AFETLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİMİ - Ünite 6: İtfaiye Çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: İtfaiye Çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği

İtfaiyeci Görev ve Sorumlulukları

Yangın söndürme oksijen, yanıcı madde ve ısı unsurlarından en az bir tanesi saf dışı edilerek gerçekleştirilir. Buna göre; soğutarak söndürme, havayı kesme, yanıcı maddeyi ortadan kaldırma ve zincirleme reaksiyonu engelleme şeklinde dört söndürme yönteminden biri veya birkaçı yangında uygulanabilmektedir. Kontrol dışına çıkan yangınların durdurulması işlemine söndürme denir. Yangının söndürülmesinde yanıcı madde ortadan kaldırılırsa yangın etkin şekilde söndürülür. Bunun için yanıcı maddeyi ısıdan ayırma, ara boşluğu meydana getirme veya sıvı ya da gaz yakıtın akışını durdurma gibi yöntemler uygulanır. Diğer bir yöntem ise yakıt tükeninceye kadar yangının kontrollü olarak sürmesine izin verilmesidir. Yangına müdahâle stratejisi ölçme ve değerlendirme, hayat kurtarma, havalandırma, sıçrama ve yayılmayı önleme, yangını kontrol altına alma, eşya koruma ve mal güvenliği şeklindedir. Kapalı mekân yangınlarında müdahâle şekli bilgi alma, müdahâle yolları belirleme, uygun söndürücü malzeme tespiti yapma gibi hazırlıklı müdahâle tarzında olmalıdır. Yüksek risk taşıyan itfaiyecilik mesleğinde, belirlenen ön şartlara sahip kişiler bu göreve seçilebilmesi gerekir. Bunun için, bir itfaiyeci en az aşağıda verilen şartlara sahip olması gerekir;

  • İtfaiyeci öncelikle fiziksel ve sağlık açısından bu mesleğe elverişli şartlara sahip olarak seçilmelidir.
  • İtfaiyecilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilmelidir.
  • İtfaiyeci mesleğe başlamadan önce mesleki yeterliliği sağlayacak İtfaiyeci Temel Eğitimini başarıyla tamamlamalıdır.
  • İtfaiyeci kullanacağı araç ve ekipman için yeterli eğitimi başarıyla tamamlamalı, bu konudaki mesleki yeterlilik eğitimlerini başarıyla geçmelidir.
  • İtfaiyecilerin tüm faaliyetleri için risk değerlendirmeleri yapılarak, çalışanların güvenliği ve sağlığı azami ölçülerde temin edilmelidir. Olaya müdahâle faaliyetleri için yapılacak risk değerlendirmesi sürekli güncellenen dinamik risk değerlendirmesi şeklinde olmalıdır.
  • İtfaiyecilere gerekli kişisel koruyucu donanımlar temin edilmeli, itfaiyeciler de bunları hassasiyetle kullanmalıdır.
  • KBRN ve benzeri tehlikeli maddelerden etkilenen itfaiyeciyi olay yerinde temizleyecek, arındıracak imkân oluşturulmalıdır.
  • Ayrıca yapılacak değişik özellikteki tehlikeli iş ve kullanılacak özel tehlikeli donanım ve araç için gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilmelidir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda bir acil durum birimi olarak itfaiyenin müdahâle faaliyetleri kapsam dışı olarak ifade edilmekte, bu durumda itfaiyecinin sağlık ve güvenliğinin istasyonda korunması ama çok daha tehlikeli işlemlerin yapıldığı müdahâle faaliyetlerinde korunmaması gibi yanlış anlaşılmalar söz konusu olmaktadır. Buna rağmen, Borçlar Kanunu’nun 417’nci maddesinde ise istisnasız her hâl ve şartta çalışanın sağlığının ve güvenliğinin korunması hükmü itfaiyecilerin ve diğer afet ve acil durum çalışanlarının müdahâle faaliyetleri İSG kapsamına alınmasının hukuki bir dayanağıdır. İtfaiyecilerin acil durum olaylarına müdahâle faaliyetlerinin yanı sıra; eğitim ve bakım gibi diğer faaliyetleri de çok zor ve ağır şartlarda yapılmaktadır. İtfaiyecilerin müdahâle haricindeki faaliyetleri için 6331 sayılı İSG Kanunu ve bağlı mevzuat yeterli olmakta, müdahâle faaliyetleri için ise buna ilaveten daha koruyucu olabilecek mevzuata ihtiyaç duyulmaktadır.

