Medyada Eleştirel Yaklaşımlar Ara 4. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Bir olgunun, bir durumun ya da nesnenin, onu o yapan özgün niteliklerinin, belli bir ölçüt esas alınarak saptanması ve ortaya konmasına ne ad verilir?
Bir olgunun, bir durumun ya da nesnenin, onu o yapan özgün niteliklerinin, belli bir ölçüt esas alınarak saptanması ve ortaya konmasına ne ad verilir?
Eleştiri |
Kuram |
Akım |
Kültür |
Değer |
Bir olgunun, bir durumun ya da nesnenin, onu o yapan özgün niteliklerinin, belli bir ölçüt esas alınarak saptanması ve ortaya konmasına eleştiri denir.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi sivil toplumun devletin kontrolünde olduğunu, devletin sermaye ve burjuvazinin çıkarlarını temsil ettiğini ve bu çıkarları korumak için sivil alanı da yönettiğini savunmuştur?
Herbert Marcuse |
Louis Althusser |
Antonio Gramsci |
Walter Benjamin |
Jürgen Habermas |
Devlet, Gramsci’ye göre iktidarda gücünü artırmış ve sivil toplumu kuşatmıştır. Bu nedenle kilise, sendikalar gibi bağımsız kuruluşların devletin kontrolüne girdiğini savunan Gramsci, devletin sermaye ve burjuvazinin çıkarlarını temsil ettiğini ve bu çıkarları korumak için sivil alanı da yönettiğini savunmuştur. Doğru cevap C’dir.
3.Soru
I. Marx’a göre ekonomik belirlenim, kapitalist toplumda üretim araçlarına sahip olanlar ya da bu araçları kontrol edenler, aynı zamanda düşünce üretimini de kontrol ederler. Bu nedenle egemen düşünce maddi ilişkilerin ifadesinden ibarettir.
II. Gramsci, devletin burjuvazinin çıkarlarını temsil eden bir fiziksel güç olduğu kadar, fikirleri de denetleyen ve yönlendiren bir güç olduğunu belirtmiştir. Devlet bu gücü baskı yanında rıza üreterek, ikna ederek elde eder. Gramsci bunu hegemonya kavramıyla açıklamıştır.
III. Gramsci, “devletin ve yönetici sınıfın sivil toplum içindeki inançları düzenleme yetisi” olarak tanımladığı hegemonya kavramını Marksist terminolojiye sokmuştur. Hegemonya, bir toplumsal grubun entelektüel ve ahlâkî açıdan toplumu yönetme yetisi, yeni bir tarihsel blok kurma gücü olarak tanımlanır.
IV. Gramsci’ye göre, hegemonya, belli güçlerin tahakkümünün ideolojik güç kullanılarak değil, kültürel liderliğin ele geçirilmesiyle sağlandığını ifade eder.
V. Gramsci’ye göre hegemonya devletin veya yönetici sınıfın sivil toplumu düzenleme yetisidir. Hegemonya, yönetici sınıfın tahakkümünün güç kullanımına değil rıza üretimine bağlı olmasını açıklar. Demokratik sistemlerde ekonomik liderlik yeterli değildir. Aynı zamanda ahlâkî ve düşünsel boyutu da bulunan bir hegemonya kurulduğu takdirde iktidar sürdürülebilir.
Yukarıda verilen ifadelerden hangileri doğrudur?
Yalnız I |
Yalnız IV |
I, III |
I, II, III |
I, II, III, IV, V |
Maddelerde verilen ifadelerin hepsi doğrudur.
4.Soru
İnsanların kitleleştiklerinde son derece acımasız, vahşi ve dizginsiz bir tavır takınabileceklerini ve bu özellikleri nedeniyle tehlikeli olabileceklerini, aynı zamanda duygularda mübalağa, muhakeme yeteneksizlikleri, hüküm verme ve eleştiri yeteneksizliği, gibi karakteristik özellikler gösterebileceğini savunan yazar kimdir?
Antonio Gramsci |
Wright Mills |
Sigmund Freud |
William McDougall |
Gustave Le Bon |
Le Bon, ‘Kitleler Psikolojisi’ adlı kitabında insanların kitleleştiklerinde son derece acımasız, vahşi ve dizginsiz bir tavır takınabileceklerini ve bu özellikleri nedeniyle tehlikeli olabileceklerini ifade etmiştir. Le Bon’a göre kitle bilinçsiz bir kalabalıktır. Kitle içine giren bireye kitlenin duygu ve düşünceleri sirayet eder. Le Bon, kızgınlık, muhakeme yeteneksizlikleri, hüküm verme ve eleştiri yeteneksizliği, duygularda mübalağa gibi karakteristik özellikler gösteren kitlelerin özellikle şan, şeref, din ve vatan duygularına hitap edilerek, birkaç cümle, bir iki resim ile kolaylıkla kışkırtılıp harekete geçirilebileceğini; bu özellikleri çocuklarda ve vahşilerde de görmenin mümkün olduğunu vurgulamaktadır.
