HADİS TARİHİ VE USULÜ Dersi HADİS İLMİ: TEMEL KAVRAMLARI VE ALT DALLARI soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Hadis ilmi hangi ilim grubunun alt dalıdır?


CEVAP:

Hadis İlmi, geçmişte Şer’î İlimler veya Naklî İlimler diye isimlendirilen, günümüzde ise İslamî İlimler denilen ilim grubunun bir alt dalıdır. İslâm Dini’ni konu edinen Naklî/Şer’î İlimler, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Tasavvuf’tur. Bu ilimler İslam Dini’nin temel iki kaynağı olan Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnetine yani uygulamalarına dayanırlar. Dolayısıyla bu ilimler, İslam Dini’nin ilkeleri doğrultusunda oluşmuş, Müslümanlar tarafından geliştirilmiş, İslam Dini’ne içeriden bakan ilimlerdir.


#2

SORU:

Sünnet ne demektir?


CEVAP:

Sünnet (????? (kelimesi Arapça s-n-n kökünden gelir. Sözlükte, üzerinde devamlı olarak yürünen yol, hayat tarzı, gelenek, âdet, çığır, hal, tavır, karakter, uygulama, kanun, kural gibi anlamlara gelir. Sünnet kelimesi ara sıra ve gelişigüzel yapılan şeyleri değil, âdet niteliğinde, devamlı ve sürekli, aynı zamanda bilinçli davranışları ifade eder. Dolayısıyla arasıra yapılan ve bilinçsiz davranışlar sünnet anlamının dışında kalır. Sünnet’in, Hadis İlmi’ndeki anlamı ise, Hz. Peygamberin (Allah’ın selâmı üzerine olsun) sözleri, davranışları ve onaylarıdır. Yani onun yolu ve hayat tarzı, sürekli ve devamlı davranışlarıdır. Bu anlamıyla sünnet terimi, “Allah Elçisinin Sünneti” anlamına gelen ( ????? ???? ??? (ifadesinin kısaltılmış şeklidir.


#3

SORU:

Sünnet, Hz. Peygamber’den gelmesi bakımından kaça ayrılır?


CEVAP:

Sünnet, Hz. Peygamber’den gelmesi bakımından Sünnet, Hz. Peygamber’den gelmesi bakımından üçe ayrılır:

1- Kavlî Sünnet ( ??????? ????? ): Hz. Peygamber’in sözleridir.

2- Fiilî Sünnet (??????? ????? ): Hz. Peygamber’in filleri ve davranışlarıdır.

3- Takrîrî Sünnet (????????? ????? ) : Hz. Peygamber’in huzurunda veya bilgisi dâhilinde olmak şartıyla, sahâbe tarafından söylenen sözleri ve yapılan davranışları onaylaması veya karşı çıkmamasıdır. Bu üçüncü şıkkın sünnet olmasının gerekçesi, Hz. Peygamber’in Allah tarafından kendisine verilen ileriki satırlarda ele alacağımız görevleri gereği, dînî açıdan uygun olmayan ya da Allah’ın yasakladığı söz ve eylemleri onaylamayacağı veya böyle durumlar karşısında sessiz kalmayacağıdır.


#4

SORU:

Kur’an’ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber’in temel görevleri nelerdir?


CEVAP:

Kur’an’ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber’in temel görevleri şunlardır:

1- Tebliğ: Allah’tan almış oldukları vahyi eksiksiz olarak insanlara bildirmek anlamına gelir. Bir âyette Yüce Allah şöyle buyurur: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni insanlara bildir (tebliğ et). Eğer bunu yapmazsan elçiliği yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.” (Mâide, 5/67. Ayrıca bkz: Mâide, 5/92, 99; Âli İmrân, 3/20.)

2- Beyân/Tebyîn: Peygamber’in kendisine indirilen kitabı, ümmetine açıklaması, onları ihtilaf ettikleri konularda aydınlatmasıdır. Bir âyet-i kerîmede Allah, Peygamberine şöyle demektedir: “Sana zikri (Kur’an’ı) insanlara, kendilerine indirileni açıklaman için indirdik.” (Nahl, 16/44. Ayrıca bkz. Nahl, 64.) Bu âyetlerde geçen açıklama görevi sadece sözlü açıklamaları değil; yaşayarak, örnek olarak, Kur’an hükümlerinin toplumda yaşanmasını sağlayarak açığa çıkmasını sağlamayı da kapsar. Çünkü b-y-n kökünün Arapça’daki temel anlamı açığa çıkmak veya çıkarmaktır.

