Çağdaş Sosyoloji Kuramları Final 17. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
I. Moda olanı satın almak
II. Şiddet içeren dizileri izlemek
III. Araba satın almak
Yukarıdakilerin hangilerinin doğrudan "tüketim toplumu"nun tüketim pratikleri arasında yer aldığı düşünülebilir?
Yalnız II |
Yalnız III |
I-II |
II-III |
I-III |
İnsanların gündelik alışverişlerini başka insanlarla yapmak yerine, daha çok istatistiksel olarak yükselen bir eğriye göre, örneğin gündemde olan ya da moda olan mal ve iletilerin edinilmesi, algılanması ve güdümlenmesi biçiminde yaptıkları gözlemlenmektedir. Bireyler günümüzde tüketim davranışları ile bir göstergeler nesnesini satın alırlar. Böylece tüketim, bir var olma modu haline gelir. Tüketimin yerinin gündelik yaşam olduğunu belirten Baudrillard, gündelik yaşamı, hem günlük olayların ve hareketlerin toplamı, sıradanlığı ve sürekli tekrarı hem de bir yorumlama sistemi olarak tanımlar. Gündeliklik bir taraftan makro diğer taraftan mikro yaşam alanlarının bölümlenmesini getirir. Gündeliklik gerçekliğin ve tarihin baş döndürücülüğüne ihtiyaç duyması ile dinginlik sağlar. Bu dinginlik şiddeti tüketmeye eğilimlidir. Öyle ki olaylara ve şiddete düşkünlük televizyon penceresinden bireyin odasına kadar gelir ve bir çeşit şiddetin/savaşın imgeleri karşısında gevşeyen bir televizyon izleyicisi ile buluşur. Bu bilgilere göre I ve II'nin tüketim toplumunun pratikleri arasında olduğu söylenebilir. Ancak araba almak doğrudan tüketim toplumunun bir özelliği arasında yer almayabilir. Kişiler ihtiyaç dahilinde araba satın alabilirler; aldıkları aracın markası ile kendilerini var etme amacı taşımayabilirler ya da sürekli araç alıp satma ve en son model araçları alma eğiliminde olmayabilirler. Bu nedenle doğru yanıt C şıkkıdır.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi radikal demokrasi için doğru olarak verilmiştir?
Liberal demokrasiyi tümüyle reddetmektedir. |
Devrimci anlayış ön plandadır |
Evrenselci klasik sosyalizm söylemini temel almaktadır. |
Marksizmden bir kopuştur. |
Kapitalist üretim şekilleri geliştirilmiştir |
Radikal demokrasi
projesi, tabiiyet ilişkisine karşı yürütülen her türlü mücadeleyi kapsar fakat onlarla sınırlı değildir.
Bu aynı zamanda Marksizmle bir kopuştur, çünkü örgütleyici ilkeleri, her şeyden önce, demokratik
idealler olan eşitlik ve özgürlüktür. Bunlar halen modern kapitalist devletlerin egemen gruplarının
retoriğindeki mevcut ideallerdir. Öyleyse, radikal demokrasi projesinin, toplumdan radikal bir kopuş gerektiği fikrinden -devrimci anlayıştan- vazgeçtikleri söylenebilir. Radikal demokrasi siyasetini, liberal kapitalizmde tatmin edilemeyen, ancak zaten var olan fikir ve değerlerin radikalleştirilmesi olarak anlamak mümkündür.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangileri post-yapısalcılığın temel önermeleridir?
I. Tarih ve kültürün yapıları koşullandırdığından “yapıların”, yanlış yorumlara ve önyargılara maruz kaldığını ileri sürer.
II. Bilginin nasıl üretildiğini temel araştırma sorunsalı olarak kabul eder.
III. Kültürel kavramların zaman içinde nasıl değiştiğine odaklanarak aynı kavramlardan şimdi ne anlaşıldığını bulmaya çalışır.
