AFET PSİKOLOJİSİ VE SOSYOLOJİSİ - Ünite 2: Afetlerin Yetişkinler Üzerindeki Psikososyal Etkileri ve Destek Yaklaşımları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Afetlerin Yetişkinler Üzerindeki Psikososyal Etkileri ve Destek Yaklaşımları

Afetlerin Psikososyal Etkileri

Afetlerin bireyler üzerindeki psikososyal etkilerinin anlaşılması önemli görülmektedir. Çünkü afetler kendine özgü ayırt edici özellikleri sebebiyle bireylerin fiziksel sağlığını, psikolojik sağlığını ve yaşadığı sosyal çevreyi derinden etkileyebilmektedir. Afet deneyiminin kendine özgü ayırt edici özellikleri ise şöyle sıralanmaktadır;

  1. Tahmin edilebilir olmaması
  2. Kontrol edilebilir olmaması
  3. Beklenti ve hayalleri boşa çıkarması

Yukarıda belirtilen ayırt edici özellikleri sebebiyle afetler bireyler üzerinde çeşitli psikososyal etkiler yaratabilir. Bu psikososyal etkilerden en yaygın görülenlerden bazıları ise şöyle sıralanabilir;

  • Güvenlik hissini azalması ya da kaybolması
  • Kontrol hissinin kaybolması
  • Geleceğe yönelik umutlarının kaybolması
  • Özgüven kaybı
  • Alkol ve madde kullanımına yönelim

Bu yaygın etkilerin bireyleri hangi düzeyde etkileyeceği kesin olarak bilinmemekle birlikte bazı risk gruplarının bu etkileri daha çok hissedeceği belirtilmektedir. Afetten daha olumsuz etkilenme eğilimine sahip risk grupları ise şöyle sıralanmaktadır;

  • Kadınlar
  • Yaşlılar
  • Engelliler
  • Belirli kültürel ve etnik gruplar
  • Dezavantajlı sosyoekonomik gruplar
  • Acil durumları çalışanları

Afetler sonrası gözlemlenen psikososyal etkilerin anlaşılmasında, afetin ardından ne kadar süre geçtiği ve afeti yaşayan toplumun iyileşme ve toparlanmayı hangi düzeyde gerçekleştirdiği önemli taşımaktadır. Afet sonrası toparlanma ile ilgili olarak dördü afet sonrası olmak üzere altı genel aşamanın varlığından söz edilemektedir. Bu aşamalar ise şöyle sıralanmaktadır;

  • Afet öncesi aşama
  • Etki aşaması
  • Kurtalmal/Kahramanlık aşaması
  • Balayı aşaması
  • Hayal kırıklığı aşaması
  • İyileşme/toparlanma aşaması
  1. Afet öncesi aşama: Bu aşama afetin özelliklerine bağlı olarak birkaç dakika ya da birkaç ay sürebilir ve uyarı ve tehdit olmak üzere iki aşamadan meydana gelmektedir. Afet öncesi uyarını varlığı suçluluk duygusu oluşturabilirken, herhangi bir uyarının olmaması ise güvensizlik duygusu yaratabilir. Tehdit ise bireyde korku ve belirsizlik duygularını tetikleyebilir.
  2. Etki aşaması: Bu aşamada afetin özelliklerine bağlı olarak şok, panik, korku ve şaşkınlık gibi çeşitli tepkiler görülebilir.
  3. Kurtalmal/Kahramanlık Aşaması: Afetten sonra hemen başlayan ve sıklıkla kısa süren bu dönemde bireyler kendi ve başkalarının hayatlarını ve mülklerini korumaya çalışırlar. Aile üyeleri, yakınlar, bölgedeki acil durum çalışanları bu aşamada destek kaynakları arasında yer almaktadır.
  4. Balayı aşaması: Afetten birkaç gün sonra başlayan ve yaklaşık bir hafta kadar süren bu aşamada toplumdaki bağlar güçlenir, bireylerin devletten ve sivil toplum örgütlerinden alacakları yardımlara yönelik beklentileri artar. Gönüllü destek çağrıları yapılır ve maddi destek toplanır.
  5. Hayal kırıklığı aşaması: Bu aşamada bireyler ve toplum gerçekliği ve kısıtlılıkları daha net görmeye başlarlar. Bu dönemde toparlanmanın uzaması ve yerine getirilmemiş olan vaatler ya da yetersiz nedeniyle bireyler zorluklar yaşamaktadır.
  6. İyileşme/Toparlanma Aşaması: Afetten sonra uzun yıllar süren bu aşamada bireyler maddi, manevi, açıdan toparlanma hissi yaşarlar.