3. Tezkiye (??????? :(İnsanların kötü huylardan, günahlardan, kötülüklerden temizlenmesi, arındırılması demektir. Hz. Peygamber’in bu görevi şu âyette dile getirilmektedir: “Ümmîlere (Araplara) içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, onları manevî yönden arındıran, kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen odur.” (Cuma, 62/2.)


#5

SORU:

Dinin düzenleme getirmediği, düzenlemeyi insanlara bıraktığı alanların fıkıhtaki ismi nedir?


CEVAP:

Din dünya ayırımında sınırların nereden çizileceği meselesi de problemlidir. Dinin sınırlarını daraltmak dinin dünyevîleşmesine, hayatın merkezinden kenara itilmesine, hayatı düzenleme özelliğini yitirmesine, bireysel bir tatmin aracı haline dönüşmesine yol açabilir. Dinin alanının çok genişletilmesi ise hayatı dine indirgemek gibi bir sonuç doğurabilir. Oysa din bazı alanlarda düzenleme getirmemiş, o alanlardaki düzenlemeyi insanlara bırakmıştır. Bu alan fıkıhta mübah kavramıyla ifade edilir. Mübah alanı dine ters düşmeme şartıyla insan aklı, bilgisi ve uzlaşısıyla düzenlenir. Bu alanı da, din alanı içine sokmaya çalışmak din koyucunun amacına terstir.


#6

SORU:

Hadis ne demektir?


CEVAP:

Hadis (?????? (kelimesi, Arapça tahdîs (??????? (mastarının ismi olup sözlük anlamı; “haber verme”, “anlatılan, haber verilen husus”, “haber” ve “söz” demektir. Çoğulu ehâdîs (???????? (şeklindedir. Hadis ilminde, Hz. Peygamber’den gelen haber/haberler anlamına gelir. Başka bir ifade ile 8 söylenirse Hz. Peygamber’in sünnetini haber veren, sünnetin söz ile ifade edilmiş haline hadis denir. Dolayısıyla “Peygamber şöyle söyledi, şöyle yaptı veya falanca kişinin falan davranışını onayladı” gibi sözlü ifadeler ve haberlere, bunların yazıya dökülmüş haline hadis denir. Sünnet kavramı, Hz. Peygamber’in davranışlarını; hadis ise, onun davranışlarının, sözlerinin ve onaylarının, tanıkları tarafından haber verilmesini ifade eder. Şu halde hadis, Hz. Peygamberi gören sahâbenin onun hakkındaki ifadeleri ve anlatımlarıdır veya bunların yazıya geçirilmiş halidir.


#7

SORU:

Herhangi bir hadis, isnad ve metin denilen iki kısımdan meydana gelir, isnad ne demektir?


CEVAP:

-İsnâd (??????? (veya sened: İsnâd kelimesi Arapça (s-n-d) kökünden türemiş mastardır. Bir şeyi bir yere dayamak demektir. Bu dayama, bir kişinin sırtını bir yere dayaması gibi fiziksel ve somut nesneler arasında olabileceği gibi; birine bir suç yükleme veya birinin bir söz söylediğini iddia etme gibi manevî ve soyut da olabilir. Arapça’dan Türkçe’ye bu ikinci anlamıyla geçen isnâd kelimesi, birine bir söz isnat etme veya suç isnat etme şeklinde kullanılmaktadır. Hadis ilminde isnad dendiğinde, hadislerin başındaki râvî silsilesini gösteren isimlerden oluşan râvîler zinciri anlaşılır. Buna sened de denir. Arapça’da sened, dağın eteği, dayanak, delil, belge anlamlarına gelir. Senet şeklinde Türkçe’de yazılı belge anlamında kullanılır. Tapu senedi, borç senedi gibi.


#8

SORU:

Muallâk Hadis nedir?


CEVAP:

Herhangi bir hadisin ilk kaynağından hadis kitabı yazarına gelinceye kadar kimler tarafından nakledildiğini gösteren zincirler, hadisin dayanakları, doğruluğunun belgeleri niteliğindedir. Yani hadis havada ve boşlukta değil, bu zincirle ilk kaynağına, Hz. Peygamber’e bağlanmakta ve dayandırılmaktadır. Hadis ilminde, başında senedi yani isnad zinciri zikredilmeyen hadislere Muallâk Hadis denir. Muallâk kelimesinin anlamı, yere veya sağlam bir zemine dayanmayan, boşlukta, havada asılı duran demektir. Bu zincirler hadisin sağlam bir zemine dayandığının göstergesidir. Biz bu zincirleri inceleyerek râvilerin güvenilir olup olmadığını, aralarında hoca öğrenci ilişkisi bulunup bulunmadığını, aradan râvî ismi düşüp düşmediğini, dolayısıyla senette kopukluk olup olmadığını tespit edebiliyoruz. Oysa senedi olmayan bir hadisin, sözün sahibine ait olup olmadığını, yani uydurma olup olmadığını bilme imkânımız olmaz.


