Temel Gerontoloji Deneme Sınavı Sorusu #1213033
Aşağıdakilerden hangisi "gri tavan sendromu"nun etkenlerinden biri değildir?
Ölümden duyulan korku |
Medyada gençliğe, bedensel güzelliğe ve cinselliğe verilen önem |
Ekonomik verimliliğe ve üretkenliğe verilen önem |
Yaşlılar ile yapılan araştırmaların çoğunluğunun huzurevleri, bakımevleri ve hastanelerde yapılması |
Yaşlıların sosyal haklarının gasp edilmesi |
Yaşlılık tüm yaşam faaliyetlerinde, üretkenlikte, yeterlilikte, bireysellik ve bağımsızlıkta azalma
süreci olarak görülmektedir. Yaşlıya ve yaşlılığa kalıplaşmış düşüncelerle, ön yargılarla bakılmaktadır.
Yaşlı ayrımcılığı biçimlerinden olan yaşa dayalı ayrımcılık, çalışma hayatının önemli sorunlarından
biridir. “Gri Tavan Sendromu” olarak adlandırılan
bu sorun özellikle ücretlerin ödenmesinde ve işte
yükseltilmede ortaya çıkmaktadır. Yaşlı ayrımcılığının teorik temelleri: dört etkenden oluşmaktadır:
1. Yaşlı ayrımcılığına ilk etken ölümden duyulan korkudur. Çünkü ölüm kişinin yaşam
döngüsünün dışında tutulmakta ve yaşamın doğal bir parçası olduğu unutulmaktadır. Hatta ölüm ve yaşlılık eş anlamlı olarak
kavramlaştırılmıştır.
2. İkinci etken özellikle medyada gençliğe, bedensel güzelliğe ve cinselliğe verilen önemdir. Her alanda gençlik, dinamiklik,
üretkenlik gibi değerler genç imajlar teşvik
edilmektedir. Bu şekilde gençliği ön plana
çıkarıldığı toplumlar için yaşlanmak kendine duyulan güveni azaltmakta ve yaşlılığa
karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine neden olmaktadır.
3. Üçüncü etken ekonomik verimliliğe ve
üretkenliğe verilen önemdir. Çocukluk ve
yaşlılıkta verimliliğin olmadığı ve üretime
katkı sağlanmadığı yıllar olarak düşünülmektedir. Orta yaştaki insanların çocuk
ve yaşlıların ihtiyaçlarını ve bakım gereksinimlerini karşıladıkları kabul edilmektedir.
Çocuklar yaşlılardan farklıdırlar, onlara geleceğe yönelik bir yatırım olarak düşünülmektedir. Ancak yaşlılar ise tam tersi ekonomik verimliliklerini geride bıraktıkları
için bir yük olarak görülmektedirler.
4. Yaşlılar ile yapılan araştırmaların çoğunluğu huzurevleri, bakımevleri ve hastanelerde
yapılmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü
bu araştırmalar yaşlıların sürekli bakıma
muhtaç olarak algılanmasına neden olmuştur. Oysa yaşlı nüfusunun sadece %5’i kurumlarda yaşamaktadır.
Yorumlar
- 0 Yorum