İslam Mezhepleri Tarihi Ara 14. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Keysâniyye ismi altında toplanan ğâlî fırkalardan değildir?
Beyâniyye |
Cenâhiyye |
Harbiye |
Sebeiyye |
Kerbiyye |
İlk dönemden itibaren ortaya çıkan bu gruplardan Hz. Ali’nin ilahlığını ve
ölümsüzlüğünü ileri süren Sebeiyye, Ali’nin ilahlığını, vasîliğini, Ali
evlâdının kutsallığını, geleceği bildiklerini, tenâsüh, rec‘at, bedâ ve ibâha ile
ilgili iddiaları ileri süren Keysâniyye müşterek ismi altında toplanan
Beyâniyye, Cenâhiyye, Harbiye, Hâşimiyye, Kerbiyye, Muhtâriyye ve
Rizâmiyye gibi fırkalar, ğâlî fırkalar olarak kabul edilmektedir. Sebeiyye bunların arasında yer almadığından cevap D seçeneğidir.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Mezhepler Tarihi edebiyatının gelişim dönemi özelliklerinden değildir?
Bu dönemin kaynakları, oluşum dönemindeki edebiyâta kıyasla daha hacimli ve sistematik bir yapıya sahiptir. |
Büyük mezhepler neredeyse oluşumlarını tamamlayamamışlardır. |
Dönemin müelliflerinin çoğunluğu Sünnî kelamcılardır. |
Birçok yazar ‘yetmiş üç fırka hadisi’ni mezhep tasniflerinde esas almıştır. |
Dönemin müellifleri, eserleriyle Şia ve Ehl-i Sünnet gibi büyük mezheplerin tarihi süreçlerine katkıda bulunmuşlardır. |
Mezhepler Tarihi edebiyâtının gelişim dönemi özelliklerini şu şekilde özetlemek mümkündür: Büyük bölümü günümüze ulaşan bu dönemin kaynakları, oluşum dönemindeki edebiyâta kıyasla daha hacimli ve sistematik bir yapıya sahiptir. Bu dönemde büyük mezhepler neredeyse oluşumlarını tamamlamışlardı. Nevbahtî, Bağdâdî ve Şehristânî örneklerinde olduğu gibi dönemin bazı tanınmış müellifleri, eserleri vasıtasıyla Şia ve Ehl-i Sünnet gibi büyük mezheplerin tarihi süreçlerini kayda geçmek ya da mensubiyet sınırları ve inanç prensiplerini ortaya koymak suretiyle mezhepsel oluşumun son aşamasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Dönemin müelliflerinin çoğunluğu Sünnî kelamcılardır. Bunlar arasından Mekhûl en-Nesefî’nin (v. 318/930) er-Red ‘ale’l-Bida’daki metodunu izleyen Hanefî-Mâturîdî yazarlar, diğerlerine nispeten daha muhafazakâr, normatif ve reddiyeci bir üslup benimsemişlerdir. Konumuz olan dönemin diğer bir özelliği, birçok yazarın ‘yetmiş üç fırka hadisi’ni mezhep tasniflerinde esas almış olmasıdır.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Şer'i hükümlerde icma ve kıyası delil olarak kabul etmeyen Mu‘tezile, usul-ü hamse (beş esas) diye özetlenen görüşler değildir?
Tevhid |
Adl |
Va'd ve Vaîd |
El-Menzile beyne'l-Menzileteyn |
Mürcii |
Mu‘tezile, usul-ü hamse (beş esas) şunlardır; Tevhid, Adl, Va'd ve Vaîd, El-Menzile beyne'l-Menzileteyn, Emir bi'l-Ma'rûf Nehiy ani'l-Münker. Mu‘tezilîler, kader meselesi hakkında kendilerine muhalefet eden herkese ‘Mürciî’ derlerdi. Bu durum Haricîler ve Ehl-i Hadis için de geçerlidir. Onlar da, ameli imanın parçası görmeyen, büyük günahın imanı gidereceğini kabul etmeyen kesimlere “Mürciî” ithamını uygun görürlerdi.
4.Soru
Hz Ömer'in kendisinden sonra devlet başkanı seçmesi için görev verdiği şura heyetinde aşağıdakilerden hangisi yer almaz?
