ADALET MESLEK ETİĞİ - Ünite 7: Yargı Etiği-II: Yargı Süreci Meslek Etikleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Yargı Etiği-II: Yargı Süreci Meslek Etikleri
Yazı İşleri Hizmeti Görevlileri ile İcra ve İflâs Memurları Bakımından
Yazı İşleri Hizmetleri Görevlilerinin ve İcra ve İflâs Memurlarının Yargısal Faaliyet İçinde Yeri ve Etiğin Bunlar Bakımından Önemi
Yazı işleri hizmeti görevlileri tipik hâkim (mahkeme) yardımcılarıdır. Bunlar yardımcı adliye personeli olarak da adlandırılır. Bu kişiler yargılamanın her derecesinde oluşturulan mahkemelerde, yani ilk derece, bölge adliye veya bölge idare mahkemeleri ile Yargıtay ve Danıştay ve ayrıca Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde görev yaparlar. Yazı işleri hizmetlerinde, yazı işleri müdürü, yeterli sayıda zabıt kâtibi, mübaşir ve diğer memurlar bulundurulur. Saydığımız bu memurların yanı sıra, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay gibi üst mahkemelerde, idari işler, bilgi işlem ve sair bazı hususlarda diğer müdürlükler de bulunmaktadır.
İcra ve iflâs dairesi şüphesiz ki bir mahkeme değildir. Cebri icra takiplerinde veya iflâs tasfiyesinde görev yapar. Bununla birlikte geniş anlamda yargısal faaliyet içinde yer alır: Kişiler, maddi (borçlar, ticaret, iş ve benzeri) hukuktan doğan haklarını bizzat kendileri elde edemezler. Bir hakkın elde edilebilmesi için, kural olarak Devletin cebri icra organlarına başvurulması zorunludur. Türk hukuku bakımından herhangi bir hakkın cebrî icra denilen prosedür yoluyla elde edilmesi de kural olarak icra ve iflâs daireleri tarafından sağlanmaktadır. Bu, yerine göre bir mahkeme hükmünün icra edilmesi, yerine göre iflâs kararı ile başlayan bir iflâs tasfiyesi süreci olabilir.
Yazı İşleri Hizmeti Görevlileri ve İcra ve İflâs Memurlarının Tâbi Oldukları Etik Kurallar
Tarafsızlık
Yazı işleri müdürü veya icra memuru, zabıt kâtibi yahut mübaşir, bu saydıklarımızın her biri, öte yandan üst derece mahkemelerinde görev yapan tüm yardımcı adliye personeli (her çeşit uzman), görevini yerine getirirken tarafsız olmak zorundadır.
Menfaat Çatışmasından Kaçınma
Menfaat çatışmasından kaçınma hem personelin tarafsızlığı hem onun mesleğe yaraşırlığı ile yakından ilişkilidir. Burada bahsettiğimiz yazı işleri personeli ve icra-iflâs dairesi memurları birer kamu görevlisi olduklarından ilk etapta Kamu Görevlileri Etik İlkeleri Yönetmeliğinin 13. Maddesinde işaret edilen hususlara tâbidirler. Çıkar çatışması, personelin görevini ifa ederken eylemleri sonucunda kendisinin ve yakın ailesinin ticari ve mali çıkarlarının etkileneceği durumlarda bağımsız ve tarafsız işlem yapmasının zedeleneceği yahut zedelendiği görüntüsünün ortaya çıkabileceği durumları ifade eder. Bununla birlikte, yasal mevzuatın izin verdiği mesleki, ticari veya başka türden kuruluşa mensubiyet çerçevesinde ortaya çıkabilecek menfaat, bu türden kuruluşlara mensup olan fakat adalet personeli olmayan kişilerle aynı oranda ise bir çıkar çatışmasından bahsedilmez.
Gizlilik
Yazı işleri görevlileri ile icra ve iflâs dairesi memurları, görevleri sırasında edindikleri bilgileri saklamakla yükümlüdürler. Gizlilik ve buna riayet yükümlülüğü kendisini birkaç noktada gösterebilir: Öncelikle yargılama kural olarak alenidir. Bu çerçevede taraflar, avukatlar veya diğer ilgililer, belli bir usul çerçevesinde dava dosyasını inceleyebilirler. Bununla birlikte, genel ahlak, kamu yararı, küçüğün korunması veya sır teşkil eden bir husus varsa yargılamanın gizli yürütülmesine karar verilebilir. Öte yandan, ceza yargısı özelinde soruşturma aşaması da zaten gizlidir (CMK m. 157). İşte yazı işleri hizmetinde görev alan personel, ilk etapta niteliği gereği gizli olan veya hakkında gizlilik kararı verilen hususlarda edindiği bilgileri, aksine bir düzenleme olmadıkça paylaşamaz.