IV. Hiyerarşi içinde “baskın olanın temel niteliği” kavramını reddederler.
I - IV |
II - III |
I - II - IV |
I - II - III - IV |
II - III - IV |
Tarih ve kültürün yapıları koşullandırdığından “yapıların”, yanlış yorumlara ve önyargılara maruz kaldığını ileri sürer. Dolayısıyla bir nesneyi anlamak için hem nesnenin kendisini hem de bu nesneyi üreten bilgi sistemleri bir arada incelenmelidir. Bu bağlamda Post-yapısalcılık, bilginin nasıl üretildiğini temel araştırma sorunsalı olarak kabul eder. Post-yapısalcılık, yapısalcılığın aksine tarihseldir; kültürel kavramların zaman içinde nasıl değiştiğine odaklanarak aynı kavramlardan şimdi ne anlaşıldığını bulmaya çalışır. Örneğin Foucault’nun “Deliliğin Tarihi” adlı eseri, delilikle ilgili kültürel tutumların bir tarihidir. Post-yapısalcılar, hiyerarşi içinde “baskın olanın temel niteliği” kavramını reddederler. Daha ziyade amaçları, bu ilişkileri analiz ederken baskın olan ile itaat eden arasındaki bağımlılığı açığa çıkarmaktır. Bu ilişkileri anlamanın tek yolu, tekil anlamlar illüzyonunu üreten bilgi sistemlerini ve kabullerini “yerinden çıkarmak” tır.
4.Soru
Farklı sınıfları eklemleme çabası neyi anlatır?
Aile |
Devlet |
Hegemonya |
Çatışma |
Politika |
Postmarksistlerin elinde sınıfsal tüm içeriğinden soyutlanmış olan hegemonya, farklı çıkarlara sahip farklılaşmış kimlikleri ortak bir gelecek fikrine bir süreliğine politik olarak ikna etmek anlamına gelmektedir.
5.Soru
Toplumu işçi sınıfı-burjuvazi ayrımına indirgemeden, toplumun kurucu ilkesinin farklılık ve çoğulluk olduğunu belirten kişi aşağıdakilerden hangisidir?
J. Derrida ve M. Foucault |
Rosa Luxemburg ve Eduard Bernstein |
Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe |
Karl Marx ve Antonio Gramsci |
P. Sartre ve K. Korchs |
Laclau ve Mouffe’un toplumu işçi sınıfı-burjuvazi ayrımına indirgemeden çoğul kimlikler, çoğulluk ve farklılıklar üzerinden tanımlamak gerektiğini öne süren postmarksist bakış açısı, toplumun kurucu ilkesinin farklılık ve çoğulluk olduğunun altını çizmiştir. Yazarlar, Marksizmi postyapısalcı bir eleştiriye tabii tutarak, siyaseti de çoğulcu ve radikal demokratik bir perspektife açarak yeni bir siyaset anlayışını manifestosunu inşa etmeye çalışmıştır. Daha önemli olan ise, bu manifestoyu kolektivizmden bireysel haklara doğru liberal bir açılım yapmadan gerçekleştirme arzusuyla şekillendirmiş olmalarıdır. Doğru cevap C'dir.
6.Soru
Wallerstein'a göre objective neden bir mit haline dönüşmüştür?
Gerçeğe ulaşmanın şartının olguların değerlendirmesine bağlı olmasından dolayı |
Gerçeği açıklamak için yapılan her girişim bir değer yargısı içermektedir |
Objectivite her koşulda sağlanabilen bir kavram değildir. |
Subjektif yaklaşımlar ortaya atılmadan objektivite oluşturulamaz |
Gerçeklik olgusu ölçülemez |
Ona göre, sosyal “gerçeğe” dönük her açıklayıcı iddia bir değer yargısının iddiasıdır.
7.Soru
Merkez ülkeler, sömürüyü çevre ülkelere ihraç eden ülkeler olarak tanımlanmaktadır.Bir yandan göreceli olarak daha az vergilendirmenin bulunduğu ve serbest işgücü sözleşmeleri ile iyi bir ücret rejiminin hâkim olduğu bu ülkeler diğer bir yandan hangi önemli olguyu içlerinde barındırmaktadırlar?
Küresel örgütlenmeyi |
Sürekliliği |
Değişimi |
Olumlu bir pazarı |
Geniş bir tüketici piyasasını |
Merkez ülkeler, sömürüyü çevre ülkelere ihraç eden ülkeler olarak tanımlanmaktadır. Bir yandan göreceli olarak daha az vergilendirmenin bulunduğu ve serbest işgücü sözleşmeleri ile iyi bir ücret rejiminin hâkim olduğu bu ülkeler bir diğer yandan ise geniş bir tüketici piyasasını da içlerinde barındırmaktadırlar.
8.Soru
2) Touraine’in hangi çalışması programlanmış toplumun sınıf yapısını ve dinamiklerini sanayi toplumu ile karşılaştırmalı olarak ele aldığı klasik bir çalışma olmuştur ?