Afetler ve Yetişkinlerde Ruh Sağlığı

Afetler ruh sağlığı açısından bakıldığında, belirli bir bölgede aniden ortaya çıkan, kolektif stres yaratan, önemli derecede kayıplara yol açan, toplumsal ve bireysel yaşantıyı sekteye uğratan travmatik olarak tanımlanabilir.

Travmatik olaylar doğal hayatın akışını bozan çeşitli kayıplara neden olabilmektedir. Bu kayıplardan bazıları şöyle sıralanabilir:

  • Maddi kayıplar (ör. ev, eşyalar, iş)
  • Ev, iş, okul, düzen, yer değişikliği, alışkanlıklar
  • Aile üyeleri, akrabalar, komşular, arkadaşlar
  • Kendine ve diğerlerine güven

Aynı ‘afet ya da travmatik’ olay deneyimi yaşayanların tamamı, birebir aynı tepkileri, herkesle aynı zamanda ve aynı süreklilikte göstermez. Afet olaylarına uyumu etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:

  • Kişisel geçmiş
  • Kişilik özellikleri
  • Afet öncesi yaşanan travmatik olaylar
  • Başa çıkma tarzı ve sahip olunan kaynaklar
  • Afet sırasında maruz kalınan şiddet
  • Sosyal destek

Afet sonrasında bireyler çeşitli davranış bozuklukları gösterebilirler. Afet sonrasında ilk iki gün veya dört hafta içerisinde bireylerde görülen akut stres tepkileri şu şekilde sıralanabilir;

  • Dikkati toplamada zorlanma
  • Geçmişi göre artmış sinirlilik hâli
  • İçine kapanıp hiç konuşmama veya sürekli olayla ilgili konuşma, detayları tekrar tekrar anlatma
  • Gerginlik, yorgunluk, uyuma güçlüğü
  • Ani irkilme ve tedirginlikle

Yapılan araştırmalara göre, yaşanılan bir travma sonrasındaki üç ila altı ay arasında bireylerin %75’i belirgin olarak iyileşmekte ve sadece %25’i akut stres tepkileri veya bozukluğu yaşamaktadır. Bir yıl içinde ise toplamda bireylerin %82,5’inde tamamen iyileşme görülmektedir.

Bununla birlikte, bireyler travmatik bir olayın ardından çeşitli psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Afetler sonrasında en yaygın görülen sorunların başında Travmatik sonrası stres bozukluğu (TSSB) gelmektedir. Yürütülen araştırmalara göre TSSB’nin afeti doğrudan yaşayanlar arasındaki yaygınlığınn %30 ve %40 arasında, genel toplumdaki yaygınlığının %5 ve %10 arasında ve yardım çalışanları arasındakinin ise %10- %20 arasında olduğu görülmüştür. Bununla beraber, TSBB yaşayan hastalar çeşitli belirtiler gösterirler. TSSB yaşayan hastalar;

  • olayı yeniden yaşama (hatırlama)
  • olayı hatırlatan herhangi birşeyden kaçınma
  • aşırı uyarılma ve aşırı tepki gösterme biçiminde yer alan belirgin olumsuz değişiklikler ve
  • düşüncelerde ve duygularda olumsuz değişiklikler

olmak üzere dört temel belirti gösterirler.

Diğer taraftan, travmatik bir olay yaşayan bireylerin TSSB yaşama olasılığı aynı değildir. Kimi bireyler TSSB yaşama olasığı bakımında daha çok risk altındadırlar. TSSB yaşama bakımından daha çok risk altında olan gruplar şöyle sıralanabilir;

  • Travmayı doğrudan ve şiddetli şekilde yaşayanlar
  • Yoğun kayıp yaşayanlar (kişi ve mal/mülk)
  • Olay öncesinde yakın bir tarihte kayıp yaşayanlar
  • Olay öncesinde psikolojik sıkıntıları olanlar
  • Evinden ya da yaşadıkları toplumdan ayrılmak zorunda kalanlar
  • Boşanma ya da iş kaybı gibi stres verici etkenlere maruz kalanlar
  • Sosyal çevreden yeterli destek alamayanlar
  • Uzun dönemde uyumlu olmayan başa çıkma yolları (ör. duygu odaklı başa çıkma) kullananlar
  • Bazı kişilik özelliklerine (ör. duygusal ve davranışsal tutarsız/dengesiz kişilik özelliği) sahip olanlar
  • Kadınlar

