Mücerred sülâsî masdarın ilk aslî harfinden önce hemze ve ikinci aslî harfinden sonra elif eklenerek oluşturulur. Arapça’da bu bâbdaki masdarlar birçok mana meydana getirmek üzere kullanılırsa da, Osmanlı Türkçesi’nde çoğunlukla geçişlilik (müte‘addî) manası için kullanılır. Geçişsiz olan (lâzım) masdarlar bu bâba aktarıldıklarında geçişlilik kazanır, ettirgen olurlar.

müşâhede – muhâceret – muhâlefet – muhârebe – mu’âvenet                  

Mim (?): Kelime başında iken zaiddir. Kelime ortasında ve sonunda bulunduğunda aslî harf durumunda olur

Türkçe, ünlü ses bakımından zengin bir dildir. Toplam 8 ünlü vardır. Buna karşılık Arapçada üç ünlü ‘‘a,i,u’’ ve bunların uzunları ‘‘â,î,û’’ vardır. Bunların kısa olanları yazılmaz, uzun olanları ise ى, ه, و ,ا harflerinden biri ile gösterilir. Doğru cevap C'dir.

Ancak elif-i maksûre kelimenin aslî harfi ise o
zaman mü’enneslik alâmeti olarak kabul edilmez:
معىن)ma‘nâ), مرسى) mersâ) … gibi.

Türemiş sözcükler arasında yer alan ism-i fâ‘il, ism-i mef‘ûl, sıfat-ı müşebbehe, mübâlağa-i fâ‘il, ism-i tafdîl ve ism-i mensub türündeki sözcükler sıfattır; diğerleri ise isimdir. Doğru cevap D’dir.

Mu‘allimât Cem‘-i Müennes-i Sâlim'e örnektir.

Cuma günü, Türkçe, Arapça ve Farsça'da aynıdır. Doğru cevap C'dir. 

Doğru cevap C şıkkıdır.

Yazıldığı halde ünlü veya ünsüz bir sesi göstermediği için vâv-ı ma’dûle adıyla anılan bir harf vardır. Doğru cevap C'dir.

اوجاق kelimesini Türkçe okunuşu Ocak'tır. Doğru cevap A'dır.

Mücerred sülâsî masdarın ilk aslî harfinden önce hemze ve ikinci aslî harfinden sonra elif eklenerek oluşturulur. Arapça’da bu bâbdaki masdarlar birçok mana meydana getirmek üzere kullanılırsa da, Osmanlı Türkçesi’nde çoğunlukla geçişlilik (müte‘addî) manası için kullanılır. Geçişsiz olan (lâzım) masdarlar bu bâba aktarıldıklarında geçişlilik kazanır, ettirgen olurlar. Bu bâbda bulunan bazı masdarlar geçişsiz olabilirler. ikdâm (gayretle çalışmak), imkân (mümkün olmak) gibi.

Tef‘îl bâbının ism-i mef‘ûlü müfa‘‘al (ُمَفَّع ْل) şeklindedir. Doğru yanıt “A” şıkkıdır.

Sülâsî mezidünfih masdarlardan tef‘îl bâbındaki dönüşsüz kelimeler tefa‘‘ül bâbına çevirildiklerinde dönüşlülük kazanırlar. Doğru yanıt “B” şıkkıdır.

Aslî harflerin üçüncüsü ye olursa buna nâkıs-ı yayî denir. Örnek: هدي hedy

شرب şürb kelimesinin kökü üç harften oluşmaktadır. Bu kelime bir sülasi masdardır. Doğru cevap E’dir.

Seçeneklerdeki kelimeler sırasıyla bıçak, gözlük, evler, sert, geçmek biçimindedir. Yapım eki almış olan türemiş kelime gözlüktür.

Tefâ‘ül bâbının ism-i fâ‘ili mütefâ‘ildir. Müzâ‘aflarda vezin mütefâ‘‘ olur. Ör.:
متضاد mütezâdd (birbirine zıt olan) تضاد tezâdd (iki şeyin birbirine zıt olması)

İsm-i Müştak: Türemiş isimlerdir. Masdarlar, ism-i fâ‘il, ism-i mef ‘ûl, sıfat-ı müşebbehe, mübâlağa-i fâ‘il, ism-i tafdîl, ism-i zamân, ism-i mekân, ism-i âlet, ism-i tasgir ve ism-i mensûb şeklinde gruplandırılırlar. 

ikâme , îlâm, ihzâr, ihrâc, isâle sırasıyla yazılışların okunuşlarıdır. Hazırlama anlamındaki ihzâr if’al bâbının ism-i fâ’il şeklindedir.