Din Sosyolojisi Final 19. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi liderin özelliklerinden biridir?
Sıra dışı, karizmatik
|
Çevresini etkileme gücüne sahip
|
Tanrı tarafından seçilmiş insan olduğunu iddia eden
|
Kendisine inanmış ve kendisinde olağanüstü haller olduğunu iddia eden
|
Hepsi
|
Lider, kendisinde olağanüstü haller ve Tanrı tarafından seçilmiş insan olduğunu iddia eden kişidir. Kendisine inanmış, çevresini etkileme gücüne sahip ve sıra dışıdır.
2.Soru
“Din, bilhassa sosyo-ekonomik olacak en alt toplumsal katmanlarda bulunan ezilmişlerin sorunlarına duyarlılık gösterilmesi noktasına dikkatleri çeker.” cümlesi dinin küreselleşen dünya sorunlarına yönelik hangi katkıyı sağladığını gösterir?
Medeniyet yankısı
|
Sınırlar
|
Mahrumiyet duyarlılığı
|
Dayanışma ruhu
|
İnanç ve İtikat
|
Mahrumiyet duyarlılığı; din, bilhassa sosyo-ekonomik olacak en alt toplumsal katmanlarda bulunan ezilmişlerin sorunlarına duyarlılık gösterilmesi noktasına dikkatleri çeker.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi din ve gelenek çatışmasıyla ilgili değildir?
Müzikli düğün yapılması.
|
Bayram namazına daha önem vermesi
|
Aşure kazanı önünde dua edilmesi
|
Hristiyanlıkta katolikliğin ortaya çıkması
|
Türbelerde adak adanması
|
Resmî/kitabî olan din belirli bir örgüt altında kurumsallaşabilir. Bunun en önemli örneği Katolikliktir. Katolik kilisesi büyük ve tek bir örgüt olarak neyin Hıristiyanlığa uygun olduğunu, neyin ise bunun dışında kaldığını belirler. Diğer seçenekler resmi din ve geleneğin sentezidir ve gelenek ve din bir çatışmaya girer.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Söylemsel Kamu Alanı ile ilgilidir?
Her şeyden önce özgürlükler temel zemine yerleştirilir.
|
Kamusal alana katılımın genişlemesini içermektedir.
|
Ortak ve aleni diyalogların gerçekleştiği mekandır
|
Topoğrafik ve kurumsal bir mekânı tanımlamaz
|
Bruce Ackermann tarafından öne sürülmüştür.
|
A, C, D seçeneklerindeki ifadeler Agnostik Kamu alanı ile ilgilidir. Bruce Ackermann tarafından öne sürülen görüş ise Liberal Diyaloglardır. Söylemsel kamu alanında kamusal alan, o toplumda yaşayan ve siyasal, kültürel, toplumsal tüm karar süreçlerinden etkilenen insanların, aslında kendileri ile ilgili olan tüm meselelerde tartışmalara katılarak bir söylem üretmeleridir. Bunun anlamı; karar süreçlerine bir şekilde etkide bulunmalarıdır. Yani, modern toplumların gelişimini kamusal alana katılımın genişlemesi açısından analiz edilmektedir.
5.Soru
Weber’in ülkemizdeki temsilcisi sayılan ve ‘iktisat zihniyeti’ adını verdiği bir tutum ahlakının oluşmasında dinin işlevini açıklıyor olmasıyla din sosyolojisi yapmaya yönelen düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Amiran Kurktan Bilgiseven
|
Mümtaz Turhan
|
Erol Güngör
|
Baykan Sezer
|
Sabri F. Ülgener
|
Weber’in ülkemizdeki temsilcisi sayılan ve asıl ilgi alanı ekonomi olan Sabri F. Ülgener, ‘iktisat zihniyeti’ adını verdiği bir tutum ahlakına dayanarak toplumsal oluşum ve dönüşümün başlangıçlarında önemli ölçüde dinden kaynağını alan bir ‘iktisat ahlakı’ olduğunu iddia eder. Tamamen değerlerle yüklü bu iktisat ahlakı, coğrafi, ekonomik, sosyo–kültürel ilişki biçimleri ve siyasal yapılanma bileşkesinde yeni bir şekil alır ki buna ‘iktisat zihniyeti’ denir. Bu artık salt bir dini ahlak değildir; toplumsal şartların etkisinde yeniden oluşmuş bir tutum ahlakıdır. Ancak gelinen noktanın kökleşmesinde dinin önemli bir işlevi olduğu için bu algılayış biçimi de bütünüyle dinin bir görüşü sanılır.
