SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ Dersi İKTİDARIN EVRENSELLİĞİNDEN PARÇALANMIŞ İKTİDARA:ROMA VE ORTAÇAĞ soru detayı:
SORU:
Feodal dönemde, özellikle X. yüzyılda, Batı Avrupa'nın en önemli kurumu hangisi olmuştur?
CEVAP: Feodal dönemde, özellikle X. yüzyılda Kilise, Batı Avrupa’nın en önemli kurumuydu. Çünkü Kilise, aynı zamanda en büyük toprak sahibiydi. Bu büyük ekonomik gücüne karşın, Kilise’nin Orta Çağda baskın siyasal güç haline gelmesi daha geç bir dönemde gerçekleşecektir. Çünkü Kilise’nin kurumsal varlığına karşın, feodal ilişki sistemi içinde, feodal aristokrasi dinsel alanda belli bir rol üstleniyor; örneğin kilise kurup başına rahip atayabiliyor ve dahası aynı sistem içinde kiliseleri vergilendirebiliyordu. Ancak Kilise’nin dünyevi iktidar üzerindeki üstünlük iddiası asıl, 1073’te Papa VII. Gregorius ile somutlaşmaya başlamıştır. Papa VII. Gregorius’un attığı en önemli adım, öncelikle Kilise’yi fief sözleşme sisteminin olabildiğince dışına çıkarmak olmuştur. Papa, bulundukları dinsel ma kamları belirli karşılıklar sayesinde edinmiş olan din adamlarını, mülklerini fief ilişkisine bağlı olarak senyörlerden almış olan piskoposları ve manastır başkanlarını aforoz ederek doğrudan din dışına atar. Ayrıca ruhbanın dünyevi ilişkilerini kontrol etmek için din adamlarının evlenmelerini yasaklar. Aynı şekilde rahiplere piskoposluk vererek kendilerine bağlayan senyörler de Kilise dışına itilir. Böylece VII. Gregorius öncelikle piskopos tayinlerinin tümüyle Roma’nın tekelinde kalmasını amaçlar.
Feodal dönemde, özellikle X. yüzyılda Kilise, Batı Avrupa’nın en önemli kurumuydu. Çünkü Kilise, aynı zamanda en büyük toprak sahibiydi. Bu büyük ekonomik gücüne karşın, Kilise’nin Orta Çağda baskın siyasal güç haline gelmesi daha geç bir dönemde gerçekleşecektir. Çünkü Kilise’nin kurumsal varlığına karşın, feodal ilişki sistemi içinde, feodal aristokrasi dinsel alanda belli bir rol üstleniyor; örneğin kilise kurup başına rahip atayabiliyor ve dahası aynı sistem içinde kiliseleri vergilendirebiliyordu. Ancak Kilise’nin dünyevi iktidar üzerindeki üstünlük iddiası asıl, 1073’te Papa VII. Gregorius ile somutlaşmaya başlamıştır. Papa VII. Gregorius’un attığı en önemli adım, öncelikle Kilise’yi fief sözleşme sisteminin olabildiğince dışına çıkarmak olmuştur. Papa, bulundukları dinsel ma kamları belirli karşılıklar sayesinde edinmiş olan din adamlarını, mülklerini fief ilişkisine bağlı olarak senyörlerden almış olan piskoposları ve manastır başkanlarını aforoz ederek doğrudan din dışına atar. Ayrıca ruhbanın dünyevi ilişkilerini kontrol etmek için din adamlarının evlenmelerini yasaklar. Aynı şekilde rahiplere piskoposluk vererek kendilerine bağlayan senyörler de Kilise dışına itilir. Böylece VII. Gregorius öncelikle piskopos tayinlerinin tümüyle Roma’nın tekelinde kalmasını amaçlar.