AİLE EĞİTİMİ - Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi

Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi

Giriş

Bazı çocuklar akranlarından anlamlı derecede farklılıklara

sahiptir. Bu farklılıklar zihinsel, bedensel, duygusal, sosyal

ve iletişim alanlarında olabilir ve çocuk için özel eğitim

hizmetleri gerektirebilir. “Özel gereksinimli çocuklar”

olarak tanımlanan bu çocukları ve ailelerini tanımak,

gereksinimlerine uygun destek hizmetleri sunmak ülkelerin

gelişmişlik düzeyinin de en önemli göstergesidir.

Özel Gereksinimli Çocuklar

Gelişimi farklı olan bireyleri tanımlamak için alanda;

Özürlü, Engelli, Özel gereksinimi olanlar, Gelişim farklılığı

olanlar, Farklı gelişim gösterenler, Öğrenme farklılığı

olanlar ve Özel eğitim gerektiren bireyler” gibi terimler

kullanılmaktadır. Özel gereksinimli çocuk, “çeşitli

nedenlerle bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim

yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden

anlamlı farklılık gösteren birey” olarak tanımlanmaktadır.

Özel gereksinimli olan çocuklar söz konusu olduğunda

diğer çocuklarla benzerliklerinden daha çok farklılıklarına

odaklanma eğilimi görülür. Bunun nedeni bazı yetersizlik

alanlarının öğrenme üzerindeki etkisidir. Özel gereksinimli

olan çocuklar olarak tanımlanan bu grup bedensel

özellikleri ve/veya öğrenme yetenekleri normdan (altında ve

üstünde olabilir) oldukça farklılaşan çocuklardır.

Özel Gereksinimli Çocuklarda Yetersizlik Alanlarının

Sınıflandırılması

Özel gereksinimli çocukların farklılıkları şöyle

gruplandırılabilir: Zihinsel farklılıklar, İletişim farklılıkları,

Öğrenme yetersizliği, Duyusal farklılıklar, Davranışsal

farklılıklar, Çoklu ve ağır yetersizlikler ile Fiziksel

farklılıklar.

Yetersizlik Türlerinin Yaygınlık Oranları

Özel gereksinimli bireylere ilişkin sayısal bilgilere

ulaşılması her dönemde güç olmuştur. Türkiye ve pek çok

ülke yetersizliği olan bireylere ilişkin istatistiki bilgileri

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tahminleri doğrultusunda

vermektedir. WHO’nun raporlarına göre dünya nüfusunun

yaklaşık %10’unun yetersizlik durumundan etkilendiği,

bunların da 200 milyonunu çocukların oluşturduğu

bilinmektedir. Ülke raporlarının büyük çoğunluğunda, konuşma

bozukluğu ve zihinsel yetersizlik en yaygın

yetersizlik alanı olarak belirtilmektedir.

Türkiye’de 8.431.937 kişi özel gereksinimli olarak

yaşamlarını sürdürmektedir. Ortopedik, görme, işitme, dil

ve konuşma ile zihinsel yetersizlik alanlarının oranı %2.58

iken (yaklaşık 1. 8 milyon) süreğen hastalığı olanların oranı

ise %9.70’dir (Yaklaşık 6.6 milyon).

Sık Rastlanılan Yetersizlik Alanlarının Genel Özellikleri

Özel gereksinim alanları incelendiğinde, sık rastlanılan

yetersizlikler grubunda öğrenme güçlüğü, dil ve konuşma

bozuklukları, zihinsel yetersizlik ile duygu ve davranış

bozukluklarının yer aldığı görülmektedir.

Öğrenme Güçlüğü; ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu

Kurulu tarafından yapılan tanıma göre; Konuşma, Dinleme,

Okuma, Yazma, Matematik ve Akıl yürütme yeteneklerinin

kazanılmasında ve kullanılmasında önemli derecede

güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluktur.

