SİYASİ TARİH Dersi SOĞUK SAVAŞ VE İDEOLOJİK BÖLÜNME soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Tek Çin Politikasının hedefi nedir?


CEVAP:

ABD, XIX. yüzyılda Avrupalı sömürgeci devletlerin aksine Çin’in nüfuz alanlarına bölünmesine karşı çıkıyordu. Bu yaklaşım, Çin’in bütünleşik bir pazar olarak kalmasını hedefliyordu.


#2

SORU:

Filistin’e Yahudi göçü hangi sebeple artmıştır?


CEVAP:

Yahudilerin Filistin’de bir yurt edinmelerini hedefleyen Siyonist hareketin güç kazanmasıyla Filistin’e Yahudi göçü hızlandı.


#3

SORU:

Nazi Avı en çok nerede yaşanmıştır? 


CEVAP:

Nazi Avı, savaştan sonra Almanya’dan kaçan Nazi partisi yetkililerinin yakalanarak, cezalandırılmaları sürecine verilen isimdir. Nazilerin önemli bir bölümü Latin Amerika’ya kaçmışlardı. Kaçtığı Arjantin’de İsrail istihbarat örgütü Mossad tarafından yakalanan ve idam edilen Adolf Eichmann buna çarpıcı bir örnektir.


#4

SORU:

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 12 Adalar kime verildi?


CEVAP:

Güney Ege’de yer alan, en büyüğü Rodos olan adalar Trablusgarp Savaşı’ndan sonra 1912’de Osmanlı Devleti’nden İtalya’ya geçmişti. Lozan Barış Antlaşması ile 12 Adalar’ın İtalya’ya ait olduğu teyit edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 12 Adalar Yunanistan’a verildi.


#5

SORU:

"Demir Perde" terimi hangi ülkeler için kullanılır? 


CEVAP:

Churchill’in 1946’da Fulton’da yaptığı konuşmada kullandığı bu tabir Avrupa’nın ideolojik bölünmüşlüğünü simgeler. SSCB yanlısı Doğu Avrupa ülkeleri Batılılarca uzun yıllar boyunca “Demir Perde Ülkeleri” olarak adlandırılmıştır.


#6

SORU:

Uluslarüstülük ne demektir? 


CEVAP:

Uluslarüstülük veya Supranasyonalite, üye ülkelerin bazı egemenlik yetkilerini aralarında yaptıkları antlaşmalarla, kurdukları örgüte devretmeleri durumudur. Avrupa Birliği uluslarüstü bir örgüttür.


#7

SORU:

BM Şartı’nın 51. maddesinde hangi ilke düzenlenmiştir?


CEVAP:

Kendilerine silehlı bir saldırı yapılan devletlerin tek başlarına ya da müttefikleriyle birlikte kendilerini savunmaya hakları olduğunu belirten ilke, BM Şartı’nın 51. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hakka “meşru müdafa” da denir.


#8

SORU:

Rosenberg Olayının sonuçları nelerdir? 


CEVAP:

ABD’nin gizli askerî bilgilerini SSCB’ye aktardıkları suçlamasıyla yargılanan Julius ve Ethel Rosenberg adlı komünist çift Haziran 1953’te idam edildi. Rosenberglerin yargılanması ABD’de sıradan bir casusluk davasının ötesinde McCarthyizm’i hızlandıran bir olay oldu.


#9

SORU:

BM Genel Kurulu, "Barış İçin Birleşme Kararı"nı hangi sebeple kabul etmiştir?


CEVAP:

Başlangıçta BM Güvenlik Konseyi’nin karar almasını engelleyemeyen SSCB, Kore Savaşı’nın ilerleyen döneminde “veto” gücünü kullanarak Güvenlik Konseyi’ni çalışamaz hâle getirdi. Bunun üzerine BM Genel Kurulu Kasım 1950’de aldığı 377/A Sayılı Kararla, daimi üyelerin tutumu nedeniyle Güvenlik Konseyi’nin çalışamadığı durumlarda Genel Kurul’un da uluslararası barış ve güvenlik konusunda yetkili olduğuna hükmetti.