Yaklaşık kırk yıl yürürlükte kalan İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği Tüzüğünün Beşinci Kısmı: “İşyerlerinde İş kazalarını Önlemek Üzere Alınacak Güvenlik Tedbirleri ve Bulundurulması Gereken Araçlar” şeklindedir. İlk sırada ise, “İşyerlerinde Yangına Karşı Alınacak Güvenlik Tedbirleri” yer almıştır.

2006’da Resmî Gazete’de yayımlanan Belediye İtfaiye Yönetmeliği’ne göre itfaiye teşkilatının görevleri şu şekilde tanımlanmaktadır:“

  • Her türlü kaza, çökme, patlama, mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahâle etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek; arazide, su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak,
  • Su baskınlarına müdahâle etmek,
  • Doğal afetler ve olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak,
  • 12/6/2002 tarihli ve 2002/4390 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik ile verilen görevleri yapmak,
  • 5/6/1964 tarihli ve 6/3150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü gereğince kurulan itfaiye servisi mükelleflerini eğitmek, nükleer, biyolojik, kimyasal maddeleri ile kirlenmelerde arıtma işlemlerine yardımcı olmak,
  • Halkı, kurum ve kuruluşları itfaiye hizmetleri ile ilgili olarak bilgilendirmek, alınacak önlemler konusunda eğitmek ve bu konuda tatbikatlar yapmak,
  • Kamu ve özel kuruluşlara ait itfaiye birimleri ile gönüllü itfaiye personelinin eğitim ve yetiştirilmesine yardım etmek; bunların bina, araç-gereç ve donanımının itfaiye standartlarına uygunluğunu denetlemek ve bu birimlere yangın yeterlilik belgesi vermek ve gerektiğinde bu birimlerle işbirliği yapmak,
  • Belediye sınırları dışındaki olaylara müdahâle etmek,
  • Belediye sınırları içinde bacaları belediye meclisince tespit edilecek ücret karşılığında temizlemek veya temizlettirmek ve bacaları yangına karşı önlemler yönünden denetlemek,
  • Talep edilmesi hâlinde orman yangınlarının söndürülmesi çalışmalarına katılmak,
  • İmar planlarına göre parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı madde depolama yerlerini tespit etmek,
  • İşyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşlarını yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, bu konularda mevzuatın öngördüğü izin ve ruhsatları vermek,
  • Belediye başkanının verdiği görevleri yapmak.”

İtfaiyecilikte Tehlikeler ve Riskler

İtfaiye çalışanlarında yaralanmalar, yanıklar ve kazalar diğer meslek dallarına göre daha fazladır. Yangında; kimin nerede, nasıl görevlendirildiği, yangının başlangıcı ve kaynağı, büyüklüğü itfaiyecilik mesleğinin başlıca risk kaynaklarıdır. Bu konuda yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde; yanıklar ve düşmeler itfaiyeciler arasında sıklıkla rastlanılan kazalardır. Özellikle, düşmelerde burkulma, incinme ve ekstremitelerle ilgili kırıklar sıkça görülenlerdir.

Yangın gibi birçok afet ve acil durumlara müdahâle eden itfaiyecinin;

  • Yüksekte çalışmalar için kendini sabitlemesi,
  • Kapalı alanlarda, kuyulardan kurtarma çalışmalarında, oksijen yetersizliği olan mekânlarda ve zehirli gazların bulunduğu ortamlarda itfaiyecinin solunumunun korunması,
  • ATEX ve diğer patlamalardan korunması ve diğer birçok tehlikeli müdahâle faaliyetleri için iş sağlığı ve güvenliği konusunda özenle eğitim alması ve çalışma hayatına yansıtılması gerekir.

Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası’nın itfaiye çalışanlarına yönelik yaptığı araştırmaya göre riski yüksek meslek grupları arasında yer alan itfaiyecilik mesleğinde ölümlerin yangından değil, daha çok kalp krizi ve kanserden meydana geldiği ifade edilmiştir.

Yangın yerinde bulunanları ve itfaiyecileri tehdit eden çeşitli ve büyük tehlikeler vardır.

Genel olarak tehlikeler;

  • Yangının Büyüme Hızı,
  • Yüksek Sıcaklık Tehlikesi,
  • Gazların Oluşturduğu Tehlikeler,
  • Patlama Tehlikesi,
  • Çökme Tehlikesi,
  • Elektrik Tehlikesi,
  • Kimyasal Tehlike şeklinde sıralanabilmektedir.