Hz.Talha |
Hz.Zübeyr |
Hz.Sa'd b.Ebi Vekil |
Muaviye |
Hz.Ali |
Hz Ömer'in kendisinden sonra devlet başkanı seçmesi için görev verdiği şura heyetinde hangisi yer almaz
5.Soru
Ashâb-ı Rey kimlerdir?
Irak ehli yani Ebû Hanife ve ashâbıdır. |
Hicaz ehli, yani Mâlik ve ashâbıdır. |
Hicaz ehli, Şâfiî ve ashâbıdır. |
Ahmed b. Hanbel ve ashâbıdır. |
Dâvud b. Ali ve ashâbıdır. |
Ashâb-ı Rey, Irak ehli yani Ebû Hanife ve ashâbıdır.
6.Soru
- Mezhepler ile ilgili verilen bilgilerden hangisi söylenemez?
Din alanındaki farklılaşmaların birer ürünüdür. |
Oluşumunda psiko-sosyal, politik ve ekonomik pek çok unsur etkilidir. |
Doğrudan dinle özdeşleştirilir. |
Oluşumu tek bir şahıs, olay ya da sebebe indirgenemez. |
Birer beşeri oluşum olarak değerlendirilir. |
Mezhepler, dinin farklı anlaşılma biçimleri olup, dinle özdeşleştirilmeleri doğru değildir.
7.Soru
Kurucusunun asıl adı Muhammed b. Muhammed b. Mahmud olan el-Maturîdî, daha çok Ebû Mansur Maturidî (v. 333/944) adıyla ün kazanan Maturidilik nerede doğmuştur?
Semerkand |
Mekke |
Medine |
Kudüs |
Hicaz |
Asıl adı Muhammed b. Muhammed b. Mahmud olan el-Maturîdî, daha çok Ebû Mansur Maturidî (v. 333/944) adıyla ün kazanmıştır. Semerkand’ın Mâturid mahallesinde doğmasından dolayı bu isimle tanınmıştır. Maturîdi'nin, Hanefî fıkhını ve kelâm ilmini 268/881-2 yılında vefat eden ahya el-Belhî'den okuduğu bilinmektedir. Maturîdî'nin memleketi, fıkıh ve usûl-u fıkıh alanlarında tartışma ve münazaraların çokça yapıldığı bir bölge idi.
8.Soru
İslamiyetin ilk halifesi aşağıdakilerden hangisidir?
Hz.Ebu Bekir |
Hz.Ali |
Muaviye |
Hz.Ömer |
Hz.Osman |
İslamın ilk halifesi Hz.Ebu Bekir'dir
9.Soru
İslâm Mezhepleri hakkında yazan ilk müelliflerin Mu‘tezile âlimleri olması, aşağıdaki nedenlerden hangisi ile açıklanabilir?
Mu‘tezile’nin dönemin en büyük mezhebi olması
|
Bulundukları Irak bölgesinin yazım faaliyetlerine uygun olması
|
Abbasi Devleti’yle olan iyi ilişkileri
|
Kelam metodunu kullanarak zararlı gördükleri inançlarla mücadele etmeleri
|
Diğer mezheplerle sıcak çatışmalar yaşamaları
|
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi “Sakife Oğulları Gölgeliği” için söylenebilir?
Sıffin savaşında hakemlerin buluştuğu yerdir
|
Cemel vakasında Hz. Talha ve Hz. Zübeyr’in şehid olduğu yerdir.
|
Hz. Peygamber’in Hz. Ali’ye kendisinin vasisi olduğunu söylediği yerdir.
|
Tahkim olayının gerçekleştiği yerdir.
|
Hz. Peygamber’in vefatından sonra Ensar’ın halife seçimi için toplandıkları yerdir
|
11.Soru
Kufeliler’in Hüseyin’e destek sözlerini tutmamaları neticesinde Hz. Peygamber’in torununun Emevî ordusu tarafından öldürülmesi, Kufe Şîası üzerinde derin üzüntü meydana getirdi. Yaptıklarından muzdarip olma, birbirlerini tövbeye ve şehitliğe çağırma şeklinde davranışlar geliştirdiler. Bu sebeple Emevîler’den Hüseyin’in intikamını almak için canlarını feda etme pahasına, Süleyman b. Surâd el-Huzâî tarafından sevk ve idare edilen bir hareket başlatıldı.
