Dünya Ekonomisi Final 24. Deneme Sınavı
Toplam 14 Soru1.Soru
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) temel göç politikası aşağıdakilerden hangisinde doğru ifade edilmiştir?
Göçü mümkün olduğunca sınırlamak |
Belirli ülkelerden göçü kabul etmek |
Düşük işlerde çalışacakları kabul etmek |
Sınır bölgelerine göç kabul etmek |
Nitelikli insanları ABD’ye çekmek |
ABD, 200 yıldan beri göç¸ alan bir ülkedir. Kuznets’e göre ABD’nin ekonomik büyümesinde almış¸ olduğu göçlerin olumlu katkısı bulunmaktadır. 1920’li yıllara kadar göçlerle birlikte ABD’ye gelen sermaye refah düzeyini yükseltmiştir. 1920’li yıllarda ABD göç¸ politikasına bazı sınırlamalar getirmiştir. 1921 yılında göçlerle ilgili kota getiren ilk yasa kabul edilmiştir. Bu dönemde Japonların ve C¸inlilerin ABD’ye göç¸ etmeleri yasaklanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin göç¸ politikası tekrar esneklik kazanmıştır. Kotalar kaldırılmıştır. Akrabalıklara ve mesleki özelliklere dayalı kabuller arttırılmıştır. Asya kökenli göçlere yeniden izin verilmiştir. Böylece nitelikli elemanların ABD ekonomisine katkılarını arttırmaya yönelik politikalar benimsenmiştir. ABD’nin temel göç¸ politikası diplomalı ve nitelikli insanları kendine çekerek ekonomik büyümesini destekler niteliktedir.
2.Soru
1960’larda Yükselen Ekonomilerin dünya GSYH’dan aldığı pay aşağıdakilerden hangisidir?
1960’larda Yükselen Ekonomilerin dünya GSYH’dan aldığı pay aşağıdakilerden hangisidir?
%17’ler |
%15’ler |
%13’ler |
%11’ler |
%7’ler |
1960’larda Yükselen Ekonomilerin dünya GSYH’dan aldığı pay %17’ler civarında iken 2010’lara gelindiğinde bu pay 2 kattan fazla artarak %40’lara dayanmıştır. Aynı süreçte, Gelişmiş Ekonomilerin payı başlangıçta tam bir aslan payı iken, 2010’larda bu pay ciddi erozyona uğrayarak % 57’lere çekilmiştir.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi ULUS DEVLETLERİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER ile ilgilidir?
Burton, dünyanın düalistik bir yapıya sahip olduğuna inanmaktadır. Dünyanın entegrasyonu devletlerin alt birimleri arasında gerçekleşmekle birlikte, dünya devletler şeklinde |
Bull’a göre tüm insanlık için |
Rosenau, teknolojideki gelişmelere bağlı olarak 400 yıldır süren ulus devlet sisteminin |
k merkezli dünya aktörleri ulus devletlerden bağımsız olma çabası |
Hepsi |
ULUS DEVLETLERİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER
Uluslararası ilişkiler konusunda eserler veren bilim adamları ulus devletlerin gücünü azaltan gelişmelerin altını çizmekle birlikte gelecekte ulus devletlerin varlığını koruyacaklarına inanmaktadırlar.
Burton, dünyanın düalistik bir yapıya sahip olduğuna inanmaktadır. Dünyanın entegrasyonu devletlerin alt birimleri arasında gerçekleşmekle birlikte, dünya devletler şeklinde
parçalara ayrılmış olarak kalacaktır (Burton, 1972’den aktaran, Eşkinat, 2001, s.41). Bull,
devletler sisteminin yerini alabilecek bir dünya sisteminin varlığını gösteren işaretlerin
henüz ortaya çıkmadığına inanmaktadır. Bir dünya toplumunun ortaya çıkışı sadece ülkelerin birbirleri ile ilişki kurma dereceleri ile ilgili değildir. Bull’a göre tüm insanlık için
ortak olan çıkar ve değerler oluşmalı ve bunlar üzerine ortak kurallar ve kurumlar inşa
edilebilmelidir. Ancak dünya insanları arasında var olan çelişkiler göz önüne alındığında,
devletler sisteminin yıkılarak yerine bir dünya sisteminin kurulması pek olanaklı görünmemektedir (Bull, 1977’den aktaran, Eşkinat, 2001, s. 42-43).