Öğrenme güçlüğü, “özgül öğrenme bozukluğu” ya da “özel

öğrenme güçlüğü” olarak da isimlendirilmektedir. Öğrenme

güçlüğü kesinlikle zihinsel yetersizlik değildir. Tanı için

bireyin zekâ düzeyinin normal sınırlarda (ya da üzerinde)

olması beklenmektedir. Öğrenme güçlüğünün üç türü;

Disleksi (okuma-heceleme bozukluğu), Disgrafi (El yazı

zorluğu) ve Diskalkulidir (matematik işlem zorluğu).

Diskalkuli, “gelişimsel aritmetik bozukluk” olarak da

adlandırılır.

Dil ve Konuşma Bozuklukları; iletişim bozuklukları

kapsamında ele alınmaktadır. Dil ve konuşma

bozukluğunun nedenleri; Organik bozukluklar ve İşlevsel

bozukluklar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Dil ve

konuşma bozukluğu yaşayan bireylere sağlanabilecek

müdahale yöntemleri; Doğal dil yaklaşımı ve Kolaylaştırıcı

dil stratejileri olmak üzere iki gruba ayırılabilir. Oldukça

sık rastlanan bir yetersizlik türü olan dil ve konuşma

bozuklukları uzmanlar tarafından konuşma bozukluğu ve dil

bozukluğu şeklinde ayrı ayrı incelenmektedir.

Konuşma Bozuklukları; genel olarak, konuşma üretimini

sağlayan solunum, sesleme ve artikülasyon sistemlerinden

birinde ya da birkaçında görülen bozukluktur. Konuşma

bozuklukları, sesletim (artikülasyon) bozukluğu, akıcılık

bozukluğu ve ses bozukluğu şeklinde üç grupta

toplanmaktadır. Bu bozukluklar tek başına, bir arada ve

diğer bozukluklarla (işitme yetersizliği, zihinsel yetersizlik,

serebral palsi gibi) bir arada da görülebilmektedir. Konuşma

seslerinin çıkarılması için konuşma ile ilgili organların

yaptıkları hareketler sesletim şeklinde isimlendirilmektedir.

En sık görülen akıcılık bozukluğu kekemeliktir.

Dil Bozukluğu; dilin bileşenlerinden (sesbilgisi, biçim

bilgisi, sözdizimi, anlam bilgisi, edim bilgisi) birisinin veya

birkaçının anlama ve/veya kullanmada sorun yaşanması

durumudur. Zihinsel gerilik, otizm ve diğer gelişimsel

yetersizlikleri olan çocukların genellikle dil gelişimlerinde

de gecikme olmaktadır.

Zihinsel Yetersizlik; gelişim dönemi içerisinde genel

zihinsel işlevlerde önemli derecede normalaltı ve uyumsal

davranışlarda yetersizlik gösterme durumudur. Zihinsel

yetersizliğin yaygınlığı ile ilgili tahminler %1 ile %3

arasında değişmektedir. Yaygınlığı konusunda netlik

olmasa da zihinsel yetersizlik erkeklerde kızlara oranla iki

kat daha sık gözlenmektedir. Zihinsel yetersizlik çok çeşitli

etmenlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.

Doğum öncesinde, sırasında ya da sonrasında ortaya çıkan

çeşitli biyolojik ve sosyal etmenlerin zihinsel yetersizliğe

neden olduğu söylenebilir. Bu çocukların eğitimlerinde

öncelikli olarak yanlışsız öğretim yöntemleri, doğal öğretim

yöntemleri (örneğin, model olma, fırsat öğretimi), ayrık

denemelerle öğretim, doğrudan öğretim, akran öğretimi gibi

ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ

Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi

2

bilimsel dayanaklı uygulamalar tercih edilmelidir. Zihinsel

yetersizliği olan bireylerin çeşitli özellikleri şöyle

sıralanabilir: Dikkat, Bellek, Genelleme, Öğrenme,

Güdülenme, Dil Gelişimi, Kendinin Düzenleme, Akademik

Başarı, Sosyal Gelişim.

