"Siebzig" Almanca "yetmiş" demek olduğundan, rakamsal ifadesi E şıkkında doğru olarak verilmiştir

1990 tarihli, Tüm Göçmen İşçilerin Haklarının ve Ailelerinin Korunması Üzerine Uluslararası Sözleşme (m. 72), Tüm Göçmen İşçilerin Haklarının ve Ailelerinin Korunması Komitesinin kurulmasını öngörmektedir. Komitenin hâlen 10 uzman üyesi bulunmaktadır ve 41 devlet tarafından onaylandığında bu sayı 41’e çıkacaktır.

“Viele Menschen lieben Schokolade“ (Birçok insan çikolatayı sever) cümlesine sorulacak soru cümlesi, insanların neyi severek yediği ile ilgili olmalıdır. “Was essen die Menschen gern?” (insanlar en çok neyi severek yer?) sorusu en uygun olanıdır.

Wann hat Lukas Hunger soru cümlesinin anlamı "Lukas ne zaman acıkıyor" dur. "Acıkmak" ya hungrig sein, ya da Hunger haben yapılarının karşılığıdır. "Haben" verildiğine göre aranan cevap da "Hunger" kelimesidir.

„Ich heiße…“ ile verilen cevabın sorusunda mutlaka „heißen“ fiili de geçmelidir. Dolayısıyla „Wie heißt du?“ diye sorulursa cevabı „Ich heiße…“ diye olur. 

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği, bütün üye devletlerde insan hakları bilincini ve insan haklarına saygıyı desteklemek amacıyla kurulan Avrupa Konseyi içinde bağımsız bir kurumdur.

Sözleşmenin önemi, güvence altına aldığI temel hak ve özgürlüklerden değil, ortak güvence sistemine dayanan uluslararası yargısal denetim mekanizması kurmasından ve bireye sağlanan güvenceyi bir yaptırıma bağlamasından gelir. 

"Buchstabieren" fiili hecelemek anlamına geldiğinden, soruda kişinin isminin harflerini tek tek söylemesi beklenmektedir. Doğru cevap C şıkkıdır.

Hakkın Özüne Dokunmama
1961 Anayasası’nda temel hak ve hürriyetlerde, kanun koyucu tarafından yapılan sınırlamalarda, hakkın özüne dokunulamayacağı belirtilmişti. 1982 Anayasası’nda böyle bir hükme başlangıçta yer verilmemiş iken, Anayasada 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı kanunla (m.2) yapılan değişiklikle, “öze dokunmama” ilkesi tekrar kabul edilmiştir.

Karşılıklı konuşmada bir soru ve cevap var. Soruda “arbeiten” çalışmak demektir. “Sie” ikinci tekil şahıs nezaket halidir. Cevapta ise haftanın belirli günleri sıralanarak cevap verilmiş ve devamında “ haftada sadece üç gün çalışıyorum” ifadesi yer almakta. Bu karşılıklı konuşmadan bir kişinin diğerine “ne zaman çalışıyorsunuz?” sorusunu yönelttiğini cevaptan anlamaktayız? “Ne zaman” Almancada “Wann” ile sorulur. “An” edatı zaman ifade eden isimlerle birlikte kullanıldığı zaman, o zaman biriminin içinde bulunmayı gösterir ve –e haliyle birlikte kullanılır. Günlerin belirli tanımlığı “der” olduğu için “an dem” kısaltılarak “am” olarak kullanılır.

Her vatandaşın, makul olmayan sınırlamalara tabi tutulmaksızın kamusal işlere girme hakkına sahip olması

Bu cümlede boş bırakılan yere „die Suppe“ (çorba) kelimesinin belirsiz Artikeli aranmaktadır. „die Suppe“ olduğuna göre cevap „eine“ olacaktır. Doğru cevap B'dir.

“ikamet etmek” wohnen, “bulunmak” sein, “ilginç” intressant, “hecelemek” buchtabieren, “memnun olmak” freut mich anlamına gelmektedir. 

Negatif haklar, bütünüyle bireyin hakları kullanmasına veya onlardan yararlanmasına devletin müdahale etmemesini gerektiren haklardır. Geleneksel bireysel haklar bu şekildedir. Anayasamız bu haklara kişi hak ve ödevleri bölümünde yer vermiştir. Örneğin, bir kimse, yaşama hakkını kullanmak istediğinde, devlete düşen görev, bu kullanıma müdahale etmemektir. Bu haklar kişilere siyasi baskıdan
korunmuş, dokunulmaz, güvenceli bir özel alan sağladıkları için, bunlara “koruyucu
haklar” da denilir.

Wein ist ein Getränk. Çorba, ilaç, sucuk ve müsli içilmez ancak şarap (Wein) içilebilir. Suppe (Çorba) ve Tablette (ilaç) seçenekleri çeldiricidir. Ancak Almancada çorba içmek için "Suppe essen", ilaç içimek için ise "Tablette nehmen" ifadeleri kullanılar. Trinken fiili şıklardan yalnızca Wein için geçerlidir.

„mit“ Präpositionu daima Dativ, yani ismin „e-halini gerektirmektedir. “mit” Präpositionun anlamı “ile, birlikte” dir.  “mit”  daima dativ gerektirdiğine göre “Auto” nun (araba) das Auto’dur. “Das” artikelinin dativ halide “dem” dir. 

Bir yerden bir yere gitme eylemi kullanılan yerler de göz önünde de bulundurularak von- zu edatlarıyla yapılır. Her iki edat da bu cümlede –e hali gerektirmektedir.  

İnsan haklarının evrenselliği iddiası, özellikle 20. yüzyılda büyük güç kazanmıştır. Doğru cevap E şıkkıdır.

Kolektif haklar ise ancak bir topluluk halinde kullanabilen haklardır. Dernek, toplantı ve gösteri yürüyüşü, grev hakları gibi. Kolektif haklarda da hakkın sahibi bizzat kendisidir. Ancak birey bunları tek başına değil bir grup içerisinde ve grup hâlinde kullanabilecektir. Doğru cevap B şıkkıdır.