5.Soru
Eski ile bir karşıtlığı ve geleneksel olandan kopuşu ifade eden kavram nedir?
Modernizm |
Modern |
Modernlik |
Modernite |
Akılcılık |
Modernite kavramı her ne kadar modern-modernlik ve modernizm kavramlarıyla ilişkili olsa ve ortak bir baglama dayansa da, modern ve modenizmden farklı, kendine özgü anlamı olan bir kavramdır. Eski ile bir karşıtlığı ve geleneksel olandan kopuşu ifade eder.
6.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kitle toplumunun özelliklerindendir?
Toplum hayatında çok sayıda birey kanaat,görüş ve düşüncelerini ifade edebilir ve diğerlerinden de onların görüş, kanaat ve düşüncelerini öğrenebilir. |
Toplumda kişilere, kendilerine yöneltilenbir görüş, düşünce ve kanaate karşı kendi görüş, düşünce ve kanaatlerini anında etkin bir şekilde açıklayıp yanıt verme ve bunu tüm kamuya açık olarak gerçekleştirebilme hakkı tanır. |
Toplum o anki otorite sistemine karşı çıksabile, bu kamuoyuna uygun etkin bir eylemde bulunabilme olanağı hazırlanır. |
Toplumdaki yetkili kurum ve resmi^ makamlar serbestçe oluşmasına saygı gösterdikleri kamuoyu ve kamu üzerinde üstü örtülü yöntemlerle baskı kullanmaya kalkışmaz. |
Başkalarının fikir, düşünce ve kanaatlerinidinleyenler pek çok, buna karşılık kendi fikir, düşünce ve kanaatlerini ifade edebilenler pek azdır. Tamamen bir soyutlanma aracılığıyla toplama bireyler yığını durumuna indirgenen kamu, kitle iletişim araçlarınca etkilenip biçimlendirilmektedir. |
A,B,C ve D şıkkı kamu toplumunun özelliklerini ifade etmektedir. Doğru cevap E' dir.
7.Soru
Scrunity hareketini kuran kimdir?
Raymond Williams |
Frank Raymond Leavis |
Stuart Hall |
Edward Palmer Thompson |
Ricgard Hoggarth |
Scrunity hareketini kuran Frank Raymond Leavis’tir.
8.Soru
Sanat, edebiyat ve bilim alanındaki yapıtları inceleyerek, onlar hakkında bir hükme-yargıya varma, değerlendirme sanatı olarak tanımlanan kavram hangisidir?
Münekkid |
Nakd |
Kritik |
Muaheze |
Tenkid |
Arapça kökenli bir sözcük olan muaheze ayıplama, kınama, azarlama-paylama anlamını taşır. baş- ka bir deyişle, muaheze sözcüğü ele aldığı konuya, nesneye, şeye yalnızca o şeyin “olumsuz” yanını öne çıkararak, vurgulayarak yaklaşmak demektir. Muaheze gibi, “tenkid” de de Arapça kökenli, Osmanlıca bir sözcüktür ve kelime kökeninde “nakd” bulunur. Nakd, değer (kıymet) anlamını taşır ve tenkid de bir şeyin değerini bulmayı ya da değer-değeri bakımından gözden geçirmeyi, ele almayı ifade eder. Münekkid ise tenkid eden kişi (eleştiren) demektir. Meşrutiyet dönemleri arasında yaygınlaşan ise Fransızca kökenli “critique” sözcüğünü karşılayan “kritik” sözcüğüdür. Kritik; sanat, edebiyat ve bilim alanındaki yapıtları inceleyerek, onlar hakkında bir hükme-yargıya varma, değerlendirme sanatı” olarak tanımlanır.
9.Soru
Kültürel çalışmalar ekolü hangi yıllarda ortaya çıkmıştır?
1960'lar |
1970'ler |
1980'ler |
1990'lar |
2000'ler |
Kültürel Çalışmalar, 60’lı yılların ortasında kültür ve medya alanında benzer yaklaşımlara sahip olan bir grup akademisyenin birlikte ya da birbirlerinden habersiz meydana getirdiği bir sosyal bilim ekolüdür.
10.Soru
Modernizmin toplumsal ve felsefi temelleri hangisi üzerine kurulmuştur?
