ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi İBN SİNA soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

İbn Sînâ nefsin cevher olduğunu kanıtlamaya
çalışırken duyu-hayal idraki ve akıl idraki arasındaki
ayırımı nasıl yapmıştır?


CEVAP:

İbn Sînâ, nefsin cevher olduğunu kanıtlamaya çalışırken duyu-hayal idraki ve akıl idraki arasındaki ayırımı temel alır.

  • Ona göre duyu ve hayal idraki yalnızca organlar aracılığı ile ve bedende gerçekleştiği için nesnelerin suretleri maddi niteliklerden bütünüyle soyutlanamaz. Buna karşılık idrak edildikleri konusunda hiçbir tereddüt olmayan soyut varlık, olgu ve kavramların idraki için bedenin herhangi bir organına gerek duyulmaz; bunlar gerçek insan demek olan nefsin/aklın doğrudan idrakine konu olup madde ve maddi niteliklerden tümüyle soyutturlar. Şu halde bu idraki gerçekleştiren gücün cisimli ve cisimde bulunduğu düşünülemeyeceğinden nefis/akıl cisimsiz bir cevherdir.
  • Diğer taraftan daha önce de değinildiği gibi akıl idrakine konu olan tümel kavramlar var olduğuna, fakat zihinden başka bir yerde de bulunmadıklarına göre onları idrak eden ve kendisinde bulunduran cevherin cisimden bağımsız olması gerektiği açıktır.
  • Duyu idrakini gerçekleştiren güçlerin aksine akıl gücünün kendi kendisini bilmekle kalmayıp ayrıca kendisini bildiğini de bilmesi, onun cisim ve cisimli olmadığını gösterir.

Aklın kendini bilmesi yahut varlığının bilincinde olması gerçeğini düşünce tarihinde ilk defa ispatlamaya çalışan filozof İbn Sînâ’dır. O bunu “boşlukta uçan adam” benzetmesinden hareketle yapar. Varsayalım ki bir kimse yetişkin olarak ve bedeni hiçbir şeye temas etmeyecek şekilde yaratılmış olsun. Bu kimse dış dünyadaki hiçbir şeyi hatta kendi bedeni ve organlarını dahi idrak edemeyecek bir durumda bulunsun. İbn Sînâ’ya göre boşlukta asılı, bedeni bütünüyle dış etkilere karşı izole edilmiş durumda olduğu için dünyadaki hiçbir şeyi idrak edemeyen, yani hiçbir duyu algısına sahip bulunmayan bir insan düşünüldüğünde, bu insan hiç değilse kendisinin var olduğunu bilir. İbn Sînâ’ya göre bu farkındalığı sağlayan, bedenden bağımsız bir cevher olan nefistir. Bütün bunlar gösteriyor ki İbn Sînâ felsefesinde insanın bilgi, irade ve eylemlerinin ilkesi, dolayısıyla bir bakıma gerçek insanın olan nefis, bedenle birlikte bulunsa da aslında ondan bağımsız, cisimli olmayan, yalın ve ölümsüz bir cevherdir.