Duygu ve Davranış Bozukluğu: Duygusal uyum güçlüğü;

sağlık durumu, zihinsel ve duyusal faktörlerle

açıklanamayan pek çok durumu içermektedir. Bunlar;

Bireyin kendisi ve çevresiyle sağlıklı ilişki kurma ve

sürdürmede güçlük çekme; Genel bir mutsuzluk ve

depresyon hâli; Bireysel sorunlar veya okul problemleriyle

ilgili korku, tırnak yeme, parmak emme vb. fiziksel belirtilerden

bir veya birden fazlasını içerir.

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB): Otizm ilk olarak 1943

yılında çocuk psikiyatristi Amerikalı Leo Kanner tarafından

tanımlanmıştır ve tıp alanına “Erken Çocukluk Otizmi”

olarak girmiştir. Otizm, genellikle yaşamın ilk üç yılında

ortaya çıkan, gelişimsel bir bozukluktur. Bireyin sosyal

etkileşimini ve iletişimini olumsuz yönde etkileyen bir

problemdir. Otizm spektrum bozuklukları; Otizm ya da

otistik bozukluk, Asperger sendromu, A-tipik otizm,

Çocukluk dezentegratif bozukluğu ve Rett sendromu

şeklinde sıralanabilir.

Amerikan Psikiyatri Birliği (2000) tarafından yayımlanan

ve otistik özellikler gösteren bireylerin tanılanmasında en

sık başvurulan kaynaklardan biri olan Ruhsal Bozukluklara

İlişkin Tanı ve İstatistik El Kitabı’na göre otizmle ilgili

belirtiler 30 aydan önce görülmektedir. Amerikan Psikiyatri

Derneği’nin otistik bozukluk ile ilgili ölçütlerinde yer alan

çeşitli davranışlardan biri de sosyal etkileşimdeki

yetersizliklerdir. Bu yetersizlik durumu; Çevresindeki

bireylerin farkında olmama, Kendisinin rahat ve güvenli

olabileceği ortamı seçme becerisinin olmaması, Taklit

davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması, Sosyal oyun

davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması ve Arkadaşlık

ilişkilerindeki yetersizlik olarak kendini gösterir.

Özel Gereksinimli Çocuklarda Tanılama Süreci

Özel gereksinimi olan bireylerin özel eğitim ve ilişkili

hizmetlerden faydalanabilmesi için tanılamalarının yapılmış

olması gerekmektedir. Tanılama süreci; Tıbbi tanılama ve

Eğitsel tanılama olmak üzere ikiye ayrılır.

Tıbbi Tanılama

Tıbbi tanılama yetkili sağlık kuruluşlarında hekimler

tarafından tıbbi ve psikometrik testlerden elde edilen veriler

doğrultusunda sınıflandırma yapmak ve teşhis koymak için

yapılmaktadır. Tıbbi tanılamada izlenen yöntemler; Öykü

Alma (Demografik Bilgiler), Fizik Muayene, Nörolojik

Muayene, Genetik Muayene, İşitme Konuşma

Değerlendirmesi, Ruhsal Muayene ve Gerekli diğer

muayeneler şeklinde sıralanmaktadır.

Eğitsel Tanılama

Tıbbi tanılama sonrası eğitsel tanılama ve değerlendirmenin

yapılması gerekmektedir. Eğitsel değerlendirme ve tanılama

sürecinde, eğitsel amaçla bireyin tüm gelişim alanındaki

özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri

ile eğitim ihtiyaçları belirlenerek en az sınırlandırılmış

eğitim ortamına ve özel eğitim hizmetine karar verilir. En

az sınırlandırılmış eğitim ortamı, bir öğrencinin ailesi ve

akranlarıyla en fazla birlikte olabileceği ve aynı zamanda

eğitim gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılanabileceği

eğitim ortamı olarak tanımlanmaktadır.