Yangın çok hızlı büyümektedir. İtfaiyeci, meşguliyeti ne olursa olsun ihbardan bir dakika sonra hareket eden aracın içinde olması gerekir, Dünya standartlarına göre en geç beş dakika sonra yangın yerine varması ve hortum sermesi gerekmektedir. İtfaiye araçlarının birinci derecede geçiş üstünlüğüne sahip olmasının en önemli nedeni yangının büyüme hızıdır.

Yüksek sıcaklık ve alev, insan vücudunda onarılamaz yaralar açmaktadır. Derinin yanması ile derinin altında bulunan ter bezleri tahrip olur. Vücutta bulunan toksik maddeler ter bezleri yoluyla dışarı atılamadığından kan zehirlenmesi olur ve hayat sona erer. İnsan vücudu ve solunum sistemi 65°C sıcaklığa sınırlı bir süre, 120°C sıcaklığa 15 dakika, 143°C sıcaklığa beş dakika, 177°C sıcaklığa ise bir dakika dayanabilir.

Yangın yerinde oluşan kızgın hava kısa süre de olsa solunduğunda, solunum alanlarında yanmaya neden olmaktadır. İç yanık denilen bu hadise burun kıllarının yanmış olması ile teşhis edilmekte ve bu yanık karşısında tıbben yapılabilecek bir şey kalmamaktadır. Yangın yerinde oluşan yüksek sıcaklık ve alev tehlikesine karşı yanmaya dayanıklı elbise, başlık ve eldiven giyilmelidir. Ayrıca temiz hava solunum cihazı ve maskesi; yüz, göz yanıklarına ve iç yanığa karşı son derece önemli koruyucu görev yapmaktadır.

Çalışma ortamındaki duman ve zehirli gazların yanı sıra yüksek sıcaklık ve havası neme doymuş mekânlarda uzun süre kalma sonucu oluşan ısı stresinin metabolizmaya akut ve kronik etkisi dikkate alınmalıdır.

İtfaiye müdahâle faaliyetleri içerisinde kapalı mekânlarda yangının merkezine ulaşma yolunda kızgın dumanın görüşü engelleyici etkisinden kurtulmak için havalandırma ile dumanın dışarı atılmasına ihtiyaç duyulmakta, buna mukabil içeriye taze hava beslendiğinde ise; geri tepme patlaması, ani tam tutuşma, dumanın yanması tehlikeleri ile yangının büyümesi de engel oluşturmaktadır. Bu nedenlerle havalandırmanın ilk başta yapılmaması ve iç hacimdeki dumanın ve havanın kesikli sprey akımlarla soğutulması cihetine gidilmektedir. Ancak dumanın ve iç mekân havasının soğutulması amacıyla uygulanan sprey su akımı, buharlaşırken ısı alarak gerçek soğutmayı sağlamakla birlikte iç mekân havasının bağıl nemini artırmaktadır. Bağıl nem artıp doygunluk noktasına yaklaştığında artık buharlaşma gerçekleştirilemeyecektir. Yanan nesnelerin ve korun soğuması temasa geçtikleri suyun buharlaşması ile olduğu gibi insan soğuma sistemi de terin buharlaşması ile çalışır. Havası neme doymuş sıcak mekânlarda her iki soğutma sistemi de çalışmayacaktır.

İtfaiyecilerin iç hacimde uyguladığı sprey akımın buharlaşması ile bunalarak yaşadıkları “haşlanma hissi” aslında bağıl nemin artışıyla artan “hissedilen sıcaklık”tır. Bağıl nem arttıkça hissedilen sıcaklığıda artacak ve yüzde yüz seviyeye ulaşan bağıl nemde insan soğuma sisteminin iflası ile ölümcül tehlike oluşacaktır. İtfaiyeci neme doymuş havası olan sıcak mekânlardan derhal çıkmalı veya havalandırma yapılarak içeriye kuru hava beslenmelidir.

İç hacimdeki su buharının havalandırma ile dışarı atılması itfaiyeci güvenliği açısından tüm zehirli gazlardan daha öncelikli olmalıdır. İçeriye kuru hava beslenmesi hem yangının soğutulabilmesi ve hem de itfaiyeci soğutma sisteminin aksamaması için çok büyük önem arz etmektedir. İtfaiyeci koruyucu kıyafetleri içine yerleştirilmiş suni soğutma sistemleri bu olumsuzluğu çözebilir.

Yangın yerinde meydana gelen ölüm olaylarının büyük bir kısmı da zehirli gazlar sebebiyle olmaktadır. Zehirlenme çoğunlukla soluma, nadiren de deriden soğurma yoluyla olur.