Travmatik olaylar sonrasında bireyler TSSB’ye ek olarak birden çok sıkıntıyı aynı anda yaşayabilmektedirler. Bunlardan en yaygın görülenleri;

  • Depresyon,
  • Kaygı bozuklukları,
  • Alkol ve madde kötüye kullanımı

olarak sıralanmaktadır.

Afet gibi travmatik olayların olumsuz etkilerinin yanında bazı olumlu etkileri de olduğu çeşitli araştırmalar tarafından ortaya koyulmuştur. 1990’ların başlarından itibaren travmatik olaylar yaşamış bireylerde olumlu dönüşümler bildirilmeye başlanmıştır. Yaklaşık son yirmi yılda, travma psikolojisi alanında, travma sonrası gelişim (TSG) olarak adlandırılan bu değişim oldukça popüler bir araştırma konusu olmuştur. TSG, stresli, travmatik yaşam olayları arasında yer alan afetler sonrasında, zorluklarla başa çıkma sonucunda, bazı bireylerde olumlu değişimler olarak tanımlanmaktadır. Bireyler afetler gibi travmatik olayların ardından;

  • Ölüm korkusundan sıyrılma,
  • Hayattaki öncelikleri belirleme,
  • Olumsuzluklarla daha iyi başa çıkmaya başlama,
  • Daha hoşgörülü ve sabırlı hâle gelme,
  • Kendine olan güvenin artması.

gibi olumlu dönüşümler yaşayabildiği belirtilmektedir.

Tedeschi ve Calhoun’un modeline (1996) göre ise, bireyler bu süreçte beş farklı alanda değişim yaşamaktadır. Bu değişim alanları ve travmatik olaylar sonrası bu türde gelişim yaşayanlarda çok sık rastlanan ifadeler şöyle sıralanmaktadır:

  1. Yeni olanakların algılanması: “Yaşadığım bu olaydan sonra hayatıma yeni bir yön verdim”, “Hayatımı daha iyi ve yararlı şeyler yaparak geçirebileceğimi anladım”
  2. Kişiler arası ilişkilerin güçlenmesi: “Bu yaşadığım olay sonrasında zor zamanlarda başkalarına güvenebileceğimi anladım”, “Kendimi diğer insanlara daha yakın hissetmeye başladım”
  3. Bireysel güçlülük: “Bu olaydan sonra düşündüğümden daha güçlü olduğumu anladım”, “Olayları olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim”
  4. Manevi değişim: “Olaydan sonra manevi konuları daha iyi anladım”
  5. Yaşamın kıymetini anlama: “Olaydan sonra, yaşadığım her günün değerini anladım”

Afetler sonrası yaşanılan bu olumlu dönüşümleri etkileyen bazı özellikler vardır. TSG düzeyini arttıran bazı faktörler şunlardır;

  • Sosyodemografik özellikler (kadınlar, evli olanlar, gençler)
  • Kişilik özellikleri (iyimser olanlar; deneyi- me açık olanlar)
  • Olaya ilişkin faktörler
  • Olay üzerinden geçen zaman
  • Olay sonrasında sosyal destek
  • Olay hakkında düşünme tarzı
  • Olay ile baş etmede kullanılan yöntemler.

Bunun yanında, TSG gösterme durumu bireyler arasında farklılık gösterebilmektedir. Yapılan bazı araştırmalara göre travma sonrası en çok olumlu gelişimin kadınlarda ve genç yaştakilerde ve afete daha çok maruz kalanlarda olduğu görülmüştür.

Afet psikolojisi alanında afet sonrasında olumlu gelişim kavramına benzer diğer bir kavram ise psikolojik dayanıklılık ya da yılmazlıktır. Psikolojik dayanıklılık, stres ya da olumsuzluklar karşısında olumlu uyum sağlama becerisidir. Aynı zamanda, psikolojik dayanıklılık tekli ya da çoklu travmatik olaylara maruz kalan bireylerin psikolojik sağlığını koruma becerisi olarak da tanımlanmaktadır.

