AFET YÖNETİMİ I - Ünite 1: Afet Yönetimi ve Temel Kavramlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Afet Yönetimi ve Temel Kavramlar

Ünite 1: Afet Yönetimi ve Temel Kavramlar

Giriş

Afet yönetimi çalışmalarının mutlaka ama mutlaka afet yönetiminin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarını kapsayacak şekilde, risk azaltma odaklı yapılması gerekir.

Temel Tanım ve Kavramlar

Afet yönetiminin çok paydaşlı ve çok disiplinli bir yapıya sahip olmasından dolayı, ortak bir dil ve anlayış birliği oluşturulmasında bazı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Bu sıkıntıları minimum düzeye indirebilmek için afet yönetimi ile ilgili verilen/verilecek olan eğitimlerde “ortak kabul gören kavram ve tanımların kullanılması” büyük önem taşımaktadır.

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından da bu eksiklik görülmüş ve bir sözlük hazırlanmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmalardan sonra “Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü”, dil birliğini sağlayacak şekilde hazırlanmış ve ilgili tüm birimlere dağıtılmıştır.

Afet yönetimi sistemi içinde çok sık olarak kullanılan acil durum; büyük, fakat genellikle yerel imkânlarla baş edilebilen çapta, ivedilik gerektiren tüm durum ve hâller şeklinde tanımlanır.

Afet ise toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay şeklinde tanımlanmaktadır. Çok karıştırılan kriz, kriz yönetimi, acil durum yönetimi ve afet yönetiminin tanımlarını yapmak ve aralarındaki farkları ortaya koymak gerekirse, kriz; normal düzeni bozan, toplum için olumsuz sonuçlar doğurma olasılığı bulunan fiziksel, sosyal, ekonomik ve politik olayların ortaya çıkması hali şeklinde tanımlanmaktadır.

Kriz yönetimi ise kriz hali şartları süresince uygulanan, durumu normale döndürmeyi amaçlayan geçici bir yönetim biçimidir diye tanımlanır. Afet yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afet sonucu doğuran olaylara zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edilmesi ve afetten etkilenen topluluklar için daha güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturulabilmesi için toplumca yapılması gereken topyekûn bir mücadele süreci olarak tanımlanmaktadır.

Afet yönetiminin, kriz ve acil durum yönetiminden en önemli farkı sürekli olmasıdır. Kriz yönetimi ve acil durum yönetimi ise sürekli değildir, belirli bir zamanla sınırlıdır ve acil durum veya kriz yönetimini gerektiren olay ve nedenler ortadan kalktığında sona erer.

Kriz ve acil durum arasındaki ortak yönler ise krizin ve acil durumun olayın ortaya çıkması ile başlaması, pik seviyeye ulaşması, alınacak önlemlerle krize veya acil duruma neden olan sebeplerin ortadan kalkması ile normale dönüşün sağlanması ve sürecin tamamlanmasıdır.

Acil durum ve afet yönetimi arasındaki en önemli fark acil durumun sürekli olmayıp, acil durum olarak değerlendirilen bir olayın meydana gelmesi ile başlayarak pik seviyeye ulaşması ve acil durumu gerektiren nedenler ortadan kalktığında sona eren bir yönetim şekli olmasıdır.

Afet ve acil durum hallerinde; arama, kurtarma, tıbbi ilk yardım, tedavi, defin, salgın hastalıkları önleme, yiyecek, içecek ve giyecek temini, acil barındırma, ısıtma, aydınlatma, ulaştırma, enkaz kaldırma, altyapıyı asgari seviyede çalışır hale getirme, akaryakıt gibi acil hizmet ve ihtiyaçların karşılanması “Acil Yardım” diye isimlendirilir.

Kurumların afetle ilgili çalışmalarında, özellikle zarar azaltma ve hazırlık konularında görev yapan idareci konumundaki kişilere de afet yöneticisi denir.

Afet Yönetimi

Türkiye’de afetler tarihi ve afetlerle mücadele tarihi ile ilgili ilk yazılı dokümanlara 1509 depremi sonrası ulaşılabilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan ve büyüklüğü 7,6 civarında tahmin edilen deprem en çok bilgiye sahip olduğumuz ilk afettir. Dönemin padişahının fermanıyla birtakım yapı denetim kuralları ilk kez bu afet sonrası yürürlüğe konulmuştur. Bu kurallar resmi olarak kayıtlara geçen ilk afet öncesi riskleri azaltma çabaları olarak da değerlendirilebilir.