Zehirli gazlar tesir büyüklüklerine göre üç gruba ayrılırlar;

  • Boğucu Etki Yapan Zehirli Gazlar (1. Grup)
  • Tahriş Edici Zehirli Gazlar (2. Grup)
  • Kanı Zehirleyen, Sinir Sistemini Tahrip Eden Zehirli Gazlar (3. Grup)

1. Grup gazlar: İnsan vücudundan oksijeni alarak boğulmaya neden olurlar. Karbondioksit, metan, etan, propan boğucu gazlardır.

İlk yardım olarak;

  • Gazların tesiri altındaki odalar derhâl havalandırılmalıdır.
  • Kazazedeler derhâl temiz havaya çıkarılmalıdır.
  • Rahat nefes alabilmeleri için yatırılmalı, kolu ve yakası gevşetilmeli ve oksijen verilmelidir.
  • Hayat belirtisi görülmeyen kazazedeye suni teneffüs yaptırılmalıdır.
  • Vücut ısısını kaybetmemesi için üzeri örtülmelidir.

2. Grup gazlar: Nefes yollarını tahriş ve tahrip eder, akciğerleri zedeler. Hidroklorik asit, nitrik asit, formik asit, amonyak, kostik tahriş eden gaz olarak sayılabilmektedir. Nefes yollarını tahriş ederler, göz ve deriye zarar verirler. Bu gazların zehirlilik oranları suda erime yeteneklerine göre önemli ölçüde artar. Suda zor eriyen gazlar akciğerlerde erir ve akciğer keselerinde gaz alışverişini engelleyen tahrişlere yol açar. İkinci grup gazların bulunduğu yangın yerlerine her ihtimale karşı hava tüplü solunum cihazları ile girilmelidir.

İlk yardım olarak;

  • Kazazedeler kaza yerinden hemen uzaklaştırılmalı,
  • Rahat nefes almaları sağlanmalı ve oksijen verilmeli,
  • Kazazedeye derhâl doktor yardımı sağlanmalı,
  • Taşımada sarsılması engellenmeli, solunum cihazı olarak depolu teneffüs cihazı kullanılmalı,
  • İlk yardım işlemlerine ilaveten kazazedenin yüzü gözü yıkanmalıdır.

3. Grup gazlar: Kanda, sinir sisteminde ve hücrelerde zararlara yol açarlar. Karbonmonoksit, hidrojen siyanür ve hidrojen sülfür zehirli gaz olarak sayılabilmektedir. Üçüncü grup gazların bulunduğu yangın yerlerinde düşük dozajlarda özel filtreli maskeler kullanılabilse de her ihtimale karşı hava tüplü solunum cihazları kullanılmalıdır. CO zehirlenmesi ile kandaki hemoglobinin 2/3’ünde dönüşüm olmuşsa artık kazazedeye saf oksijen vermenin hiçbir faydası olmayacaktır.

İlk yardım olarak;

  • Kazaya maruz kalan kişi, gazın bulunduğu odadan derhâl çıkartılmalı; vücut ısısını aynı seviyede tutmak için gerekirse battaniye gibi şeylerle üstü örtülmeli ve hemen doktor müdahâlesi sağlanmalıdır.
  • Kapalı hacimlere giren ekipler, camları açarak havalandırmayı sağlamalıdır.
  • Teneffüs cihazıyla çalışmalarda gruplar hâlinde ilerlenmeli, karmaşık durumlarda görevlendirilmiş her ekip için bir yedek ekip hazır bulundurulmalı, deriye zarar verici gaz varsa koruyucu elbise giyilmeli ve müdahâle ekipleri teneffüs cihazlarını her zaman yanlarında bulundurmalıdır.

Yangın yerinde patlama fiziksel ve kimyasal olmak üzere iki şekilde oluşabilmektedir.

Fiziksel patlama: Yangınlarda yüksek ısıya maruz kalan basınçlı kaplarda bu olay gözlemlenebilir: Yangın söndürme tüpleri, deodorantlar, düdüklü tencere, LPG tüpleri içlerindeki gazın artan sıcaklıkla genleşmesi sonucu çeperlerin taşıyabileceği basıncı aştığında en zayıf yerinden genellikle ısındığı taraftan patlar. Dış kabı aksi istikamete doğru şarapnel etkisi ile fırlar.

Kimyasal Patlama: Patlayıcı Maddelerin patlaması; Yangın yerinde patlayıcı maddeler olabilir. Isı ve ateşin ulaşması sonucu patlama meydana gelir.

