Dil, biyolojik, psikolojik, bilişsel ve çevresel faktörler aracılığıyla öğrenilir ve kullanılır.

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu: Bu bozukluğun bilinen en önemli ayırıcı özelliği, iki yaşına kadar normal süren gelişimin, iki yaşından sonra geriye gitmesi ve bireyin edindiği beceri ve davranışları yıkıcı olarak kaybetmesidir. Çocukta karşılaşılan gerileme sıklıkla dil becerilerinde gerilikler, oyun becerilerinde gerilikler, sosyal etkileşim becerilerinde gerilikler ve bağırsak mesane kontrolünün kaybedilmesi biçimindedir.

IDEA tarafından duygu ve davranış bozukluğuna ilişkin tanımdaki, “uzun süre boyunca”, “belirli bir dereceye kadar” ve “eğitim performansının olumsuz yönde etkilenmesi” ifadeleri eleştirilmektedir.

Kanal, hedef, ve kanal iletişim üyelerindendir.

OSB’nin normal beynin gelişiminde çok erken bozulmaların bir sonucu olabileceğini düşündürmektedir. Bu bozulmalar, beyin gelişimini kontrol eden ve beyin hücrelerinin birbirleri ile nasıl iletişim kurduğunu düzenleyen genlerdeki kusurların bir sonucu olabilir. Bunun yanı sıra ağır metal zehirlenmeleri, glüten ve kasein proteinlerine geliştirilen alerjiler, folik asit içeren besinler ya da antibiyotik ve vitaminlerin gereksiz kullanımı gibi farklı bir çok çevresel etmen OSB için risk faktörü olarak düşünülmektedir.

Öğrenme güçlüğü diğer yetersizliklerin nedenleri doğrultusunda ortaya çıkmaz. Okul sürecinde öğrencilerin bilgiyi işleme ve bilgiyi öğrenme ile ilgili sorunlarından dolayı farklı alanlarda sorunlar yaşamasıdır.

Genetik Yaklaşım araştırmacıların ortaya koyduğu yaklaşımlardan biri değildir.

Özgül Dil Bozukluğu, çocukluk çağı dil bozukluklarındandır ve  gelişimin diğer alanları normal seyrederken dil gelişimlerinde gerilik gözlenen bozukluktur. Gecikmiş dil, erken çocukluk döneminde bilinen herhangi bir neden olmaksızın dil becerilerinde akranlarından beklenen düzeyden geri olması durumudur. Fonolojik Gecikme, Artikülasyon Bozukluğu, Hızlı Bozuk Konuşma ise konuşma bozuklukları arasında yer alır.

OSB’li bireylerin özelliklerinden birisi de çevresindeki ses, doku, koku gibi duyusal uyaranlara aşırı duyarlı olması ve normal dışı tepkiler vermesidir. Dışarıdan bakıldığında bu durum sesleri düzenleme sorunu gibi görünmesine karşın OSB’li bireylerden, “duyusal entegrasyon bozukluğu” (veya duyusal işleme bozukluğu) adı verilen daha büyük bir sorunun parçasıdır.

Öğrenme en genel tanımı ile “Tekrarlar ve yaşantı sonucu meydana gelen davranışlardaki kalıcı değişikliktir”. Tanımda belirtildiği gibi öğrenmeler sonucunda davranışlarda bir değişiklik meydana gelmektedir. Ancak bu değişiklikler olumlu olabildiği gibi olumsuzda olabilmektedir.

İletişim sözel ve sözel olmayan yolla iki farklı biçimde gerçekleşebilir.

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu: Bu bozukluğun bilinen en önemli ayırıcı özelliği, iki yaşına kadar normal süren gelişimin, iki yaşından sonra geriye gitmesi ve bireyin edindiği beceri ve davranışları yıkıcı olarak kaybetmesidir.

İçe yönelmiş (içselleştirilmiş) davranışlar, çocukların kendine yöneldiği davranışları ifade etmektedir. Bu çocukların içine kapanma, belli düşüncelere takıntılı olma, depresyon, kaygı, sınırlı düzeyde sosyal etkinliklere katılma, akranları ile nadiren oynama, sebepsiz yere korkma vb. davranışlar sergiledikleri görülmektedir.

Şekil 3.3 Öğrenme Güçlüğüne Neden Olan Faktörler

Dil, biyolojik, psikolojik, bilişsel ve çevresel faktörler aracılığıyla öğrenilir ve kullanılır.

Şekil 3.1 Öğrenme Güçlüğü Tanımındaki Temel Unsurlar

Zeka işlevleri normal ya da üzerinde yer alır.

Yukarıdaki ifadelerin hepsi doğrudur.

Bu kontrol listesi, 6-18 yaş aralığındaki okul çağı çocuklarının problem davranışlarını değerlendirmek için kullanılmaktadır.

Bakım personeli OSB’li bireylerde hastalık şüphesinde olduklarında, hastalıkların sıklıkla temel davranış veya işlevlerde değişiklikler yoluyla kendilerini gösterebileceğini unutmamalıdır. Bireylerde görülen kaygı ve endişe durumlarında tıbbi ve psikososyal nedenleri düşünmelidirler.

Artikülasyon, ses ve akılcılık konuşmanın unsurlarındandır.