1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun ortadan kalkması ile yerine yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti de kuruluşundan kısa bir zaman sonra önemli bir doğa kaynaklı afet ile sarsılmıştır. 27 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen 8,0 büyüklüğündeki Erzincan depremi genç Cumhuriyet için oldukça ağır sonuçlar doğurmuştur. 1940 yılında Erzincan ve çevresinde 1939 yılında yaşanan deprem hasarlarına yönelik (3773 sayılı “Erzincan’da ve Erzincan Depreminden Müteessir Olan Mıntıkalarda Zarar Görenlere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun”) özel bir kanun çıkartılmıştır. Bununla birlikte 1939 Erzincan Depremi ile başlayan ve 1944 Bolu-Gerede depremi ile biten 5 yıllık ilginç bir sismik süreç yaşanır. Bu süreç 1942 Niksar-Erbaa, 1943 Adapazarı-Hendek, 1943 Tosya-Lâdik ve 1944 Bolu-Gerede depremleri olmuştur. Bu depremlerin yarattığı hasarlar ve ortaya çıkardığı ağır kayıp bilançosu 1944’te 4623 sayılı “Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun” adlı kanunun çıkartılmasına sebep olmuştur.

1958 yılında da 7116 sayılı kanun ile İmar ve İskân Bakanlığı kurulmuştur. Ülkede meydana gelebilecek doğa kaynaklı afetlerden birinci derecede sorumlu kurum olarak kabul edilen bu bakanlık bundan sonraki süreçte de en aktif rolü üstlenen kurumsal yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Afet Kanunu 1968 yılında yeni ihtiyaçların ışığı altında önemli oranda değiştirilmiş ve halen geçerli olan bir kanundur. 1999 yılında yaşanan Doğu Marmara Depremlerinde karşılaşılan ağır bilanço ile baş etmede yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye Afet Yönetimi Sisteminin yeniden sorgulanmaya başlanmasını ve yeni yasal düzenlemelerin yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bir milat olarak kabul edilen 1999 depremleri sonrasında çok sayıda kanun, yönetmelik, kanun hükmünde kararname, tebliğler ve genelgeler çıkartılmıştır.

Afet yönetiminin kronolojik süreci daha önce birçok çalışmada belirtildiği gibi aşağıdaki gibi dört temel safhada incelenir;

  • 1944 öncesi dönem

  • 1944-1958 dönemi

  • 1958-1999 dönemi

  • 1999-Günümüz

Afet yönetimi sadece insanları enkaz altından kurtarmak, yaralıları hastaneye yetiştirmek, su, yemek, giyecek dağıtmak, yangını söndürmek ve benzeri müdahale çalışmalarını sevk ve idare etmek değildir. Aksine afet yönetimi önceliği (müdahale çalışmalarına duyulabilecek ihtiyacı minimize edebilmek için) insanları tehlikelerden korumak ve mevcut riskleri afetler olmadan önce azaltmaya yöneliktir. Afet yönetimi zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme olmak üzere birbirini bütünleyen dört aşamaya ayrılmaktadır. Afet yönetiminin,

Zarar Azaltma ve Hazırlık Aşamaları RİSK YÖNETİMİ, Müdahale ve İyileştirme aşamaları KRİZ YÖNETİMİ şeklinde de isimlendirilmektedir. Afet yönetimi döngüsü aşağıdaki anlamlara gelir;

  • Her aşamada yapılan faaliyetlerin, bir sonraki evrede yapılması gereken faaliyetlerin başarısını doğrudan etkileyeceğini anlatır.

  • Bu nedenle de afet yönetim sistemi, kapsamlı, entegre veya bütünleşik afet yönetimi olarak ta adlandırılır.

  • Sistemin temelinde tüm tehlike ve riskleri dikkate alan zarar azaltma ve hazırlık faaliyetlerinin olaylar olmadan önce, kapsamlı ve birbirleri ile entegre olmuş bir şekilde yürütülmesi yatmaktadır.

