Din Sosyolojisi Ara 10. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi modern/seküler dünyada din–toplum ilişkileri konusunda yeni yaklaşımlar sergileyen önemli sosyologlar arasında yer almaz?
Thomans Luckmann |
Peter L. Berger |
Robert N. Bellah |
Bryan S. Turner |
G. Le Bras |
20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze gelinen süreç içerisinde, din sosyolojisi alanında öncekilerden farklı olarak, özellikle modern/seküler dünyada din–toplum ilişkileri konusunda yeni yaklaşımlar sergileyen önemli sosyologlar Thomans Luckmann, Peter L. Berger, Robert N. Bellah, Clifford Geertz, Bryan S. Turner, Charles Y. Glock, Jose Casavova ve Grace Davie gibi isimlerdir. Doğru yanıt E’dir.
2.Soru
Seçeneklerde verilen isimlerden hangisi modern Türk sosyolojisi biliminin öncüsü ve kurucusudur?
Prens Sabahattin
|
Ünver Günay
|
Hilmi Ziya Ülken
|
Ziya Gökalp
|
Rami Ayas
|
Ziya Gökalp’ın genel ve özel din sosyolojisinin gerek II. Meşrutiyet döneminde ve gerekse Cumhuriyet'in ilk yıllarında dinamik ve işlevsel bir yapıya sahip olduğu söylenebilir.. Bu nedenle onun modern Türk din sosyolojisi biliminin öncüsü ve hatta kurucusu olduğu söylenebilir.
3.Soru
Hangisi laikliğin yaygın ve belirgin özelliklerinden biri değildir?
Devlet yönetiminin dini esaslara göre yönetilmemesi
|
Yasaların dini kaynaklar esas alınarak çıkarılmaması
|
Devletin dinler ve dini gruplar arasında ayırım yapmaması
|
Bütün inanç gruplarına eşit mesafede bulunması
|
Din ve vicdan özgürlüğünü korumaması
|
Siyasi anlamda laiklik, devletin dinler karşısında mutlak tarafsızlığı anlamında kullanılmaktadır. Bu manada laiklik “devletin siyasî varlığı üzerinde dinsel inançların söz konusu olmaması; onun bütün din ve mezhepler karşısında tarafsız tavır alması, vicdan ve inanç özgürlüğüne saygı göstermesi şeklinde anlaşılacaktır.Bu özellikleri ile laiklik insanların din ve vicdan özgürlüğünü korumaktadır.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi sosyolojinin genel alanı içinde tanımlanmaktadır?
Din sosyolojisi
|
Eğitim sosyolojisi
|
Sosyoloji ve din ilişkisi
|
Sanat sosyolojisi
|
Çevre sosyolojisi |
Genel sosyoloji, sosyoloji biliminin tanımı, konusu, alanı, yöntemi, diğer bilim dalları ile ilişkiler, sosyoloji ekolleri gibi teorik temellerini araştırma konusu yaparken, özel sosyoloji dalları da, toplumun ve toplumsal hayatın belirli bir yönünün sosyolojik araştırılmasıdır. Başka bir ifadeyle, belli bir alanı kendisine konu edinen ve orada derinleşen özel sosyolojiler, ilgili bulundukları çeşitli toplumsal kurum ve konuları incelerler. Uzmanlaşmış sosyoloji alt dallarını (özel sosyoloji disiplinleri) şöylece sıralayabiliriz. Din Sosyolojisi – Eğitim Sosyolojisi – Köy Sosyolojisi – Kent Sosyolojisi – Siyaset Sosyolojisi – Örgüt Sosyolojisi – Hukuk Sosyolojisi – Sanayi Sosyolojisi – Sağlık Sosyolojisi – Sanat Sosyolojisi – Edebiyat Sosyolojisi – Dil Sosyolojisi – Tarih Sosyolojisi – İletişim Sosyolojisi – Bilgi Sosyolojisi – Çevre Sosyolojisi – Spor Sosyolojisi – Serbest Zaman Sosyolojisi – Suç Sosyolojisi – Bilgi Sosyolojisi- Aile Sosyolojisi-Müzik Sosyolojisi – Göç Sosyolojisi- İş ve Meslek Sosyolojisi – Gençlik Sosyolojisi – Yaşlılık Sosyolojisi – Etnik Sosyoloji – Yönetim Sosyolojisi – Nüfus Sosyolojisi – Kültür Sosyolojisi – Kurumlar Sosyolojisi.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi geleneksel sekülarizasyon kuramlarının, günümüz dünyasındaki gelişmeleri yeterince açıklamadığına ilişkindir?
