AİLE EĞİTİMİ - Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
Giriş
Aile çalışmaları, ailenin toplumun iyilik halini destekleyen
bir işlevi olmasının yanı sıra sosyoekonomik, kültürel ve
toplumsal faktörler nedeniyle ailenin yapısında, aile içi
ilişkilerde ve ailedeki rollerde yaşanan değişimlerin
çocukların gelişimini etkilemesi nedeniyle de önemlidir.
Dünya genelinde sanayileşmenin etkisi birçok kurum gibi
aileyi de etkilemesi sonucunda politika yapıcılar toplumun
genel iyilik ve refahı için çeşitli çalışmalarla ailenin
güçlendirilmesini vurgularlar.
Aile Çalışmalarının Önemi
1950’li yıllarda iç göç süreci hızlanmış ve şehirlerde
organize olan sanayi ve hizmet sektörünün payı artmış ve
bu sektörde işe yerleşmek için eğitim seviyesi önem
kazanmıştır.
1982 Anayasasının 41. maddesinde; “Aile, Türk
toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve
çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile
uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı
kurar” ifadesi ile ailenin korunması devletin görevi olarak
belirlenmiştir.
Aile Çalışmalarının Amacı ve Kapsamı
Çocukluk yıllarından itibaren ailenin çocuklar için temel
destek kaynağı olduğu ve aile ortamının mikrosistem
olarak çocuğu önemli ölçüde etkilediği kabul edilmiştir.
Mikrosistem; çocuğun fiziksel çevresindeki roller,
etkileşimler ve etkinlikler örüntüsüne işaret eder. Bu
çevre, çocuğun diğerleri ile doğrudan etkileşime girdiği
evini, okulunu ve oyun alanlarını içerir. Mikrosistem
düzeyinde çocuk; aile, öğretmenler, akranlar, oyun
grupları ve okul ya da mahalledeki arkadaşlar ile doğrudan
etkileşime girer.
Şehirleşmenin ve sanayileşmenin artması, aile yapısındaki
değişimler, yokluk ve yoksunluklar karşısında ailelerin
çocuğun gelişimi ile ilgili özellikleri öğrenmeye ihtiyaçları
olduğu belirtilmektedir. İnsan yaşamında anne baba olmak
ve anne babalık becerilerinin gelişimi kişinin kendisi için
bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirebilmesi
için çok önemlidir. Bu bağlamda aile çalışmalarının
amacı, bireylerin yaşamlarına olumlu katkılar getirmek ve
ailelere ihtiyaç duydukları bilgi, beceri, davranış ve tutum
kazandırmaktır.
Türkiye’de Aile Çalışmalarının Tarihçesi
Türkiye’de gerçekleştirilen aile çalışmalarının tarihsel
süreçte ilk adımlarının cumhuriyetin ilk yıllarında okuma
yazma seferberliği kapsamın da Ali Okulları, Millet
Mektepleri gibi çalışmalarla atıldığı belirtilmektedir.
Ailelerin yaşamında çeşitli becerileri arttıracak eğitimin
ilk adımının harf devriminden sonra Millet Mektepleri
faaliyetleri ile Atatürk tarafından Cumhuriyet döneminde
atıldığı söylenir. Bu toplu eğitim hareketi, dönemin
ihtiyaçları dikkate alındığında oldukça önemlidir.
Dönemin Halk Mektepleri, Halk Dershaneleri ve Gece
Kursları halka yeni harflerle okuma-yazma öğretme amacı
taşıyan Millet Mekteplerine dönüştürülmüştür. Türk
Silahlı Kuvvetleri de 1958 yılında erlere verilen eğitimin
daha düzenli bir şekilde okullarda verilmesini
kararlaştırmıştır. Bu amaçla 1959 yılında Türk eğitim
tarihine geçen 16 Er Okuma-Yazma Okulu açılmıştır. Halk
arasında Ali Okulları şeklinde de bilinen bu okullar
UNESCO tarafından dünyanın en düzenli ve başarılı halk
eğitimi çalışmaları olarak ilan edilmiştir.