  • Zarar azaltma ve hazırlık faaliyetlerinin etkin olarak uygulanamamış olması, olaya müdahale ve iyileştirme aşamalarındaki gayretlerin başarısız olmasına neden olmaktadır.

Afet senaryolarının hazırlanması, uygulama önceliklerinin belirlenmesi ve riskin azaltılabilmesi için genel politika ve stratejik planlarla, uygulama planlarının hazırlanması ve hayata geçirilmesi bu süreç kapsamındadır. Afet risk yönetiminin amacı, afete dönüşebilecek tehlikenin tümüyle ya da kısmen önlenmesi ve olası zararların mümkün olduğunca azaltılmasıdır. Afet yönetiminde etkinlik ise; afet yönetiminin her aşamasında (zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme faaliyetlerinde) merkezi ve yerel düzeylerde yapılması gereken çalışmaların ve elde edilen sonuçların önceden belirlenmiş performans ve hedeflere uygun ve yeterli bir şekilde gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu yaklaşım doğrultusunda afet yönetimi;

  • Bütünleşik: Afetlerin önleme, zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme evrelerinin tümünü içeren,

  • Çağdaş: Tüm imkân ve kaynakları bir noktada toplayan, toplam kalite yönetimini benimseyen ve afeti bir bütün olarak gören,

  • Toplum Tabanlı: Afetlerin dört evresinde de kamu kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin katılımını sağlayan

bir anlayışla uygulanmalıdır ve;

  • Can kaybı ve yaralanmaları önlemeyi;

  • Mal-mülk, sosyo-ekonomik yapı, doğal çevre, kültür ve tabiat varlıklarını korumayı,

  • İş sürekliliğini, hizmetlerin devamını ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamayı

hedeflemelidir.

Çağdaş ve etkin bir afet yönetim sisteminin esasları aşağıda verildiği gibi olmalıdır;

Afet Öncesinde:

  • Meydana gelebilecek afetlerden toplumun en az zarar ve fiziksel kayba uğraması için gereken tüm teknik, idari ve yasal önlemleri afet olmadan önce almalıdır.

  • Mümkün olan hallerde olayları önlemeli, mümkün olmayan hallerde ise arama, kurtarma, ilk yardım ve iyileştirme çalışmalarının en hızlı, verimli ve etkili bir şekilde yapılabilmesini sağlamak için planlar ve hazırlıklar yapmalıdır.

  • Afet zararlarının azaltılması çalışmalarını kalkınmanın her aşamasına dâhil etmeli ve böylelikle mevcut riskin artmasını önlemeli ve sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlamalıdır.

  • Toplumun her kesiminin olayların etkilerinden en az zararla kurtulabilmesi için gerekli bilgilerle donatılmasını sağlayacak eğitim programlarını uygulamalı ve yeterli personeli yetiştirmelidir.

Afet Sırası ve Sonrasında:

  • Mümkün olan en fazla sayıdaki insanı kurtarmalı ve sağlıklarına kavuşmalarını sağlamalıdır.

  • Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerden insan canını ve malını korumalıdır.

  • Afetten etkilenen toplulukların hayati ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa zamanda karşılamalı ve hayatın bir an önce normal hale gelmesini sağlamalıdır.

  • Afetin doğurabileceği ekonomik, sosyal, çevresel ve psikolojik kayıpların en düşük düzeyde olmasını sağlamalıdır.

  • Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturmalıdır.

Evrensel ölçülerde etkin afet yönetimi uygulayabilecek bir kuruluşun;

  • Katılımcı,

  • Açık ve hesap verebilir,

  • Stratejik vizyon sahibi,

  • Tutarlı ve kendini sürekli yenileyebilen (dinamik),

  • Ortak aklı kullanabilen (uzlaşmayla karar alabilen),

  • Adaletli ve eşitlikçi,

  • Afet yönetimini planlayıp uygulayabilen,

  • İşbirliği ve koordinasyon sağlamada yeterli,

  • Kaynak yaratabilen ve kaynaklarını etkin kullanabilen,

  • Toplumun imkân ve kaynaklarını harekete geçirebilen,

  • Olaylara müdahalede zamanında, hızlı ve etkili olabilen

bir kuruluş olmalıdır.