Eğitsel tanılamada yararlanılan belgeler şöyle sıralanabilir:

• Akademik başarı testi,

• Ölçüt bağımlı testler,

• Performans testleri,

• Ürün/yapıt dosyaları,

• Program ağırlıklı değerlendirme,

• Zihinsel, fiziksel, duygusal, sosyal gelişim öyküsü,

• Bireysel gelişim raporu,

• Özürlü sağlık kurulu raporu.

Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu;

• Müdür yardımcısı veya özel eğitim hizmetleri

bölüm başkanı,

• Psikolojik ölçme araçlarını kullanabilen bir rehber

öğretmen,

• Görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf

öğretmenlerinden bir öğretmen,

• Bulunması hâlinde gezerek özel eğitim görevi

yapan bir öğretmen,

• Bireyin velisi,

• Varsa, bir çocuk gelişimi ve eğitimcisinden oluşur.

Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda özel eğitime

ihtiyacı olduğu belirlenen bireyler için Özel Eğitim

Değerlendirme Kurul Raporu hazırlanır.

Özel Gereksinimli Çocukların Aileleri

Özel gereksinimli yeni bir birey aileye katıldığında sadece

anne baba değil varsa kardeşler de bu durumdan

etkilenmektedir. Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olan

ailelerin tepkilerini anlamak müdahalenin başarısı ve özel

gereksinimli çocuk için okul programlarını belirlemede

kritik bir öneme sahiptir.

Ailelerin Tepkileri

Ağır yetersizliği olan bir çocuğa sahip çoğu ebeveyn iki

büyük krizle yüzleşmektedir: Birincisi, çocuğun “sembolik

ölümü” dür. Ağır yetersizlikleri olan çocukları olan pek çok

aile ilk tanılamadan sonra şok hisseder ve bu duruma uyum

sağlamadan önce inkâr, suçluluk, öfke ve üzüntü gibi

duygular yaşar. Bazıları ise ağır depresyona girer. İkinci bir

kriz, özel gereksinimli çocuğu olan ebeveynlerin günlük

bakım rutinlerinde yaşadıkları problemlerdir. Ailelerin

tepkilerini etkileyen bazı faktörler şöyle sıralanabilir:

Çocuğun cinsiyeti, özel gereksinim türü ve derecesi; Ailenin

büyüklüğü, kültürel yapısı; Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi;

Dinî inanışları; Anne babanın kişilik özellikleri; Eşlerin

birbirine ne ölçüde yakın ve destek oldukları; Anne babanın

evlilik uyumu; Ailenin sorunla başa çıkma kapasitesi; Yakın

ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ

Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi

3

çevrenin ve toplumun özellikleri ile Doktorların

davranışları.

Ailelerin tepkileri dört farklı modelle açıklanmaktadır:

• Sürekli Üzüntü Modeli,

• Kişisel Yapılanma Modeli,

• Çaresizlik, Güçsüzlük ve Anlamsızlık Modeli ile

• Tepki Aşamaları Modeli.

Ailelerin Gereksinimleri

Özel gereksinimi olan çocukların ailelerine sunulacak

hizmetlerin belirlenmesinde ailelerin gereksinimlerinden

hareket edilmesi doğru bir yaklaşımdır. Ailelerin ihtiyaç

duyduğu bu destekler; Duygusal destek, Maddi destek ve

Bilgi desteği şeklinde üç kategoride incelenebilir.

Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ailelerle İşbirliği

ve İletişim

Günümüzde özel gereksinimli çocuk, anne babalarıyla

kurulacak iletişim ve işbirliğinde izlenecek yolu en iyi ifade

eden yaklaşım aile merkezliliktir.

Ailelerle İşbirliği ve İletişimde Aile Merkezli Yaklaşımın

Bileşenleri

Aile merkezlilik “Ailenin gereksinimleri doğrultusunda

ailenin var olan kaynaklarını harekete geçirerek aileyi ve

dolayısıyla özel gereksinimli çocuğu desteklemek” olarak

tanımlanmaktadır. Aile merkezli yaklaşım, destek

hizmetlerin merkezine aileyi yerleştirmek ve çocuğun en

önemli destekçisi olan bu sistemin gereksinimleri ve

tercihleri doğrultusunda hareket etmeyi içermektedir.