6.Soru
Bir dinin inanç ve uygulama alanındaki farklı yorum ve içtihatlarına ne ad verilir?
Şeriat
|
Mezhep
|
Tarikat
|
Cemaat
|
Camia
|
Bir dinin inanç ve uygulama alanındaki farklı yorum ve içtihatlarına mezhep denir.”
7.Soru
Çocukluk ve erken gençlik dönemlerinde psikolojik sorunlar yaşayan ve “ben” duygusu bir türlü sağlıklı biçimde oluşmayan bireylerde narsistik yaralar oluştuğu görülmektedir. Buna verilen ad aşağıdakilerden hangisidir?
Sağlıksız Benlik
|
Karmaşık Kişilik
|
Çoklu Kişilik Bozukluğu
|
Yaralanmış Ben
|
Negatif Ben |
Çocukluk ve erken gençlik dönemlerinde psikolojik sorunlar yaşayan ve “ben” duygusu bir türlü sağlıklı biçimde oluşmayan bireylerde narsistik yaralar oluştuğu görülmektedir. Buna Yaralanmış Ben denilmektedir.
8.Soru
Habermas’ın kamusal alan anlayışına göre verilen ilkelerden hangisi yanlıştır?
Kamusal alan, içeriği ve sınırları kesin olarak çizilen bir alan değildir.
|
kamusal alan, o toplumda yaşayan ve siyasal, kültürel, toplumsal tüm karar süreçlerinden etkilenen insanların, aslında kendileri ile ilgili olan tüm meselelerde tartışmalara katılarak bir söylem üretmeleridir.
|
Kamusal alandaki diyalog, tartışma ve üretilen söylemler, bir süreklilik kazanarak kamusal alanın sürekliliğini sağlamaktadır.
|
Kamusal alan anlayışında demokratik katılım süreçleri devrede değildir.
|
Çağdaş toplumların demokratikleştirilmesi, özerk kamu alanlarının çoğalması ve genişlemesine hizmet etmektedir.
|
Habermas, kamusal alanın içeriği ve sınırları kesin olarak çizilen bir alan olarak tanımlamaz. Ona göre, kamusal alan, o toplumda yaşayan ve siyasal, kültürel, toplumsal tüm karar süreçlerinden etkilenen insanların, aslında kendileri ile ilgili olan tüm meselelerde tartışmalara katılarak bir söylem üretmeleridir. Bunun anlamı; karar süreçlerine bir şekilde etkide bulunmalarıdır. Bu bağlamda söylemsel kamu alanı, sürekli bir tartışma ve diyalogla içeriklenen bir alan olma hüviyetine bürünecektir. Habermas, burada aslında demokratik katılım süreçlerini de devreye sokan bir anlayıştadır. Bu diyalog, tartışma ve üretilen söylemler, bir süreklilik kazanarak aslında kamusal alanın sürekliliğini sağlamaktadır.
9.Soru
Din ve kamusal alan ilişkisi ile ilgili olarak verilen ifadelerden hangisi doğrudur?