The Post-Industrial Society [Sanayi-sonrası Toplum] |
The Academic System in American Society [Amerikan Toplumundaki |
The Return of the Actor (1988) |
What is Democracy? [Demokrasi Nedir?] (1997), |
Can We Live Together [Birlikte Yaşayabilirmiyiz?] (2000) |
Touraine’e göre (1971), sanayi toplumun yerini almakta olan sanayi-sonrası veya programlanmış toplumda öncelikli olarak bilgi ve teknoloji daha önemli bir hale gelmiş olup, bu yeni toplum sanayi toplumundan daha fazla iktisadi büyümeye odaklanmıştır anlayışıyla gerçekleşmiştir. Dolayısıyla doğru yanıt " A " dır.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Postmarksist kuramın Marksizm’i eleştirdiği temel ilkelerden biri değildir?
İşçi sınıfının öncülüğü |
Proletarya diktatörlüğü |
Devlet-sivil toplum ilişkisi |
Emek-sermaye çatışması |
İdeoloji-ekonomi ilişkisi |
Laclau ve Mouffe’un önerdiği Postmarksist kuram, Marksizmin temel ilkeleri olan;
- Üretim tarzı ve ilişkilerinin siyasal alandaki belirleyiciliği,
- Bir bütünsellik olarak toplum kategorisi,
- İşçi sınıfının toplumsal değişimdeki ayrıcalıklı konumu ve öncülüğü,
- Proletarya diktatörlüğü,
- Sosyalizme politik bir devrimle ulaşılacağı,
- İdeoloji ve politika gibi üstyapısal unsurların son kertede ekonomik
- ilişkiler tarafından biçimlendirildiği,
- Tarihin sınıf mücadelesi ve onun kaynaklık ettiği emek-sermaye çatışması (antagonizmalar) ekseninde oluştuğu gibi temel ilkelerin sorgulanması noktasından hareketle Marksizmi eleştirmektedir.
Devlet-sivil toplum ilişkisi ise Postmarksist kuramın sermaye-emek çatışması yerine sunduğu bir önermedir.
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi postmarksizmin postyapısalcı söylem analizi tekniğindeki vurgulardan bir tanesi değildir?
Toplumun |
İdeolojilerin |
Siyasetin |
Ekonominin |
Hegemonyanın |
Postmarksizmin postyapısalcı söylem analizi tekniğinde, toplumun, ideolojilerin, siyasetin, ekonominin ve kısacası topluma ait herşeyin tesadüfiliği, rastlantısallığı ve açıklığı aşırı vurgulanmıştır.
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Bauman'ın modernlik tanımında yer almaz?
Kapitalist ve daha sonra da komünist endüstri toplumunun gelişmesiyle toplumsal olarak kurulan bir yaşam biçimi olarak olgunluğa erişen tarihsel bir dönemdir. |
Aydınlanmanın gelişmesiyle kültürel bir proje halini almıştır. |
Modernlik Batı Avrupa’da, XVII. yüzyıldaki bir dizi derin toplumsal, yapısal ve entelektüel dönüşümle başlamıştır. |
Modernlik toplumsal dünyanın kavranabilir ve şekillendirilebilir (ya da yönetilebilir) olduğu varsayımına yaslanır. |
Modernliğin kaç yaşında olduğu tartışmalı bir sorudur ve yaşı konusunda herhangi bir uzlaşma yoktur. |
Söz konusu tanım Bauman'a değil Wagner'e aittir.
“Modernliğin Sosyolojisi” (1996) isimli kitabında Wagner, modernlik projesinin çok temel iki varsayıma yaslandığını belirtir. Bunlardan ilki (i) toplumsal dünyanın kavranabilir olduğu, (ii) ikincisi ise şekillendirilebilir (ya da yönetilebilir) olduğu yönündedir. Wagner’e göre modernliğin kökenlerinde, bir toplumsal düzenin nasıl işlediği konusundaki görüşler, arzu edilir bir düzene erişmenin gereklilikleri konusundaki genel ve geniş kapsamlı sonuçlarla birleşmiştir. Dolayısıyla ona göre modernlik söylemlerinin tarihi toplumsal dünyanın nasıl bilinebileceği ve düzenli bir şekilde nasıl değiştirilebileceği konusundaki keşifler olarak okunabilir (Wagner, 1996, s.248).
