Maastricht kriterlerine göre kamu açığının milli gelire oranının üst sınır seviyesi yüzde üçtür. Doğru seçenek "A" şıkkıdır. 

Maliye politikasının amaç fonksiyonu içinde yer alan yeniden gelir dağılımı politikası siyasi, sosyal ve ekonomik olmak üzere bir arada çalışan ve birbirini etkileyen üçlü bir işleve sahiptir. Yeniden gelir dağılımı politikası, siyasetin tabanını tutabilmek ve sistemin aksaklık ve bozukluklarını bir dereceye kadar gidererek sistemi meşrulaştırabilmek için siyasi bir amaç taşımaktadır. Yüksek gelirli kesimin, verdikleri vergilerin bir bölümü ile gelirin yeniden dağıtılması politikalarının sürdürülmesine fazlaca itiraz etmemelerinin bir nedeni sistemin yumuşatılıp meşrulaştırılmasıdır. Yeniden gelir dağılımının sistemi meşrulaştırması, yoksul ve düşük gelirli kesimlere ekonomik aktarım yapılmasını içeren sosyal amacın gerçekleştirilmesi ile sağlanabilir. Yeniden gelir dağılımının üçüncü amacı ise toplumda gelir dağılımının bir dereceye kadar da olsa düzeltilerek ortalama tüketim eğiliminin yükseltilmesi ve böylece piyasaların genişletilmesidir.

Nominal Gelir:Bir bireyin belirli sürede akım halinde sahip olduğu parasal değerin toplamıdır. Reel Gelir: Nominal gelirin enflasyona göre düzeltilmiş halidir. Akım Gelir: Bir dönem içinde bireyin elde ettiği ekonomik değerlerin toplamıdır. Doğru cevap A şıkkıdır.

Neo-klasik ekonomistler ekonomik işleyişte piyasanın optimum kaynak ve adil gelir dağılımı sağlayacağı varsayımı ile piyasa dengelerinin bozulmaması için bütçenin denk olması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Klasiklere göre, ürün piyasalarında tüketim ve yatırım harcamaları dengede olup tasarrufun yatırıma eşit olduğu durumda, ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla kamu bütçesinin de denk olması gerekmektedir. şöyle ki bireysel gelirin elde edilen ve harcanan miktarlarının eşit olduğu, yani tasarruf yatırım denkliğinin sağlandığı durumda, kamu kesimi gelir ve harcamaları toplamının da eşit olması gerekir. Böylece, ekonomide tüm kesimlerin gelirleri ve harcamalarının eşitlenmesi durumunda piyasa denklikleri sağlanmış ve ekonominin denge koşulu oluşturulmuş olur. Birinci Ünite’de belirtildiği gibi, neo-klasikler kamu kesiminin eşitliği yanında, hacim olarak da küçük olmasını ve harcamaların finansmanının ekonomik kararları etkilemeyecek tarafsız vergilerle yapılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. III numaralı seçenekte verilen bilgi Keynesyen yaklaşımın bütçe açığı konusundaki fikridir. Doğru cevap D seçeneğidir.

Yatırımların istihdam etkisi doğrudan ekonomik gelişmeyi belirleyen bir faktör değildir.

Yatırım indirimi ve yatırım primi devletin yatırımların arttırılmasına dönük olarak doğrudan doğruya başvurabileceği araçlardan olmakla birlikte tasarruf eğilimi ise devletin ancak bazı özel tedbirlerde etkileyebilerek böylece yatırımlar üzerinde dolaylı etki sahibi olabileceği bir değişkendir.

Avrupa Birliği’nin kabul etmiş olduğu Maastricht ölçütüne göre, kamu açığının (akım kavramı) millî gelire oranının % 3’ü, borç stokunun millî gelire oranının da %60’ı geçmemesi gerekmektedir. Aksi hâlde, ekonomik kırılganlık ortaya çıkar ve böyle bir ekonominin hem uluslararası borçlanma faizi risk oranı yükselir hem de uluslararası piyasalardan borç temini zorlaşacağından ve içeride nakit tutmada zorluklar oluşacağından faiz oranı olağanüstü yükselir ve bu durum ekonomiyi riskli kılar. Doğru cevap B seçeneğidir.