Doğru ve yanlış |
İyi ve kötü |
Siyaset ve felsefe |
Eleştirel akıl ve eleştirel bakış |
Olguculuk ve belirlenimcilik |
Modernizmin toplumsal ve felsefi temelleri eleştirel akıl ve eleştirel bakış üzerine kurulmuştur.
11.Soru
"Modernizm, insanın kendi aklını kullanma cesaretini göstermesi, hatta bununla da yetinmeyip, aklın kendi kendisini eleştirebilmesi ve sınırlarını keşfetmesi olarak tanımlanabilir."
Bu düşünce aşağıdaki hangi iki filozofu ortak bir noktada buluşturmaktadır?
Kant ve Weber |
Kant ve Socrates |
Descartes ve Weber |
Descartes ve Kant |
Aristo ve Kant |
Descartes ve Kant ile birlikte, modernizm, insanın kendi aklını kullanma cesaretini göstermesi, hatta bununla da yetinmeyip, aklın kendi kendisini eleştirebilmesi ve sınırlarını keşfetmesi olarak tanımlanabilir. Doğru cevap D seçeneğidir.
12.Soru
1936’da verdiği “Mekanik Yeniden Üretim Çağında Sanat Yapıtı” başlıklı semineriyle bilinen, malların ve görünümlerin insan eyleminin temelini oluşturduğu bir kapitalist dünyanın olduğunu savunan kuramcı aşağıdakilerden hangisidir?
Theodor Adorno |
Jürgen Habermas |
Antonio Gramsci |
Louis Althusser |
Walter Benjamin |
Walter Benjamin
13.Soru
Frankfurt okulu hangi tarihte ve nerede kurulmuştur?
1925, Fransa |
1923, Almanya |
1932, İngiltere |
1942, Belçika |
1928, İsviçre |
Frankfurt okulu; 1923’te Almanya’da kurulmuştur.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar entelektüellerin sahip olduğu özelliklerden değildir?
Tarihin akışını değiştirmek |
Yüksek kültür ürünlerini ve değerlerini yaratmak |
Toplumun kültürel gelişimine öncülük etmek |
Düşünceleri ve yapıtlarıyla topluma değer katmak |
Bilimsel buluş ve çalışmalar yapmak |
Rönesans’tan itibaren, yaklaşık 19. yüzyıla kadar Avrupa’da entelektüeller, aralarında başta filozof ve bilim insanları olmak üzere, yüksek kültür ürünlerini ve değerlerini yaratan, tarihin akışını değiştirebilen saygın insanlar olarak görülmüştür. Ancak özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kitle kültürünün yükselişiyle birlikte entelektüellerin toplum içindeki saygın konumu sarsılmaya başlamıştır. 20. yüzyıla geçildiğinde entelektüeller toplumun kültürel gelişimine öncülük eden, düşünceleriyle, yapıtlarıyla topluma değer katan insanlar olmaktan çıkarak kamusal alanın veya yönetim kurumlarının maaşlı çalışanları haline gelmiş ya da getirilmişlerdir. Doğru cevap E’dir.
15.Soru
Toplumsal bağlamda eleştirinin modernite ile ilişkilendirilmesinin sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
Yeni bir akımı temsil etmesi |
Geçmişten kopuk olması |
Rasyonaliteye dayanması |
Bireysel bir yaklaşım oluşu |
Toplumu bütün olarak alması |
Toplumsal bağlamda ya da boyutta eleştiri; eleştirel düşünme, düşünebilme ortamının yaratılması, korunması ve bireyin en doğal hakkı olan eleştiri hakkını sonuna kadar, özgürce kullanabilmesi anlamında modern-modernlik-modernite-modernizm kavramıyla doğrudan bağlantılı olarak görülebilir. Modernite kavramı ise he ne kadar modern- modernlik ve modernizm kavramlarıyla ilişkili olsa ve ortak bir bağlama dayansa da, modern ve modernizmden farklı, kendine özgü anlamı olan bir kavramdır. Modernite de eski ile bir karşıtlığı ve geleneksel olandan kopuşu ifade eder ancak bu karşıtlık ve kopuş bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki köklü değişim ve dönüşümü kapsar. Dahası, söz konusu bu köklü değişim ve dönüşümün temelinde odağa insanı alan bir akılcılık (rasyonalite) vardır. Modernite, bireyi olduğu kadar toplumu ve tüm toplumsal kurumları aklın ve akılcılığın araçlarıyla düzenleyerek örgütler.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi aydın kimliğinin niteliklerinden biri değildir?
