ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi İBN SİNA soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

İbn Sînâ’nın varlık hakkındaki düşünceleri nelerdir?


CEVAP:

İbn Sînâ da Fârâbî gibi varlık kavramının insan
aklının ulaşabileceği en genel ve açık seçik kavram
olduğunu, dolayısıyla tanımlanamayacağını söyler. Varlığı
tanımlamaya yönelik her girişim ve ortaya konacak her
bilgi, varlık hakkında zihni uyarmanın ötesinde hiçbir
anlam taşımaz. İbn Sînâ’ya göre varlık ve genel olarak
metafizik alana ilişkin bilgi, mantıki kanıtlara dayalı ve
dolaylı bir bilgi olmayıp doğrudan doğruya akıl yoluyla
(sarih irfânî akıl) kavranan bilgidir. Ayrıca varlık ve
metafizik alana ilişkin bilgi ve kavramlar salt biçimsel değil
içeriği ve fiilî gerçekliği olan kavramlardır. Şu var ki zihinde tasavvur edilen her şeyin zihin dışında da mutlaka
bulunduğu/bulunacağı konusunda kuşku duyulacağı
açıktır. İbn Sînâ’ya göre bu kuşku, zihinde tasavvur edilen
şeyin “neliği” ile “varlığı”nın ayrı şeyler olmasıyla ilgilidir.
İbn Sînâ, zorunlu varlık ile zorunsuz varlık ayırımını ilk
defa vurgulu bir şekilde ortaya koyarken, bunların
arasındaki temel farkı yahut ayırıcı özelliği sebebinin olup
olmaması şeklinde belirler. Özü itibariyle zorunlu varlığın
bir sebebinin olmaması, İbn Sînâ’ya göre, bir sebebi olması
durumunda varlığını o sebepten almak durumunda kalacağı
ve bunun da onu özü itibariyle zorunlu varlık olmaktan
çıkartacağı düşüncesinden ileri gelir. Zorunlu varlığın bir
sebebinin bulunmamasının anlamı ise varlığının bir başka
varlığa denk, göreli ve değişken olmaması; çokluk
içermemesi ve hiçbir şeyin hiçbir açıdan O’nun hakikatine
ortak olmamasıdır. Zorunsuz varlığın ise İbn Sînâ’ya göre
hem varlığı hem de yokluğu bir sebebe bağlıdır. Zira
“zorunlu olmayan ve var olduğu veya var olmadığı farz
edildiğinde herhangi bir imkânsızlığın söz konusu
olmadığı” zorunsuzun hem yok iken var olması hem de var
iken yok olması, kendisi dışında bir sebebin varlığını
gerektirir. İbn Sînâ varlık-mahiyet ayırımını işte bu
noktada, yani zorunsuz varlığın, yokluk karşısında
varlığının ya da varlık karşısında yokluğunun belirlenmesi
(tahsis) bağlamında gündeme getirir. Bir şeyin yokluğu ya
da varlığının belirlenmesinde o şeyin mahiyetinin yeterli
olup olmaması şeklinde iki seçenek ortaya çıkar. Şayet
onun mahiyeti iki durumdan (varlık ve yokluk) herhangi
birinin gerçekleşmesi için yeterli ise o şey özü gereği
zorunlu demektir. Eğer mahiyet, kendiliğinden bilfiil varlık
haline gelmede yeterli olmuyorsa bu durumda varlığı özü
dışındaki bir başka şeyden kaynaklanıyor demektir ki bu
varlık ile neliğin ayrı şeyler olduğu anlamına gelmektedir.