Orta Doğuda Siyaset Deneme Sınavı Sorusu #54020

Osmanlı Sultanı Abdülhamit'in, İngiltere'nin Orta Doğu politikalarına karşı tavrıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?


Abdülhamit, İngiltere'nin kendi çıkarlarını kayıtsız şartsız destekleyecek küçük devletler kurulmasının sağlanması politikasını desteklemiştir.
Abdülhamit, Arap yarımadasındaki petrol kaynaklarının çoğunu İngiltere'yle paylaşmıştır.
Abdülhamit, İngiltere ile, İngiltere'nin XIX. yüzyılın başından itibaren, Orta Doğu'ya gönderdiği misyonerler, istihbarat ajanları, siyasi şarkiyatçılar, arkeologlar, vasıtası ile olumlu ilişkiler kurmuştur.
Abdülhamit, Orta Doğu'daki Osmanlı topraklarının İngiltere tarafından pay edilme planlarına karşı, Cihat tehdidini politik bir enstrüman olarak kullanmıştır.
Abdülhamit, İngiltere'nin Osmanlı ve Orta Doğu topraklarıyla ilgili planlarını ön göremediği için, İngiltere'yle olumlu ilişkileri sürdürmek bağlamında ısrarcı olmuştur.

Yanıt Açıklaması: İngiltere, deniz egemenliğini Hint Okyanusu'na kadar garanti altına almayı hedef edinmiştir. Öte yandan, Doğu Akdeniz'in güvenliğini sağlayan Süveyş Kanalı vasıtası ile Mısır- Hindistan deniz ticaret hattının açık tutulması için, Osmanlı İmparatorluğu’nu tasfiye ederek Londra'nın çıkarlarını kayıtsız şartsız destekleyecek küçük devletler kurulmasının sağlanması politikasını başlatmıştır. Bu maksatla, İngiliz ekonomisi için hayati önemi haiz bulunan Arap yarımadasındaki petrol kaynaklarının elde edilmesinde Arap milliyetçiliği Osmanlı devletine karşı ideolojik ana eksen olarak kullanılmıştır. İngiltere XIX. yüzyılın başından itibaren, Orta Doğu'ya gönderdiği misyonerler, istihbarat ajanları, siyasi şarkiyatçılar, arkeologlar, vasıtası ile bir yandan bölgede petrol kaynaklarını ararken diğer yandan Hilafetin Osmanlı yönetiminden alınarak, kendi kontrolü altındaki Arap devletlerine devrini amaçlamıştır. Sultan Abdülhamit, bu tehlikeyi zamanında tespit ederek, İngiltere'yi güçlü bir Osmanlı hilafetinin İngiliz çıkarlarına hizmet edeceğini ikna etmeye çalışmıştır. Osmanlı Sultanı Abdülhamit, İngiltere ve Fransa'nın Doğu Sorununu" kesin bir çözüme ulaştırmak için Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmaya hazırlandıklarını öngörmüştür. Bir başka ifade ile, Abdülhamit Osmanlı topraklarının pay edilme planlarına karşı, Cihat tehdidini politik bir enstrüman olarak kullanmıştır. Abdülhamit bu bağlamda, Hilafeti merkezî ve evrensel bir konuma yükselmiş ve kendisi de bizzat bütün dünyadaki Müslümanların sözcüsü hâline gelmiştir. Böylece, Türkler, bir kez daha Sünni İslam'ın bayraktarı ve koruyucusu rolünü üstlenmişlerdir. (Karpat, 2012:49) Nitekim doktrinde kültürel, siyasal, askerî açıdan ele alındığında Orta Doğu halkları tarafından "Osmanlı Türkleri, Müslüman dünyasının Romalıları olarak adlandırılmıştır." (Lustick, 1997: 653)
Yorumlar
  • 0 Yorum