İslam Düşünce Tarihi Final 11. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Allah’ın düzenine uyum sağlayarak beşeri alanı düzenleyebilme faaliyetine ne denir?
Hikmet |
Teşhir |
İmar |
Anakronizm |
Sentez |
Beşeri alanda oluşturulması gereken düzen (sentez)’in temel ideası, fikri, orijinali zaten Allah tarafından kainatta (asıl) yaratılmıştır. Bu durum Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına neden hikmet adını verdiklerini de gösterir. Hikmet, Allah’ın düzenine uyum sağlayarak beşeri alanı düzenleyebilmektir.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştiren kelamcılardır?
Dominiken |
Empirik |
Fransisken |
Kartezyan |
Tabiatçılar |
Batıda, felsefî düşünce yavaş yavaş XI. Yüzyılda oluşmaya başladı. Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Bu durumu fark eden, gerek Fransisken ve gerekse Dominiken kelamcıları XII. yüzyılda İbn Rüşdcülükle mücadeleye başladılar. Bunu yaparken, o zamanlar Batıda yeni yayılmaya başlayan Gazâlîciliği silah olarak kullanmayı uygun buldular.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Kındi’nin İbraniceye çevrilen eseridir?
Tractatus de erroribus philosophorum |
Risâle fi Mahiyyati’n-Nevm ve’r-Rûyâ |
Risâle fi-İcaz ve İhtisar fi’l-Burhâni’l-Mantıkî |
Kiâbu’t-Tuffâha |
Fi’l-Cevâhiri’l-Hamse |
Kiâbu’t-Tuffâha Kındi’nin İbraniceye çevrilen eseridir.
4.Soru
Muhammed Abduh’un üzerinde düşündüğü en önemli mesele aşağıdakilerden hangisidir?
Kur'an'ı tamamıyla filoloji açısından ele almak |
Din ve felsefeyi birbirinden ayrı ele almak |
Kur'an'ı gramer açısından değerlendirmek |
Kur'an'ın lafzî anlamında takılıp kalmayıp özünü ve genel anlamını açıklamak |
Kur'an'ın farklı dillere tercümesinin yapılarak toplumlara kazandırmak |
Muhammed Abduh'a göre en önemli mesele Kur'an'ın lafzî anlamında takılıp kalmayıp özünü ve genel anlamını açıklamak olduğundan, Kur'an'ı tamamıyla filoloji ve gramer açısından ele alan pek çok Kur'an tefsirinin bomboş şeyler olduklarını başından itibaren ortaya koymaya çalışmıştır. Abduh'un tefsiri, Kur'an'ın manevi anlamını akla uygun bir şekilde vermeye çalışmaktadır.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına verdikleri addır?
Beşer |
Hikmet |
Cebir |
Göz |
Yazın |
Osmanlı düşünürlerinin sentezci ya da genel mekân ya da çerçeve içinde farklı hususları konumlandırıcı yaklaşım tarzlarına bakıldığında, sentez işleminin belli bir ideal, amaç, hedef, kavram doğrultusunda yapıldığı görülecektir. İşte bu amaç ya da kavramın kendisi bir şekilde asıl-kopya ikiliği içinde sentez faaliyetinin gerçekleştirildiğini açığa çıkarmaktadır. Zira beşeri alanda oluşturulması gereken düzen (sentez)’in temel ideası, fikri, orijinali zaten Allah tarafından kâinatta (asıl) yaratılmıştır. Bu durum Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına neden hikmet adını verdiklerini de gösterir. Hikmet, Allah’ın düzenine uyum sağlayarak beşeri alanı düzenleyebilmektir.
6.Soru
Varlığın varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması durumuna ne ad verilir?
