İslam Düşünce Tarihi Ara 7. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
İslâm âleminde “şârih”, Latin dünyasında “commentator” unvanıyla tanınan düşünür kimdir?
İbn Bâcce |
İbn Tufeyl |
İbn Rüşd |
Muhammed Abduh |
İsmail Hakkı İzmirli |
Endülüs’ün üçüncü en önemli filozofu İbn Rüşd’dür (ö. 595/1198). İleri gelen bir ailenin çocuğu olan İbn Rüşd Meşşâî okulunun son temsilcisi, filozof, fakih ve hekimdir. Aristo'nun felsefî doktrinine sadık kalarak eserlerini şerh ettiğinden İslâm âleminde “şârih”, Latin dünyasında “commentator” unvanıyla tanınmıştır. İbn Tufeyl onu dönemin emiriyle tanıştırır ve tanışmadan sonra emirin isteği üzerine ibn Rüşd Aristo’nun eserlerini şerh etmeye başlar. İbn Rüşd fıkıhla da ilgilenmiş ve İşbîliye ile Kurtuba gibi dönemin ilim ve kültür merkezlerinde kadılık yapmış, fıkıh alanında oldukça seviyeli iki eser bırakmıştır. Ancak çağdaşları ve sonrakiler tarafından bir fakih olarak hak ettiği ilgiyi görememiştir.
2.Soru
Farabi hangi eserinde her bir ilmin teorik ve pratik açıdan değerini belirterek eğitim ve öğretimdeki önemine işaret etmiştir?
Risâle fî mâhiyeti’n-nefs
|
Risâle fî meâni’l-akl
|
Kitâb el-Mûsîka el-Kebîr
|
es-Siyasetü’lMedeniyye |
İhsâu’l-ulum |
Fârâbî Aristo ve Kindî’den daha kapsamlı bir tasnif yapmış, İhsâu’l-ulum isimli eserinde her bir ilimin teorik ve pratik açıdan değerini belirterek eğitim ve öğretimdeki önemine işaret etmiştir.
3.Soru
Farabi, gerçek Doğu Felsefesi, yani başka bir deyişle tam ve gerçek manada bir İslâm felsefesi kurmanın gerekliliğine inanarak tasarladığı felsefeyi hangi isim ile ifade etmiştir?
Hermes |
İşrâk |
Rivâkkiye |
Meşşâiyye |
Kelâm |
Fârâbî, yaptığı birçok felsefe çalışmasının aslında büyük ölçüde Yunan felsefesinin tanıtılmasına hasredilmiş bir felsefe tarihi çalışması olduğunun farkındaydı. Bunun için, o, bir gerçek Doğu Felsefesi, yani başka bir deyişle tam ve gerçek manada bir İslâm felsefesi kurmanın gerekliliğine ileri yaşında inanmıştı. Tasarladığı bu felsefeyi doğuş, aydınlanma, ışık ve parlama anlamına gelen “İşrâk” sözüyle ifade etmişti.
4.Soru
Kindi’nin Süleymaniye kütüphanesinde bulunan yazma mecmuasındaki eserlerini ilk defa bütün halinde kim yayımlanmıştır?
Abdulhadi Ebu Ride |
Abdülmesih b. Nâima el-Hımsî |
Vasık Billah |
Mutasım Billah |
Memun |
Kindî ’nin birkaç risalesini tenkitli neşir olarak bazı oryantalistler yayınlamıştır. Fakat onun Süleymaniye kütüphanesinde bulunan yazma mecmuasındaki eserlerini ilk defa bütün halinde Abdulhadi Ebu Ride Resail el-Kindî elFelsefiyye (Kahire I, 1950; II, 1953) adı altında yayınlamıştır. Mahmut Kaya da birinci ciltte yer alan on dört risaleyi Türkçe’ye çevirerek Kindi, Felsefi Risaleler başlığı altında neşretmiştir.
5.Soru
Konstantius kaç yılında İznik’te Hıristiyanların kilise kurmalarına izin verdi?
310 |
315 |
320 |
325 |
330 |
Hıristiyanlar ise Romanın Hıristiyanlığı resmen kabul edene kadar döneme kadar Roma krallarının takibine uğradı. Konstantius 325 İznik’te Hıristiyanların kilise kurmalarına izin verdi. Kendisini de kilise dışından piskopos ilan etti.
