştır. Bu sayıya senetsiz zikrettiği muallâk hadisler dâhil değildir. Bunların içinde tekrarlar vardır. Tekrarlar çıkarılınca dört bin hadis kalmaktadır. Buhârî birden çok konuyu ilgilendiren hadisleri her konuda tekrarlar. Fakat bu tekrarlar birbirinin tamamen aynı değildir. Genelde hadisin farklı kanallardan gelen senetleriyle verir. Birçok râvîsi olmakla birlikte bize Firebrî rivayetiyle ulaşmıştır.

Buhârî’nin Sahîh’i İslam tarihini birçok açıdan etkilemiştir. Bu kitabı sağlığında bizzat Buhârî’den doksan bin kişinin okuduğu nakledilir. Üzerine en çok şerh yazılmış ve üzerinde en çok çalışma yapılmış kitaptır.
Sahîh’in en ilginç özelliği, sevap kazanmak, sıkıntılardan kurtulmak ve isteklere kavuşmak amacıyla okunması ve hatmedilmesi şeklinde bir geleneğin oluşmuş olmasıdır. Bu nedenle Buhârîhân denilen ve Buhârî okuyan anlamına gelen bir meslek oluşmuştur. Mustafa Kemal’in emriyle ilk meclisin açılışı vesilesiyle Buhârî hatmi yapılmıştır.
Buhârî, Sahîh’i dışında yirmi beş civarında kitap yazmıştır.