Sanayi Devrimi ile birlikte emek özgürleşmiştir. Emek kölelik veya serflik bağımlılığından kurtularak özgürleştiği gibi, üretim araçları mülkiyetinden de koparak özgürleşmiştir. Ancak ikinci boyutta söz edilen özgürleşme, işçinin mülksüzleşmesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda işçi sınıfını, geçimini sağlayabilmek için işgücünü satmaktan başka yolu olmayan ve üretimi kendi başına sürdürebilecek başka olanaklara sahip olmayan (mülksüzleşmiş) ücretlilerden oluşan sınıf olarak tanımlayabilmek mümkündür. Ancak işçi sınıfı homojen değil, heterojen bir yapıya sahiptir. Bir başka deyişle, işçi sınıfı üretimin ve istihdamın yapısına, toplumsal ve siyasal koşullara ve teknolojiye bağlı olarak farklı katmanlardan oluşmaktadır.