Eşitlik
Tarafsızlık ilkesiyle de yakından ilgili olan eşitlik ilkesi, yazı işleri ile icra ve iflâs memurları açısından da son derece önemlidir. Ancak eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama, fark edildiği anda ne olursa olsun yurttaşların yargıya olan güveninin kaybına yol açacaktır. Resmi görevin ifasında, ırk, renk, cinsiyet, din, vicdan, inanç, kültür, giyim, dil, doğum yeri, etnik veya sosyal köken, engellilik, yaş, medeni hal, cinsel yönelim, siyasi görüş, sosyal ve ekonomik durum veya benzeri diğer nedenlerle ayrımcılık yapılamaz, söz veya davranışlarla yanlılık ve önyargı sergilenemez.
Mesleğe Yaraşırlık
Yazı işleri hizmetinde görevli bir yazı işleri müdürü, zabıt kâtibi veya bir diğer memur, kayıtların tutulması, dava dosyalarının muhafazası, yazışmaların yapılması, tebligat işlemlerinin gerçekleştirilmesi, önemli ve etkili bir konuma sahiptir. Buna göre yazı işleri hizmetinde icra ve iflâs dairesinde görev yapan kamu görevlisi görevini yerine getirirken:
- Kendi kadrosuna ilişkin istihdam sözleşmesi dışında, yargı kurumu ile hizmet, malzeme ve donanım tedariki, kira veya mal satış sözleşmesi yapmaz. Dava tarafları, tanıklar, avukatlar, hâkimler veya başka kişilere yönelik görevinin gereklerine uygun olmayacak bir şekilde tek taraflı olarak iletişimleri başlatmaz ve tekrar etmez,
- Mevzuata uygun olarak kılık kıyafetine özen gösterir,
- Sosyal medya kullanımında mesleğe yaraşırlık ilkesine uygun davranır.
Etik Kurallara Aykırı Hareket Edilmesi Durumunda Adalet Personelinin Disiplin Sorumluluğu
Yazı işleri veya icra ve iflâs dairesi memuru kamu görevlisi olduğu için, bir etik ilkeye aykırı hareket ettiği takdirde, Devlet Memurları Kanunu’nda öngörülen bir disiplin cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Bu yaptırımlar, herhangi bir kamu görevlisine benzer bir konuda uygulanacak olandan farklılık arz etmemektedir. Nitekim, genel olarak baktığımızda, bir etik kuralın ihlalinin ağırlığına bağlı olarak, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, Devlet memurluğundan (meslekten) çıkarma yaptırımlarından birinin uygulanması mümkündür.
Avukatlar Bakımından
Avukatlık Etik (Meslek) Kuralları
Hukukumuzda avukatların tâbi oldukları etik kurallara ilişkin olarak Avukatlık Kanunu’nda çeşitli düzenlemeler bulmak mümkündür. Kanunda hukuk ve adalet etiğine ilişkin pek çok temel etik kurala yer verildiği gibi, avukatlık mesleğinin kendisinden doğan kurallara da işaret edilmektedir. Bununla birlikte konuya ilişkin aslî pozitif metin, bizzat avukatların meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği tarafından kaleme alınan Avukatlık Meslek Kurallarıdır.
Bağımsızlık
Avukatın bağımsızlığını hem bu mesleğin icrası hem meslek örgütleri bakımından gözetmelidir. Buna göre:
- Avukat aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya uzman görüşü (mütalaa) vermiş olursa,
- Aynı konu bakımından hâkim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa bu durum onun bağımsızlığına gölge düşürecektir. Bu durumda avukat, kendisine teklif olunan işi reddetmek zorundadır (bkz. AvK m. 38, f. 1, b. (b)).
Tarafsızlık
Avukat hiç şüphe yok ki, bir hukuk davasında davacıyı veya davalıyı, ceza davasında ise sanığı temsil etmekte; yargısal işlemleri, temsil ettiği tarafın lehine bir sonuç elde etmek amacıyla gerçekleştirmektedir. Ne var ki bu durum, avukatın temsil ettiği tarafla bütünleşmesi, uyuşmazlığı ve davayı artık kendi kişisel meselesi olarak göreceği anlamına gelmemektedir. Avukat bundan özellikle kaçınmalıdır. Bu durum, aslında avukatın bağımsızlığıyla da doğrudan ilgilidir. Çünkü avukatın işi kendi kişisel meselesi görmesi, onun etki altında kalmadan, objektif hareket etme imkânını da kısıtlar.
