Hadis Tarihi ve Usulü Final 22. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Haber-i vâhid, mütevâtir olmayan hadis demektir. Aşağıdakilerden hangisi haber-i vâhid olan hadislerden değildir?
Meşhûr |
Garîb |
Azîz |
Nâzil |
Ferd |
Haber-i vâhid, mütevâtir olmayan hadis demektir. Başka bir ifade ile hadisler mütevâtir olup olmama bakımından ikiye ayrılırlar: 1- Mütevâtir hadisler. 2- Haber-i vâhid olan hadisler. Hadislerin büyük kısmı bu tür haberlerden oluşur. Haber-i vâhid olan hadisler kendi içinde meşhûr, azîz, ferd ve ğarîb şeklinde kısımlara ayrılırlar.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kolaylaştırıcı Hadis metotlarından birisi değildir?
İ’lam |
Vasiyyet |
Şifahi |
Vicade |
Mükatebe |
Muhaddisler hadislerin semâ ve kırâat yoluyla alınmasında ısrar etmekteydi. Ancak bu durum genişleyen İslâm coğrafyasında gittikçe artan hadis metinlerinden yararlanma imkânını zorlaştırıyordu. Bu sıkıntı hadis talebelerine kolaylık sağlayacak bir çıkış yolu bulmayı zaruri hale getirmişti. Bu amaçla yaygın olmasa da, daha hicrî ikinci asrın başlarından itibaren detaylarını ileriki sayfalarda göreceğimiz icazet, münâvele ve mükâtebe metotlarına kolaylığı temin edici çareler olarak müsaade edimliş, fakat hatalara açık oldukları için i‘lâm, vasıyyet ve vicâde metotları güvenilir kabul edilmemiştir.
3.Soru
Hangisi zayıf hadis özelliğidir?
Aynı anlam değişik lafızlarla rivayet edilmiştir |
Farklı yerlerindeki değişik hadis kitaplarında aynı hadise rivayet edilmiştir |
Haberi bizzat kaynağından işitmeleri |
Sahih ve hasen hadis için aranan şartlardan birini ya da birkaçını taşımaz. |
Sırf teorik varsayımlar nedeniyle yakîn ilim ifade etmez. |
Zayıf teriminin önce güvenilir olmayan râvîleri nitelemek üzere sonra da hadisin kendisi için kullanıldığı söylenebilir. Dini konularda delil olarak kullanılan makbul olan hadis çeşidide hasen hadislerdir.Bu şartlara uymayan hadislere zayıf hadis adı verilmiştir.
4.Soru
Zayıf olduğu konusunda alimler arasında görüş birliği bulunmayan, kimilerine göre zayıf kimlerine göre zayıf olmayan hadislerdir. Bu hadisler zayıf hadislerden üstün görülür.
Yukarıda tanımı verilen hadis aşağıdakilerden hangisidir?
Merdüd |
Metrük |
Muza’af |
Sakim |
Menkür |
Sahih ve hasen hadis için aranan şartlardan birini ya da birkaçını taşımayan hadislere zayıf hadis denir. Birçok çeşit zayıf hadis vardır. Hicri üçüncü asırda merdüd, metrük, münker, sakim gibi kullanımlar zayıf hadisi nitelemek için kullanırdı. Ancak soruda tanımı verilen kavram zayıf olup olmadığı konusunda görüş birliği bulunmayan hadisleri nitelemek için kullanılan muza’af kavramıdır.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Sahih Hadislerin özelliklerinden birisi değildir?
Ravilerin sika olması |
Raviler arasında kopukluk olmaması |
Senedin muttasıl olması |
Diğer sika ravilerin rivayetleri ile ters düşmemesi |
Muallel olması. |
Sahîh hadîs, en meşhur tarifine göre, senedinin başından sonuna kadar sika (adâlet ve zabt sahibi) râvînin sika râvîden rivayet ettiği, şâzz ve muallel olmayan hadîstir. Bu tarife göre sahih hadisin dört özelliği bulunmaktadır: Râvîlerinin sika olması, râvîleri arasında kopukluk olmamasıyani senedin muttasıl olması, şâzz yani diğer sika râvîlerin rivayetlerine aykırı olmaması ve muallel yani sahihliğine zarar verecek gizli bir kusurunun olmaması.