#10

SORU:

Nâsırizm'in temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Cemal Abdülnâsır’ın Mısır’da ve Arap dünyasında hayata geçirmeye çalıştığı ilkelerdir. Temelinde Arap Birliği düşüncesi yatar. Anti-emperyalist ve sosyalist motifler içerir. Siyasal İslam’a mesafelidir. Nâsırizm 1967Arap-İsrail savaşından sonra populerliğini yitirmiştir.


#11

SORU:

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD'nin durumu nasıldı?


CEVAP:

İkinci Dünya Savaşı’ndan ekonomik, askerî ve siyasi açıdan güçlenerek çıkan ABD, sadece Avrupa denkleminde değil, dünyanın birçok başka yerinde de SSCB ile anlaşmazlık yaşamaya başlamıştı. Savaş sona erdiğinde ABD’nin Avrupa’da 69, Asya-Pasifik bölgesinde ise 26 tümen askeri bulunmaktaydı. Savaş sırasında ABD’nin sanayi üretimi %90, GSMH’sı ise %60 oranında artış göstermişti. Öte yandan, ABD’nin savaştan önceki en büyük ticari ortağı olan Avrupa ülkelerinin yaşamakta olduğu ekonomik sıkıntılar, ABD ekonomisi için de tehlike çanlarının çalmasına yol açmaktaydı. 


#12

SORU:

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Afrika'da genel durum nasıldı?


CEVAP:

Bağımsızlıklarını kazanmış olan Etiyopya, Liberya ve Mısır dışındaki tüm Afrika kıtası İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupalı sömürge güçlerinin elinde bulunuyordu. Avrupa’nın büyük devletlerinin savaştan güç kaybederek çıkmaları, Asya kıtasında olduğu gibi Afrika’da da bağımsızlıkçı ve anti-emperyalist hareketlerin yükselmesine neden oldu. 1950’lerden itibaren gerek bağımsızlık savaşları, gerek sömürgeci Avrupa devletinin vazgeçmesi yoluyla çok sayıda Afrika devleti bağımsızlığını kazanacak ve “kara kıta”nın sorunları ve öncelikleri uluslararası ilişkilerin önemli konuları arasına girecektir.


#13

SORU:

Milletler Cemiyeti’nin yerine Birleşmiş Milletler örgütünün kurulmasındaki temel neden nedir?


CEVAP:

İkinci Dünya Savaşı devam ederken, devletler arası anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözülmesini sağlayamayan ve savaşın çıkmasını engelleyemeyen Milletler Cemiyeti’nin yerine, yeni ve etkili yaptırım mekanizmalarıyla donatılmış bir uluslararası örgüt kurulması fikri ortaya çıkmıştı. ABD ve İngiltere tarafından Ağustos 1941’de ilan edilen ve BM’nin kuruluşunda da temel ilkelerden bazılarını oluşturacak olan Atlantik Bildirgesi’nin  ardından, Ocak 1942’de Birleşmiş Milletler’in Bildirgesi’nin  yayınlanmasıyla, henüz fikir aşamasında olan örgütün ismi ilk kez telaffuz edilmişti. Savaşın Avrupa’da sona ermesinden sonra 26 Haziran 1945’te ABD’nin San Fransisco kentinde bir araya gelen 50 devletin temsilcileri BM’yi kuran antlaşmayı (BM Şartı) imzaladı. Mihver’e karşı savaşan devletlerin mutabakatıyla kurulan BM’nin temel amacı uluslararası barış ve güvenliği sağlamak olarak belirlenmişti. Milletler Cemiyeti’nin, barışın ihlalini önlemekteki yetersizliğinden hareketle BM’nin çok daha etkili bir yaptırım gücüne sahip olması düşünülmüştü. 


#14

SORU:

Potsdam Konferansı'nın toplanma amacı nedir?