Etkin bir afet yönetiminde sistemin omurgasını oluşturan kurumlar;

  • Bilgili, eğitimli ve deneyimli personellerden oluşturulmalı ve personel eğitim ve tatbikatlarla sürekli geliştirilmeli,

  • Bilgi ve teknolojiye ulaşma ve etkin kullanma kapasitesi yüksek olmalı,

  • Yeterli ve kolay kullanılabilir mali kaynağa sahip olmalı,

  • Bütün paydaşlarla işbirliği yapma ve koordinasyon sağlama yeteneği gibi temel özelliklere sahip olmalı ve mutlaka halkın katılımını sağlamalıdır.

Türkiye’de afet yönetim yapısı üzerinde belirleyici olacak temel ilkeler aşağıda yer almaktadır;

  • Afet yönetimi tüm aşamalarıyla (risk azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme) bir kamu hizmetidir, bu hizmeti almak anayasal bir yurttaşlık hakkıdır.

  • Afet yönetimi (kendi içinde de dallara ayrılan) bir uzmanlık konusudur. Devlet, farklı uzmanlık alanlarının disiplinler arası çalışmalarını koordine ederek uzmanlığı etkin kılan bir afet yönetimi yapısını kurmak ve devamlılığını sağlamakla görevlidir.

  • Devlet afet yönetim sisteminin alt yapısını oluşturma konusunda tek yetkili ve nihai sorumlu olmakla birlikte tek aktör olmak zorunda değildir: Devlet afet yönetimine ilişkin tüm görevleri kendisi yerine getirmeyebilir, gerekli görülen durumlarda devlet dışı aktörleri görevlendirebilir.

  • Yurttaşlar, afet yönetiminin parçalarıdır ve kendileri için yasayla belirlenmiş sorumlulukları yerine getirerek afet yönetimine katkıda bulunmakla görevlidirler.

  • Devlet afet yönetiminin örgütlenmesinde ve gerçekleştirilmesinde kalitenin korunmasından sorumludur.

  • Devlet, afetlerin ve afet yönetiminin maliyetini topluma eşit olarak dağıtmak için gerekli düzenlemeleri yapar ve uygular.

  • Afet yönetimi kritik bir hizmettir, afet yönetimine ilişkin konular yasamada, kamu politikası üretiminde, kaynak planlamasında önceliklidir.

  • Merkezi planlama ve yukarıdan aşağıya uygulamalarla etkin bir afet yönetim sistemi oluşturmak mümkün değildir. Afet yönetimi ancak yerelden merkeze doğru talep, planlama ve uygulamalar ile etkin olabilir. Yerelde karar mekanizmaları da dahil olmak üzere halkın katılımı sağlamak esastır.

Afet Yönetiminin Aşamaları

Zarar azaltma, doğa kaynaklı ve teknolojik kaynaklı tehlikelerle, çevresel bozulmaların afet sonucunu doğurmasını önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla, alınması gereken yapısal ve yapısal olmayan önlem ve faaliyetlerin tümü olarak tanımlanır. Zarar azaltma aşamasında yapılması gereken çalışmaların bir kısmı aşağıdaki gibidir;

  • Afet yönetimi süreç ve uygulamalarıyla ilgili yasal düzenlemelerin (mevzuatın) gözden geçirilmesi ve ihtiyaç halinde yeniden düzenlenmesi,

  • Meydana gelebilecek olaylardan toplumun en az zarar ve fiziksel kayıplarla kurtulabilmesi için gereken teknik, idari ve yasal tüm önlemlerin olaylar olmadan önce alınması,

  • Mümkün olan hallerde olayları önlemek, mümkün olmayan hallerde ise, kurtarma, ilk yardım ve iyileştirme çalışmalarının zamanında, hızlı, verimli ve etkili bir şekilde yapılmasının sağlanması,

  • Yapı ve deprem/afet yönetmeliklerinin, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi,

  • Afet tehlikesi ve riskinin makro ve mikro ölçekte yeniden belirlenmesi, geliştirilmesi ve tehlike haritalarının hazırlanması,

  • Ülke/Bölge için deprem kayıt şebekeleri ve afet erken uyarı ve kontrol sistemlerinin kurulması ve geliştirilmesi,