Ailelerle işbirliği “özel gereksinimli çocuk için ortak

kararlar almak amacıyla aile bireyleriyle eşit ilişkiye dayalı

olarak kurulan ilişkiler” olarak tanımlanabilir. Bu tanıma

göre, aileler hizmetlerin alıcıları olmaktan çıkmakta ve

süreçte aktif karar vericiler konumuna gelmektedirler.

Ailelerle İşbirliği ve İletişimde Dikkat Edilecek Noktalar

Özel gereksinimli çocuğu olan aileler için önemli stres

kaynakları vardır ve uzmanların bu konuda duyarlı olması

gerekir. Bunlar; ailelerin yaşadığı duygusal zorlanma,

çocuklarının durumuna ilişkin yeterli bilgi edinememe,

başkalarına çocuğun durumunu açıklayamama, çocukta

tanıya bağlı davranış ve sağlık sorunları, tedavi ve eğitim

konusunda uzmanlarla görüşme gerekliliği, uygun eğitim

ortamını bulma çabası, ihtiyaçların giderilmesine yönelik

maddi yatırım ihtiyaçları ve çocuğa yetebilme konusunda

enerji gereksinimi ve geleceğe ilişkin kaygılardır.

Özel eğitim sürecinde aile ile etkili iletişim ve iş birliği

stratejileri şu şekilde özetlenebilir:

• Ortaya çıkabilecek durumlar karşısında hazırlıklı,

planlı ve çözüm odaklı olunmalıdır.

• Çocukların kültürel yapılarına ve ailelerin rollerine

saygı duyulmalıdır.

• Sürekli iletişim halinde olunmalı, ailelerin

kaygıları dinlenmeli ve birlikte çalışılmalıdır.

• Çocukların bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak

doğal destekler sağlanmalıdır.

• Özel gereksinimli çocukların ihtiyaçlarına yönelik

hizmetler sağlanmalı ve aileler bilgilendirilerek

güçlendirilmelidir.

Özel Gereksinimli Çocuğu olan Ailelerin Eğitim

Sürecine Katılımı ve Eğitimi

Özel gereksinimli çocuklara sunulacak özel eğitim

hizmetlerinin amacına ulaşabilmesi ailelerin bu sürece etkin

katılımı ile mümkündür. Özel gereksinimli çocuğun erken

tanılanmasında, çocuğa uygulanacak Bireysel Eğitim

Programının hazırlanmasında, uygulanmasında ve

değerlendirme sürecinde çok önemli görevleri

bulunmaktadır. Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP),

özel gereksinimli bireyin gelişimi veya ona uygulanan

programın gerektirdiği disiplin alanlarında eğitsel

gereksinimlerini karşılamak üzere uygun eğitim

ortamlarından ve destek hizmetlerinden (en üst düzeyde)

yararlanmasını öngören yazılı planlardır.

Aile Katılımı

Aileler özel eğitim hizmetlerinin aşağıda sıralanan

aşamalarında katılım sağlayabilirler:

• Belirleme/Aday gösterme,

• Özel gereksinimli çocuğun değerlendirilmesi ve

tanılanması,

• Bireyselleştirilmiş Eğitim Program Hazırlığı,

• Bireyselleştirilmiş Eğitim Programının

Uygulanması (Öğretim etkinlikleri),

• Bireyselleştirilmiş Eğitim Programının

Değerlendirilmesi.

Özel gereksinimli çocukların ailelerine yönelik

gerçekleştirilen eğitimin amacı; Aileleri anne babalığın

farklı yönleri ile ilgili bilgilendirmek, Bilinçlendirmek ve

Beceri sahibi yapmaktır.

