Türk İdare Tarihi Deneme Sınavı Sorusu #30122

Aşağıdakilerden ifadelerden hangisi coğrafyanın toplumsal yapı üzerindeki etkisine örnek oluşturmaz?


Bozkır toprağının tarıma elverişsizliği, coğrafya insanının hayvancılıkla uğraşmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Coğrafyanın sertliği ve kaynakların kısıtlılığı, paylaşım mücadelesine ve savaşlara davetiye çıkarmıştır.
Orta Asya’daki göçebelik, toplumları dışa kapalı, kendine yeter bir ekonomik yapıya sahip hale getirmiştir.
Mücadele alanının genişliği nedeniyle at, göçebe hayatın vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiştir.
İklimsel koşulların değişkenliği ve hayvanlar için gerekli çayırlık alanların sınırlılığı, göçebeliğe yol açmıştır.

Yanıt Açıklaması: Mübadele kadar devlet yapısı üzerindeki en önemli belirleyici, coğrafyaydı. Yaklaşık üç bin kilometrelik bir alan boyunca uzanan bozkır, yine de pek çok yerde yerini farklı ama daha az çetin olmayan yer şekillerine bırakmaktaydı. Örneğin Ural-Altay dağı silsileleri, Takla Makan ve Gobi çölleri sadece insanların değil devlet gibi büyük organizasyonların dahi imkânlarını kısıtlamaktaydı. Bozkır toprağının tarıma elverişsizliği, coğrafya insanının hayvancılıkla uğraşılmasını kaçınılmaz kılmıştır. Ancak iklimsel koşulların değişkenliği ve hayvanlar için gerekli çayırlık alanların sınırlılığı, göçebeliğin hayat tarzı olarak belirlenmesine yol açmıştır. Bu nedenledir ki göçebe çoban toplumları ömürlerini, yağışlı ve çayırlı bölgelerin bitmek bilmez arayışı içerisinde geçirmekteydi. Coğrafyanın sertliği ve kaynakların kısıtlılığı, paylaşım mücadelesine, bu ise savaşçı bir karaktere davetiye çıkarmıştır. Mücadele alanının genişliği nedeniyle at, göçebe hayatın vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiştir. İri kemikli Taki ile küçük ama hareketli Torpan cinsi atlar, Orta Asya’dan Avrupa’ya değin Türklerin kaderine damgasını vurmuştur. Mesafelerin uzaklığı, anlık hava değişimleri ve düşman kabilelerin baskınları nedeniyle at kullanımında üstün bir yetenek sergileyen bozkır toplulukları, yine aynı gerekçelerle hayatlarına hiçbir şekilde uymayan ev tipinden uzak kalarak çadır ve at arabalarını kendilerine yuva bellemişlerdir. At üstünde geçen hayat, göçebenin beslenme tarzını da belirlemişti. Et ve süt temel besin maddesiydi. Kurutulmuş et, pastırma, yoğurt ve kısrak sütünün mayalanmasıyla elde edilen kımız öğünlerin demirbaşıydı.
Yorumlar
  • 0 Yorum