Din tarih boyunca ve bugün de hep kamusalla ilişkilendirilen bir unsurdur.
|
Modern zaman kamusal alan düzenlemeleri dinin kamusalda temsili üzerine kurulmuştur.
|
Modern çağda din kalbi inanç ve vicdanla sınırlandırılarak özel alanın konusu yapılmıştır.
|
Yeni anlayışa göre kamusal alanlar tüm dini sembol ve yapıların bir arada bulunduğu alanlardır.
|
Dinin özel alanla ilişkilendirilmesi mümkün gözükmemektedir.
|
Tarih boyunca dinin gündelik hayat içerisinde kamusal alanda var olan temel bir mekanizma olduğunu görmekteyiz. Kamusal alanda bütün di^ni^ sembol ve değerlerin rahatlıkla ifade edilebildiğini, dinin kamusal alana yansıyan boyutlarını sosyal, kültürel, ekonomik birçok alanlarda takip etmek mümkündür. Fakat modern zamanlarda dinin rolü ve konumu değiştirilmeye çalışılmıştır. Bu yeni durumda din, salt bir kalbi^ inanç olarak görülerek özel alanla, vicdanla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla dinin kamusala taşan boyutlarının yoğunluğu azaltılarak özel alanın bir konusu yapılmıştır. Modern zamanlardaki kamusal alan düzenlemeleri ya da tasarımları, dinin kamusal alandan uzaklaştırılması temel tezi üzerine kurulmuşlardır. Bu anlayışın bir uzantısı olarak kamusal alanda tüm dini sembol ve değerlerin temsil edilememesi, bulunamaması, çağdaş bir din ve kamusal alan tartışmasına teka^bül etmektedir. Bu anlayışta kamusal alan, tüm di^ni^ sembol ve değerlerden arındırılmış nötr, değer taşımayan bir alan şeklinde tanım bulmaktadır.
10.Soru
İslam kültüründe dindarlık eğilimine paralel gelişen ibadet tarzının ilk örneği kimin döneminde görülmüştür?
Hz. Yusuf
|
Hz. İbrahim
|
Hz. Muhammed
|
Hz. Musa |
Hz. Âdem
|
İslam kültüründe dindarlık eğilimine paralel gelişen ibadet tarzının ilk örneği Hz. Muhammed döneminde görülmüştür. Bir grup sahabi güzdüzleri sürekli oruç tutmak ve geçerleri de sürekli namaz kılmak üzere kendi aralarında sözleşmişler ve bunu uygulamaya koymuşlardır. Konu Hz. Muhammed’e intikal ettiğinde ise, Hz. Muhammed bunun doğru olmadığını söyleyerek itidal çağrısında bulunmuştur
11.Soru
“Modern Amerika gibi toplumların, kurumsal düzenlemeleri ile tarihsel kutlamalarına kutsal özellikler atfettiklerini ileri sürerek, ‘kurumsal (kiliseye bağlı) din’den ayrı bir ‘sivil din’ görüşü ortaya atmışlardı. Bu teoriye göre, Amerikan Yaşam Tarzı, Hıristiyanlığın bir yan olgusu olmaktan çok, kendi inançları, ritüelleri ve azizleriyle adeta ayrı ve bağımsız bir din olarak tanımlanmakta ve siyasi olarak demokrasi ve bireysel özgürlüğü; ekonomik olarak ise liberalizmi temsil etmektedir.” Tanımı aşağıda yer alan ifadelerden hangisi altında değerlendirilmektedir?
Dinin öznelleşmesi
|
Kurumsal din
|
Sivil din
|
Din sosyolojisi
|
Dinin tekelleşmesi |
Bellah 1967 yılında yayınlanan “Amerika’da Sivil Din” Başlıklı makalesinde sivil din kavramını kullanır. Sivil din tezi, sekülerleşmenin artması yönündeki beklentiyi, Amerika Birleşik Devletleri’nde dini inanç ve kurumlara olan kamusal bağlılık gerçeğiyle uzlaştırmanın bir aracını sağlamaktadır. Bu teorik uzlaştırma, ABD’de Hıristiyanlığın sanayileşmeyle birlikte yaşamaya devam etmesinin, kendi geleneksel teolojik muhtevası pahasına gerçekleşmiş olduğu yönündeki bir iddia biçimini almıştır. Baptizm, evlilik, pazar ayini ve okulu gibi Hıristiyan kurumlarına yönelik kamusal destekler, dinin muhtevasındaki derin boşalma ve dönüşümü maskelememelidir.