CEVAP:

ABD, İngiltere ve SSCB liderleri Potsdam’da toplandıklarında Sovyet ordusu (Kızıl Ordu) Baltık devletlerini, Bulgaristan’ı, Çekoslovakya’yı, Macaristan’ı, Polonya’yı ve Romanya’yı kontrolü altına almıştı. Bu ülkelerde komünistler güçlenmekteydi. SSCB ayrıca 19 Mart 1945’te Türkiye’ye bir diplomatik nota vererek 1925’te iki ülke arasında imzalanmış olan Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması’nın süresini uzatmayacağını bildirmiş ve Boğazlar’ın statüsünü tartışmaya açmıştı. Konferansın başlamasından bir gün önce ABD, New Mexico eyaletinde atom bombasının ilk başarılı denemesini gerçekleştirmişti. Pasifik Savaşı bitmek üzereydi. Bu gelişmelerin gölgesinde üç lider esas olarak Almanya’nın ve Polonya’nın geleceğini görüştüler. 


#15

SORU:

İkinci Dünya Savaşı hukuken nasıl sona erdi?


CEVAP:

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olduğu gibi, İkincisi Dünya Savaşı’ndan sonraki barış antlaşmalarının mekânı olarak da Paris seçilmişti. 29 Temmuz-15 Ekim 1946 tarihleri arasında, savaşan 21 devletin katıldığı konferanslar dizisi yapıldı. 10 Şubat 1947’de Bulgaristan, Finlandiya, İtalya, Macaristan ve Romanya ile barış antlaşmaları yapıldı. Antlaşmalarla bu beş ülkenin egemen haklara sahip olarak BM’ye üye olabilmesine izin verildi. Mağlupların savaş tazminatı ödemeleri kararlaştırılırken bazı sınır düzenlemeleri de yapıldı. İtalya; Yugoslavya’ya (Saseno), Yunanistan’a (12 Adalar) ve Etiyopya’ya (Eritre) toprak kaybetti. Libya’daki İtalyan egemenliği de sona erdirilerek bu ülkede bağımsız bir krallık kuruldu. Finlandiya ve Romanya bazı topraklarını SSCB’ye bıraktılar. Güney Dobruca Romanya’dan Bulgaristan’a, Transilvanya’nın bir bölümü ise Macaristan’dan Romanya’ya verildi. Antlaşmalara göre imzaların atılmasından sonra üç ay içinde işgal sona erdirilecekti. Fakat Stalin Romanya ve Macaristan’daki birliklerini çekmedi. Bölünmüş ve devlet olma vasfını yitirmiş Almanya ile Paris’te barış antlaşması imzalanmadı. 1949’da kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti ile Batılı ülkeler arasında savaş durumunu sona erdiren antlaşmalar ancak 1951’de imzalanabildi. SSCB ise “Almanya ile savaş durumunun sona erdiğini” 1955’te açıkladı. Avusturya ise Batılılar tarafından “işgale uğramış dost devlet” kabul edilmiş olduğundan bu devletle bir barış antlaşması yapılmasına ihtiyaç duyulmadı. 


#16

SORU:

Soğuk Savaş tabiri ilk kez kim tarafından kullanılmıştır?


CEVAP:

Soğuk Savaş tabiri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez İngiliz romancı George Orwell tarafından Ekim 1945’te bir İngiliz gazetesine yazılan Almanya’nın geleceğiyle ilgili bir makalede kullanılmıştır. ABD Başkanı Truman’ın danışmanı Bernard Brauch ise Nisan 1947’de yaptığı bir konuşmada ABD ve SSCB arasındaki ilişkileri yorumlarken Soğuk Savaş benzetmesini yapmıştır. Tam olarak hangi olaydan sonra başladığı net olmamakla birlikte 1945-1948 döneminde yaşanan bir dizi gelişme, Soğuk Savaş şartlarının belirginleşmesine yol açmıştır.


#17

SORU:

Truman Doktrininin temel hedefi neydi?