Oda patlaması; Yanıcı gazların alt ve üst patlama sınırları vardır. Kapalı hacimde var olan veya açığa çıkan yanıcı gazların konsantrasyonu bu patlama sınırları arasına ulaşırsa en ufak kıvılcımla bile oda patlaması meydana gelir.

Yangın patlaması; Oda içindeki yarım yanmış, basınçlı ve yüksek sıcaklıktaki gazların odaya oksijen girmesi sonucu patlaması.

Yangın yerinde çökme tehlikesi ile sıkça karşılaşılır. Çökmeyi önemli ölçüde belirleyen kullanılan malzeme ve yapı cinsidir. Genel olarak yüksek ısı yapı malzemesine zarar vermekte ve dayanıklılığını azaltmaktadır veya olay yerinde söndürme işlemi sırasında su yapıda ağırlık yapmakta ya da ahşap bir yapıda yapının hassasiyetini arttırmaktadır. Yangın sırasındaki büyük patlamalar da yine yapıya zarar vermektedir, bunların sonucunda yapı çökebilir. Korunma amacıyla itfaiyecilerin çökmeye karşı kişisel koruma tedbiri itfaiye kaskıdır. Tehlikede bulunan ekipler derhal geri çekilmelidir.

Yangın yerindeki elektrik kaçağı itfaiyeciyi tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir. İtfaiyecinin en çok kullandığı su elektriği ileten malzemelerdendir. Dolayısıyla su kullanımında çarpılma tehlikesi vardır. Elektrik kurumu tarafından aksi belirtilmedikçe tüm teller ve metal kısımlar elektrikli olarak kabul edilmelidir. Sarkan kablo, metal gaz, su ve kalorifer boruları ve demir çitlerden uzak durulmalıdır.

Koruyucu önlem olarak itfaiyeciler elektrik tehlikesi tehdidi altındaki yangın yerlerinde kuru elbise ve yalıtkan eldiven ile çalışılmalıdır.

Yangın yerinde tehlikeli kimyasal maddeler bulunabilir. Tehlikeli kimyasal maddelerin çoğunluğunu tahriş edici kimyasal maddeler oluşturur.

Su ile reaksiyona girerek yanıcı gaz üreten maddeler; Sodyum, Potasyum, Kalsiyum metalleri, bu metallerin peroksitleri ve karpit gibi maddeler su ile temas ettiklerinde Hidrojen gazı açığa çıkar. Yanma patlama şeklinde olur. Bu nedenle yangında bu maddelere kesinlikle su sıkılmamalıdır. Bu maddeler tamamen havasız ortamda saklanmalıdır.

Zehirleyici kimyasal maddeler; kurşun tozu, cıva ve fosfor açık yaralardan ve mide bağırsak yolu ile insan vücuduna girip zehirleyebilirler. PVC yandığı zaman hidroklorik asit çıkarır. Hidrojen siyanür, Metil bromür, ve karbon Ttetraklorür deri yolu ile vücuda girebilen zehirli maddelerdir.

Radyoaktif maddeler; Atomların parçalanması esnasında çekirdeklerinden çeşitli ışınlar yayılır. Bu ışınlar alfa, beta ve gama diye adlandırılmıştır. Alfa ve beta ışınları yüklü partiküllerdir. Gama ışınları ise röntgen ışınlarına benzeyen kısa dalgalı ve giriş gücü yüksek ve uzun menzilli elektromanyetik dalgalardır.

Alfa ışınları deriyle direkt temas hâlinde tehlike oluşturur. Beta ışınları çok yakın mesafede tesir edebilir. Ancak gama ışınları uzak mesafelere de tesir eder. ‘İyonize hava’ elektriği ilettiği için Radyakmetreler veya Otomatik İyonize Yangın İkaz Sistemleri tarafından kolayca algılanır. Etkilenmeyi ve korunmayı uzaklık, zaman ve zırh faktörleri belirlemektedir. Alfa, beta ve gama ışınları ile karşılaşma ihtimali varsa uzaktan müdahâle en iyi korunma tedbiridir. Bu arada Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinden uzman ekip istenmelidir. Ancak insan hayatı söz konusu ise veya önemli bir tehlikeyi ortadan kaldırmak için kısa süreli müdahâle düşünülebilir. Alfa ve beta ışınlarına karşı korunmak kolaydır. Ancak bu ışınları yayan kaynakların yani radyoaktif maddelerin teneffüs edilmemeleri gerekir. Normal elbise bile alfa ışınları için iyi, beta ışınları için kısmi koruyucudur. Gama ışınları için kurşuna batırılmış veya kurşunla kaplı elbiseler bile çok az koruyucu görev yapar. Gama ışınlarının oluşabileceği yerlerde koruyucu duvar örebilmek için kurşunlu tuğla bulundurmak gerekir. Radyoaktif maddelerin sindirim ve solunum yolu ile vücuda girmemeleri için temiz hava solunum cihazları mutlaka kullanılmalıdır.