Dürüstlük
Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve tam bir sadakatle yürütür. Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Öyle ki özel yaşantıda dahi buna özen gösterilmelidir.
Olgunluk ve Nesnellik: Avukat yazarken de konuşurken de düşüncelerini olgun ve nesnel bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır. Avukat, aynı dava içinde birbirine karşıt isteklerde bulunamaz. Avukat savunma için zorunlu olmadıkça davanın uzaması sonucuna varacak isteklerden kaçınır.
Tanıklar ile olan ilişkilerde: Avukat ileride tanık olarak dinlenecek kimselerden istisnai olarak bazı konuları öğrenmek zorunda kalmış olursa bu kişileri etkilemiş olma şüphesi altına düşmekten kaçınmalıdır. Bu çerçevede avukat:
- Tanıklara önerilerde bulunamaz,
- Onlara (mahkemede, keşif sırasında veya benzer bir durumda) nasıl hareket edecekleri hakkında talimat veremez.
Müvekkiller İle Olan İlişkilerde: Avukat müvekkiline davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşünü açıklayabilir. Fakat, bunun bir güvence olmadığını özellikle belirtir. Avukat aynı davada birinin savunması, öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez. Nitekim bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdır. Öte yandan avukat, el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak, işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer.
Haksız ve Yolsuz (Uygunsuz) Teklifin Reddi: Avukatın doğruluk çerçevesinde hareket etmesi, bazı işlerin reddi zorunluluğunda da kendisini gösterir. Nitekim avukat, kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa teklif edilen işi reddetmek zorundadır.
Ehliyet, Özen ve Mesleğe Yaraşırlık
İşin esası bakımından, avukat kendisine teklif edilen işi gerekçe göstermeden reddedebilir. Takdirine esas olan nedenleri açıklamak zorunda bırakılamaz. Öte yandan avukat, zamanının ve yeteneklerinin erişemediği bir işi kabul edemez.
Sır Saklama
Avukat, kendisine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi gerek Türkiye Barolar Birliği veya baro organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendiği hususları saklamakla yükümlüdür (AvK m. 36). Avukatın sır saklama yükümlülüğüne tâbi olması bakımından sır sahibinin müvekkili olması şart değildir. Örneğin salt danışmak amaçlı bir başvuru sebebiyle dahi öğrenilen bilgiler de avukat için sır sayılır. Hatta bu sır, karşı tarafa ait dahi olabilir. Böyle bir durum bu etik ilke bakımından farklı bir sonuç doğurmaz. Öte yandan avukatlar arasında “özeldir” kaydı taşıyan yazışmalar da yazanın rızası olmaksızın açıklanamaz. Avukat, sırrı süresiz olarak saklar, meslekten ayrılsa dahi sır saklama yükümlülüğü devam eder.
Reklam ve Menfaat Elde Etme Yasağı
Avukat salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır. Avukat, yalnız adres değişikliğini reklam niteliğini taşımayacak biçimde ilan yoluyla duyurabilir. Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliğini taşıyabilecek aşırılıkta olamaz.
Avukatlık Etiğine Aykırılık ve Disiplin Yaptırımı
Bu cezalar, en hafifinden en ağırına, uyarma, kınama, para cezası, işten çıkarma, meslekten çıkarma olarak sayılmıştır.
Uyarma: Avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir.
- Baronun yardımlaşma sandığının yönetici sıfatıyla da görev yapan bir avukatın aidat borcunu ödemiyor olması,
- Avukatın diğer yargı mensupları hakkında eleştiri sınırlarını aşan uygunsuz söz ve ifadelerde bulunulması
- Avukatın bir meslektaşı aleyhine açtığı davayı veya başlattığı icra takibini bağlı bulunduğu baroya bildirmemesi,
- Haklı bir gerekçe yokken, tahsil edilen paranın alıkonulması veya müvekkile geç teslim edilmesi,
Elbette bu saydığımız haller, niteliği itibariyle daha ağır ise, avukatın bir diğer yaptırım ile karşılaşması söz konusu olabilir.
Kınama: Mesleğinde ve davranışında kusurlu sayıldığının avukata bildirilmesidir. AvK m.136 hükmü, Avukatlık Kanunu’nun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama cezasının uygulanacağını öngörmektedir. Bu hâller esas itibariyle şunlardır:
- Avukatlık görevinin, mesleğin kutsallığına yakışır özen, doğruluk ve onur içinde yapılmaması. Örneğin, mesleki çalışmasında görevini yapmamak veya bu görevin gerektirdiği dürüstlüğe uygun davranmamak.