12.Soru
Koloni ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangileri doğrudur?
- Birden fazla anlama gelmektedir.
- Zaman zaman sömürülen ülke veya sömürge anlamında kullanılır.
- tek başına sömürgeden farklıdır
- sömürücü ülkenin topraklarına dâhil olması bir fetih veya
işgal sonucunda gerçekleşmiştir. - sömürücü ülkeden ayrı bir sömürge olarak kabul edilmektedir.
I,II,III,IV |
I,II,IV,V |
I,III,IV,V |
I,II,III,V |
II,III,IV,V |
Koloni
Birden fazla anlama gelmektedir. Zaman zaman sömürülen ülke veya sömürge anlamında kullanılır. Aslında tek başına sömürgeden farklıdır; zira koloni, sömürücü
ülkeden ayrı bir sömürge değil, bizzat o ülke topraklarının bir parçası olarak kabul
edilmektedir. Elbette sömürücü ülkenin topraklarına dâhil olması bir fetih veya
işgal sonucunda gerçekleşmiştir.
13.Soru
Bolşevik devrimi ile küresel capitalist dünya ekonomisi kaçıncı aşamasına geçmiştir?
Birinci |
İkinci |
Üçüncü |
Dördüncü |
Beşinci |
Küresel capitalist dünya ekonomisi bolşevik devrimi ile dördüncü aşamasına geçmiştir.
14.Soru
Aganistik demokrasi modeli kim tarafından ortaya atılmıştır?
Seyla Benhabib |
Jurgen Habermas |
Laclau ve Mouffe |
John Rawls |
Lacan |
Laclau ve Mouffe’un ortaya attığı “agonistik demokrasi” modeli, kamusal alandaki ilişkileri kimlik ve fark temelinde kurarak, ortak bir konsensüse varmak yerine çatışmacı bir “kimlik siyaseti” geliştirme gerekliliğine vurgu yapar. Doğru cevap C'dir.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Derrida’nın temel düşünce ve kavramlarının özelliklerinden biri değildir?
Derrida’ya göre dünya bir metindir ve metinlerin birden fazla anlamı vardır. |
Derrida için dilin bir yapı ya da bir sistem olarak merkezi yoktur. Dil daima değişir ve hareket eder. |
Derrida metinlerin fark sergilediğine işaret eder. |
Dil anlam tutarsızlığı ve kaymalarının silinemez izlerini taşır. |
Erteleme farklılaşma nedeniyle kesin bir anlama varılacağını ifade eder. |
“Erteleme” ise bu farklılaşma nedeniyle kesin ve nihai olarak bir anlama varılamayacağından sürekli bir ötelemenin varlığını ifade eder.
16.Soru
Baudrillard'ın simülasyon ve gerçeklik üzerine görüşleri için aşağıdakilerden hangileri söylenebilir? I. Postmodern toplumda ‘gerçek’i önceleyen modeller olarak taklitler (simulakrlar) toplumsal düzene egemen olmaya ve toplumu hipergerçeklik olarak oluşturmaya başlar II. Günümüz toplumunda gerçeklik onun hiper gerçekliği olarak karşımızda durmaktadır III. Gerçeklik simülasyonla üretilip çoğaltıldığı için her zaman fazlasıyla varolacaktır IV. Simülasyonun gerçeğin yerini almasıyla birlikte, artık anlamın da içi boşalmaya başlamıştır V. Gerçek sandığımız simülasyonlar aslında gerçeğin yerine geçmiştir
I |
II |
I - II - III - IV - V |
II - III |
I - III |
Baudrillard'a göre modern endüstri toplumunun temel anahtarı üretimken, postmodern toplumda ‘gerçek’i önceleyen modeller olarak taklitler (simulakrlar) toplumsal düzene egemen olmaya ve toplumu hipergerçeklik olarak oluşturmaya başlar. Bu durumda artık gerçeğin yerini simülasyon almıştır. (Kellner, 2000: 372; Thiry-Cherques, 2010). Bugün gerçeklik onun hiper gerçekliği olarak karşımızda durmaktadır (Ritzer, 1997: 96). Gerçeklik simülasyonla üretilip çoğaltıldığı için her zaman fazlasıyla var olacaktır.
17.Soru
Endüstri devrimiyle malların statü ve güç sembolleri olarak kitlesel kullanımını görebiliriz. Thorstein Veblen (1899)'in bu fenomene verdiği ad aşağıdakilerden hangisidir?