Aile odaklı ve aileleri desteklemeye yönelik çalışmaların
en önemlisi 1962-1963 yılları arasında Ord. Prof. Dr.
İhsan Şükrü Aksel tarafından Medikososyal Merkezi ve
Askeri Tıbbiye’de başlatılan Anne-Babalara Haftalık
Sohbet Toplantıları adıyla açılmış bir dizi seminer ve
kurstur.
1982-2004 yılları arasında ise Erken Destek Programı
kapsamında Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, Prof. Dr. Sevda
Bekman ve Prof. Dr. Diane Sunar tarafından İstanbul’da
düşük gelirli çocuklarının annelerinin eğitimi yoluyla
çocukların çok yönlü gelişimi hedeflenmiştir.
Türkiye’de yaygın biçimde uygulanan diğer bir program
da Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) tarafından
geliştirilen, Anne Çocuk Eğitim Programıdır (AÇEP).
1996 yılında yapılan Milli Eğitim Şûrasında da “Aile
Katılımı”, “Anne Baba Okulları” gibi faaliyetlerin
yaygınlaştırılması ve ailelerin eğitilmesinin önemi
vurgulanmıştır.
Kültürün Aile Üzerindeki Etkileri
Aile tiplerine ilişkin analizlerde aile, çekirdek, geniş ve
parçalanmış aile olarak sınıflandırılmaktadır. Türkiye gibi
hızlı sosyoekonomik ve demografik dönüşüm içinde
bulunan bir ülkede aile yapısının değişimini bu klasik
yaklaşım ile çözümlemenin mümkün olmadığı da
savunulmaktadır. Bu kapsamda sosyokültürel ortam aile
yaşamının ve insan gelişiminin önemli bir
şekillendiricisidir. Bu konuda antropolog Barbara Helling
ve George Helling’in bir Türk köyünde yaptığı
antropolojik araştırma dikkat çekicidir. Bu araştırmada
köydeki anne babaların, aile içinde gösterme, taklit ve
psikomotor öğrenmeye dayalı öğretme tarzları
kullandıkları belirlenmiştir ve 20 yıl sonra aynı köye
yeniden gittiklerinde, “yaparak öğretme” eğilimlerinin
devam ettiğini fark etmişlerdir.
Türkiye’de özellikle kültürün aileyi ve bireylerini nasıl
etkilediği kapsamında, J. Jensen Arnett’in toplumsallaşma
kuramı ve Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın aile değişim modelini
incelemek yararlı olacaktır.
Jensen Arnett: Toplumsallaşma
J. Jensen Arnett’in kuramında toplumsallaşma kültürel bir
süreç olarak tanımlanarak farklı kültürleri ayıran iki tür
toplumsallaşmadan bahsedilmektedir:
• Geniş toplumsallaşma ve
• Dar toplumsallaşma.
ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ
Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
2
Toplumsallaşma, insanların içinde yaşadıkları sosyal
dünyanın yani kültürün davranışlarını ve inançlarını
kazanma sürecidir. Aile çocukların toplumsallaşmasını
sağlayan en önemli kaynaktır ancak toplumsallaşma
sadece anne babanın çocukla etkileşime girmesiyle
gerçekleşmez. Çocuğun kardeşleri ve geniş aile içindeki
akrabaları da ailenin bir parçasıdır. Bu kurama göre
toplumsallaşma kaynakları, okul, iş, içinde yaşanılan
topluluk, medya gibi kültürel değerler sistemleridir.
“Geniş toplumsallaşma” özelliği gösteren kültürler,
bireyciliği, bağımsızlığı ve bireyin kendisini ifade
etmesini, ailede ve yakın çevredeki toplumsallaşma
kaynakları aracılığıyla destekler. Bu kültürde anne babalar
kültürel çerçeveyi kendi kişilikleri ve tercihleri
doğrultusunda değiştirme imkânına sahiptir.