Afet psikoloji alanında bireylerin dayanıklılığını arttıran etkenler ile dayanıklılığın ortaya çıkmasını ya da artmasını engelleyen etkenler üzerine birçok çalışma yapılmaktadır. Bu araştırmalara göre dayanıklılığını arttıran etkenler şunlardır:

  • Demografik özellikler,
  • Bireyin olumlu duygu yaşama kapasitesi,
  • Dini inanç ve maneviyat gibi kişisel özellikler

Diğer taraftan bazı faktörlerin bireylerin zorluklara dayanma gücünü düşürebilmektedir. Dayanıklılığı engelleyen faktörler ise şöyle sıralanabilir;

  • Karamsarlık gibi kişilik özellikleri,
  • Maddi kaynakların yetersiz olması
  • Bölgeden afet nedeniyle ayrılmak zorunda kalma

Yetişkinlerde Psikososyal Destek Yaklaşımları

Psikososyal destek uygulanırken, afet yaşantısı ve genel olarak müdahaleler ile ilgili göz önünde bulundurulması gereken çeşitli ilkeler ve yönergeler bulunmaktadır. Bu ilkeler ve genelgeler şöyle sıralanmaktadır;

  1. Afet yaşayan herkes bu deneyimden bir şekilde etkilenir.
  2. Afet travması ikiye ayrılır.
  3. Afet sırasında ve sonrasında birçok insan kendini toparlayabilir ve hayatına devam edebilir, ancak sosyal ve iş yaşamında daha az etkili olabilir.
  4. Afet sonrası bireylerin gösterdikleri stres tepkilerinin çoğu normal dışı bir olaya verilen normal tepkilerdir.
  5. Afete maruz kalanların duygusal tepkilerinin çoğu, afetin günlük yaşamda neden olduğu sorunlara bağlı olarak ortaya çıkar.
  6. Afet sonrası destek uygulamaları bazı durumlarda “ikinci bir afet” hâline gelebilir.
  7. Birçok birey afet sonrasında ruh sağlığı hizmetlerine ihtiyaç duymadığını düşünür ve bu nedenle, bu hizmetlere yönelik başvuru yapmayabilir.
  8. Afete maruz kalanlar afet sonrası tüm yardımları ve desteği ret edebilirler.
  9. Afetler sonrası ruh sağlığı hizmetleri sıklıkla psikolojik olmaktan ziyade pratiktir.
  10. Afet ruh sağlığı hizmetlerinin sunuldukları topluma uygun hâle getirilmesi gerekir.
  11. Ruh sağlığı çalışanlarının geleneksel yöntemleri bir kenara koyması, ruh sağlığı etiketlerini kullanmaktan kaçınması ve müdahale için etkin bir destek programı kullanılmalıdır.
  12. Afetzedeler diğerlerinden gelen etkin ilgi ve alakaya yanıt verirler.
  13. Müdahaleler afet sonrası bulunulan aşamalarla uyumlu olmalıdır.
  14. İyileşme için sosyal destek sistemleri çok önemlidir.

Afetler sonrası uygulanacak psikososyal destek dört katman hâlinde incelenmektedir. Bu katmanlar şu şekilde sıralanmaktadır;

  1. Temel hizmetler ve güvenlik
  2. Toplumsal destek ve aile desteği
  3. Odaklı ve genel hizmetler
  4. Özel hizmetler

Temel hizmetler ve güvenlik; Güvenli, sosyal açıdan uygun ve bireylerin itibarını koruyan temel hizmetlerin sağlanmasına yönelik çalışmaları içerir.

Toplumsal destek ve aile desteği; Sosyal ağların etkinleştirilmesi, çeşitli yaş grupları için destekleyici programları içerir.

Odaklı, genel hizmetler; Belirli sorunlar için uzmanlar tarafından sunulan hedefe yönelik bireysel müdahaleler ya da aile ve grup müdahaleleri içerir.

Özel hizmetler; Ruh sağlığı uzmanları tarafından sunulan ileri düzey psikolojik, psikiyatrik ya da sosyal hizmetleri içerir.