Rosenau, teknolojideki gelişmelere bağlı olarak 400 yıldır süren ulus devlet sisteminin
büyük bir dönüşüme uğradığını kabul etmektedir. Buna rağmen ulus devletlerin temel
aktörler olarak dünya sahnesinde kalacağında ısrar etmektedir. Bazı devletler, politikaları tasarlamak ve uygulamak konusunda diğerlerine kıyasla daha güçlü olurken, diğerleri
de dayatılan değişikliklere adaptasyon kapasitesini sağlayacaklardır (Rosenau 1980’den
aktaran, Eşkinat, 2001, s.44). Daha sonraki kitabında ise Rosenau, ulus devletler arası
ilişkilerden oluşan devlet merkezli dünya ve uluslararası kamusal olmayan örgütler, devlet bürokrasileri, alt gruplar ve uluslar üstü aktörler arasındaki ilişkilerden oluşan çok
merkezli dünya ayrımını yapmaktadır. Son yıllarda bu iki grup arasındaki ikilem iyice
belirginleşmiştir. Çok merkezli dünya aktörleri ulus devletlerden bağımsız olma çabası
içindeyken, devlet merkezli dünyanın savunucuları, politik kurumların korunması çabası
içindedir. İki tarafın prensipleri arasındaki çelişkiler, insan toplumunu büyük bir çatışma
içine sürüklemektedir (Rosenau, 1990’dan aktaran, Eşkinat, 2001, s. 46-47).
Ulus devletlerin dünya sahnesindeki varlığını koruyan diğer bir görüş ise Gilpin’den
gelmektedir. Gilpin de pek çokları gibi küreselleşmeyi kapitalizmin gelişmesine bağlamaktadır. Gilpin’e göre küreselleşme, kapitalist piyasa yapısı ve metalaşma süreci dünyanın dört bir yanına ulaştığı ölçüde mümkün olacaktır. Gilpin’e göre piyasanın ilerleyişi dış
faktörlerin etkisi altındadır. Dış faktörler içinde piyasa üzerinde en etkili olanı, ulusal ve
uluslararası politik yapıdır. Burada bir çelişki yatmaktadır. Çünkü Gilpin devletin metalaşma sürecini etkilediğini söyleyerek piyasanın kendi mantığına yapacak bir şey bırakmamaktadır. Gilpin’e göre kapitalist piyasanın küreselleştirici etkisinin yüksek olmasının
koşulu jeopolitik istikrardır. Jeopolitik istikrarın sağlanmasının koşulu ise uluslararası
ekonomi politikasına süper bir gücün hâkim olmasıdır. Piyasanın başarısı için ise hegemonya sahibi gücün otoriter değil liberal bir ülke olması gerekmektedir. O hâlde liberal
bir süper gücün varlığı dünya piyasa ekonomisinin gerçekleşmesi için gerekli ancak yeterli
olmayan bir koşuldur. Serbest piyasa kurallarını dayatan bir süper güç olmadığı zaman
dünya ekonomisinde tekelci eğilimler artmakta, her ülke kendi içine kapanmakta ve merkantilist politikalara başvurmaktadır
4.Soru
1900‹lü yıllarda İngiltere büyü hangi ülkelerin hak buhran dönemine kadar hangi ülkelerin hakimiyeti altında kalmıştır?