Bu hareketin adı nedir?
Şîatu Osman |
Ğulat |
Râfıziyye |
eş-Şî‘atü’l-ûlâ |
Tevvabûn |
Özellikle Hz. Osman’ın hilâfetinin ikinci dönemi ile Hz. Ali’nin hilafeti sırasında, Müslümanlar’ın farklı görüşler etrafında toplanmaları üzerine, toplulukları belirlemek için, Şîatu Ali, Şîatu Osman, Şîatu Muaviye gibi şekillerde kullanılmış ve bundan kesinlikle mezhep anlamı kastedilmemiştir. Cemel, Sıffîn ve Nehrevan savaşlarında Ali ile beraber mücadele edenler,
Ali’nin Şîası yani Ali taraftarı idiler. Bunlar, daha sonraları iddia edildiği üzere, onun beşer-üstü bir varlık ya da Allah ve Peygamber tarafından görevlendirilmiş bir imam olduğunu iddia etmiyorlar, sadece siyasî manada onun imâmet ve hilâfetini destekliyorlardı. İşte bu grup İslâm tarihinde genellikle eş-Şî‘atü’l-ûlâ, yani ilk Ali taraftarları olarak anılmışlardır. Daha önceden Sebeiyye’de mevcut olmasına rağmen, özellikle İbnü’lHanefiyye ve oğlu Ebû Hâşim’den sonra ortaya çıkan fırkalar ğulât (aşırılar)
olarak isimlendirilmiştirler. Kufeliler’in Hüseyin’e destek sözlerini tutmamaları neticesinde Hz. Peygamber’in torununun Emevî ordusu tarafından öldürülmesi, Kufe Şîası üzerinde derin üzüntü meydana getirdi. Yaptıklarından muzdarip olma, birbirlerini tövbeye ve şehitliğe çağırma şeklinde davranışlar geliştirdiler. Bu sebeple Emevîler’den Hüseyin’in intikamını almak için canlarını feda etme pahasına, Süleyman b. Surâd el-Huzâî tarafından sevk ve idare edilen Tevvabûn (tövbekârlar) adıyla bir hareket başlatıldı. Güçlerini birleştirerek 65/684-5 yılında Kufe’den ayrılan dört bin civarında gönüllü, Hüseyin’in kabrini ziyaret ettikten sonra ‘Aynü’l-Verde yakınlarında Emevî ordusuyla karşılaştı. Cereyan eden savaşta, liderleri Süleyman b. Surâd dahil olmak
üzere çoğu kılıçtan geçirildi. Doğru cevap E şıkkıdır.
12.Soru
Efdal-mefdûl görüşünü ortaya çıkaran Şii fırka aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Zeydiyye |
İmâmiyye |
Hâlis İsmailîler |
Musta‘liyye |
Fâtimîler |
Zeydiyye’ye göre imamın Kureyş’in Hâşimî soyundan olması yeterli değildir. Hz. Ali’nin Fatıma’dan olan çocuklarının, Hasan ve Hüseyin’in soyundan olması gerekir. Ayrıca, imâmetini açıkça ilan ederek ortaya çıkması ve zâlim idareciye başkaldırması gerekir. İmam Zeyd, gâib (gizli) imam fikrini reddetmiştir. O, bir imamın kendi imâmetini açıkça ilan edinceye kadar biat isteyemeyeceği hususunda ısrarlıdır. Onun bu görüşünü siyasî noktadan haklı görmemek imkansızdır; çünkü Zeyd, hilâfetin idarî bozukluklar yüzünden Emevîler’in ellerinden kaymakta olduğunu görmüş ve idareyi ele geçirmek için, Müslümanların Hz. Ali ve soyuna gösterdikleri yakın ilgi ve sevgi etrafında oluşan geniş bir taraftar kitlesi kazanmak yoluna gitmiştir. Bu yüzdendir ki o, Müslümanların büyük çoğunluğunun tasvibini kazanmak için önceki aşırı Şiî fikirlere karşı çıkarak efdal-mefdûl görüşünü ortaya atmıştır. Efdal, en üstün ve en erdemli, mefdûl ise daha az üstün ve daha az erdemli kişi demektir. Zeyd’e göre, Hz. Peygamber’den sonra en faziletli (efdal) kişi Hz. Ali’dir ve imâmete en layık odur. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer ise Ali’ye göre daha az faziletlidir. Ancak üstün birisi varken, dünyevî maslahat ve acil menfaat dolayısıyla, doğabilecek fitneyi bertaraf edecek ve
herkesin gönlünü birleştirecekse, daha az üstün olan (mefdûl) birisi imam olabilir. Bu sebeple Ebû Bekir ve Ömer’in hilâfetleri meşrudur ve onlar gâsıb (hilafeti zorla ele geçiren) olarak görülemez. Doğru cevap A'dır.