- Sır saklama yükümlülüğünün ihlali
- İşin reddedildiğinin iş sahibine bildirilmemesi,
- İşin reddi zorunluluğuna aykırı hareket edilmesi,
- Geçici olarak görevlendirilen avukatın görevini yapmaması,
- Büro edinmeme, avukatlık bürosunda mesleğin icrası dışında eleman çalıştırma,
- Çekişmeli bir hakkı edinme, çıkar karşılığı iş alma
- Mahkemelere çıkarken resmî kılığa uygun giyinmeme (duruşmaya cübbesiz girme),
- Uygun olmayan bir yerde (örneğin adliye kantininde veya koridorunda) danışmanlık verme,
- Dosya tutmaktan veya kaleme alınan bir yazı yahut taslağı imzadan imtina etme,
- Reklâm yasağına aykırılık.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, ilk defa kınama cezası verilen bir halin varlığı, avukata mutlaka kınama cezası verileceği anlamına gelmemektedir. Eylem veya işlemin ağırlığı, bir diğer cezanın uygulanmasına da yol açabilir.
Para cezası: On bin liradan yüz elli bin liraya kadar verilebilir. Bu ceza, avukatın eylem ve davranışında kusurlu sayıldığının saptanması (kural olarak kınama cezasını gerektirebilecek bir durumun varlığı) halinde, kusurun ağırlığı, devam ediyor olması, zararın giderilmemiş olması ve Av.K m. 158 hükmünde öngörülen ilkelere açık aykırı olması durumunda doğrudan uygulanabilir. Öte yandan bir disiplin suçunun tekerrürü halinde de bu ceza uygulanacaktır.
İşten çıkarma: Avukatın veya avukatlık ortaklığının üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere meslekî faaliyetlerinin yasaklanmasıdır. Önceki davranışların ağırlığı veya tekerrürü halinde para cezası yerine uygulanabilir.
Meslekten çıkarma: Avukatlık ruhsatnamesinin geri alınarak avukatın adının baro levhasından silinmesi ve avukatlık unvanının kaldırılmasıdır. AvK m. 136 hükmü, aynı kanunun 5. maddesinin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyilmesi hâlinde meslekten çıkarma cezasının uygulanacağını belirtmektedir. Bu sebepler, aynı zamanda avukatlık mesleğine kabule engel hâllerdir.
Bilirkişiler, Arabulucular ve Uzlaştırmacılar Bakımından
Bilirkişiliğe İlişkin Etik Kurallar
Hukukumuzda 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu, bilirkişilerin tâbi olduğu etik kurallara işaret etmiştir. Daha sonra bu etik kurallar 2017 yılında yayımlanan Bilirkişilik Yönetmeliği ile açıklanmıştır. Giriş kısmında işaret ettiğimiz genel etik ilkeler çerçevesinde, söz konusu düzenlemelerde yer verilen bu etik kurallar;
- Bağımsızlık
- Tarafsızlık, dürüstlük, objektiflik
- Menfaat elde etme yasağı
- Sır saklama yükümlülüğü
- Reklam yasağı
Bilirkişilik Etik Kurallarına Uyulmamasının Yaptırımı
Bilirkişilik görevinin etik kurallara uygun yerine getirip getirilmediği, başta bizzat görevi tevdi eden hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından gözetilir. Öte yandan bilirkişinin denetimi ve etik kurallara aykırılık hâlinde gereken tedbir veya yaptırımları almakla görevli mercii Bilirkişilik Bölge Kuruludur. Listeye kayıtlı bilirkişiler bakımından bilirkişilik bölge kurulu, uyarma, bir yıla kadar geçici süreyle listeden çıkarma veya sicilden ve listeden çıkarma yaptırımlarından birinin uygulanmasına karar verebilir.
Arabuluculuk: Üçüncü bir kişinin (arabulucunun) özel hukuktan kaynaklanan bir uyuşmazlık içinde bulunan tarafları bir araya getirerek aralarındaki iletişimi kolaylaştırdığı ve tarafların bu sayede aralarındaki uyuşmazlığı çözme imkânını kendilerinin bulabildiği bir alternatif uyuşmazlık çözümüdür.
Uzlaştırma: Uzlaştırma ise eğitimli bir uzlaştırmacının yardımıyla, suçun mağduru ile failinin, güvenli ve denetimli bir ortamda bir araya getirilmesi sürecini ifade eder.