Şehir planlamasının yapılması çarpık kentleşmeyi önleyerek, radyason yayan üretimin ek vergiye tabi tutulması bu tür üretim miktarını kontrol altına alarak ve çeşitli nüfus kontrol mekanizmaları aşırı hızlı nüfus artışını kontrol altına alarak çevre kirliliği ile birer mücadele aracı olabilirler.

Hava kirliliği atmosferde oluşan toz, gaz, duman, su buharı, koku gibi kirleticilerin insanlara ve diğer canlılara zarar verici hale gelmesidir. Diğer şıklarda taşıma kapasitesi, çevre, çevre kirliliği ve su kirliliği  tanımlanırken D şıkkında hava kirliliği tanımlanmıştır. Doğru cevap D şıkkıdır.

Mal ve hizmet üretim kapasitesindeki genişleme veya milli gelirdeki reel artış ekonomik büyüme olarak adlandırılır.

Birincil fazlanın faiz ödemelerinden fazla olması borcun anapara bölümünden de ödeme yapıldığını gösterir. Bu durumda, zaman içinde borç stoku eritilmiş olur. Aksi durumda, yani birincil bütçe fazlasının borç faiz miktarından az olması durumunda ise faiz ödemeleri için de yeni borçlanmaya gidildiği, dolayısıyla borçlanmanın artarak devam ettiği ve borç stokunun yükseldiği anlaşılır. Doğru cevap D seçeneğidir.

Çevre sorunlarının yaygınlaşması nedeniyle 1972 yılında Stockholm’da ilk uluslarası çevre toplantısı gerçekleştirilmiş ve toplantıda alınan kararla Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) oluşturulmuştur

Senyoraj hakkı: Devletin para basma tekeline sahip olmasının sonucu olarak para basmaktan elde ettiği gelirdir

Ülkemizde çevre ile ilgili yasal gelişmelere bakıldığında 1982 Anayasası’nın 56. maddesinde “herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların asli görevi” olduğu belirtilmiştir.

Çevre sorunlarında dünyada oluşan duyarlılık sonucunda ilk uluslarası çevre toplantısı 1972 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de gerçekleştirilmiştir?

Çevre sorunlarının piyasa mekanizması içinde çözüme kavuşabileceğini ileri süren teori Caose teorisidir. Doğru cevap C şıkkıdır.

I,II ve III. ifadeler doğru iken IV. ifade yanlıştır. Çünkü otomatik istikrar sağlayıcılarda gecikmeler sorunu yoktur. Gecikmeler sorunu iradi politikalarda oluşmaktadır. Doğru seçenek "B" şıkkıdır. 

Su kirlilliği ile mücadele için 1996 yılında Dünya Su Konyesi oluşturulmştur ve bu konsey 3 yılda bir Dünya Su forumu düzenlemektedir. 5. Dünya su forumu İstanbul'da düzenlenmiştir

Benzer şekilde dünya ekonomik iş bölümü içerisinde iyi bir yere sahip olmak, uluslararası ekonomik yapıya ayak uydurabilmek, bireylerin refah düzeyini arttırarak gelir bölüşümünü daha adil hâle getirmek, çevre sorunlarına çözüm bulmak üzere yatırımlar yapabilmek, teknolojik gelişmeyi hızlandırarak kaynak tasarrufu yapmak ve sosyal güvenlik sistemini işler hale getirmek için büyüme ön koşullardan birisidir.

Bütçe açıkların Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması yönteminde piyasaya yeni satın alma sürülerek para tabanı genişletilmiş olur. Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından borçlanılması sonucunda ekonomide para tabanının genişlemesi paranın miktar teorisi kuralına göre, tam istihdam ve/veya tam kullanım kapasitesine varılıncaya dek üretimin artmasına neden olur. Bu sınır aşıldıktan sonra ise fiyatlar genel düzeyinde artışa yol açar. Doğru cevap A'dır.