13.Soru
İslâm Mezhepleri Tarihi’nin klâsik kaynaklarında karşımıza çıkan mezhep isimlerinin büyük bölümünün problemli olmasının neden ya da nedenleri aşağıdakilerden hangisidir?I. Birçok mezhep ismi yapay olarak üretilmiştir.II. Mezhep isimlerinin bir kısmı muhalifler tarafından aşağılama kastıyla konulmuştur.III. Mu‘tezile, Râfıza gibi bazı mezhep isimlerinin çıkışlarıyla ilgili bir takım hikâyeler nakledilmiştir.IV. Bazı mezhep isimleri, ayet ve hadislerde geçen isim ve kelimelerle ilişkilendirilmiştir.
Yalnız I |
Yalnız II |
I, II, III |
I, II, III, IV |
III, IV |
İslâm Mezhepleri Tarihi’nin klâsik kaynaklarında karşımıza çıkan mezhep isimlerinin büyük bölümünün problemli olduğunu görmekteyiz. Problemler çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır (Büyükkara, 2005; Büyükkara, 2006):
a) Birçok mezhep ismi yapay olarak üretilmiştir. Bunun başta gelen nedeni 73 fırka esaslı tasnif sisteminden doğan boşlukları doldurma gayretidir. Gruplaşmamış, belki de sadece bir âlim ve etrafındaki birkaç öğrencisini kuşatan bir düşünce kimliği, kaynaklara bir mezhep olarak kaydedilmiş, böylece batıl sayılan fırkaların sayısı olan 72 rakamına ulaşmak amaçlanmıştır.
b) Mezhep isimlerinin bir kısmı muhalifler tarafından aşağılama kastıyla konulmuş isimlerdir. Şiî kelamcı Ebû Ca’fer el-Ahvel’in takipçilerine verilen Şeytâniyye ismi, düztaban (eftah) olduğu bildirilen Abdullah b. Ca’fer Sâdık’ın takipçilerine verilen Eftahiyye ismi, Ğurâbiyye (Kargacılar) ve Zemmiyye gibi isimler bu türden isimlerdir, muhalifler ya da sonraki müelliflerce konulmuşlardır ve birçoğunun kendi zamanlarında bir gerçekliği bulunmamaktadır.
c) Klâsik kaynaklarımız, Mu‘tezile, Râfıza gibi bazı mezhep isimlerinin çıkışlarıyla ilgili bir takım hikâyeler nakletmektedirler. Bu meşhur hikâyelerin doğruluğuna ve isim kaynaklığı yaptıklarına dair elimizde sağlam kanıtlar bulunmamaktadır. Bunların karalama ya da dışlama amaçlı olarak sonradan üretildikleri ihtimali göz ardı edilmemelidir.
d) Bazı mezhep isimlerinin, ayet ve hadislerde geçen isim ve kelimelerle irtibatlandırılması da çoğu zaman problemlidir. Eğer ayet ve hadisteki kelime olumlu çağrışım yapıyorsa mezhep ismini iyileştirip meşrulaştırma; olumsuz çağrışım yapıyorsa bu isim üzerinden mezhebi aşağılama gibi gayeler güdülmüş olabilir.
14.Soru
Hz. Hasan’ın iktidar talebini sonlandırıp hilafeti bir antlaşmayla Muaviye’ye devrettiği yıla ne ad verilmiştir?