Psikososyal destek uygulamaları, sekiz araca ya da bileşene sahiptir. Bunlar ise şöyle sıralanmaktadır;

  1. İhtiyaç ve kaynak değerlendirmesi
  2. Psikolojik ilk yardım
  3. Sevk etme ve yönlendirme
  4. Bilgi merkezi oluşturma
  5. Toplumu harekete geçirme
  6. Sosyal projeler ve eğitimler
  7. Destek uygulamaları

İhtiyaç ve kaynak değerlendirmesi; Afetten kimlerin, ne şekilde etkilendikleri, sorunlar, ihtiyaçlar, mevcut kurumlar ve hizmetler hakkında değerlendirme yapılır.

Psikolojik ilk yardım; Temel psikolojik bilgiler verilir ve afete maruz kalanların yaşadıklarını ve duygularını ifade etmesine yönelik çalışmalar yapılır.

Sevk etme ve yönlendirme ; Ciddi psikolojik sıkıntıları olanların uzmanlara ve kurumlara yönlendirmesi yapılır.

Bilgi merkezi oluşturma; Afetzedelerin ihtiyaç duya bilecekleri konularda bilgi almalarına yönelik erişilebilir merkezlerin oluşturulmasıdır.

Topluma harekete geçirme; Bireylerin kendine yardım ve bakım becerilerini geliştirmek amacıyla, iç ve dış kaynak lardan yararlanarak afet sonrası sorunlara çözüm bulmaya çalışılır.

Sosyal projeler ve eğitimler; Bireyleri harekete geçirmek, başa çıkma kapasitelerini artırmak ve afet sonrası azalan kontrol hissini güçlendirmek için projeler yapılır.

Destek uygulamaları; Yardım çalışanlarına psikososyal destek verilir.

Afet sonrası ruh sağlığına yönelik psikososyal müdahaleler, afetten sonra geçen zamana göre değişkenlik göstermektedir. İlk sırada, afetten sonraki yaklaşık 72 saati kapsayan akut dönemde kaynak ve ihtiyaç analizleri ile birlikte psiko ilk yardım (PİY) yapılır. Psikolojik ilk yardım , afetler sonrası zorluk yaşayan, desteğe ve yardıma ihtiyacı olan bireylere sunulan insani ve destekleyici müdahaleleri kapsar. PİY’in izle, dinle ve bağlantı kur olmak üzere üç temel eylem ilkesi bulunmaktadır. PİY’in eylem ilkeleri ve bu ilkeler kapsamında yapılması gerekenler şöyle sunulmuştur;

0) Hazırlan:

  • Kriz olayı hakkında bilgi edinin.
  • Mevcut hizmetler ve destekler hakkında bilgi edinin.
  • Emniyet ve güvenlik problemleri hakkında bilgi edinin.
  1. İzle:
    • Güvenliği kontrol edilir.
    • Acil temel ihtiyaçları olan kişileri kontrol edilir.
    • Ciddi stres tepkileri gösteren insanları kontrol edilir.
  2. Dinle:
    • Desteğe ihtiyacı olabilecek insanlara yaklaşılır.
    • İnsanların ihtiyaç ve kaygılarını sorulur.
    • İnsanları dinleyin ve sakinleşmelerine yardımcı olunur.
  3. Bağlantı kur:
    • İnsanların temel ihtiyaçlarını bildirmelerine ve hizmetlere ulaşmalarına yardım edilir.
    • Problemleriyle baş etmelerine yardım edilir.
    • Bilgi verin.
    • İnsanların sevdikleriyle bağlantı kurmasına ve sosyal destek sağlamasına yardım edilir.

Afetten sonraki dönemde TSSB gibi stres ile ilişkili bozuklukları olan bireyler için uzun vadede psikoterapi ya da farmakoterapi önerilmektedir. Bu terapi  yaklaşımlarının amaçları şöyle sıralanmaktadır;

  1. Stresle ilişkili psikolojik bozuklukların şiddetini azaltmak, travma ile ilişkili eşlik eden depresyon, madde kötüye kullanımı gibi sorunları önlemek ya da hafifletmek,
  2. Bireyin günlük işlevini geri kazandırmak ya da iyileştirmek,
  3. Daha önce tedavi edilmiş sorunların nüksetmesini engellemek ve/veya
  4. Travmatik olayın getirdiği tehlikeyi bireyin kişisel güvenlik, risk, önleme ve korunma şemaları bağlamında anlamlandırılmak  olmaktadır.