Tahriş edici sıvı kimyasal maddeler; tahriş edici maddeler arasında sıvılar deriye daha derinden nüfuz edebildiklerinden daha tehlikelidirler. Bunlar çoğunlukla kuvvetli asitler ve kuvvetli bazlardır. Tahriş edici katı kimyasal maddeler de uzun süre aynı yerde kaldıklarında hücrelerin salgıladıkları sıvılarla çözünerek tahriş etkisi gösterirler. Tahriş edici kimyasal maddeler göz için en büyük tehlikeyi teşkil eder. Bir damlası dahi gözü kör edebilir. Bu yüzden bu tür tehlikelerin tehdidi altındaki yangın yerlerinde; gözleri korumak için maske, elleri ve ayakları korumak için lastik veya plastik eldiven ve çizme kullanılmalı, deri eldiven ve ayakkabı kullanılmamalıdır. Çünkü deri tahriş edici maddeyi içine çekeceğinden çok tehlikelidir. Özel durumlarda plastik veya özel kaplanmış komple elbiseler kullanılmalı ve koruyucu elbisenin pantolon paçasının çizmenin üzerine taşmasına dikkat edilmelidir.

İzmir İtfaiye Müdürlüğünün 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre; itfaiyecilerin görev başındayken ölümüne sebep olan tehlike ve riskler sırasıyla aşağıda şu şekilde belirtilmiştir:

  • Enkaz çökmesi,
  • CO gazı zehirlenmeleri,
  • Meslek hastalıkları,
  • Cilt yanıkları,
  • Vücut sıcaklık artışının itfaiyeci tarafından zamanında fark edilmemesi sonucu vücutta su kaybı, kan basıncının artması, elektrolit kaybı, bulanık görme, algıda zayıflık, şok vb.

İtfaiyecilikte Mesleki Hastalıklar ve Riskler

İtfaiyecilerin çoğunlukla yaşlanmadan, genellikle emeklilikten kısa bir süre sonra ömürleri tükenmektedir. İtfaiyecilikte sıklıkla karşılaşılan mesleki hastalıklar aşağıda verilmiştir.

Kardiyovasküler Sistem

Kalp hastalıkları itfaiyecilikte görülen hastalıklarda birinci sırayı almaktadır. Ülkemizde yetişkin nüfustaki ölüm nedenlerinin başında Koroner Arter Hastalığı gelmektedir. İtfaiyeciler gerek çalışma ortamından kaynaklanan stres, gerekse meslekteki fiziksel aktivitenin yoğunluğu dolayısıyla KAH hastalıklarına yakalanma riskinin fazla olduğu bir meslek grubu çalışanları olarak kabul edilmektedir.

Ayrıca, ABD’de 1989 yılında yapılan bir araştırmada, fiziksel yönden aşırı efor sarf edilmesi gereken vardiyalı ve gürültülü işlerde çalışan kişilerde, KAH’ın gelişme riskinin fazla olduğu gözlenmiştir.

ABD, Los Angeles’ta 1970’te gerçekleştirilen bir araştırmada itfaiyecilerin alarm zilinin çalınmasından kısa bir süre önce ve sonra araçlara yerleştirilmeleri sırasında EKG’leri alınmış ve ST segmenti ile T dalgası arasındaki değişiklikleri gözlenmiştir. Kalp atım hızı alarmdan 15-20 saniye sonra dakikada ortalama 47 atım artmıştır. Bir dakika sonra ise artış 30 atımdır. Yangın ortamına ulaşıldığı zaman kalp atım hızı dakikada 150’yi bulmuştur. Yangın sırasında oldukça yüksek kalp atım hızları gözlenmiştir. Bu veriler, anksiyete artışının sıcaklık ile ilişkili olabileceğini düşündürmüştür.