12.Soru
“Toplumu oluşturan temel öğenin insan olduğu bir gerçektir ve insanların ise birbirinden çok farklı kriterlere göre farklılaşması söz konusudur. Bugün dünya ölçeğine baktığımız zaman, bu durumu birbirinden çok farklı diller, dinler, inançlar ve felsefî düşünceler açısından da izlemek mümkündür.” ifadesi kamusal alandaki hangi tartışma konusunu ele almaktadır?
Kamusal alanda küreselleşme
|
Kamusal alan ve devlet ilişkisi
|
Kamusal alan ve özel alan ayrımı
|
Kamusal alanda özgürlük
|
Kamusal alan ve siyaset
|
Bir toplumun içinde farklı dinler, etnik gruplar, kültürler kadar bunların kendi içerisinde de bir çeşitlenmesi söz konusudur. Dolayısıyla farklı mezhepler, tarikatlar, cemaatler, folklorlar alt düzeydeki farklılıklar olarak göze çarpmaktadır. Bu çeşitliliğin kendi özel alanlarında yaşamlarını sürdürmeleri bir problemle karşılaşmayabilirken, kamusal alanda bu farklılıkların kendilerini ifade edebilmeleri özgürlük bağlamında tartışılagelen bir durum olmuştur.
13.Soru
Cumhuriyet döneminde ilk din sosyoloji öğretimini başlatan aşağıdakilerden hangisidir?
Ziya Gökalp
|
Mehmet Karasan
|
Mehmet Taplamacıoğlu
|
Hilmi Ziya Ülken
|
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu
|
Cumhuriyet döneminde din sosyolojisi öğretimi, kurumsal olarak ancak 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin açılmasıyla yeniden programa alınır. Böylece Cumhuriyet döneminde ilk din sosyolojisi öğretimi Mehmet Karasan (1907–1974) tarafından başlatılır.
14.Soru
“Kamu” sözcüğü modern anlamını kazanması ve dolayısıyla artık yakın arkadaşlar ve aile kesimlerinden farklı konumu olan bir toplumsal yaşam bölgesi değil, göreceli olarak çok çeşitli insanları içine alan bir kamusal alan haline gelmesi ne zaman gerçekleşmiştir?
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısı
|
On sekizinci yüzyıl başları
|
On yedinci yüzyıl sonları
|
On yedinci yüzyıl başları
|
On sekizinci yüzyıl sonları |
yüzyıl başlarına gelindiğinde, “kamusal” olanın kimleri içerdiği ve kamuya çıkıldığında, çıkılan yerin neresi olduğu konusu, bilhassa Londra, Paris gibi Avrupa başkentlerinde öne çıkmaya başlamıştır. Burjuvalar, daha öncesine göre toplumsal kökenlerini gizleme kaygılarından sıyrılmışlardır. Çünkü sayıları oldukça artmıştı. Onların yaşadıkları şehirler, toplumdaki çok çeşitli grupların ilişkiye geçtikleri bir dünya hâline gelmişti. Böylece “kamu” sözcüğü modern anlamını kazanmış ve dolayısıyla artık yakın arkadaşlar ve aile kesimlerinden farklı konumu olan bir toplumsal yaşam bölgesi değil, göreceli olarak çok çeşitli insanları içine alan bir kamusal alan haline gelmektedir.
15.Soru
Hangisi 19. Yüzyılda sanayi toplumunun gelişimine paralel olarak dinin önem kaybedeceği görüşünü benimsememiştir?