Sekülerleşme kuramının Avrupa deneyimini yansıttığını
|
Maneviyat arayışından dolayı yeni dinlerin ortaya çıktığı
|
Sekülerleşmenin ideolojik bir dogmaya dönüştürüldüğü
|
Hayli modern toplumlarda bile dinin varlığını sürdürmesi
|
Dinin kolektif kimliğin önemli bir unsuru olması
|
Peter L. Berger ve Grace Davie gibi sosyologlar, yaygın sekülerleşme kuramının Avrupa deneyimini yansıttığını, dünyanın diğer bölgelerindeki din-toplum ilişkilerini, dini davranışları ve dindarlık düzeylerini açıklayamadığını düşünmektedir. Bu nedenle özellikle Avrupa’nın, geneli ve evrenseli temsil etmediği tam tersine “istisnai” bir deneyimi temsil ettiğini savunmaktadırlar. Çünkü, ABD, Hint yarımadası, Asya ülkeleri ve İslam dünyasındaki gelişmelere bir göz atıldığında, yani bu toplumlarda dinin toplum hayatında gittikçe artan önem kazanmaktadır.
6.Soru
‘Sivil din teorisine göre, Amerikan Yaşam Tarzı, Hıristiyanlığın bir yan olgusu olmaktan çok, kendi inançları, ritüelleri ve azizleriyle adeta ayrı ve bağımsız bir din olarak tanımlanmakta ve siyasi olarak demokrasi ve bireysel özgürlüğü; ekonomik olarak ise liberalizmi temsil etmektedir. Bu kentli din, bireysel- cilik, pragmatizm ve kişisel faaliyetleri önemsemektedir. Bu haliyle Ameri- kan Yaşam Tarzı, aşkını olmayan, günah veya hüküm kavramlarından yoksun sekülerleşmiş bir Protestanlık olarak da tarif edilebilir.’
Yukarıda verilen ‘sivil din’ tanımını kullanan ve sistemleştiren sosyolog kimdir?
Peter Berger
|
Robert N. Bellah
|
Thomas Luckmann
|
Clifford Geertz
|
Max Weber |
Luckmann ve Berger’in din anlayışını andıran bir başka yaklaşım, Amerikalı sosyolog Robert N. Bellah’ın sistemleştirdiği ‘sivil din’ teorisidir. S¸öyle ki, 1960’lı yıllarda Talcott Parsons ve öğrencisi Robert Bellah gibi bazı sosyologlar, modern Amerika gibi toplumların, kurumsal düzenlemeleri ile tarihsel kutlamalarına kutsal özellikler atfettiklerini ileri sürerek, ‘kurumsal (kiliseye bağlı) din’den ayrı bir ‘sivil din’ görüşü ortaya atmışlardı. Doğru yanıt B’dir.
7.Soru
Diyanet İşleri Başkanlığı hangi yıl kurulmuştur?
1937
|
1982
|
1924
|
1928
|
1961
|
3 Mart 1924 tarihinde Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmış ve din işlerinden sorumlu Şeyhülislamlık makamı ilga edilmiştir. Bunun yerine din hizmetlerinde devamlığı sağlamak, toplumun dini ihtiyaçlarını karşılamak ve bu alanda doğabilecek kurumsal boşluğu doldurmak amacıyla, 429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dâhil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
8.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi “toplumsal değişim” ile çelişmektedir?