6.Soru
Söylemediği veya yapmadığı halde Hz. Peygamber’e nispet edilen söz ve işlerle ilgili haberler aşağıdaki hadis türlerinden hangisi kapsamında ele alınır?
Mu’allak hadis |
Muahffer hadis |
Mevzû hadis |
Müsned hadis |
Musahhaf hadis |
Söylemediği veya yapmadığı halde Hz. Peygamber’e nispet edilen söz ve işlerle ilgili haberler Mevzû hadisler kapsamında incelenir.
7.Soru
Bir hadisin kabul edilebilmesi için râvîsinde adâlet ve zabt denilen iki temel özelliğinin bulunması gerekir. Aşağıdakilerden hangisi adaletin unsurlarından biri değildir?
İslâm |
Bülûğ |
Tezkiye |
Takva |
Mürüvvet |
Bir hadisin kabul edilebilmesi için râvîsinde adâlet ve zabt denilen iki temel özelliğinin bulunması gerekir. Sözlükte, doğruluk ve dürüstlük anlamına gelen adâlet kelimesi, hadis ilminde genel anlamıyla râvîde bulunması gereken rivâyet ehliyetini ifade eder. Bu ise, râvînin kişisel ve toplumsal hayatta dinî ve ahlâkî ölçülere uygun davranması, ayrıca saygınlığını koruması ile gerçekleşir. Böyle bir kimseye, rivâyeti makbul ve geçerli anlamında “adl” veya “âdil” (çoğulu: udûl) denir. Adâletin Unsurları:
İslâm
Bülûğ
Akıl
Fısktan Uzak Durmak/Takva
Mürüvvet olarak sıralanmaktadır.
8.Soru
Osmanlı’ da medrese ve darülhadislerin en yoğun açıldığı dönem hangisidir?
Kanuni |
II. Selim |
III. Murad |
III. Mehmed |
IV. Mehmed |
Kanûnî devrinde dârulhadisler artmıştır. Amasya’da Osman Çelebi, İstanbul Eyüp’te Defterdar Mehmed Çelebi, Beyazıt’ta Papasoğlu, Vilâyet Konağı civarında Sofu Mehmed Paşa, Demirkapı’da Mehmed Ağa, Vefa’da Hüsrev Kethüdâ dârulhadisleri ile Süleymaniye Külliyesi bünyesinde kurnulan Süleymaniye Dârulhadîsi bu devre aittir.
9.Soru
Kendisi âdil olan bir kimsenin, âdil olup olmadığı bilinmeyen bir şahsı temize çıkarması adaleti tespit yollarından hangisini ifade etmektedir?
Şöhret |
Zabt |
Teyakkuz |
Tezkiye |
Hıfz |
Muhaddisler, bir râvînin adâletini genel olarak iki yöntemle belirlemeye çalışmışlardır. Bunlardan biri olan tezkiye Kendisi âdil olan bir kimsenin, âdil olup olmadığı bilinmeyen bir şahsı temize çıkarması anlamına gelmektedir. Ta’dîl kelimesi ile eş anlamlıdır. Tezkiyede bulunan kimseye müzekkî denir. Hadis ve fıkıh bilginleri, rivâyet ve şehâdet kavramlarına bakış açılarına göre bir râvînin ta’dîli için kaç kişinin gerekli olduğu sorusuna farklı cevaplar vermişlerdir. Çoğunluk, rivâyeti şahitlikten ayırarak şahitliğin aksine rivâyette bir muaddilin tezkiyesini yeterli görür. Rivâyeti şahitlik gibi kabul eden bazı âlimler, şahitlikte olduğu gibi rivâyette de en az iki muaddildin ta’dîlini şart koşarken, tadîlin haber niteliği taşıdığını söyleyen bazıları da, bir muadildin tezkiyesini yeterli bulurlar. Ayrıca, bir râvînin rivâyetinin Sahîhayn’da geçmesi o râvî için bir ta’dîl göstergesi sayılır. Çünkü bu iki eser, cerhedilmiş râvîlerin hadislerine yer vermeme prensibi üzerine telif edilmiştir.
