Sosyal Politika 1 Deneme Sınavı Sorusu #1248572

1982 Anayasası'nın çalışma hayatı ve sosyal politika bakımından benimsemiş olduğu ilkelere ve yaratmış olduğu etkilere ilişkin aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


1961 Anayasası'na göre çok daha özgürlükçü bir yapıdadır. 

Sendika kurma ve grev hakkına önemli sınırlamalar getirmiştir. 

Sosyal güvenliğin sağlanması noktasında aile kurumunun ön plana çıkarıldığı bir döneme kapı açmıştır. 

Sosyal sigorta sistemi siyasi etkilere açıktır. 

1982 Anayasası liberal felsefesi ile devletin sosyal denge ve uzlaşma sağlayıcı rolünden uzaklaşmasına yol açmıştır. 


Yanıt Açıklaması:

Dönemin Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa tasarısı, Milli Güvenlik Konseyince yapılan değişiklik ve eklerle halkoyuna sunulmuş ve kabul edilerek yasallaşmıştır. 1982 Anayasası’nın tüm hak ve özgürlükler açısından getirilen sınırlılıklar ve devleti güçlendiren hükümleri ile 1961 Anayasası’nın özgürlükçü ruhundan aykırı bir niteliğe sahip olduğu söylenebilir. 1982 Anayasası bir yandan getirdiği sınırlayıcı hükümlerle toplumsal güçlerin ve demokratik mekanizmaların güçlenmesini kısıtlayıcı bir etki yaratmış, diğer yandan liberal felsefesi ile devletin sosyal denge ve uzlaşma sağlayıcı rolünden uzaklaşmasına yol açmıştır. 1982 Anayasası’nın “koruma” ilkesi” yerine “düzenleme” ilkesini ön plana çıkardığı görülmektedir. Sendika kurma ve grev hakkında önemli sınırlamalar getiren Anayasa, sendikaların faaliyetlerini de önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Anayasa’da kamu görevlileri ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş, kamu görevlilerinin sendikal haklara sahip olması 2001 yılında yürürlüğe giren 4688 Sayılı Kanun ile mümkün olabilmiştir. 1982 Anayasası’nın belirlediği ilkeler çerçevesinde düzenlenen ve Türkiye’nin onayladığı uluslararası sözleşmelere aykırı hükümler içeren 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu 1983 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kanunların yanında iş hukuku alanında sınırlayıcı, geçmişte elde edilen hakları ortadan kaldırıcı düzenlemeler de gündeme gelmiştir. 12 Eylül süreci ve 24 Ocak kararları ile uygulamaya konulan neo-liberal politikalar 1983 yılında iş başına gelen Turgut Özal hükümetlerince sürdürülmüştür. Turgut Özal tarafından kurulan ANAP hükümetlerinin sosyal adalet ve sosyal güvenlik politikaları, serbest piyasa sistemi içinde girişimciliğin ve bireysel tasarrufların teşvik edilmesi esasına dayanmaktadır. Birey ve toplum düzeyinde sosyal güvenliğin sağlanması hususunda ilk ve en önemli teminat olarak aileyi gören ANAP hükümetleri, geleneksel sosyal dayanışma kurumlarının aile sistemi ile birlikte teşvik edilmesi gerektiğine işaret etmiştir. 1980 sonrası dönemde Türkiye’de ekonomik ve sosyal yapıdan kaynaklanan sorunların sosyal politikalar üzerinde baskısını artırarak sürdürdüğü görülmüştür. Sosyal güvenlik sistemi sadece formel çalışanları içeren, sınırlı bir koruma sağlarken, sosyal sigorta sistemi de çoğu kez siyasi müdahalelere açık olmuştur. Doğru cevap A'dır. 

Yorumlar
  • 0 Yorum