I Fransa
II Italya
III Almanya
IV Çin
V SSCB
|
II ve III |
III ve IV |
IV ve V |
Yanlız V |
1948-1966 yılları arasında dünya ticareti yılda yüzde 6,6 arasında büyümüştür. 1966-
1973 yılları arasındaki büyüme oranı ise yılda yüzde 9,2’ye çıkmıştır (Waters, 1995, s. 69).
Bu dönemin kritik olgusu İngiltere’nin dünya ticaretindeki payının düşüşüdür. Aynı dö-
nemde Avrupa Birliği ticari etkinliğini arttırırken, Japonya büyük bir ticari güç olarak
dünya sahnesine çıkmaktadır. Sanayileşmekte olan ülkelerin de dünya ticaretindeki payı
1950’li yıllarda artarak yüzde 25 ile yüzde 30 arası bir orana ulaşmıştır.
5.Soru
Japonya'nın 1970'lerin ortalarında ekonomik anlamda süper güç olacağına dair sinyaller vermeye başlamasına rağmen uluslararası siyasete yön vermede hep ikinci planda kalmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Nüfus |
Tarım |
Siyaset |
Askeri güç |
Sanayi |
1970'lerin ortalarında ekonomik süper güç oalcağına dair sinyaller vermeye başlayan Japonya birkaç gelişmiş ülkenin ürettiklerinden fazla bile üretse askeri gücü olmadığından uluslararası siyasete yön vermede hep ikinci planda olmuştur.
6.Soru
Dağınık haldeki prenslikler, serbest şehirler ve yerel otoriteler gibi küçük birimlerin tek yönetim altında, belirleyici kriterlere göre bütünleşerek modern ulus devletlerin çekirdeğini oluşturan yapı aşağıdakilerden hangisidir?
Derebeyleri |
Monarşiler |
Papalık |
Şövalyeler |
Hansa Birliği |
İspanya, Fransa, İngiltere gibi yeni monarşilerin kaynağı, dağınık haldeki dukalıklar, prenslikler, serbest şehirler ve yerel otoritelerdir. Bu küçük birimlerin tek yönetim altında, belirleyici kriterlere göre bütünleşmesi modern ulus devletlerin çekirdeği olan monarşileri doğurmuştur.
7.Soru
Sanayi Devrimi öncesine bakıldığında geleneksel güç dengesi uygulanmakla birlikte ....................... dünyada söz sahibi olmuştur.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
Almanya |
Avusturya |
Büyük Britanya |
Fransa |
İtalya |
Sanayi Devrimi öncesine bakıldığında geleneksel güç dengesi uygulanmakla birlikte Büyük Britanya dünyada söz sahibi olmuştur. Cevap: C şıkkıdır.
8.Soru
Modern ulus devletler .......’lerden itibaren modernleşme ve sanayileşme sürecine giren Avrupa kıtasında ortaya çıkmıştır.
Yukarıdaki cümlede geçen boşluğu aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğru tamamlar?
1500 |
1600 |
1700 |
1800 |
1900 |
Modern ulus devletler 1500’lerden itibaren modernleşme ve sanayileşme sürecine giren Avrupa kıtasında ortaya çıkmıştır.
9.Soru
I. Soğuk savaş döneminde lider ülkelerin bölgesel çatışmalara izin vermemesi
II.Gelişmiş ülkelerin bütçeden askeri harcamalara ayırdıkları azaltmaları
III. Milliyetçi akımların güç kazanması
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri soğuk savaş sonrası dönemde bölgesel çatışmaları artırabilecek nedenlerdendir?