Hüzün Yılı
|
Barış Yılı
|
Asr-ı Saadet
|
Cemaat Yılı
|
Hulefâ-i Râşidîn Dönemi
|
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi mezhebî düşünce ve oluşumları anlatan terimlerden biri değildir?
Cemiyet
|
Fırka
|
Nıhle
|
Makâlât
|
Milel
|
16.Soru
Aşağıdaki mezhepler tarihi araştırmacılarından hangisi biyografi yazılarıyla bu alana katkı sağlamıştır?
İbn Hacer |
İbn Sa’d |
İbn Abd Rabbih |
Yakûbi |
Taberî |
Mezhepler Tarihi araştırmacısı, mezheplerin oluşumlarına tesir etmiş tarihi olayları kaydeden İbn Sa’d, Belâzurî, Yakûbî, Taberî gibi müstakil İslâm tarihçilerini; hadis râvîlerini ve önemli tarihi şahsiyetleri tanıtırken çeşitli mezheplerin büyük simaları hakkında da bilgi veren Buhârî, İbn Ebî Hâtim, İbn Kuteybe, İbn Hallikân, Zehebî, İbn Hacer gibi biyografi yazarlarını; mezhepler arası polemiklerde çok kullanılan şiîr ve belâğat numunelerine kitaplarında yer veren Câhız, İbn Abd Rabbih, İsfehânî gibi edebiyatçıları; mezheplerin müellif ve edebiyâtını kaydeden İbnü’n-Nedîm gibi bibliyografyacıları ve tabii ki her mezhebin kendi yazarlarını İslâm Mezhepleri Tarihi’nde başvuru kaynakları olarak değerlendirmeye almaktadır.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Mezheplerin isimlendirme ve sınıflandırma problemleri arasında sayılamaz?
Birçok mezhep 73 fırka esaslı tasnif isteminde 72 fırkayı tamamlamak için görüş dahi olsa mezhep olarak sisteme dahil edilmesi |
Mezhep isimlerinin bazıları sırf muhalif görüşleri aşağılamak amacıyla üretilmesi |
Bazı mezhep isimlerinin ayet ve hadislerde geçen isim ve kelimelerle irtibatlandırılması |
Mezhepler ve dini gruplar Hz. Peygamberin zamanından itibaren var olan fikrin temsilcileri olarak kabul edilmesi |
Mu’tezile, Rafıza gibi bazı mezhep isimlerinin çıkışları ile ilgili hikayelerin doğruluğuna ilişkin bir kanıt bulunmaması |
D seçeneği dışındaki tüm şıklar mezhep isimlendirme ve sınıflandırmaya ilişkin problemler olarak karşımıza çıkarken mezhepler ve dini gruplar Hz. Muhammed'in zamanından itibaren var olan fikirlerin ve yapıların temsilcileri değillerdir. Tarihi gerçek şudur ki bu dünyaya ait sosyal ve psikolojik her türlü şart ve zaruret birbiriyle iç içe ve belli bir süreç içinde bu oluşumları doğurmuştur ve onlara şekil vermiştir. Klasik Mezhepler Tarihi edebiyatından tarihi okurken bu metodolojik sorun karşımıza çıkmaktadır.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi “günahın imana zarar vermediği” tezini savunmuştur?
Mürcie
|
Mu’tezile
|
Havâric
|
Şîa
|
Cebriyye
|
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Mürcie kavramının anlamlarından biri değildir?
Tehir edenler
|
Ümit verenler
|
İmanı sırf dille ikrardan ibaret görenler
|
Hilafette Hz. Ali'yi birinci sıradan dördüncü sıraya bırakanlar
|
Hilafette Hz. Ali’yi ilk sıraya koyanlar
|
20.Soru
Allah'ın, fiillerini dilediği gibi düzenleyip gerçekleştirmesi anlamına gelen terim aşağıdakilerden hangisidir?
İrâde sıfatı |
İlâhî sıfat |
Kıdem sıfatı |
Kelam sıfat |
Kelâm-ı lafzî |
Allah'a "şey" denmesi halinde anlamı "mevcut" demek olur. İrâde sıfatı,
Allah'ın, fiillerini dilediği gibi düzenleyip gerçekleştirmesi anlamına gelir.
Bu, bütün varlık ve olayları kapsayan ezelî bir sıfattır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