Muhalif olmak |
Eleştirel olmak |
Bağımsız olmak |
Ayırt edici olmak |
Bireysel çıkarı önde tutmak |
Fransız yazar, filozof Jean Paul Sartre’a göreaydın, kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokan, küresel insan ve toplum kavramı adına kabullenilmiş gerçeklerin ve bundan kaynaklanan davranışların tümünü sorgulama iddiasında olan kişidir. Başka bir deyişle aydın, üzerine vazife olmayan şeylere karışan birisidir. Bu tanımda aydın kimliğini belirleyen en önemli şey, aydının özerk (bağımsız) duruşu ve ele aldığı konuyu eleştirel düşünceden kaynaklanan bir bakışla sorgulaması ve değerlendirmesidir. Emre Kongar’a göre, aydının bağımsızlığı sadece mevcut toplumsal, ekonomik veya siyasal iktidardan değil, aynı zamanda toplumun egemen ideolojisinden de bağımsızlık biçi- minde algılanmalıdır. Böylece aydın, içinde yaşadığı toplumu, bağımsız bir görüş açısıyla sorgulayan kişi olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıkarak, aydın kimliğini belirleyen niteliklerden birisi onun “muhalif” duruşu ise öbürü de ayırt etmeyi “bilerek” değerlendirme yapabilmesidir. Başka bir deyişle, eleştirisinin temelinde akıldan-akılcılıktan kaynaklanan bir ayırt etme (iyiyi kötüden, doğruyu eğriden, güzeli çirkinden, olumluyu olumsuzdan vb.) yetisi ve bu yetiyi “bilgi” ile besleme, yoğurmaçabası vardır. Ahmet Cemal’e göre “ayırt edebilen”demek olan aydın, bu ayırt etme eylemini yalnız- ca ve yalnızca bilgi temelinde gerçekleştirmek, bu bağlamda - sürekli bilgiyle beslenen - kendi aklının dışında bir süzgece öncelik tanımamak zorundadır. Aydın kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan muhalif duruş ise kendi yararı-çıkarı için değil, hiçbir karşılık gözetmeden tüm bir toplumun, tüm bir insanlığın yararı-çıkarı için çalışmak, düşünce üretmek ve kanaatini yine kimseden korkmadan, çekinmeden topluma, halka duyurabilmek demektir.
17.Soru
Kültürel Araştırmalar Merkezi'nin (CCCS-Centre Contemporary Cultural Studies) ilk yöneticisi kimdir?
Stuart Hal |
P. Thompson |
Richard Hoggart |
Raymond Williams |
E.P. Edward |
Kültürel Çalışmalar, 60’lı yılların ortasında kültür ve medya alanında benzer yaklaşımlara sahip olan bir grup akademisyenin birlikte ya da birbirlerinden habersiz meydana getirdiği bir sosyal bilim ekolüdür. Kültürel Çalışmalar adını 1964 yılında Birmingham Üniversitesi’nde “kültürel biçimler, görenekler ve kurumlar ve onların toplumla ve toplumsal değişmeyle ilişkileri“ konusunda doktora çalışmaları merkezi olan, Centre Contemporary Cultural Studies (CCCS- Çağdaş Kültürel Araştırmalar Merkezi)’den alır. Richard Hoggar bu merkezin ilk yöneticisidir.
18.Soru
Kapitalist toplumlarda ekonominin yaşamı ve kitleleri dönüştürmesinde … en önemli mihenk taşıdır.
para |
meta |
kentleşme |
sermaye |
teknoloji |
Kapitalist toplumlarda ekonominin yaşamı ve kitleleri dönüştürmesinde kentleşme en önemli mihenk taşıdır. Doğru cevap C seçeneğidir.
19.Soru
1923’te Almanya’da kurulan ve 1933’te ABD’ye taşınan, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar Almanya’ya dönen, Theodor Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Walter Benjamin, Jürgen Habermas’ın üyeleri arasında yer aldığı Toplumsal Araştırmalar Enstitüsünün bilinen adı nedir?
Alman Okulu |
Frankfurt Okulu |
Kültürel Çalışmalar Okulu |
Kültür Endüstrisi Okulu |
İngiliz Okulu |
Frankfurt Okulu
20.Soru
Değerlendirilecek şeyi, geçerli bir kurala, kurama (teori), norma, çoğu zaman da moda olan genel geçer bir ilkeye, ölçüte dayanarak o şeyi nitelendirmeye ne ad verilir?
Değerlendirilecek şeyi, geçerli bir kurala, kurama (teori), norma, çoğu zaman da moda olan genel geçer bir ilkeye, ölçüte dayanarak o şeyi nitelendirmeye ne ad verilir?
Değer |
Değerlendirme |
Değer atfetme |
Değer biçme |
Toplumsal eleştiri |
Geçerli bir kurala, kurama (teori), norma, çoğu zaman da moda olan genel geçer bir ilkeye, ölçüte dayanarak o şeyi nitelendirmek, değer biçmektir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