Eğitim Tarihi Deneme Sınavı Sorusu #925431
İmparator Charlemagne döneminde başlatılan Orta Çağ eğitim hamlesiyle “toplumsal sınıfına, statüsüne bakılmaksızın daha fazla sayıda insana daha nitelikli eğitim hizmeti verme” ilkesi benimsenmiştir. Aşağıdakilerden hangisi bu gelişmenin bir sonucu olmuştur?
İnanç ve akıl arasında bir denge arayışı içerisine girilmiştir. |
Latince önemini kaybetmeye başlamıştır. |
Taşra eğitim programlarında, el sanatları ve zanaatlar gibi pratik dersler müfredattan kaldırılmıştır. |
Tıp ve hukuk, dinin gölgesinde gelişimini sürdürmüştür. |
Toplumun önde gelen kişileri hep laik kesimden çıkmıştır. |
Hristiyan Batılı, bir daha asla vazgeçmeyeceği eğitim idealine kavuşmuştu: Toplumsal sınıfına, statüsüne bakılmaksızın daha fazla sayıda insana daha nitelikli eğitim hizmeti vermek. Bu fikir, yalnızca yönetici zümre arasında değil halk nazarında da sağlam bir yer kazanmıştır. İnancı, aklın ışığında kanıtlama arayışı giderek yaygın bir eğilim hâline gelmekteydi. Böylece Orta Çağ Hristiyan düşüncesi, aklın emirleri ile kalbin buyruklarını ahenkli bir hâle getirebilmek için inanç ve akıl arasında bir denge arayışı içerisine girmişti. 11. yüzyılda asil yahut yoksul tabakaya mensup çok sayıda anne, çocuğuna evvela şiir öğretmekte ve gramer okuluna göndermekteydi. Burada, iyi bir Latince tahsilinin ardından hukukçu olmasını planlamaktaydı. Bu asırda, Latince kız çocukları için de itibar artırıcı bir hüner hâline gelmişti. Ayrıca din kurumlarının ve kurallarının hâkim olduğu taşra eğitim programlarında, el sanatları ve zanaatlar gibi pratik dersler de kabul görmeye başlamıştı. Hangi sınıftan olursa olsun yükseköğretim hakkı bulunmayan kadınların, Orta Çağ’da kimi zaman doktorluk kimi zaman -şiir ve roman gibi edebî eserlerin dışında- yazarlık yaptıkları tespit edilmiştir. Tıp ve hukuk, laik kesimin eğilim gösterdikleri alanlar olup manastır yahut piskopos okulları, hukuk bilimini, sosyal bilimlerle bir arada okutmuştu. Tıp ve hukuk, zamanla dinden ayrı bir disiplin hâline gelerek geliştiler ve yeni seçkinlerin eğitiminde oldukça önemli bir toplumsal rol oynadılar. Esasen Orta Çağ boyunca eğitimi ihmal edilmeyen tek alan olması itibarıyla hukukun özel bir önemi vardır. Bilhassa Roma hukuku, skolastik anlayışın altyapısını oluşturması açısından klasik edebiyat alanı içerisinde değerlendirilmiştir. Bologna Üniversitesi, bu dönemde hareketlenen hukuk eğitiminin merkezi hâline gelmiş ve bir taraftan Roma hukukunun yeniden canlandırılmasına diğer taraftan gerçek anlamda kilise hukukunun doğmasına öncülük etmiştir. Üniversitelerin kuruluşuna kadarki dönemde, Batı’nın en tanınmış yazarlarının, tabiplerinin, hukukçularının ruhban sınıfına mensup olması, şüphesiz olağandı. Bununla birlikte laik kesimden de Guidoaldo yahut Constantine Africanus gibi fen bilimleri yahut tıp konusunda uzmanlar çıkmıyor değildi.
Yorumlar
- 0 Yorum