İbn Haldun
|
Max Weber
|
Emile Durkheim
|
Aguste Comte
|
Karl Marks |
Modernleşme ve sekülerleşme kuramcıları, modern değerler ve kurumları benimseyen ve özümseyen toplumlarda dinin toplumsal ve siyasal alanlardaki etkinliğinin ortadan kalkacağını, bireysel olarak ta dini pratikler, ibadetler ve ritüellere katılımın gerileyeceğini savunuyordu. On dokuzuncu yüzyılda A. Comte, H. Spencer, E. Durkheim, M. Weber, K. Marks ve S. Freud gibi düşünürler sanayi toplumunun gelişimine paralel olarak dinin önem kaybedeceği görüşünü savunuyordu. “Dinin ölümü veya yok oluşu” şeklinde ifade edilebilecek bu yaklaşım 19. yüzyıl sosyal bilim anlayışına egemen olan anlayışı yansıtıyordu.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Yedinci Gün Adventistleri olarak bilinen grubun öğretisi olan “Tanrı insanları imtihan etmek için daha önce vahiy gönderdiği kişilerin yanılmalarına izin verir” anlayışını ifade etmektedir?
Kademeli Hakikat Öğretisi
|
Yedinci Gün Öğütleri
|
İsa’nın Muamması
|
Dünyevi Hatalar Öğütleri
|
Özgür Düşünce Öğretisi
|
Yedinci Gün Adventistleri İsa’nın geleceği kehanetinde bulunan Miller’in takipçisi olmakla birlikte onun niçin yanıldığı konusunda da bir doktrin geliştirdiler. Kademeli hakikat öğretisi adını verdikleri bu anlayışa göre, Tanrı insanları imtihan etmek için daha önce vahiy gönderdiği kişilerin yanılmalarına izin verir.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kamusal alanın boyutlarından biri değildir?
İnsan faaliyetlerinin oluşturduğu metafor alanıdır.
|
Her türlü ilişki ve tartışmaların yapıldığı mekandır.
|
Kamusal alan insanlar arası iletişim ve karşılıklı etkileşimin gerçekleştiği alandır.
|
Özel alan ve kamusal alan birbirine dönüşebilen alanlardır.
|
Gerek devlet gerekse devlet dışı oluşumların politikalarının gerçekleştirildiği alandır.
|
Kamusal, özelde olabilecek olmayan demektir. “Özel”de olabilecek iken kamusal olan ise, aslında kamusal değil, devletleştirilmiş olandır. Dolayısıyla kamusal ancak özelin sınırları içerisine giremeyecek, özel tarafından doldurulması mümkün olmayan bir varlık kazanmaktadır.
18.Soru
Senett’e göre, kamu sözcüğünün İngilizce’ de 1470’li yıllarda bilinen ilk kullanımı nedir?
Toplumsal uzlaşı
|
Toplumun ortak çıkarları
|
Ortak alanlar
|
Devlet alanları
|
Meydanlar
|
Sennett’in belirttiğine göre, yaklaşık 1470’li yıllarda kamu sözcüğünün İngilizcede ilk bilinen kullanımı, kamuyu toplumun ortak çıkarı ile bir tutmak şeklindedir.
19.Soru
Toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak için bir araya gelen, aidiyet bilinci taşıyan, birbirleri arasında sıkı iletişim olan, belirli bir hiyerarşiye ve normlara sahip, buna bağlı olarak toplumsal yaptırım uygulayan, görece sürekliliğe sahip insan topluluğuna ne ad verilir?
Sosyal grup
|
Sosyal cemaat
|
Camia
|
Tarikat
|
Mezhep
|
Toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak için bir araya gelen, aidiyet bilinci taşıyan, birbirleri arasında sıkı iletişim olan, belirli bir hiyerarşiye ve normlara sahip, buna bağlı olarak toplumsal yaptırım uygulayan, görece sürekliliğe sahip insan topluluğuna sosyal grup adı verilir.
20.Soru
Aşağıdakilerden hangisi bir halk dini uygulamasıdır?
Kurşun döktürmek
|
Şahadet getirmek
|
Namaz kılmak
|
Oruç tutmak
|
Hacca gitmek
|
Kurşun döktürmek dışındaki seçenekler kitabi dine uygun örneklerdir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