  • ihtiyaç duyulan bilimsel ve teknik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin planlanması ve uygulanması,

  • Afet zararlarının azaltılması konusunda ilgili her kesimi kapsayan geniş kapsamlı eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi ve toplumda bir zarar azaltma kültürünün oluşturulması,

  • Afet zararlarının azaltılması kavramının, kalkınmanın her aşamasına dahil edilmesi ve uygulamasının sağlanması,

  • Afetlere karşı önleyici ve zarar azaltıcı mühendislik tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması,

Zarar Azaltma Çalışmalarına Örnek olarak ise aşağıdaki çalışmalar gösterilebilir;

  • Afet Tehlikesi ve Riski Belirleme Çalışmaları

  • Kentsel Dönüşüm

  • Riskli binaların tespiti ve riskli olanların yıkılması veya güçlendirilmesi

  • Mikro bölgeleme haritalarının hazırlanması

  • İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporlarının Hazırlanması

  • Afet Bilgi Sisteminin kurulması

  • Kuvvetli Yer Hareketi Kayıt Şebekesinin kurulması ve işletilmesi

  • Türkiye Ulusal Deprem Kayıt Ağının kurulması ve işletilmesi

  • Heyelan ve Kaya Düşmesi tehlike ve riskinin önlenmesi çalışmaları

  • Çığ tehlike ve riskinin önlenmesi çalışmaları

  • Diğer afet tehlike ve riskinin önlenmesi çalışmaları

  • Deprem Bölgeleri Haritası ve Afet / Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmeliklerin hazırlanması

  • Afet Kanunu ve Afetlerle ilgili diğer kanun ve yönetmeliklerin hazırlanması ve uygulanması

  • Afete Maruz Bölge veya Afet Riskli alanların belirlenerek bu bölgede yapılaşmaya izin verilmemesi veya var olanların başka bir bölgeye nakli

Afete hazırlık, afetlere zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edebilmek için afet öncesinde yapılması gereken planlama, eğitim, tatbikat, erken uyarı sistemlerinin kurulması, acil yardım malzeme stoklarının, halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gibi faaliyetlerin sürekli ve sürdürülebilir olarak yürütüldüğü süreç olarak tanımlanır. Hazırlık Aşamasında yapılması gereken çalışmaların bir kısmı aşağıdaki gibidir;

  • Merkezi düzeyde afet yönetimi ile ilgili planların hazırlanması, geliştirilmesi ve güncellenmesi,

  • İl düzeyinde “Afet ve Acil Durum Yönetimi Planlarının” hazırlanması, geliştirilmesi ve güncellenmesi,

  • Bu planlarda görev ve sorumluluk verilen personelin eğitim ve tatbikatlarla bilgi düzeylerinin geliştirilmesi,

  • Gerektiğinde bölge teçhizat merkezleri kurulması ve kritik malzemelerin stoklanması,

  • Arama-Kurtarma faaliyetlerinin örgütlenmesi, geliştirilmesi, eğitimi ve yaygınlaştırılması,

  • Alarm ve erken uyarı sistemlerinin kurulması, işletilmesi ve geliştirilmesi

Hazırlık aşaması çalışmalarına örnek olarak;

  • Her kademede Afet ve Acil Durum Yönetimi ile ilgili planların hazırlanması ve bunların tatbik edilmesi,

  • İl düzeyinde hazırlanmış olan Afet ve Acil Durum Yönetimi planları ile ilgili görüş ve önerilerin hazırlanması ve varsa eksikliklerin giderilmesi,

  • Afet Senaryoları,

  • Eğitim ve Tatbikatlar gibi çalışmalar verilebilir.