Toplumsal değişim, toplumun tabiatının bir gereğidir.
|
Bir kişi aynı nehre iki kez giremez.
|
Her toplumun kendine özgü bir dinamizmi vardır.
|
Bir toplumun durağanlığı, onun toplumsal değişimlere çok açık olmadığını gösterir.
|
Değişim, toplumsal hayatın bir geleneğidir.
|
Her toplumun kendine özgü bir dinamizmi vardır. Her toplum az veya çok değişimi yaşar, tecrübe eder. Bir toplumun durağanlığı, başka bir toplumun değişim durumuna göredir, yoksa o toplum durağan değildir. Bir toplumda değişim düşük yoğunluklu, başka bir toplumda yüksek yoğunluklu, bir toplumda yavaş, başka bir toplumda hızlı tempoda olabilir. Bu çerçevede değişimin, zamana ve topluma göre farklılık arz ettiği söylenebilir.
9.Soru
Aşağıdaki kuramlardan hangisi toplumsal değişimi grupsal süreçlere ve psikolojik unsurlara bağlar, değişimin kaynağını kişi ve gruplarda arar?
Büyük Boy Kuram
|
Organizmacı
|
Yapısal
|
Küçük Boy Kuram
|
Evrimci Kuram |
Küçük Boy Kuram, toplumsal değişimi grupsal süreçlere ve psikolojik unsurlara bağlayan sosyal psikolojik ve psikolojik kuramlardır. Bunlar, değişimin kaynağını kişi ve gruplarda ararlar.
10.Soru
I. Tanzimat İlanı
II. 1. Meşrutiyet
III. 2. Meşrutiyet
IV. 1876 Kanun-i Esasi
Yukarıdakilerden hangisi yada hangileri Türkiye’de cumhuriyet öncesi dönemlerde moderniteye geçişin temeli olarak görebileceğimiz olaylardandır?
I ve II |
I ve III |
I, II ve III |
I, II ve IV |
I, II, III ve IV |
Osmanlı devletinin, Batı eğitim metotları ve kurumlarını, hukuki sistemlerini ve askeri teknolojisini yaygınlaştırmak için 19. yüzyılda başlattığı modernleşme hareketi ve buna bağlı reformlar İslam dünyasında ilk laik kurumların ortaya çıkmasına öncelik etmiştir. Türkiye’de moderniteye geçişi, siyasal ve yapısal dönüşümleri tarihsel bir bütünlük ve devamlılık içinde anlamak gerekir. Bu açıdan bakıldığında Cumhuriyet öncesi başlayan dönüşümleri sürecin bir parçası olarak görmeden tarihi bütünlüğü anlamak mümkün olmaz. Genel hatlarıyla Tanzimat’ın ilanıyla başlayıp Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilanıyla devam eden ve hukuki yapının değişmesiyle başlayan süreç, Cumhuriyet dönemindeki değişim projesinin temelleri olarak görülebilir. Ayrıca I. Meşrutiyet’in ilanı ve 1876 Kanun-i Esasi’nin kabulü, II. Meşrutiyet’in ilanı siyasal yapıda klasik anlayıştan uzaklaştığını gösteriyordu ki bu da uzun dönemde aslında laiklikle sonuçlanan bir sürece hazırlık olarak yorumlanabilir.
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Gazali'nin din sosyolojisi alanındaki fikirlerinden değildir?
Gazali, sosyal olayları, organizmacı teorilerde olduğu gibi, canlıların organlarıyla karşılaştırmalar yaparak açıklamaya çalışmaktadır.
|
Gazali'ye göre devlet ve din farklı alanlar olup birbirine müdahale etmemelidir.
|
Gazali’ye göre dinin, bir yandan tamamen ferdi ilgilendiren sübjektif bir yönü olduğu gibi, diğer yandan bir de toplumu ilgilendiren objektif bir yönü bulunmaktadır.
|
Gazali’nin temel hedefi, tevhit inancı ve İslam Peygamberi’nin risaleti etrafında bütün müminleri birleştirmek ve İslam toplumunun sosyal bütünleş- mesini sağlamaktır.
|
Gazali’nin temel hedefi, tevhit inancı ve İslam Peygamberi’nin risaleti etrafında bütün müminleri birleştirmektir.
|
12.Soru
I. Kalvinist
II. Pietist
III. Baptist
IV. Metodist
Yukarıda verilenlerden hangilerinin Max Weber’e göre modern anlamıyla kapitalizmin oluşmasında etkisi büyük olmuştur?