10.Soru
Bir hadisi belli esaslara uyarak öğrenmeye ne ad verilmektedir?
Tahammül |
Eda |
Tahammülü’l-ilm |
Rivayet |
Zikir |
Bir hadisi belli esaslara uyarak öğrenmeye tahammül, onu ezberden veya bir kitaptan usulüne uygun olarak rivayet etmeye ise edâ denir. İkisi birlikte tahammülü’l-ilm kavramıyla ifade edilir. Hadisler sonraki nesillere rivayet yoluyla aktarılmıştır. Rivayet sadece sözlü aktarımı ifade eden bir kavram değildir. Rivayet kavramı sözlü veya yazılı olarak her türlü bilgi ve metin aktarımını, naklini ifade eder.
11.Soru
Hadis ilminde, sened veya metnindeki kelime veya cümleler arasında yer değişikliği yapılmış olan hadîselere ne ad verilir?
Müdelles |
Muzdarib |
Mu‘dal |
Munkatı |
Maklûb |
Maklûb Arapça’da ters çevirilmiş, içi dışına çevirilmiş, yeri değiştirilmiş, bir şekilden başka bir şekle döndürülmüş gibi anlamlara gelir. Hadis ilminde, sened veya metnindeki kelime veya cümleler arasında yer değişikliği yapılmış olan hadîse denir.
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi rihlenin faydalarından bir tanesi olarak gösterilemez?
Hadislerin kaybolmaktan kurtulması |
İlk kaynaklardan hadislere ulaşmak |
Farklı alimlerle tanışma imkanı sağlaması |
Ravi sayısını artırması ve yanılgı payını düşürmesi |
Hadislerin sonraki nesillere aktarılması |
Kısaca Rihle olarak adlandırılan ve hadisi ilk kaynadığından alma anlamına gelen ilim yolculukları Sahabeler döneminden beri yapılmaktaydı. Aracıları mümkün olduğunca azaltmak yanılgı ihtimalini düşürmekteydi. Rihle islam aleminin değişik bölgelerine yayılmış farklı alimlerle tanışmak ve hadislerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak gibi yararlar sağlamaktaydı. Ravi sayısını artırmak değil tam tersi azaltmak gibi bir işlevi vardı.
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi hadisin hangi hocadan hangi metotla alındığını ifade eden terimdir?
Rivayet lafzı |
Eda |
Tahammül |
Tahammülü’l-ilm |
Hıfz |
Hadisin hangi metotla alındığını ifade eden terim rivayet bir diğer adıyla eda siğasıdır.
14.Soru
- Ensâr Hanımları
- Hanım sahâbîler
- Hz. Âişe
Hadislerin öğrenim ve öğretiminde yukardakilerden hangisi veya hangilerinin katkısı olmuştur?
I |
II |
I - II |
I - II - III |
III |
Hadislerin öğrenim ve öğretiminde hanım sahâbîlerin payı büyüktür. Hanım sahâbîler içinde ise, konumuzla ilgili olarak Ensâr denilen Medine’nin yerlisi Müslüman hanımlar ile Hz. Peygamber’in hanımlarının özel bir yeri vardır. Hz. Peygamber’in hanımlarının ise, İslâm’ı öğrenme ve öğretme gayretlerinin yanında diğer hanım sahâbîlerin Hz. Peygamber’den sormaya utandıkları meseleleri kendilerine sordurmaları şeklinde de hizmetleri olmuştur.