6.Soru
Özne-nesne ilişkisinde akıl işlemeye yani nesnelerden soyutlama yaparak bilgi üretmeye başlar. Bu aşamada akıl ile kavram (akıl ve ma‘kûl) birleşip özdeşleşir. Açıklama Kindî’nın sınıflandırdığı hangi “akıl” türüne girmektedir?
Sürekli Fiil Halindeki Akıl |
Güç Halindeki Akıl |
Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl |
Beyânî veya Zâhir Akıl |
Nazari akıl |
Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl (el-aklü’llezî harece mine’lkuvve ile’l-fi‘l) :Sürekli fiil halindeki aklın güç durumunda bulunan akla etki etmesiyle özne-nesne ilişkisinde akıl işlemeye yani nesnelerden soyutlama yaparak bilgi üretmeye başlar. Bu aşamada akıl ile kavram (akıl ve ma‘kûl) birleşip özdeşleşir. İstediği her an bilgi üretebilen bu aklın en belirgin özelliği, önsel bilgileri, tümelleri yani varlığa ait tür ve cinsleri algılamasıdır.
7.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İslam Felsefe okullarından değildir?
Tabiatçılık
|
Dehrîlik
|
Meşşâîlik
|
İşrâkilik
|
Rivayetçilik
|
8.Soru
İbn Tufeyl’in felsefesi hakkında bilgi edindiğimiz tek eser hangisidir?
Tedbîrü'lmütevahhid
|
Hay b. Yakzân
|
Fi'l-gâyeti'l-insâniyye
|
Risâle fî meâni’l-akl |
Kitâb el-Mûsîka el-Kebîr |
İbn Tufeyl’in felsefesi hakkında bilgi edindiğimiz tek eser Hay b. Yakzân’dır. Bu eserde İbn Tufeyl Fârâbî, İbn Bâcce ve kısmen İbn Sînâ’yı eleştirir. Kendi meşrikî hikmet tasavvurunu sunar. Sunduğu hikâye çerçevesinde din-felsefe ilişkilerini ve insanın mutluluğa nasıl ulaşacağını tartışır.
9.Soru
Kur'an'da ilim ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık kaç yerde geçer?
750 |
800 |
850 |
700 |
650 |
Düşünmeyle ilgili terimler gibi "bilmek" ve "bilgi" anlamına gelen ilim kelimesi ve türevleri de Kur'an'da yoğun biçimde kullanılır. Kur'an'da ilim ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık 750 yerde geçer. Bu geniş kullanım hadislerde de yer almaktadır. Kur'an'ın ilim ve düşünce konusundaki tutumu İslâm'da kelâm, tasavvuf ve diğer düşünce okullarının oluşumunda destekleyici bir tavır oluşturmuştur.
10.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Arapça, Türkçe, İngilizce gibi diller, bu yönüyle, varlıkları ya da nesneleri bizim görüş alanımıza getirirler ve onunla irtibat kurmamıza yol açarlar. |
Ön-yargı kelimesi bir şeyi bizim görüş alanımıza getiren şeye işaret eder. |
Ön-yargı (varsayım) kelimesi, öncelikle bizimle anlaşılacak şey arasında bir tür köprü oluşturan hususu gösterir. |
Kur’an’ın edebi mucizesi şeklinde adlandırılan husus bir ölçüde Kur’an’ın Arapça’nın söyleme imkan ve gücünü en üst düzeye çıkarmasıyla ilgili değildir. |
Kültürel gelenekleri kendilerinde derleyip toparlayan diller, varlığa ve gerçekliğe yönelik perspektif oldukları kadar birer ön-yargı (varsayım) da oluştururlar. |
Arapça, Türkçe, İngilizce gibi diller, bu yönüyle, varlıkları ya da nesneleri bizim görüş alanımıza getirirler ve onunla irtibat kurmamıza yol açarlar. Ön-yargı kelimesi bir şeyi bizim görüş alanımıza getiren şeye işaret eder. Ön-yargı (varsayım) kelimesi, öncelikle bizimle anlaşılacak şey arasında bir tür köprü oluşturan hususu gösterir. Kültürel gelenekleri kendilerinde derleyip toparlayan diller, varlığa ve gerçekliğe yönelik perspektif oldukları kadar birer ön-yargı (varsayım) da oluştururlar. Kur’an’ın edebi mucizesi şeklinde adlandırılan husus bir ölçüde Kur’an’ın Arapça’nın söyleme imkan ve gücünü en üst düzeye çıkarmasıyla ilgilidir.