Müdahale, afet ve acil durumlarda can ve mal kurtarma, sağlık, iaşe, ibate, güvenlik, mal ve çevre koruma, sosyal ve psikolojik destek hizmetlerinin verilmesine yönelik yapılması gereken çalışmalar olarak tanımlanır. Müdahale aşamasının ana hedefi;

  • Mümkün olan en kısa süre içerisinde, olayın yol açtığı kayıp ve zararlarla, ihtiyaçları ve yapılması gereken faaliyetlerin önceliklerini belirlemek,

  • Zamanında, hızlı, etkili ve iyi organize olmuş arama kurtarma faaliyeti ile mümkün olan en kısa süre içerisinde, çok sayıda insan hayatını kurtarmak,

  • Yaralıların önceliklerine göre, uygun yerlere naklini ve tedavilerini sağlamak,

  • Açıkta kalan insanların barınma, beslenme, tahliye, korunma, ısınma, güvenlik, psikolojik destek vb. gibi hayati gereksinimlerini en kısa süre içerisinde karşılamak,

  • Afetten etkilenen toplulukların hayati ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa zamanda ve en akılcı yöntemlerle karşılamak ve hayatın bir an önce normal hale getirilmesini sağlamak,

  • Afet sonrasında ortaya çıkabilecek olan, yangınlar, salgın hastalıklar, tehlikeli madde yayılmaları vb. gibi ek tehlike ve risklerden insan hayatını korumak,

  • Afetin doğurabileceği ekonomik ve sosyal kayıpların en düşük düzeyde kalmasını veya yaraların bir an önce sarılmasını sağlamak,

  • Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturmaktır.

Bu aşamada yapılan faaliyetlerin bir kısmı aşağıdaki gibidir;

  • Haber ama ve ulaşımın sağlanması,

  • İhtiyaçların belirlenmesi,

  • Arama ve kurtarma çalışmalarının koordineli bir şekilde yapılması,

  • İlk yardım,

  • Tedavi,

  • Tahliye,

  • Geçici iskân yerlerinin kurulması,

  • Yiyecek, içecek, giyecek, yakacak temini,

  • Güvenliğin sağlanması,

  • Hasar tespitinin başlatılarak ön hasar tespitinin yapılması,

  • Tehlikeli yıkıntıların kaldırılması,

  • Yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalıklar vb. gibi ikincil afetlerin önlenmesi.

Müdahale aşamasında yapılan çalışmaların örnek olarak;

  • Afetin büyüklüğü, yeri, zamanı ve etkilerini tespit etmek,

  • Afet haberini alır almaz afetin olası etkilerini tahmin edebilmek için hasar tahmini yapmak,

  • Afet hakkında daha detaylı bilgiler elde etmek için olay mahalline giderek rapor hazırlamak,

  • Afetlerin o yerin genel hayatına etkili olup olmadığının tespit edilmesi,

  • Acil Yardım Ödeneği,

  • Hasar Tespit Çalışmaları,

  • Geçici İskân Çalışmaları,

  • Hak Sahipliği Çalışmaları,

  • Enkaz Kaldırma Çalışmaları,

  • Alt Yapı Çalışmaları,

  • Yer Seçimi ve Planlama Çalışmaları,

  • İmar Çalışmaları,

  • Kalıcı Konut Ön Çalışmaları

gibi çalışmalar verilebilir.

İyileştirme, afetlerden etkilenmiş olan toplulukların ihtiyaçlarının en akılcı yol ve yöntemlerle karşılanması, hayatın bir an önce yeni koşullarda normale döndürülmesi, muhtemel afetlerle baş edebilme imkânlarının geliştirilmesi ve en az zarar görmelerini sağlayacak daha güvenli bir yaşam çevresi oluşturulması için yapılması gereken yasal, kurumsal, fiziksel, sosyal ve ekonomik faaliyetlerin tümünü kapsayan süreç olarak tanımlanır. İyileştirme ve yeniden inşa faaliyetlerinin ana hedefleri;

  • Afete uğramış toplulukların haberleşme, ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon gibi hayati ihtiyaçlarının düzenli biçimde sağlanması,

  • Barınma ihtiyaçlarına kalıcı çözümlerin geliştirilmesi, daha gelişmiş ve güvenli daimi iskânın sağlanması,

  • Kamu hizmetlerinin, eğitim, sosyal ve ekonomik faaliyetler başta olmak üzere günlük yaşamın zaman içerisinde geliştirilerek, normale döndürülmesi ve

  • Afetten etkilenen topluluklar için, daha gelişmiş ve güvenli daimi iskânın sağlanması ve tüm donanımları ile daha gelişmiş bir yaşam çevresi oluşturulmasıdır.