Aile Eğitimi

Aile eğitiminin diğer amaçları ise; Ailenin engelli çocuğunu

kabulünü sağlamak; Ailenin haklarını ve sorumluluklarını

anlamasını sağlamak; Aile ile işbirliği yapmak; Ailenin

belli programları uygulamasını sağlamak; Evi daha verimli

bir eğitim ortamı haline getirmek ve Aileyi diğer kaynaklar

hakkında bilgilendirmektir.

Özel gereksinimli çocukların aileleri için eğitim

programları; Gruba dayalı aile eğitim programları; Eve

dayalı eğitim programları; Eve ve kuruma dayalı eğitim

programları olarak düzenlenebilir.

Gruba Dayalı Aile Eğitim Programları; benzer özellikteki

çocuklara sahip ailelerin bir araya gelerek, çocuklarının

eğitim süreçlerini evde desteklemek adına uzmanlarla

yapılan programlardır. Aile eğitiminde amaç, ebeveynlerin

çocukları için öğretmen rolü üstlenmesi değil, çocuklarına

gerekli becerileri doğal bir süreç içinde nasıl öğreteceklerini

kazandırmaktır.

ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ

Ünite 8: Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerinin Desteklenmesi

4

Eve Dayalı Aile Eğitim Programları; okul öncesi

döneminde olup yetersizlikten ağır derecede etkilendiği için

veya başka sebeplerle bir eğitim kurumuna devam

edemeyen çocukların ebeveynleri için uygulanan

programlardır. Bu programların amacı yetersizlikten

etkilenmiş çocuğun gereksinimlerini belirlemek ve

ebeveynlere çocuğun davranışlarını kontrol etme ve

gereksinim duyduğu zihinsel ve psiko-motor becerileri nasıl

öğretecekleri konusunda beceri kazandırmaktır.

Uygulamada karşılaşılabilecek zorluklara karşın eve dayalı

aile eğitim programlarının pek çok yararı vardır. Öğrenme

çocuğun doğal çevresinde ebeveynleri yardımıyla gerçekleştiğinden

öğrenilenlerin çocuğun doğal ortamına

aktarılması ve genellemesi daha kolaydır. Çalışmalar evde

yapıldığından, tüm aile bireylerinin öğretim sürecine

katılma şansları vardır.

Eve ve Kuruma Dayalı Aile Eğitim Programları; bir

eğitim kurumuna devam eden çocukların okulda

kazandıkları becerilerin, ev ortamı ve yakın çevrede de

sürdürülmesi ve genellenmesini ya da kurumda üzerinde

durulmayan becerilerin evde kazandırılmasını amaçlayan

programlardır. Hem ev hem de kuruma dayalı olarak

uygulanan bu programlar; Programın amacına yönelik

olarak genişletilmiş programlar, Genelleştirme

programları, Özelleştirilmiş aile eğitim programları ve

Davranış değiştirmeye yönelik davranış yönetimi

programları olmak üzere dörde ayrılmaktadır.

Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ailelerine Hizmet

Veren Kurumlar

Özel gereksinimli bireylerde tanılama sürecinin ardından

özel eğitim ve çeşitli destek hizmetler sağlanmaktadır. Bu

destek hizmetlere, ilişkili hizmetler ya da ek hizmetler denilmektedir.

Özel gereksinimli çocuklar ve aileleri için

aşağıdaki destek hizmetleri sunulabilmektedir:

• Sosyal hizmetler,

• Sağlık hizmetleri,

• Psikolojik hizmetler,

• Fizyoterapi,

• Dil konuşma terapileri,

• İş-uğraşı terapisi,

• Aile eğitimi, danışma ve ev ziyaretleri,

• Odyoloji hizmetleri,

• Yardımcı ve teknolojik cihazlar ve hizmetler,

• Ulaşım ve buna bağlı harcamalar.