#9

SORU:

Sahabe ne demektir?


CEVAP:

Hz. Peygamberi Müslüman olarak görüp o imanla ölenlere sahâbî denir. Arapça’da Sahâbî (??????? (tekildir. Çoğulu sahâbe (??????? (veya ashâb (??????? (şeklindedir. Çoğu kişi Türkçe’de bu kelimeleri yanlış kullanmaktadır. Zaten çoğul olan sahâbe veya ashâb kelimelerinin sahâbeler veya ashâblar diye Türkçe çoğul ekiyle tekrar çoğul yapılarak söylenip yazılması yanlıştır. Doğrusu, tekil kullanımda sahabî, çoğul kullanımda ise sahâbe veya sahâbîler şeklinde olmalıdır.


#10

SORU:

Metin ne demektir?


CEVAP:

Metin (?????) : Hadiste nakledilen içerik anlamına gelir. İsnad zincirinin peşinden gelen Hz. Peygamber’in sözleri ve davranışlarını ifade eden kısma metin denir. Çoğulu (???? :mütûn) şeklindedir.


#11

SORU:

Hadis ilminin tanımı nedir?


CEVAP:

İbn Cemâa, hadis ilmini “Hadislerin senet ve metinlerinin halleri ile ilgili kurallar ilmidir” diye tanımlar. Büyük hadis âlimi İbn Hacer’in tanımı ise “Râvî (rivayet eden) ve mervî’nin (rivayet edilen metinlerin) hallerini bildiren kaideler bilgisidir” şeklindedir.


#12

SORU:

Hadis ilminin konusu ve amacı nedir?


CEVAP:

Hadis ilminin konusu hadisleri nakleden râvîler ve bu râvîler tarafından nakledilen Peygamberimize dair rivayetlerdir. Hadis ilmi bu râvîlerle, onların güvenilir olup olmadıkları, rivayetlerle de makbul olup olmadıkları açısından ilgilenir. Şu halde hadis ilminin amacı hadislerin makbul olanlarını makbul olmayanlardan ayırmaktır.


#13

SORU:

Meğâzî ne demektir?


CEVAP:

Meğâzî (??????? : (Bu isim Arapça savaş anlamına gelen (ğ-z-v) kökünden türemiş bir kelimedir. İslam tarihinin erken dönemlerinde oluşmuş bir ilim dalıdır. Peygamberimizin savaşlarını konu edinir. Hadis kitaplarında Peygamberimizin savaşlarına dair rivayetler olmakla birlikte hadis ilmi sadece peygamberimizin savaşlarına odaklanmaz, Peygamberimizden nakledilen bütün rivayetlerle ilgilenir. Fakat hadis ilmi Peygamberimizin savaşlarına dair rivayetlerle onların râvîlerinin güvenilirliği, rivayetlerin sahih olup olmadığı, bu rivayetlerin hadis türlerinden hangi kategoriye girdiği gibi hadis ilminin problemleri açısından ilgilenir.


#14

SORU:

Siyer ne demektir?


CEVAP:

Siyer ( ????? :(Meğazî ilmi daha sonra gelişerek kapsamı genişlemiş ve Siyer adını almıştır. Siyer Peygamberimizin sadece savaşlarıyla değil, hayatının bütün yönleriyle ilgilenir. Yani bugünkü biyografi bilim dalına tekabül eder. Tarih biliminin alt dalıdır. Hadisleri kaynak olarak kullanmakla birlikte bir tarihçinin yararlanabileceği bütün verileri eleştirir, kullanır ve bir hikâye oluşturur. Hadis ilminin amacı Peygamberimizin hayat hikâyesini oluşturmak değildir. Günümüze kadar Peygamberimiz hakkında ne nakledilmişse o malzemenin tamamı ile hadis ilminin problemleri açısından ilgilenir.


#15

SORU:

Ricâl İlmi nedir?


