2000’ler itibarıyla görece istikrara kavuşan Balkanlar, Çin açısından da yeniden keşfedilmiştir. Nitekim Çin, bölgeyi AB’ye açılan arka kapı olarak değerlendirmekte ve genişleyen Çin ekonomisi için pazar arayışında önemli bir yatırım üssü olarak görmektedir. Balkan ülkeleri ile gittikçe artan ticari bağları, dolaylı yoldan Çin’in Avrupa’daki gelişmelerle ilgili söz söyleme hakkını doğurmakta ve dünya siyasasında görünürlüğünün artmasına olanak tanımaktadır. Dünyaya açılma politikasının bir sonucu olarak Balkanlar, Çin’in genişleyen diplomatik yelpazesinde önemli bir unsuru teşkil etmekteydi. Nitekim bu sayede Çin, ikinci ve üçüncü dünya olarak tasvir ettiği ülkelere bir giriş kapısı açmış oluyordu.