Ontolojik |
Hakikat |
Ontik |
Değer |
Varlık |
İslâm düşünürleri, varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması ile bu varlığın zihnimizde bir kavram ve imge aracılığı ile farklı bir gerçeklik olarak yer alması arasında ayrım yapmışlardır. Biz bu gerçekliğin ilkine (dış dünyadaki haline) ontik, zihnimizde kendisini aşmışlık durumuna ontolojik adını vermekteyiz.
7.Soru
Fârâbî’nin devletin menşei meselesi üzerinde durduğu ve devlet yapısı fikrinin insan topluluklarında nasıl oluştuğu meselesinde kafa yorduğu meşhur eserinin adı nedir?
Bilgili Devlet
|
Adil Devlet
|
Güçlü Devlet
|
Erdemli Devlet |
Dengeli Devlet |
Soruda tarif edilmiş olan eser Fârâbî’nin El-Medinetü’l-fazıla (Erdemli Devlet) isimli eseridir.
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Farabi’nin Katalancaya çevrilen eseridir?
Kitâbu fî’l-Akl |
De ortu scientarum |
el-Kavi fî Şerâiti’l-Yakîn |
Şerhu Kitâbi’l-Makûlat li Aristûtâlis |
Risâle fi’s-Safsata |
Fârâbî’nin eserlerinin, Latince ve İbraniceden başka, bazı yerel Avrupa dillerine de çevrildiğini biliyoruz. Bunun bir örneğini, Arapça aslı henüz bulunmamış olan, Katalancaya çevrilmiş bir eseridir: De ortu scientarum.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Gazzâlî’nin filozofları niçin eleştirdiğini göstermektedir?
Filozofların belirlediği hakikati çürütmek |
Metafiziğe verilen değersizliği anlatmak |
Din ve Metafiziğin beraber yürümesini sağlamak |
Metafiziğin dini ilkelerle örtüşmediğini göstermek |
Metafizik önerme bilgilerinin yanlışlığını göstermek |
Gazzâlî filozofları daha çok metafizik görüşlerinin dinî ilkelerle örtüşmediği gerekçesi ile eleştirmiştir. Eleştirisinin amacı da hakikati bilebilmek ve anlatabilmektir. Gazzalî bunu yaparken, metafizik önermelerin bilgi değerini analiz ederek, bunların ispat açısından dinin önermelerinden daha güçlü olmadığını, felsefî anlayışın gereklerini dikkate alarak ileri sürmüştür.
10.Soru
I. Diyalojik bir ortamdır.
II. Entelektüel gelişimini mümkün kılar.
III. İnsan kendisini üst düzeyde gerçekleştirebilir.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri düşünürlere göre şehir ortamı için söylenebilir?
II |
II ve III |
I, II ve III |
I ve III |
I ve II |
Sokrat ve Platon gibi klasik Yunan filozofları için şehir, öncelikle diyalojik bir ortamdır. Şehirler İnsanların karşılıklı konuşmaları sayesinde hakikatin tezahür ettiği mekânlardır. Bu nedenle hakikat, insanlar arasında ortaktır. Bu hakikat tecrübelerinin artmasıyla şehir insanın entelektüel gelişimini mümkün kılan yegâne ortama dönüşür. Sonuçta şehir, insanın bir varolma tarzı haline gelir. Daha açıkçası, insan ancak şehirde kendisini üst düzeyde gerçekleştirebilir, en üst ontolojik konuma erişebilir.
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi felsefeler ve kelamcılar sisteminde telif edilmek istenen unsurlardan biri değildir?
Alem ezeli ve ebedi midir? |
Allah’ın zatı ve sıfatları nelerdir? |
Kader ve Kaza inancı gerçek midir? |
Cesetler dirilir mi? |
Mucize mümkün müdür? |
İslâmiyet’te dinle felsefeyi uzlaştırmaya çalışanlar dinden felsefeye doğru olmak üzere Kelamcılarla, felsefeden dine doğru olmak üzere Filozoflardır. İki sistemde telif edilmek istenen unsurlar şunlardır: Âlem ezelî ve ebedî midir? İki Allah mümkün müdür? Allah’ın zatı ve sıfatları nedir? Allah tarif edilebilir mi? Allah zatını, gayrını ve cüz’îleri bilir mi? Gök canlı mıdır? Gök ruhları cüz’îleri bilir mi? Ruh nedir? Cesetler dirilir mi? Mucize mümkün müdür?