Yalnız I |
Yalnız II |
Yalnız III |
II ve III |
I, II ve III |
Soğuk savaş sonrası dönemde savaş eğilimlerini güçlendirici gelişmeler de az değildir. Soğuk savaş¸ sırasında iki lider ülke nüfuz altında tuttukları bölgesel güçleri denetleme yetkisine sahiptiler ve karşı karşıya gelmemek için bölgesel çatışmaları sona erdirme eğilimindeydiler. Gelişmiş ülkelerin bütçeden askeri^ harcamalara ayırdıkları payı azaltmaları olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bunların bölgesel çatışmalara müdahale yeteneklerinin ve isteklerinin azaldığının bir işaretidir. Çünkü her geçen gün bu ülkelerin iktidardaki güçleri bu tür harcamaların neden gerektiğini halkına izah etmekte zorlanmaktadırlar. Buna ek olarak, üçüncü dünya ülkelerinin (Çin, Ortadoğu ve Latin Amerika’nın bazı ülkeleri) amansız bir silahlanma yarışına girmiş oldukları hatırlanırsa, şu sözlere hak vermemek mümkün değildir: “...savaşlar, artık fakir ülkelerin göze alabilecekleri bir lüks haline gelmiştir.”
10.Soru
C¸in’in nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık %' de kaçını oluşturmaktadır?
C¸in’in nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık %' de kaçını oluşturmaktadır?
%20 |
%10 |
%8 |
%5 |
%15 |
C¸in’in topraklarının yüzölçümü onu Doğu Asya’nın en büyük ülkesi yapar. C¸in’in nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır. C¸in ha^len dünyanın en fazla nüfusa sahip ülkesidir. Yakın bir gelecekte Hindistan’ın bu konuda liderliğe yükselmesi beklenmektedir.143
11.Soru
İki kutuplu dünya düzeninde Doğu Bloğu kimin önderliğindeydi?
Fransa |
ABD |
Almanya |
Çin |
Rusya |
İki kutuplu dünya: Batı Bloku ABD önderliğinde bir araya gelmişti ve Doğu Bloku Sovyetler Birliği’nin (Rusya) etrafında yer alanlardan oluşmaktaydı.
12.Soru
1648’de yapılan ............. Anlasması ile birbirleriyle amansız rekabet içindeki büyük ülkeleri hanedanlıklara, dinî inançlar ve dillere göre bölerek Kıta Avrupası’na huzur getirecegi düsünülmüs, ancak bu anlasma düzen arayıslarına cevap getirmediginden
kararsızlık Fransız Ihtilali’ne (1789) kadar sürmüstür.
Yukarıdaki boşluğa hangisi getirilmelidir?
Pax Anlaşması |
Fransa Anlaşması |
Gümrü Anlaşması |
Viyana Anlaşması |
Westphalia Barış Anlaşması |
1648’de yapılan Westphalia Barış Anlaşması ile birbirleriyle amansız rekabet içindeki büyük ülkeleri hanedanlıklara, dinî inançlar ve dillere göre bölerek Kıta Avrupası’na huzur getireceği düşünülmüş, ancak bu anlaşma düzen arayışlarına cevap getirmediğinden kararsızlık Fransız Ihtilali’ne (1789) kadar sürmüştür.
13.Soru
2008 krizini önceki ekonomik krizlerden ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Bölgesel olarak yaşanması
|
Avrupa’da ortaya çıkması
|
Sanayi sektöründe başlaması
|
Hızlanan finansal liberalleşme ile birlikte oluşması
|
ABD’de açığa çıkması |
Son yaşanan 2008 Krizinin önemli noktalarından biri bu krizin ABD gibi dünyanın en büyük ekonomisinde açıga çıkmasıdır. Böyle merkezde yer alan bir ekonomide açıga çıkan krizin dünyaya yayılmaması zaten beklenemezdi.
14.Soru
ABD'de başlayan ve dünyaya yayılan 2008 krizi, ABD'deki hangi sektörde ortaya çıkmıştır?
Hizmet sektörü |
Emlak sektörü |
Sanayi sektörü |
Tarım sektörü |
Bilgi ekonomisi sektörü |
Kriz Amerikan emlak sektöründe kendini gösterdi. Bu sektör ABD ekonomisi için çok önemli ekonomik değerlere sahip bir sektördür.