I-II
|
I-III
|
I-II-III
|
I-II-IV
|
I-II-III-IV
|
Tarihte ve günümüzde dinin toplumsal değişimde takviye edici bir etken olarak rol oynadığı kolayca gözlemlenebilir. Gerek Hıristiyanlıkta, gerek İslamiyet’te ve gerekse diğer pek çok dinde veya dini oluşumda bu gerçekliği görmek mümkündür. Dinler, kendilerine karşı olmadıklarını gördükleri durumlarda değişimi desteklemekte, dindarlar, değişimi ve değişim aktörlerini takviye etmektedirler. Batı toplumlarındaki köklü değişimler bağlamında modern kapitalizmin ortaya çıkıp gelişmesinde Protestanlığın rolü hatırlanabilir. Max Weber’e göre modern anlamıyla kapitalizmin oluşmasında, Batı’da, Kalvinist, Pietist, Baptist ve Metodist Protestan çevrelerin yaşayışında beliren püritanizm biçimindeki bir zahitlik anlayışının etkisi büyük olmuştur.
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi geleneksel sekülarizasyon kuramlarının, günümüz dünyasındaki gelişmeleri yeterince açıklamadığına ilişkindir?
Sekülerleşme kuramının Avrupa deneyimini yansıttığını |
Maneviyat arayışından dolayı yeni dinlerin ortaya çıktığı |
Sekülerleşmenin ideolojik bir dogmaya dönüştürüldüğü |
Hayli modern toplumlarda bile dinin varlığını sürdürmesi |
Dinin kolektif kimliğin önemli bir unsuru olması |
Peter L. Berger ve Grace Davie gibi sosyologlar, yaygın sekülerleşme kuramının Avrupa deneyimini yansıttığını, dünyanın diğer bölgelerindeki din-toplum ilişkilerini, dini davranışları ve dindarlık düzeylerini açıklayamadığını düşünmektedir. Bu nedenle özellikle Avrupa’nın, geneli ve evrenseli temsil etmediği tam tersine “istisnai” bir deneyimi temsil ettiğini savunmaktadırlar. Çünkü, ABD, Hint yarımadası, Asya ülkeleri ve İslam dünyasındaki gelişmelere bir göz atıldığında, yani bu toplumlarda dinin toplum hayatında gittikçe artan önem kazanmaktadır.
14.Soru
Diyanet İşleri Başkanlığı hangi yasal düzenleme çerçevesinde kurulmuştur?
1982 Anayasası
|
429 sayılı Kanun
|
633 sayılı Kanun
|
1961 Anayasası
|
1739 sayılı Kanun
|
429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dâhil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi “Substantif (substantiyel, özsel)” din tanımı yapan düşünürler arasında yer alır?
Otto |
Yinger |
Parsons |
Lenski |
Geertz |
Durkheim, M. Yinger, K. Marks, T. Parsons, G. Lenski, T. Luckmann ve C. Geertz gibi sosyologlar dine işlevselci bir tanım getirmeye çalışmışlardır.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi din karşıtı modeli benimseyen ülkelerden biri değildir?
Çin
|
Fransa
|
Küba
|
Kuzey Kore
|
Vietnam
|
Fransa Anayasada laiklik ilkesinin açıkça kabul edildiği modeli benimsemiş ülkelerden biridir.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Ziya Gökalp’ten sonra uzun yıllar Türkiye’de din sosyolojisi çalışmalarının yapılamamasının nedenlerinden değildir?
