Bilinmektedir ki okulöncesi dönemde çocuğun kullandığı renklerin gerçekle bir bağlantısı yoktur. Çocuk hoşuna giden renkleri coşkuyla kullanır. Çocukların kullandıkları renkler psikolojik anlamlar taşır. Renk kavramı çocuklarda 2-6 yaş civarında gelişmeye başlamaktadır. 5-6 yaşındaki çocuklar çeşitli renkleri ayır edebilmekle birlikte bu ayrım çocuğun renkleri kavradığı anlamına gelmemektedir. Doğru cevap E’dir.

Bakma eylemi.

"Resim oluşturma sürecinde, algılama,algıların görsel belleğe yerleştirilmesi, bunların değerlendirilmesi, anlamlandırılması ve yorumlanması gibi kendi içinde farklı süreçler yer alır".

Okulöncesi dönem çocukları çevrelerindeki 3 boyutlu nesneleri 2 boyutlu olarak resmederler. Bunun temel nedeni Okulöncesi çocuklarında derinlik algısının gelişmemiş olmasıdır.

Avrupa’da 16. yüzyıl sosyal, dini ve ekonomik değişmelerin kısmen Rönesans, kısmen de reform nedeniyle meydana çıktığı bir dönemdir. Çocuklara okuma yazma öğretme işinde düzenli okullaşmanın üzerinde duran kişi ise reformasyonun öncüsü Martin Luther’dır. Ailenin eğitimde en önemli kurum olduğuna inanmıştır. Doğru cevap B’dir.

Doğanın kendi varlıkları arasındaki organik bağları, ayrımları gibi kavramlar belli yapısal özelliklere sahiptir. Doğru cevap B’dir.

Kırmızı.

"Canlılık, coşkunluk, nefret ve mücadelecilik gibi duygular uyandıran kırmızı; herhangi
bir doğasal maddenin özelliği olarak kullanıldığından nesne üzerindeki insan ve çocuk
duygularının değişebileceğini unutmamalıyız".

Görsel algı: Görme duyumuzla edindiğimiz duyumların zihnimizde algılanmasıdır. Doğru cevap A’dır.

Aşağıda sıralanan sanat türlerinden fotoğraf, diğer geleneksellere oranla modern sanat sayılabilir. 

"Okul öncesi çocuklarında derinlik algısı henüz gelişmediğinden nesnelerin biçimlerini üç boyutlu olarak değil, iki boyutlu olarak algılarlar.Uzunlukları ve mesafeleri görebildikleri halde derinliği tam olarak algılayamayan çocuklar, resim yüzeyinde nesneleri yüzeyselleştirerek yatay bir çizgi üzerinde rastlantısal olarak yerleştirirler".

Tasarım, plastik sanatlar alanında verilecek eğitim-öğretimin ilk adımıdır ve her aşaması bu tasarlama gücüne dayanır. İçinde yasadığımız gerçek dünyanın varlıklarını gözümüzün önüne getirebildiğimiz kadar düşünebilir, tasarlayabildiğimiz kadar yeniden biçimlendirebiliriz. Doğru cevap A’dır.

Mavi + Kırmızı

Erken çocukluk döneminde bilişsel gelişim, yaratıcı düşünme, motor becerilerinin gelişimi ve sezgisel düşünme, artistik/sanatsal gelişimin niteliği konusunda son
derece etkili gelişim alanlarıdır.

Yunanlılar, özellikle de Atinalılar, iyi okumaya, anlatmaya ve şarkı söylemeye büyük önem veriyorlardı ve bunların üçünde iyi olmayan gençler kültürsüz olarak nitelendiriliyordu. Doğru yanıt B’dir.

Duyusal motor dönemi doğuştan başlayan bilişsel gelişimin ilk dönemidir ve 0-2 yaş arasında gerçekleşir.

Saydamlık özelliği röntgen (x-ray) resim olarak da bilinir. Bu özellikte çocuk, algıladığı biçimde tüm konunun detaylarını gerçekçi bir bütünlük ve şeffaflık içinde göstermeye çalışır. Şema öncesinin son dönemlerinde ortaya çıkan bu özellikte, bir mekânın ya da objenin içinde veya arkasında olan ve görünmemesi gerekenlerin sanki dışarıdan görünüyormuş gibi çizilmesidir. Mekân kavramının karmaşık olduğu durumlarda ortaya çıkan bu özellikte çocuk, alıştığı şekillerle yetinmemektedir. Doğru cevap D’dir.

0-1 yaş arası refleks hareketler dönemini içerir. Diğerleri, İlkel hareketler, temel hareketler ve spor hareketler dönemidir. Doğru yanıt A’dır.

Yaşamın ilk yılında psiko-motor gelişimin dönüm noktaları vardır. Bunlar:
İlk hareketler
• 0turma
• Emekleme
• Desteksiz yürüme
• Bağımsız yürüme şeklinde sıralanmaktadır. Doğru cevap D’dir.

Sanat etkinliklerinin erken çocukluk dönemi için arkadaşlık ilişkilerine bir etkisi yoktur.

Reggio Emilia yaklaşımının amacı çocuğun gelişimini engelleyen duvarları çocuğun kendi kendine aşmasını sağlamaktır ve çocuğun yapamayacaklarına değil, yapabileceklerine yönelim söz konusudur. Çocukların neyi nasıl yapacaklarına ilişkin tercih yapma ve karar alma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmak High/Scope yaklaşımının amaçlarından biridir. Montessori yaklaşımında ise Öğretmenin en önemli görevi ise, sınıfa disiplini sağlamaktır ve teşvik edici olmaktır. Waldorf yaklaşımının amacı ise Çocuğa tam bilgiye ulaşması için düşünerek, hissederek ve yaparak bütünsel düşünmeyi öğretmektir. Doğru cevap D’dir.