11.Soru
Aslen Yahudi, orta veya ileri yaşında Müslüman olmuş ve en önemli felsefî eseri “Mu’teber fi’l-Hikme”yi kaleme alan filozof aşağıdakilerden hangisidir?
Ebû’l-Berekât el-Bağdâdî |
İbn Haldûn |
Gazzâlî |
Davûd el-Kayserî |
İbn Rüşd |
Aslen Yahudi olan Ebû’l-Berekât el-Bağdâdî, orta veya ileri yaşında Müslüman olmuştur. Bağdâd çevresinde yetişen el-Bağdâdî’nin en önemli felsefî eserinin ismi “Mu’teber fi’l-Hikme”dir.
12.Soru
Varlığın varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması durumuna ne ad verilir?
Ontolojik |
Hakikat |
Ontik |
Değer |
Varlık |
İslâm düşünürleri, varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması ile bu varlığın zihnimizde bir kavram ve imge aracılığı ile farklı bir gerçeklik olarak yer alması arasında ayrım yapmışlardır. Biz bu gerçekliğin ilkine (dış dünyadaki haline) ontik, zihnimizde kendisini aşmışlık durumuna ontolojik adını vermekteyiz.
13.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Arapça, Türkçe, İngilizce gibi diller, bu yönüyle, varlıkları ya da nesneleri bizim görüş alanımıza getirirler ve onunla irtibat kurmamıza yol açarlar. |
Ön-yargı kelimesi bir şeyi bizim görüş alanımıza getiren şeye işaret eder. |
Ön-yargı (varsayım) kelimesi, öncelikle bizimle anlaşılacak şey arasında bir tür köprü oluşturan hususu gösterir. |
Kur’an’ın edebi mucizesi şeklinde adlandırılan husus bir ölçüde Kur’an’ın Arapça’nın söyleme imkan ve gücünü en üst düzeye çıkarmasıyla ilgili değildir. |
Kültürel gelenekleri kendilerinde derleyip toparlayan diller, varlığa ve gerçekliğe yönelik perspektif oldukları kadar birer ön-yargı (varsayım) da oluştururlar. |
Arapça, Türkçe, İngilizce gibi diller, bu yönüyle, varlıkları ya da nesneleri bizim görüş alanımıza getirirler ve onunla irtibat kurmamıza yol açarlar. Ön-yargı kelimesi bir şeyi bizim görüş alanımıza getiren şeye işaret eder. Ön-yargı (varsayım) kelimesi, öncelikle bizimle anlaşılacak şey arasında bir tür köprü oluşturan hususu gösterir. Kültürel gelenekleri kendilerinde derleyip toparlayan diller, varlığa ve gerçekliğe yönelik perspektif oldukları kadar birer ön-yargı (varsayım) da oluştururlar. Kur’an’ın edebi mucizesi şeklinde adlandırılan husus bir ölçüde Kur’an’ın Arapça’nın söyleme imkan ve gücünü en üst düzeye çıkarmasıyla ilgilidir.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd’ün düşünce anlayışını yansıtmaz?
Şeriat nihâî mutluluğunun temeli olan teorik ve pratik hakikatleri tüm insanlara öğretir |
Din mutluluğa ileten fiillerin işlenmesini öğretir |
Din mutsuzluğa ileten fiilleri ve bunlardan kurtulma yollarını öğretir |
İbn Rüşd hikmet, cesaret ve iffet erdemlerini temel erdemler kabul eder |
Din ile felsefe arasında bağ yoktur |
İbn Rüşd’e göre şeriat nihâî mutluluğunun temeli olan teorik ve pratik hakikatleri tüm insanlara öğretir. Bu hakikat ise Allah’ın varlığı ile birliğinin bilgisi ve nihâî mutluluk ve mutsuzluk bilgisidir. Din mutluluğa ileten fiillerin işlenmesi ve mutsuzluğa ileten fiilleri ve bunlardan kurtulma yollarını öğretir. Yani bu fiiller, zahirî veya bedenî fiilleri, yani fıkıh ilminin ilgilendiği zahirî hükümleri ve “meâd ilminin” ilgilendiği nefse bağlı batınî fiilleri içerir.
