İnsan ve Toplum Deneme Sınavı Sorusu #43499

I. Almanya’ya giden birinci kuşak Türk göçmenlerden bazıları çocuklarını bırakmamak için Türkiye’ye dönmemişlerdir. Bu bireylerin önemli bir bölümü dil bilmemekte, sosyal hayattan oldukça izole yaşamaktadırlar. II. İkinci kuşak göçmenler büyük ölçüde dil bilmekte olup, ekonomik hayatın içinde yer almaktadırlar. Önemli bir bölümü 2000 yılından sonra Alman vatandaşlığına geçmişlerdir. Çocuklarının Alman çocuklarla eşit eğitim şansına sahip olmalarını istemekte, göçmen mahallelerinde oturuyor olmaktan ve çocuklarının göçmen okullarına gidiyor olmasından yakınmaktadırlar. Birçoğu kurumsal işlere kabul edilmediklerinden hala kalifiye olmayan işlerde çalışmaktadırlar. Siyasal yaşamın içerisinde neredeyse hiç temsil edilmemektedirler. III. Üçüncü kuşak göçmenler ise henüz okula devam etmekte, bir yandan Alman akranlarının oluşturdukları gruplara dahil olmaya çalışmakta, onlar gibi bir yaşam sürmeye çabalamakta ancak birlikte yaşadıkları aile ve özellikle büyükanne ve büyükbabalarının eleştirilerine maruz kalmaktadırlar. Yukarıdaki koşullar dikkate alındığında aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?


Almanya, tamamen çok kültürlü bir yaşamı benimsemiştir.
Almanya’da göçmenler sivil yaşamın bir parçası olmakla birlikte siyasi ve ekonomik yaşamdan uzak tutulmaktadırlar.
Almanya cinsiyet ayrımcılığına kesinlikle karşı çıkmaktadır.
Almanya insan haklarını kanun ve yaptırımlarıyla uygulamaktadır.
Almanya’da göçmenler de dahil tüm bireyler siyasi oluşumun aktif özneleridir.

Yanıt Açıklaması: Küreselleşen dünyada neo-liberal devletlerin kaçınılmaz olarak emek (yüksek ve düşük yetenekli) göçüne ihtiyaç duyduğunu ve dolayısıyla göçmenlerin ve çocuklarının üzerinden kültürel çeşitlilik ürettiğini söyleyebiliriz. Ancak, temel çelişki de bu paradoksal durumdan kaynaklanmaktadır, çünkü bu devletler aynı zamanda iktidarların bu göçten kaynaklanan kültürel zenginliği azaltmak ve göçmenleri “asimile” etmek yoluyla, ulusal birlik veya “hayali cemaat” anlayışı içinde sürdürme eğilimindedir. Göçmenler açısından göç edilmiş olan ülkenin tabiiyetine geçmek, göçmen ve çocuklarının sosyal, siyasal ve sivil hakları kullanmasını engelleyebilecek olan ayrımcı uygulamalar ve şiddetten korunmayı otomatik olarak sağlayamamaktadır. Genel olarak bakıldığında göçmenlerin ulus-devlet içindeki konumlarını göz önüne aldığımızda, göç edilen toplumda var olan önyargı ve kültürel kalıplara dayanan kurumsal ırkçılık (ırkçı idari rutinler ve resmi olmayan iktidar ilişkileri) göçmenlerin ve çocuklarının vatandaşlık haklarını gereği gibi kullanmalarını engellemektedir.
Yorumlar
  • 0 Yorum