Tefsir Deneme Sınavı Sorusu #851820
Takvâ, zâhid bir mü’minin sıfatıdır.
Takvâ, kâmil bir mü’minde görülür.
Takvâ, haramlardan sakınmaktır.
Yukarıdakilerden hangisi/hangileri Kur’ân bütünlüğünde “Takvâ”nın anlamını yansıtır?
I |
I ve II |
I ve III |
II ve III |
I, II ve III |
ومن يطع الله ورسوله ويخش الله ويتقه فاولئك هم الفائزون /“Kim Allâh’a ve Elçi’sine itaat eder, Allâh’a içten ürpererek saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (Nûr, 24/52) Bu âyette “tâat”, “haşyet” ve “takvâ”nın zikredildiğini belirten Fîrûzâbâdî: “Bu üç kavramın yan yana zikredilmiş olması da gösteriyor ki, takvâ’nın hakikati ‘tâat’ ve ‘haşyet’in dışındaki bir mânâdır ki o da, kalbi günahlardan temizlemektir, haramlardan sakınmaktır.” demektedir. (Fîrûzâbâdî, trz.). s 167
Kur’ân’da “takvâ” kelimesi, daima dinî ve manevî anlamda kullanılmıştır. Fakat yine de korkulan şey arasına bir “engel koyma” anlamı vardır. Ayrıca gelmesi muhtemel olan tehlike fizikî bir tehlike değil, uhrevî bir tehlikedir. Yani Allâh’ın şiddetli cezası gibi bir tehlike. Bu durumda “ittikâ”, insanın ilâhî azap ile kendisi arasına, ruhunu azaptan koruyacak iman ve itaati koyması demektir. Bu korkunun giderek ahiret korkusuyla açık bir bağı kalmamıştır. Daha ziyade “dindarlık” mânâsına gelmektedir. Dolayısıyla bu durumda “havf” ile bir ilgisi yoktur. Bu sebepten Kur’ân’da “muttakî” kelimesi; çoğu kez kâfirin karşıtı olan “zâhid mü’min” (Nisa, 4/131) anlamındadır. S 175
“Takvâ” ve “ittikâ” kelimeleri, doğrudan “korku” anlamına gelmemekle birlikte, tamamen “korku”dan da hâlî olmadıkları içindir ki, bazen “havf” ve “haşyet” anlamında, bazen de hem “havf” hem de “haşyet” kelimeleri,
“takvâ” mânâsında kullanılmıştır. “Takvâ”; “havf, haşyet, işfak, rahbet, vecel” kelimelerinin yansıttığı anlamlarla örtüşmekle birlikte, onlardan farklı bir anlamda; özellikle “kâmil mü’min” in, Allâh’ın varlığının bilincinde olması ve bunun da “kâmil mü’min”de bir yaşayan canlı bir şuur haline gelmesi demektir. S 178
Yorumlar
- 0 Yorum