12.Soru
Son Osmanlı düşünürlerini metafizik olarak felsefeye yönlendiren temel sorun aşağıdakilerden hangisidir?
Askeri yenilgiler
|
Felsefenin okullarda yeniden yaygınlık kazanmaya başlaması
|
Batıdan yapılan çeviriler
|
İlmi açıdan Batının gelişmişliği
|
Osmanlı toplumunun temel sorunlarına genel bir çözüm zemini bulabilmek
|
13.Soru
“Benim amacım varlıkların hakikatini bilmektir. Bunun için öncelikle bilginin hakikatini, onun ne olduğunu araştırmak gerekir.” ifadesi aşağıdakilerden hangisine aittir?
Gazzâlî
|
Kindî
|
Fârâbî
|
İbn Sinâ |
Aristo |
Felsefenin de hakikatin peşine düşmek olduğunu hatırlarsak, tehâfütlerle felsefe arasında gaye bakımından bir ilişkinin olduğu açığa çıkacaktır. Nitekim Gazzâlî bu gayesini şöyle ifade etmiştir. “Benim amacım varlıkların hakikatini bilmektir. Bunun için öncelikle bilginin hakikatini, onun ne olduğunu araştırmak gerekir.”
14.Soru
Gazzali’nin, Makâsidü’l-Felâsife eserini yazmasının sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
Filozofların görüşlerini öğrenmek. |
Din ve felsefeyi karşılaştırmak. |
Filozofları eleştirmek. |
Felsefenin tarihçesini açıklamak. |
Felsefi eserleri incelemek. |
Gazzâlî, öncelikle filozofları eleştirmek işine, felsefeyi öğrenmekle başladı. İki yıl süren bir okuma ve bir yıl süren mütalaa sonunda önce Makâsidü’l-Felâsife adlı eserini kaleme aldı. Bu eserinin mukaddimesinde, gayesini şöyle ifade etmektedir: “(Filozofların) anlayışlarını kavramadan önce, görüşlerinin yanlışlıklarına vakıf olmak imkânsızdır. Dahası bu, karanlığa körü körüne taş atmak gibidir. Doğru cevap A’dır.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştiren kelamcılardır?
Dominiken |
Empirik |
Fransisken |
Kartezyan |
Tabiatçılar |
Batıda, felsefî düşünce yavaş yavaş XI. Yüzyılda oluşmaya başladı. Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Bu durumu fark eden, gerek Fransisken ve gerekse Dominiken kelamcıları XII. yüzyılda İbn Rüşdcülükle mücadeleye başladılar. Bunu yaparken, o zamanlar Batıda yeni yayılmaya başlayan Gazâlîciliği silah olarak kullanmayı uygun buldular.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Mehmet Akif’in İslâmcı düşünceye geçişine vasıta olmuştur?