15.Soru
Kindî, Esulucya (Theologia) adlıyla tanınan eseri tercüme ettirmiş, sonra kendisi üzerinde gerekli düzeltmeler yaparak kime takdim etmiştir?
Veliaht Ahmed |
Memun |
Mutasım Billah |
Vasık Billah |
El-Emin |
Kindî, Aristo’ya isnat edilen ve Plotinus’un Enneades adlı eserinin IV-VI. bölümlerinden ibaret olan ve Esulucya (Theologia) adlıyla tanınan eseri Abdülmesih b. Nâima el-Hımsî’ye tercüme ettirmiş, sonra kendisi üzerinde gerekli düzeltmeler yaparak veliaht Ahmed’e takdim etmiştir. Doğru cevap A şıkkıdır.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi tıp ve felsefe alanında doğuda en büyük otorite demek olan “eş-Şeyhü’r-Reîs” ünvanıyla tanınmakta, Batı’da ise “Avicenna” olarak bilinmektedir?
Kindi
|
Farabi
|
İbn Sina
|
İbn Rüşd |
İbn Meymun |
Asıl adı Hüseyin olan İbn Sînâ, Ebû Ali künyesiyle anıldığı gibi, tıp ve felsefe alanında en büyük otorite demek olan “eş-Şeyhü’r-Reîs” ünvanıyla tanınmakta, Batı’da ise “Avicenna” olarak bilinmektedir. Kültürlü bir ailenin çocuğu olarak 370/980-981 yılında Buhara yakınlarındaki Efşene’de doğdu. İlk öğrenimini babası Abdullah’tan gören İbn Sînâ, on yaşında Kur’ân’ı ezberledi. Çağının eğitim sisteminde yer alan dil, edebiyat ve dinî ilimleri tahsil ederken bir yandan da matematik, geometri, astronomi, mantık ve felsefe dersleri aldı.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İslam Düşünce okullarında üzerinde yoğunlaşılan konulardan biri değildir?
Felsefe |
Tasavvuf |
Fıkıh |
Kelam |
Coğrafya |
Coğrafya hariç diğer konular bu okulların ortaya çıkma sürecine doğrudan etki etmiştir. Doğru cevap E'dir.
18.Soru
İbn Sînâ'ya göre, din felsefesinin ana konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Ateizmin inkarı
|
Din ve siyaset ilişkisi
|
Dinin ahlak boyutu
|
Dinin insan hayatındaki rolü
|
Vahyin imkânı, mahiyeti ve vahiy dilinin yapısı
|
19.Soru
İslâm düşünce tarihçileri tarafından ilk İslâm filozofu olarak kabul edilen filozof aşağıdakilerden hangisidir?
Yakup İbn İshak el-Kindî |
Abdülmesih b. Nâima el-Hımsî |
İbnü’n-Nedîm |
Abdulhadi Ebu Ride |
Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed b. Tarhan b. Uzluğ elFârâbî et-Türkî |
İslâm düşünce tarihçileri tarafından ilk İslâm filozofu olarak kabul edilen
Yakup İbn İshak el-Kindî (öl. 252h/866m?).
20.Soru
I. Fetihlerle beraber gelen zenginleşme ve dünyevileşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır.
II. Yöntem olarak dini metinlerin analizi, cedel gibi akli yöntemleri kulanmıştır.
III. Keşf ve müşahede gibi müslüman bireyin tecrübelerini esas alır.
IV. Bireyin Allah (c.c.) ile olan duygusal ilişkisi üzerine odaklanmıştır.
Tasavvuf ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri doğrudur?
Yalnız I |
I ve II |
I, II ve III |
I, III ve IV |
II, III ve IV |
Tasavvuf fetihlerle beraber gelen zenginleşme ve dünyevileşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır bireyin Allah (c.c.) ile olan duygusal ilişkisi üzerine odaklaşmıştır. Tasavvuf yöntem olarak dini metinlerin analizi, cedel gibi akli yöntemleri değil keşf ve müşahede gibi müslüman bireyin tecrübelerini esas alan yöntemler kullanmıştır. Doğru cevap D'dir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