Sinemanın başlangıcı sayılabilecek cihaz sinematograf denilen teknik bir aygıttır.

Lumiere kardeşlerin buluşları ve gösterilerinin sinemaya katkılarından bazıları şunlardır. Sinema konusunda kimi endüstüri standartlarının ortaya çıkması; Yeni bir üretim biçiminin ortaya konması, Sinemanın anlatım biçimlerinin yollarının çizilmesi; Sinema salonlarında geniş kitlelere gösterinin yapılarak yeni bir eğlence türünün insanların hayatlarına sokulması.

Bir film karesi üzerinde bulunan grain adı verilen tanecikler kimyasal maddelerle oluşturulmuştur. Bunlar ışığa duyarlı maddelerdir.

ARPANET, internetinde atası olarak kabul edilen dünyanın ilk çalışan paket anahtarlama ağıdır.

Einstein ve Freud’un ortaya attığı kavramlar, sanatta zaman ve mekan kavramının tartışılması ve yeni tanımların ortaya çıkması Avrupa’da toplumsal yapının değişmesine ve sinemanın bu durumdan etkilenmesine neden olmuştur.

Saniyede 50 kare çekebilen kameraların icadı, 1920’li yıllardan sonra film teknolojisinin endüstriye dönüşmesinin nedenlerinden biri değildir.

Castells (2008) ve Blijker ve Hughes’e (1987) göre teknoloji toplum arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bir toplum sahip olduğu teknolojiye değinilmeden anlaşılamaz ya da resmedilemez. Bu bütünüyle teknolojik determinist (belirleyici) bir bakış açısı üzerine geliştirilmiş olan bu yaklaşımdır.

Zamanın teknolojik gelişimi düşünüldüğünde videonun ve diğer görüntü sistemlerinin arasında birbirleriyle kıyaslanabilecek kadar önemli farklar bulunmamaktadır.

Daha çok Amerikan sineması olarak adlandırılan ve genelde bir kahramanın macerasını anlatan sinema türüne Holywood Stili denilmektedir.

İlk başarılı internet denemesini gerçekleştiren kişi Tim Barners- Lee’dir.

Yeni toplumsal sınıflar oluşturabilme durumu, yeni medyanın hızlı iletişim becerisinin kullanıcılar üzerinde yaratabileceği olumsuzluklardan biri değildir.

I. Ve II. Dünya Savaşları video sanatının ve diğer avant-garde sanat akımlarının temelini oluşturan toplumsal nedenlerinden biridir.

I. Dünya savaşının başlaması, 1914 yılına kadar Amerika ve Avrupa sinemasının hakimi olan Fransız ve İtalyan filmlerinin egemenliğinin son bulmasının nedenidir.

Manuel Castells yeni medyanın yapılanmasında yaşanan dönüşümü bir devrim olarak nitelerken enformasyon teknolojisi devrimi kavramını kullanmıştır.

Hem fotoğraf hem de film önce bir görüntü üretme teknolojisi olarak üretilmiş, daha sonra sanatın ortamına dâhil olmuştur. Fakat bu noktada video önemli bir farklılık gösterir. Fotoğraf ve film bireysel kullanım için üretilmiş teknolojiler olmasına rağmen, video ise hali hazırda var olan bir kitle iletişim teknolojisinin yan ürünü olarak üretilmiş bir araçtır.

Kalıcı olarak kodlanmış yeni medya içeriklerini belirli bir zaman dilimine bağlı olarak yer olmaması ve her kullanıcının kişisel tercihlerine göre izleme pratikleri geliştirebilmesine eşzamansızlık denir.