Pozitivizmin etkisiyle siyasi yapılanmanın bu anlayışa göre şekillenme çabalarıyla dinin görmezden gelinmesi
|
Din sosyolojisinin Comte-Durkheim sosyoloji çizgisini sürdürerek, onu dar alana sıkıştırması
|
Dinlerin artık dönemlerini kapadığı varsayımı
|
Bu dönemde dinin görmezden gelinerek dinden uzak durulmaya çalışılması
|
Bu alanda çalışan sosyologların yurtdışına gönderilmesi
|
Ziya Gökalp'den sonra, uzun yıllar din sosyolojisi çalışmaları yapılamamıştır. Pozitivizm etkisiyle siyasi yapılanmanın bu anlayışa göre şekillenme çabaları, din (İslam) üzerine çalışmalarda bir kırılmanın yaşanmasına neden olmuştur. İslam özelinde din görmezden gelinmiş, pozitivist-evrimci anlayış politik kaygılarla birleşince dinden uzak durulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde Türkiye'de din sosyolojisinin Comte-Durkheim sosyoloji çizgisini sürdürmesi onu bu dar alana sıkıştırmış, ayrıca dinlerin artık dönemlerini kapadığı varsayımı da din araştırmalarını durma noktasına getirmiştir. Halbuki aynı dönemlerde Weber'in din sosyolojisi anlayışını sürdüren Batılı din sosyologlarının “anlayıcı sosyoloji” çerçevesinde önemli ve gittikçe artan çalışmalarla yeni açılımlar/kuramlar geliştirdikleri bilinmektedir.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi büyük boy kuramlardan biri olan Evrimci kuramın görüşlerinden biridir?
Medeniyetlerin büyüme, gerileme ve çökme gibi aşamalardan geçmesi
|
İnsanlık tarihinin birikimler sonunda ortaya çıkan gelişmenin bir sonucu olması
|
Ulusal sınırlarla belirlenmiş olan toplumlar üzerinde odaklaşma
|
Toplumsal alanda her varlığın zıtları bünyesinde barındırması
|
Toplumsal değişimi belli bir ideolojik bakış açısına göre ele alması
|
A seçeneği yükseliş ve çöküş kuramlarıyla, C ve E seçenekleri modernleşmeci kuramlarla, D seçeneği diyalektik kuramıyla ilgilidir. B seçeneği ise evrimci kuramla ilgilidir. Çünkü evrimci kuramlar, insanlık tarihini, genellikle kendi içinden meydana gelen birikimler sonunda ortaya koyduğu gelişmenin bir sonucu olarak görürler. Bu kuramlar, genellikle doğrusal bir yönde daima daha fazla karmaşıklık ve uyum yeteneği doğrultusunda gelişen, düzgün ve birikimsel bir değişimi ifade eder.
19.Soru
Dini, toplumun iktisadi hayatının bir sonucu olarak algılayan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Auguste Comte
|
Karl Marx
|
Emile Durkheim
|
Sigmund Freud
|
Max Weber |
Marx dini, toplumun iktisadi hayatının bir sonucu olarak algılamıştır.
20.Soru
İbn Haldun’un tavırlar teorisi ve Arnold Toynbee’nin (1889-1975) medeniyetlerin çöküşüyle ilgili teorisi aşağıdaki kuramlardan hangisine örnek olarak verilebilir?
Yükseliş ve Çöküş
|
Modernleşmeci
|
Diyalektik
|
Yapısal-işlevsel
|
Grupsal
|
Büyük boy kuramlardan Yükseliş ve Çöküş Kuramları (Organizmacı Kuramlar), çoğu kez insan organizmasına benzettikleri toplumun, devletin, kültürün ya da genel olarak medeniyetlerin büyüme, gerileme ve çökme gibi aşamalardan geçtiklerini, yani canlılar gibi doğdukları, büyüdükleri, yaşlandıkları ve öldüklerini savunmaktadırlar. Tarihin hareketinin çevrimsel (döngüsel) bir hareket olduğunu, toplumların yükseliş ve çöküşlerinin sürekli dairevî bir hareket izlediğini, öncelikle zorunlu olarak yükseldiğini ve sonra da yine zorunlu olarak çöküş sürecine girdiğini ileri sürdükleri için de çevrimsel/döngüsel yaklaşımlar adını almaktadırlar. Bu nedenle bu yaklaşımlara İbn Haldun’un tavırlar teorisi ve Arnold Toynbee’nin (1889-1975) medeniyetlerin çöküşüyle ilgili teorisi örnek olarak verilebilir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