CEVAP:

ABD’nin SSCB’yi ve kendi tabiriyle “uluslararası komünizmin yayılmasını durdurmak için” benimsediği yol “çevrelemeydi”. Dünyanın çeşitli bölgelerinde SSCB’nin (komünizmin) yayılma alanı olabilecek ülkeleri Batı ile yakın ilişki içine sokarak bir “güvenli alan” (steril bölge) oluşturmak amaçlanmaktaydı. 12 Mart 1947’de ABD Kongresi’nde bir konuşma yapan Başkan Truman, silahlı azınlıkların ya da dış güçlerin müdahalelerine dayanmaya çalışan özgür halklardan olan Türkiye ve Yunanistan’a toplam 400 milyon dolarlık askerî yardım yapılacağını duyurdu. Türkiye 19 Mart 1945’teki SSCB notasından beri Boğazlar ve doğu illeri konusunda Stalin’in talepleriyle karşı karşıyaydı. Yunanistan’da ise SSCB, komünist ELAS’ı, Kralcılar’a karşı desteklemekteydi. Tarihe Truman Doktrini olarak geçen bu konuşmayla Batı Bloku’nu oluşturma yönünde de önemli bir girişim başlatılmış oldu.


#18

SORU:

ABD açısından Kore Savaşı neden önemliydi?


CEVAP:

Kore Savaşı, ABD tarafından SSCB ve ÇHC destekli komünizmin yayılmasının durdurulması için verilen bir mücadele olarak görüldü. Dolayısıyla, Kore Savaşı bir yandan Soğuk Savaş içindeki Doğu-Batı gerginliğini tırmandırırken, diğer yandan da ABD’nin çevreleme politikasının Avrupa’yla sınırlı olamayacağı, komünizmin mutlaka küresel çapta çevrelenmesi görüşü ABD yönetiminde taraftar kazandı.


#19

SORU:

Varşova Paktı’na hangi ülkeler katıldı?


CEVAP:

Hruşov bir yandan içeride muhaliflerini tasfiye ederek iktidarını sağlamlaştıracak adımlar atarken, diğer yandan dışarıda ABD’nin çevreleme politikasına karşı SSCB’nin vereceği tepkiyi planladı. Federal Almanya’nın NATO’ya üye olarak alınmasından hemen sonra 14 Mayıs 1955’te Varşova’da Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya ve SSCB arasında Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşması imzalandı. Böylece, komünist partilerin iktidarda olduğu Doğu Avrupa ülkeleri de NATO gibi bir kolektif savunma örgütü çatısı altında bir araya gelmiş oldular.


#20

SORU:

Bağdat Paktı'nın kuruluş amacı neydi?


CEVAP:

ABD, çevreleme politikası kapsamında NATO ve SEATO gibi işlev görecek bir örgütün de Orta Doğu bölgesinde kurulmasını istiyordu. Diğer ikisinden farklı olarak, bölgedeki Arap milliyetçilerini kışkırtmamak için söz konusu örgüt içinde doğrudan yer almak yerine, bölgede kendisiyle yakın ilişki içinde olan ülkelerin bu konuda ön ayak olmalarını teşvik etti. 1954’te Türkiye ile Pakistan arasında güvenlik konularında iş birliği anlaşması yapılmasından sonra Şubat 1955’de Bağdat’ta Türkiye ile Irak arasında bir “karşılıklı iş birliği” paktı imzalandı. Aynı yıl içinde İngiltere, Pakistan ve İran da Pakt’a katıldıklarını açıkladılar. ABD ise Bağdat Paktı’nın gözlemci üyesi oldu. Pakt esas itibarıyla Orta Doğu bölgesine komünist sızmaları önleme maksadı taşıyordu. Her ne kadar Ürdün ve Lübnan’ın da Pakt’a katılması için çaba gösterildiyse de Nâsır yönetimindeki Mısır’ın Pakt karşısındaki tutumu sebebiyle Irak’tan başka bir Arap ülkesi Bağdat Paktı’na üye olmadı.