Muallim Nâci |
Tâhir Efendi |
Esad Dede |
İbn Rüşd |
Muhammed İkbal |
Mehmed Akif'in yetişme yıllarında şahsiyetinin oluşumunda rolü bulunan kişilerin başında kendisine ilk dinî bilgileri veren, Arapça'sının, fıkıh ve akaid bilgilerinin gelişmesine yardım eden babası Tâhir Efendi gelmektedir. Ayrıca "Abdülhamid devrinin hürriyetperver şahsiyetlerinden" Fâtih Merkez Rüşdiyesi'nde Türkçe muallimi Mehmed Kadri Efendi, hafızlık hocası Mehmed Râsim Efendi (Arap Hoca), Mesnevi ve Gülistan derslerini takip ederek Farsça'sını ilerlettiği mesnevîhan Esad Dede, Arapça hocaları olarak kendisinden Müberred'in el-Kâmil'ini okuduğu Hersekli Ali Fehmi Efendi ile Mu'allakât hocası Hâlis Efendi zikredilmelidir. Doğu ve Batı edebiyatlarından zengin bir birikimi olan Akif'in okudukları arasında çoğu yazıldığı dillerden olmak üzere Mu'allakât, Dîvân-ı Hafız, Gülistan, Mesnevi, Fuzûlî Divanı gibi eserlerle Doğu'dan İbnü'l-Fârız, Feyzî-i Hindî, Muhammed İkbal; Batı'dan W. Shakespeare, Milton. Victor Hugo, Ernest Renan, Anatole France, Alfred de Musset, Lamartine, J. J. Rousseau, Alphonse Daudet, Emile Zola, Alexandre Dumas Fils, Sienkievvicz gibi şair ve yazarların eserleri vardır. Âkif İslâmcı bir düşünürdür. İslâmcı düşünceye geçişi Muallim Nâci vasıtasıyla olmuştur.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Kindî'nin fizik alanında yazdığı kitaplardan biridir?
El-Kavl fi’n-nefs |
Kitabu’l-ibane |
Kelam fi’n-nefs |
Risale fi’l-hile |
Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ |
Fizik alanında: 1. “Kitabu’l-ibane”, kitabı Mahmut Kaya “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi” adıyla neşretmiştir.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Batı felsefesine etki eden Müslüman filozoflardan değildir?
Farabi |
İbn Sina |
Hallac-ı Mansur |
Kindi |
Gazzali |
Hallac-ı Mansur Batı felsefesine etki eden filozoflardan değildir.
19.Soru
Aşağıdaki düşünürlerden hangisine göre İslam alemi manen Batı’ya süratle yol almaktadır?
Cemâleddin Afgânî |
Muhammed İkbal |
Muhammed Abduh |
Babanzâde Ahmet Naim |
İsmail Hakkı İzmirli |
İkbâl’e göre, İslâm âlemi manen Batı’ya süratle yol almaktadır. Bu yönelişte yanlış bir şey yoktur. Çünkü Avrupa kültürü entelektüel açıdan İslâm kültürünün en önemli bazı bölümlerinin daha gelişmiş halidir.
20.Soru
I. Yaratılış, itibariyle felsefe için gerekli olan zekâ düzeyine sahip olamadıkları
II. Düşünce alışkanlıklarına ve metodolojisine sahip olamadıkları
III. Felsefe öğretim ve eğitim imkânlarına sahip olamadıkları
IV. Objektiflik için gerekli ahlaki olgunluğa sahip olmadıkları
İbn Rüşd’e göre insanlar yukarıda yer alan hangi sebeplerden ötürü felsefi çalışmalarda yanlışlar yaparlar?
I, II, III |
II, III, IV |
I, II, III, IV |
I, II, IV |
I, III, IV |
İnsanlar şu sebeplerle felsefi çalışmalarda yanlışlar yapmaktadır. a. yaratılış, itibariyle felsefe için gerekli olan zekâ düzeyine sahip olamadıkları; b. düşünce alışkanlıklarına ve metodolojisine sahip olamadıkları; c. felsefe öğretim ve eğitim imkânlarına sahip olamadıkları ve d. objektiflik için gerekli ahlaki olgunluğa sahip olmadıkları için. Ayrıca şu da hatırlanmalıdır ki, söz konusu olumsuz arızi durumlar sadece, hedefi ilmi fazileti sağlamak ve hakikate ulaşmak olan felsefeye özgü olmayıp, diğer bütün ilimler içinde geçerlidir. Hatta bizzat kendi ilimleri ameli fazileti gerektirmesine rağmen birçok fıkıhçının ilmi, takvalarının azalmasına ve dünyaya dalmalarına sebep olmaktadır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