Milli Eğitim Bakanlığının Hizmetleri

Milli Eğitin Bakanlığına bağlı kurumlardan; Başta

Rehberlik Araştırma Merkezleri (RAM) olmak üzere, Özel

eğitim erken çocukluk eğitim birimleri, Okul öncesi,

İlköğretim, Ortaöğretim ve Yükseköğretim düzeyinde eğitim

veren kurumlar, Yaygın eğitim kurumları ve İhtiyaca göre

gerektiği durumlarda yetersizlik alanlarına göre

açılabilecek çeşitli kurumlar tarafından özel gereksinimli

bireylere yönelik hizmetler verilmektedir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Hizmetleri

Bakanlık özel gereksinimli bireylere yönelik başlıca sosyal

hizmet uygulamalarını sunmaktadır. Bakım hizmetleri

kapsamında; özel gereksinimli bireylerin beslenmesi,

korunması, temizliği gibi birincil yaşam ihtiyaçları

giderilmektedir. Bakım hizmetlerine yönelik uygulamalar;

Kurum bakım hizmetleri ve Evde bakım hizmetleri olarak

sunulmaktadır.

Bakanlık tarafından verilen Kurum Bakım Hizmetleri üç

farklı kurumda verilmektedir: Bakım ve Rehabilitasyon

Merkezleri, Aile Danışma ve Rehabilitasyon Merkezleri ile

Özel Bakım Merkezleri’nde Bakımevi Hizmeti.

Evde Bakım Hizmetleri kapsamında; Akraba Tarafından

Bakım ve Özel Bakım Merkezi Tarafından Bakım olmak

üzere iki farklı hizmet uygulaması bulunmaktadır.

Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde bakılmakta olan

özel gereksinimli bireylerden durumları uygun olanların,

kuruluşların ek ünitesi konumunda olan “Umut Evi” olarak

isimlendirilen evlerde, toplum yaşamına aktif katılımlarının

sağlanarak, bakımlarının gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve

Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak açılan

resmî ve özel, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri de

bulunmaktadır.

Yüksek Öğretim Kurumlarının Hizmetleri

Üniversitelerde açılan uygulama birimlerinin amaçları;

Üniversite öğrencilerine öğrenim gördükleri alana ilişkin

uygulama olanakları sunmak; Özel eğitimin temel ilke ve

amaçları doğrultusunda özel eğitim gerektiren çocuklara ve

ailelerine özel eğitim ve destek hizmetleri sunmak; Konuyla

ilgili araştırmalar yapmaktır.

Belediyelerin Hizmetleri

Belediyelerin özel gereksinimli bireylere yönelik olarak

verdikleri hizmetler arasında; Fizik tedavi ve rehabilitasyon

merkezlerinde tedavi ve bakım hizmetleri; Günlük yaşamı

kolaylaştırmaya yönelik mekânsal düzenlemeler; Teknik

malzeme yardımı; Gıda, giyim, yakacak ve ulaşım

hizmetlerinden yararlanmaya yönelik ayni ve nakdi

yardımlar; Meslek ve iş edindirme kursları; Çeşitli sosyalkültürel

faaliyetler sayılabilir.

Sivil Toplum Kuruluşlarının Hizmetleri

Özel eğitim sadece okullar ya da eğitim kurumları

tarafından yürütülen bir hizmet değil, toplumun tümünü

ilgilendiren bir hizmettir. Bu kapsamda sivil toplum

kuruluşlarının özel gereksinimli bireyler ve ailelerine

katkıları da dikkate değerdir. Özel eğitimle ilgili resmî

faaliyetlerini sürdüren sivil toplum kuruluşları gönüllü

kuruluşlar; Dernekler, Vakıflar, Federasyonlar ve

Konfederasyonlardan oluşmaktadır. Türkiye’de; Engelliler

alanında sivil toplum örgütlenmesi olarak dernekler;

Derneklerin üst kuruluşları olan federasyonlar;

Federasyonların üst kurulu olarak da Türkiye Sakatlar

Konfederasyonu bulunmaktadır.