CEVAP:

Ricâl, Arapça’da adam, kişi anlamına gelen racül (??? (kelimesinin çoğuludur. Bu ilme ricâl ilmi denmesinin sebebi hadisi nakleden kişileri, yani râvîleri kendisine konu edinmesi sebebiyledir. Ricâl ilmi, hadis râvîleri hakkında, hadis rivayetine ehil olup olmadıklarını belirlemeye yönelik gerekli her türlü bilgiyi derlemek, korumak ve değerlendirmek amacıyla ortaya çıkmıştır. Ricâl İlmi’nin bir diğer adı da Cerh ve Ta‘dîl İlmi’dir. Cerh (????? ,( yaralama, suçlama, ta‘dîl (??????? (ise düzgün ve kusursuz kabul etme anlamına gelir. Hadis ilminde cerh, râvîler hakkında olumsuz kanaat belirtme, ta‘dîl ise râvîler hakkında olumlu kanaat belirtme anlamında kullanılır. Râviler, güvenilmez ve kusurlu şeklinde nitelendirilip hadisi kabul edilmez diye damgalanınca, manevî yönden yaralanmış olmaktadırlar. Bu nedenle benzetme yoluyla fiziksel olarak yaralama anlamına gelen cerh kelimesi kullanılmaktadır. Cerh edene cârih, cerh edilmiş yani kusurlu 21 bulunmuş râvîye mecrûh (??????? (denir. Cerh yerine, mızrakla yaralama anlamına gelen ta‘n (????? (kavramı da kullanılır. Ta‘dîl edene muaddil veya müzekkî; ta‘dîl ve tezkiye edilene âdil, adl veya sika; cerh-ta‘dîl faaliyetine nakd veya tenkîd, bu faaliyeti yapana da münekkid (çoğulu nukkâd) denir. Ricâl ilmi, hadis âlimlerinin, insânî hatalara ve hadis uydurmacılığına karşı bir tedbir olarak geliştirdikleri ve başka medeniyetlerde görülmeyen İsnâd Sistemi’nin uzantısıdır.

Hadisin sened ve metin şeklindeki iki temel ögesinden senedle ilgilidir. Hadislerin gerçekten Hz Peygamber’e ait olup olmadıklarını belirlemek için geliştirilmiş olan hadis tenkitçiliğinin en önemli dallarındandır. Ali b. el-Medînî (ö.234/848), “Hadislerin manalarının anlaşılması ilmin yarısıdır. Diğer yarısı da ricâl bilgisidir” demiştir. (Râmhürmüzî, el-Muhaddisü’l-fâsıl, s. 320) Ricâl ilmi, hadisleri nakleden râvîler hakkında bazı bilgileri araştırır, kayıt ve muhafaza altına alır.


#16

SORU:

İlelü’l-Hadîs İlmi ne demektir?


CEVAP:

İlel (??? ,(Arapça sebep, hastalık ve kusur anlamlarına gelen illet (??? ( kelimesinin çoğuludur. Hadis ilminde illet, ilk bakışta sahih görünen hadislerde ancak derin bilgi ve tecrübe sahibi hadis uzmanlarının görebileceği gizli kusur anlamına gelir. Bu tür gizli kusur taşıyan hadislere Muallel veya Ma‘lûl Hadis denir. İlelü’l-Hadîs İlmi hadislerdeki bu tür gizli ve fark edilmesi zor kusurlarla ilgilenen bunları bulmayı ve düzeltmeyi amaçlayan bir ilim dalıdır. İllet, ağırlıklı olarak hadisin senedinde olmakla birlikte metninde de bulunabilir. Metinlerdeki fark edilmesi güç kusurlar metindeki illet kısmına girer. Seneddeki illetler aslında ricâl ilminin sahası içine girer. Fakat illetli hadisler konusu muhaddisler tarafından çok önemli görüldüğünden bu konuda müstakil kitaplar yazma gereği duymuşlardır. Bu yüzden illet konusu hadis ilminin ayrı ve müstakil bir alt dalı olarak kabul edilmiştir.


#17

SORU:

Ğarîbü’l-Hadîs İlmi ne demektir?


CEVAP:

Ğarîb kelimesi Arapça’da, tek, yalnız, kendi türü içinde benzeri olmayan, gurbette olan gibi anlamlara gelir. Bu kelime Türkçe’de de garip şeklinde benzer anlama kullanılmaktadır. Hadis İlminde Ğarîbü’l-Hadîs dendiğinde, az kullanıldığı, yaygın olmadığı ya da manâsı kapalı olduğu için anlaşılması zor olan kelimeler ve bunları konu edinen ilim dalı anlaşılır. Ğarîbü’l-Hadîs başlığını taşıyan eserlerde, hadislerde bulunan yaygın kullanılmayan kelimelerin öncelikle sözlük anlamları verilmekte, bunun yanında kelimelerle ilgili Arapça dilbilimcilerinin ifadelerinden, eski Arap şairlerinin şiirlerinden, Arap atasözlerinden örnekler verilerek sözü edilen kelimenin hadislerdeki anlamı ve edebî incelikleri ortaya konulmaktadır. Bir kelimenin ğarîb olup olmaması görecelidir. Bir kişinin anlamını bilemediği bir kelimeyi başkası bilebilir. Bu nedenle bu ilim dalının konu edindiği kelime, cümle ve kullanımlar, günlük dilde yaygın olarak kullanılmayan, işin uzmanı olmayanların anlayamayacağı türden ifadelerdir.