Solunum Sistemi Hastalıkları

Yangın atmosferi yanma sırasında oluşan zararlı ürünlerle kirleterek, itfaiyecilerin çeşitli zararlı maddelere ve gazlara maruz kalmasına sebep olmaktadır. İtfaiyeciler genellikle bu tür zararlı maddelerle karşı karşıya kaldıklarından solunum sistemi hastalıklarına yakalanma riskleri de artmaktadır.

Yangın esnasında atmosfer ortamında zararlı maddeler, kişisel solunum koruma cihazları kullanılmadığı takdirde akciğer fonksiyonlarına daha büyük zararlar vermektedir.

Temiz hava solunum maskeleri kişisel olmalıdır. Ortak kullanılan maskeler, bulaşıcı hastalıkların kolayca kişiden kişiye geçmesine neden olabilecektir.

Bel Fıtığı/Bel Ağrısı

Bel ağrısı en alt kostalarvekoksiks bölgesindeki rahatsızlıktır. Uluslararası İtfaiyeciler Birliğinin kriterlerine göre itfaiyeciliğe yeni başlayan itfaiyecilerin %44’ü bir sene içinde çeşitli iş kazaları geçirmektedirler. Bu kazalar sonucu oluşan yaralanmaların %20’si sırt bölgesinde ve belde incinme olarak gözlenmiştir. Araştırmada, meslek süresi üç yıl ve daha fazla olanlarda bel ağrısına rastlanma sıklığı diğer gruplara göre daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır. Sırt yaralanmaları itfaiyecilerde iş göremezliğe neden olmakta ve işten ayrılma nedenlerinin başında gelmektedir. Buna neden olan yüksek risk faktörleri; bina içine yangın söndürme hortumu uzatmak, merdiven tırmanmak, pencereleri kırmak, eşyaları çekip itmek, gerektiğinde kesmek, gizli alevlerin araştırılması, 18 kg’dan daha ağır eşyaları kaldırmaktır. Diğer risk faktörleri; pompacılara yardım etmek, yedek hortumu taşımak, deliklere girmek olabilir. Bunlarda yüksek risk faktörleri kadar önemlidir.

İşitme ve Koku Kayıpları

İtfaiyecilerde işitme kayıpları üzerine yapılan bir çalışmada kaydedilen işitme kayıplarının istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı sonucuna varılmıştır. Fakat görev süresi uzadıkça ve gürültüye maruz kalma attıkça ciddi zayıflamalar olabileceği düşünülmektedir. Gürültüyü azaltıcı aletler kullanılması önerilirken, itfaiyecilerin güvenliğini azaltabileceği göz ardı edilmemelidir. Kanada ve ABD’de bazı istasyonlarda itfaiyecilerin performanslarının artması için işitmenin korunması amaçlı üretilen cihazlar kullanılmaktadır. Yangın süresinin uzaması ve kimyasallara maruz kalmalar, işitme kaybına neden olabilmekte; bu ise kişinin performansını düşürmekte ve güvenliğini tehlikeye atmaktadır.

Toksik maddeler çok küçük parçalar olduğu için maskelerin filtrelerinden geçebilmektedir. Mesleki çalışmalarda, itfaiyecilerin bazı toksin maddelere maruz kalmaları, akciğerler hastalığına ve koku sisteminde azalmaya neden olabilmektedir.

Maske uzun süren ısının etkisiyle genişleyebilmekte, zararlı maddelerin girişini kolaylaştırabilmektedir. 1981’e kadar maskeler yaygın olarak kullanılmamaktaydı. Belki şimdiye kadar koku almadaki zarar daha da fazla olabilirdi. Bu da geçen 17 yılda koku alma duyusunun daha az kaybolduğunu göstermektedir. İtfaiyeciler maskenin hareket kabiliyetini engellediğini ve bunun da maskeyi kullanma sıklığını olumsuz etkilediğini söylemektedirler. Bazı araştırmalarda, itfaiyecilerin %66’sının yangın süresince maske kullanmadıkları gözlenmiştir. Ortamda bulunan zararlı maddelerden burundaki epitel doku ve sinirler direkt etkilenebilmekte bundan dolayı daha fazla değişiklikler olabilmektedir. Suda eriyebilen toksinler, burundaki mukoza içinde epitele ve solunuma etki etmektedir. Çözünen maddeler akciğer alveollerinden, kan yoluyla diğer dokulara sıçrayabilmektedir.

