ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi GAZZALİ soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Gazzâlî sebep ve sonuç arasındaki ilişkiyi nasıl açıklar?


CEVAP:

Gazzâlî’ye göre her ne kadar deney ve gözlemler sebep ve
sonuç denilen iki olayın artarda geldiğini tespit ediyorsa da
burada bir zorunluluk bulunduğunun ilim ve mantık
bakımdan kanıtlanması mümkün değildir. Artarda gelen iki
şeyden birine sebep, diğerine sonuç (müsebbeb, sebepli)
adının verilmesi tümüyle bunları hep artarda görmeye
alışmış olmaktan ileri gelmektedir. Gazzâlî’nin verdiği
örnekle açıklamak gerekirse pamukla ateş, hasta ile ilâç,
açlık ile gıda, susuzluk ile su... vb. bütün doğal varlık ve
olaylar arasındaki kurulan sebep-sonuç ilişkisi, doğal varlık
ve olayların kendi özündeki bir özelliğin zorunlu neticesi
olmayıp Allah’ın irade, takdir ve yaratmasının bir
sonucudur. Çünkü ateş, su, ilaç gibi doğal şeylerin hiçbiri
gerçek anlamda sebep ve fail olamaz. Mucize denilen
olaylarda görüldüğü üzere ateş gibi bir sebep bulunduğu ve
etkisini göstermesi için bütün şartlar hazır olduğu halde
Allah istemedikçe beklenen sonuç doğmayabildiği gibi hiç
beklenmeyen ve tahmin bile edilemeyen neticeler de ortaya
çıkabilir. Doğal nesneleri gerçek sebep ve fail konumuna
yerleştiren böyle bir yaklaşım Gazzâlî’ye göre azat edilmiş
bir kölenin efendisinin yerine azat tutanağının yazımında
kullanılan kaleme şükran duymasına benzer ki bu
“cehaletin son noktası”dır.
Sebep ile sonuç arasındaki ilişkiyi zorunlu sayarak doğal
sebebi olmayan hiçbir sonuçtan söz edilemeyeceğini
savunan Aristocu düşünce, İslam filozofları tarafından
sebeplilik ilkesi Allah'ın ilim ve hikmetiyle bağlantı içinde
yorumlanarak benimsenmiştir. Gazzâlî, tabiatın kendi
içinde kalan bir zorunluluk döngüsü şeklinde gördüğü bu
anlayışa şiddetle karşı çıkar.
Gazzâlî, daha sonra Batı felsefesinde en açık
şekilde Malebranche tarafından dile getirilen
“occasionalisme/vesilecilik”i önceleyerek bir yandan doğal
determinizmi yadsırken diğer yandan da ilâhî irade ve
hikmeti dışlayan rastlantı ve tesadüf düşüncesini geçersiz
kılacak şekilde Allah'ın âlemdeki bütün olgu ve olayları
bildiği, irade ettiği ve gerçekleştirdiği görüş ve inancını
savunmuştur.