#18

SORU:

İhtilâfü’l-Hadîs İlmi ne demektir?


CEVAP:

İhtilâf (?????? (Arapça’da iki veya daha fazla şeyin birbiriyle uyuşmaması, ters düşmesi, farklı olması, insanların görüş ayrılığına düşmesi gibi anlamlara gelir. İhtilâfü’l-hadîs, sağlam bir hadisin yine sağlam bir hadise zıt düşmesi veya öyle görünmesi ya da algılanmasıdır. İhtilâfü’l-Hadîs İlmi bu tür zıt görünen hadisleri konu edinip bunları değerlendiren ve zıtlığı çözmeye çalışan ilim dalıdır. Bu ilme lâm harfinin fetha veya kesre okunmasıyla Muhtelefü’l-hadîs veya Muhtelifü’l-Hadîs, Müşkilü’l-hadîs de denir. Bazı âlimler İhtilâfü’l-hadîsi hadisler arasındaki ihtilâf, Müşkilü’l-hadîsi de hadislerin diğer delillerle ihtilâfı şeklinde anlayarak anlamlarının farklı olduğunu savunmaktadırlar. İbnü’s-Salâh bu iki ilim dalını birbirinden ayırmaz. Fıkıh Usûlünde konu teâruz başlığı altında ele alınır ve hem hadislerin kendi aralarında hem de diğer delillerle çelişmesi incelenir. Bu nedenle hadis ilminin sadece hadisler arasındaki çelişki ile ilgilendiği söylenebilir.


#19

SORU:

Hadisler arasındaki ihtilâfın giderilmesindeki temel yöntemlerin isimleri nelerdir?


CEVAP:

Hadisler arasındaki ihtilâfın giderilmesinde dört temel yöntem vardır:

1-Cem‘ ve te’lîf.

2-Nesh

3-Tercih

4-Tevakkuf


#20

SORU:

Esbabü Vürûdi’l-Hadîs İlmi ne demektir?


CEVAP:

Esbâbü’l-Vürûd geliş, ortaya çıkış sebepleri anlamına gelir. Tekili Sebebü’l-Vürûd’dur. Bu ilim dalı hadislerin söyleniş sebepleri, hangi ortamlarda, ne amaçla söylendiklerini araştırır. Bu ilim, hadislerin daha iyi anlaşılması, hadislerle ilgili bazı problemlerin çözümü açısından çok önemlidir. Hadislerin hangi arka planda ortaya çıktığı bazen hadisin kendi içindeki ifade, karîne ve delillerden anlaşılır. Bazen de başka hadisler veya Hz. Peygamber dönemine dair değişik kaynaklardan elde edilen bilgilerle ortaya konabilir. Bütün hadislerin tek tek vürûd sebebini bilmek mümkün değildir.


#21

SORU:

Hadis tenkidinin temel ilkeleri nelerdir?


CEVAP:

Hadislerin gerçekten Hz. Peygamber’e ait olup olmadığını araştıran hadis tenkitçiliği, insanoğlunun haberlerin doğruluğunu belirlemek için şimdiye kadar bulabildiği ve kullandığı üç evrensel yöntemi kullanır:

1-Haberi verenin, haber verdiği olaya tanık olup olmadığının, doğru algılama konusunda bir engel bulunup bulunmadığının, haberi doğru olarak aktarmasını engelleyecek herhangi bir neden, engel veya kusur bulunup bulunmadığının araştırılması.

2- Haberin başka kaynaklardan te’kîdi, yani aynı haberi veren başka kaynaklar olup olmadığının araştırılması, varsa ikisinin karşılaştırılması.

3- İslâm âlimleri, hadislerin sadece râvîlerinin güvenilir ve birden çok kanalla gelmiş olması ile yetinmemişler, içeriklerini de belli ölçütlerle eleştiriye tâbi tutarak değerlendirmişlerdir. Her hangi bir hadis, akla, Kur’an’a, İslâm Dini’nin genel ilkelerine, İslâm âlimlerinin icmâ’sına, Hz. Peygamber’in yaygın ve meşhur bir sünnetine, kesin bilimsel verilere, kesin tarihsel gerçeklere aykırı ise, çok sayıda kişiyi ilgilendiren bir konuda sadece bir kişi rivayette bulunuyorsa kabul edilmemiştir.