15.Soru
İbn Ömer’den nakledildiğine göre Kubâ’da sabah namazı kılınırken bir haberci gelir ve Hz. Peygamber’e bir âyet indiğini, artık namazların Kâbe’ye doğru kılınacağını bildirir. Önceden Kudüs’e yönelerek namaz kılan Müslümanlar bu haber üzerine Kâbe’ye yönelerek namaz kılmaya başlarlar. Burada içlerinde Ensâr’ın fakihleri bulunan Kubâ halkı Hz. Peygamber’den bizzat duymadan bir kişinin getirdiği habere dayanarak kıbleyi değiştirmişlerdir (Buhârî, “Ahbâru’l-âhâd”, 1).
İmam Şâifî’nin er-Risâle’sinden verilen yukarıdaki hadis örneği hangi tür hadislere örnektir?
Mütevâtir hadis |
Âhâd hadis |
Zayıf Hadis |
Mu’allak hadis |
Mevzû hadis |
Âhâd hadislerde bir kişinin getirdiği habere göre amel edildiği görülür. Örnekteki hadis Âhâd hadislerdendir.
16.Soru
Kimler ister yakîn isterse zan ifade etsin, âhâd haberle amel etmenin zarureti konusunda hemfikirdir?
Ehl-i sünnet mezhepleri |
Hâricîler |
Mutezile |
İslam Alimleri |
Vâsıl b. Atâ |
Ahmed b. Hanbel, Mâlik b. Enes ve hadisçilerin çoğunluğu ise, haber-I vâhidin sıhhati sabit olunca yakîn ilim ifade ettiği ve dolayısıyla amel edilmeyi gerektirdiği konusunda ittifak halindedirler. Ancak Mutezile ve Hâricîler dışındaki bütün Ehl-i sünnet mezhepleri ister yakîn isterse zan ifade etsin, âhâd haberle amel etmenin zarureti konusunda hemfikirdir.
17.Soru
‘Allah’a karşı ancak âlim kulları gerçek anlamda saygı duyar’(35Fâtır, 28) ile ‘De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’(39Zümer, 9) ayetlerinde hangi konunun önemi üzerinde durulmaktadır?
Paylaşmanın önemi |
İlmin önemi |
İbadetin önemi |
Zikrin önemi |
Birlikte yaşama bilincinin önemi |
Allah Teâlâ, soruda geçen Fâtır suresinin 28.ayetinde ve Zümer suresinin 9.ayetinde ‘bilmenin, ilmin’ önemine vurgu yaparak öğrenmeye ve öğretmeye teşvik etmektedir.
18.Soru
Cumhuriyet döneminde ilk Yüksek İslam Enstitüleri ne zaman açılmıştır?
1940 |
1945 |
1959 |
1965 |
1970 |
Cumhuriyet döneminde ilk Yüksek İslam Enstitüleri 1959’ta İstanbulda eğitim- öğretime başlamıştır.
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi sahâbenin hadis öğrenme metotlarından biridir?
Öğrendiklerini kum üzerine yazmak |
Seyahat edip herkesi dinleyerek öğrenmek |
Kendi aralarında müzakere ve tekrar etmek |
Sabah akşam kitap okumak |
İlk ve orta öğretim kurumlarına kaydolmak |
Sahâbenin hadis öğrenme metotlarından birisi, öğrendiklerini kendi aralarında müzakere yani tekrar etmek, iyice anlayıp hafızalarına yerleştirmekti. Nitekim Enes b. Malik, Hz. Peygamber’in huzurunda öğrendiklerini hadisleri onun yanından ayrıldıktan sonra kendi aralarında iyice belleyinceye kadar müzakere ettiklerini söylemektedir.
20.Soru
Hadis tarihindeki hadis uydurma sebeplerinden hangisi diğerlerinden farklıdır?
İslam düşmanlığı |
Irk ve mezhep yanlılığı |
Maddi yarar elde etme hırsı |
İslam’a hizmet etme arzusu |
Siyasi karışıklık yaratmak |
A, B, C ve E seçeneklerinde verilen hadis uydurma sebepleri İslam’a ve Müslümanlara zarar verme amacı güderken, D seçeneği tamamen olumlu nedenlerle hadis uydurulduğunu belirtmektedir. Bu yönüyle diğerlerinden farklıdır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