Örtülü ödenek |
Statüsel güç |
Güç sembolü |
Kitlesel güç |
Gösterişçi tüketim |
Göstergenin üçüncü aşaması Endüstri Devrimi’yle başlamıştır. Bu genellikle modernite olarak adlandırılan dönemdir. Endüstri çağı tüketim mallarının insanlık tarihinde daha önce görülmediği kadar çoğalmasını beraberinde getirmiştir. Aynı zamanda boş zaman artmış ve eskiye göre daha fazla insana verilen örtülü ödeneğin miktarı artmıştır. Bu tür değişimler tüketim mallarının algılanışını önemli ölçüde değiştirmiştir. Burada malların statü ve güç sembolleri olarak kitlesel kullanımını görebiliriz. Thorstein Veblen (1899) bu fenomeni gösterişçi tüketim olarak adlandırmıştır. Doğru cevap E'dir.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Bauman'a göre modern koşullarda yaratılan bireyin özelliklerinden biri değildir?
Bireyler, tek başlarına hareket eden ve tekil olarak bir anlam taşıyan bireysel aktörlerdir. |
Bireyler, davranışları genellikle düzenli/kurallı olan ve her şeyden önemlisi de düzenlenmeye boyun eğen aktörlerdir. |
Bireyler, eş güdümlü baskıya tabi tutulduğunda monoton davranabilen aktörlerdir. |
Disiplinli, düzenli, istenen biçimde davranma ve toplulukların eş güdümlü faaliyetlerine uyma kapasitesine sahip bireyler sağlıklıdır. |
Bireyler üretici ya da askerin yaratıcı ya da yıkıcı işgücüne dönüştürülebilen kinetik gücün taşıyıcılarıdır. |
Bauman'a göre modern koşullarda yaratılan bireyler, tıpkı Lego ya da Meccano oyuncaklarındaki taşlar gibi, yalnız başlarına tamam olmayan, bir şey ifade etmeyen, anlamlı bütünler oluşturabilmeleri için öteki birimlerle birleşmesi gereken şeylerdi. Modern koşullarda yaratılan bireylerin sınırları öncelikle sınırlamaktan çok uymak ve bağlanmak/yapışmak için tasarlanan ara kesimlerdi. Doğru cevap A seçeneğidir.
19.Soru
Wallerstein’in ülkelerin ekonomik olarak genişlemesi için ön gereklilik olarak gördüğü aşama aşağıdakilerden hangisidir?
Kolonileştirme, coğrafi keşif |
İşgücünün farklı biçimlerde kontrol edilmesi |
Güçlü devlet yapılarının ortaya çıkması |
Genişleme |
Ticaret ve ekonomik genişleme |
Wallerstein ilk sırada yer alan coğrafi keşiflerin ve kolonileştirmenin ülkelerin ekonomik olarak genişlemesi için 16. ve 17. Yüzyıllarda diğer iki aşama için bir ön gereklilik olduğunu vurgulamaktadır.
20.Soru
Foucault’nun çalışmaları felsefe, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji ve tarih gibi disiplinler arası bir düzlemde yapısalcılık ve post-yapısalcılıkla organik bağları olan karmaşık bir yapı gösterir. Ancak çalışmalarının tüm bu giriftliğine karşın net olarak söylenebilecek en temel duruşu hangi düşünceye karşı aldığı tavırla ortaya çıkar?
Foucault’nun çalışmaları felsefe, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji ve tarih gibi disiplinler arası bir düzlemde yapısalcılık ve post-yapısalcılıkla organik bağları olan karmaşık bir yapı gösterir. Ancak çalışmalarının tüm bu giriftliğine karşın net olarak söylenebilecek en temel duruşu hangi düşünceye karşı aldığı tavırla ortaya çıkar?
Yeni-pozitivistler |
Post-Yapısalcılık |
Yapısalcılık |
Etnometodoloji |
Fenomenoloji |
Foucault’nun çalışmaları felsefe, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji ve tarih gibi disiplinler arası bir düzlemde yapısalcılık ve post-yapısalcılıkla organik bağları olan karmaşık bir yapı gösterir. Ancak çalışmalarının tüm bu giriftliğine karşın net olarak söylenebilecek en temel duruşu, özneyi merkeze oturtan teorilere (fenomenoloji, sembolik etkileşimciler gibi) karşı bir tavır almasıdır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