İtfaiyeci Eğitimi ve Uluslararası Boyutta Bir İtfaiye Teşkilatı Örneği

Eğitim

İtfaiyeciler çalışma ortamlarındaki tehlikeler ve sağlığı bozucu risk etmenleriyle karşılaşmaktadır; bunlardan korunma yolları hususunda itfaiyeciler eğitilir ve diğer önlemlerle maksimum korunma imkânları sağlanabilir. İtfaiyeci temel eğitimi ve ihtisas eğitimlerinin yanısıra kullanacakları her bir teknolojik araç ve ekipman için ayrı ayrı yeterlilik eğitimleri verilmelidir. İtfaiyede çok sayıda ve çeşitte çok tehlikeli iş yapılmaktadır. Bu işler yeterlilik sertifikası alınarak yapılmalıdır. İtfaiyecilerin eğitimleri önemli bir hak ve sorumluluktur. Her türlü itfaiyeci ve yangın güvenliği eğitimlerinin nasıl ve kimler tarafından hangi içerikte verileceği bir yönetmelikle belirlenmelidir.

Diğer yandan; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından çıkarılan “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği”ne göre “İtfaiye hizmetleri” 84.25.01 NACE Kodu ile “Çok Tehlikeli” işyeri tehlike sınıfında yer almaktadır. “Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik”te ise; Mesleki eğitim zorunluluğu “MADDE 5 – (1) Ek-1’deki çizelgede yer alan işlerde çalışacakların, işe alınmadan önce, mesleki eğitime tabi tutulmaları zorunludur.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Aynı Yönetmelik Ek-1’in 89’uncu sırasında ise “İtfaiye işleri” yer almaktadır.

İtfaiye Faaliyetlerinde İSG Eğitimi

İtfaiye çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği açısından asgari olarak;

  • İtfaiyecinin Fiziksel ve Psikolojik Riskleri,
  • İtfaiyeci Eğitimlerinde Güvenlik,
  • İtfaiye İstasyonunda Güvenlik,
  • Ekipman Kullanımı ve Bakımında Güvenlik,
  • Kişisel Koruyucu Donanımlar,
  • Olaya Gidiş Yolunda ve Müdahâlede Güvenlik,
  • Olay Yerinde İtfaiyeci Güvenliği,
  • Olay Yerinde Özel Tehlikeler,
  • Tehlikeli Madde Olaylarına Müdahâlede Güvenlik, konularında mutlaka eğitimli olmaları gerekmektedir.

Bu eğitimler üst amirlerde dâhil itfaiye de çalışan personelin tamamına verilmeli, araç, malzeme ve donanımlarının özellikleri ve kullanılması öğretilerek tatbikatlarla pekiştirilmelidir.

Eğitimin Konuları

Genel yangın bilgisi:

  • Yangın ve çeşitleri,
  • Söndürme maddeleri,
  • Söndürme usulleri,
  • Tehlikeli maddeler,
  • Yangın yerindeki tehlikeler,
  • İlkyardım bilgisi,
  • Kurtarma bilgisi ve benzeri.

Araç malzeme bilgisi:

  • Söndürme araçları,
  • Kurtarma araçları,
  • Zorla girme ekipmanları,
  • El aletleri,
  • Koruyucu donanımlar ve benzeri.

Mevzuat bilgisi:

  • İş Kanunu, Devlet Memurları Kanunu ve benzeri
  • Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, İs Yeri Açma, İtfaiye Yönetmeliği gibi Yönetmelikler,
  • Disiplin Mevzuatları,
  • Harita ve adres bilgisi.

Yangın Öncesinde Alınacak Eğitimin Konuları:

  • Binaların yapısı ve çeşitleri,
  • Binanın kaçış ve tahliye yollarının açıklığı,
  • Binada bulunan tehlikeler,
  • Yangın donanımlarının binaya nasıl uygulanacagı,
  • Binada bulunan kişilerin eğitimleri,
  • Acil durum planları,
  • Binaların mevzuata uygunluğu ve benzeri.

Yangın sırasında:

  • Yangın yerine varış,
  • Tabyalama
  • Müdahâle yöntemleri,
  • Çalışma düzeni,
  • Yangın yerindeki davranışlar,
  • Kurtarma yöntemleri ve benzeri

Yangın sonrasında:

  • Yangın yerinin incelenmesi,
  • Yangın yerinin teslimi,
  • Yangın yerinden ayrılış,
  • Araçların bakımı ve yangına hazır hâle getirilmesi,
  • Yangın raporunun düzenlenmesi ve benzeri

Diğer konular:

  • İtfaiyeci ahlakı,
  • Psikoloji,
  • Güzel yazı yazma ve konuşma,
  • Halkla ilişkiler,
  • Sosyal davranış kuralları gibi konulardan seçilmelidir.