“Dar toplumsallaşma” özelliği gösteren kültürler ise itaati
ve uyma davranışını en yüksek değer olarak kabul eder ve
kültürel beklentilerin yerine getirilmemesi hoş
karşılanmaz. Toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki
farklarında belirgin olduğu dar toplumsallaşma
kültüründeki kızların toplumsallaşması da
erkeklerinkinden daha dardır.
Arnett’in belirttiği kültürel toplumsallaşma, Türkiye’deki
aileler için değerlendirildiğinde farklı bir tablo ortaya
çıkmaktadır. Türkiye’deki aile kurumu yapı olarak modern
kabul edilen çekirdek aile özellikleri göstermesine rağmen
etkileşimleri ve ilişkilerinde geniş aile özellikleri
taşımaktadır. Ayrıca, itaat ve uyma davranışları hâlen
yüksek bir değer olarak kabul görmektedir. Bu kapsamda
günümüz Türkiye’sinde kültürün ‘dar toplumsallaşma’
özellikleri gösterdiği ve ailelerin de bu kültürün bir parçası
olduğu ifade edilebilir.
Çiğdem Kağıtçıbaşı: Aile Modelleri
Çocuğun toplumsallaşmasında ailenin içinde yaşadığı
kültürün yanında sosyoekonomik koşullar da etkilidir.
Çünkü buna bağlı olarak aile, aile yapıları ve işlevleri de
farklılaşmaktadır. Bu kapsamda Çiğdem Kağıtçıbaşı
aileleri üç farklı model ile açıklamaktadır. Bunlar;
• Karşılıklı bağımlı aile,
• Bağımsız aile ve
• Psikolojik/duygusal ailedir.
Çiğdem Kağıtçıbaşı aile modellerini genel bir aile modeli
üzerinden açıklar. Bu modelin birbirleri ile etkileşim ve
nedensel ilişki içinde üç bileşeni vardır:
• Birincisi bağlamdır. Ailenin içinde bulunduğu
yaşam koşulları ve kültürü bağlamı oluşturur.
• Modelin ikinci bileşeni aile yapısıdır. Aile yapısı
kapsamında aile türü, maddi kaynak aktarımı,
aile bağları, doğurganlık ve kadının statüsü yer
almaktadır.
• Üçüncü bileşeni olan aile sistemi, sosyalleşme
değerleri ve aile etkileşimi adlı alt sistemden
oluşur.
Karşılıklı bağımlı aile modeli, geleneksel ve kırsal
toplumlarda görülmekte ve birey aile hem maddi hem de
duygusal alanda bağımlıdır. Bu tipteki aileler yapı olarak
genellikle işlevsel-geniş aile özelliği sergilemektedir.
İşlevsel geniş ailelerde farklı kuşakları birbirine bağlayan
yakın akrabalık ilişkileri ve akrabalar arasında karşılıklı
bağımlılık söz konusudur. Bu aile modelinde nesiller arası
bağımlılık aile yaşamı boyunca yön değiştirir. Önce çocuk
anne babaya bağımlıdır sonra yaşlanan anne baba çocuğa
bağımlıdır. Otoriteye bağımsız çocuk bu modele uygun
değildir.
Bağımsız aile modeli bireyci, yüksek refah düzeyindeki
kentleşmiş ve sanayileşmiş teknoloji toplumlarında
görülür. Birey ve aile maddi ve duygusal alanda
bağımsızdır. Çekirdek yapısının olduğu bu modelde,
duygusal ve maddi kaynak yatırımı çocuğa yönelmiştir.
Bağımsız aile modelinde ebeveynlerde otorite yerine
serbest çocuk yetiştirme ve özerklik davranışı ortaya
çıkmaktadır.
Psikolojik/duygusal aile modelinde duygusal alanda
karşılıklı bağlılık görülürken, maddi alanda birey ve aile
arasında bağımsızlık görülmektedir. Bağlılık kültürüne
sahip, gelişmiş ve kentleşmiş bölgelerde daha yaygındır.
Çocuk yetiştirme açısından bağlılık ve özerklik bir arada
görülür.
Aile Çalışmalarında Farklı Yaklaşımlar
Ailelerin ve/veya aileyi oluşturan bireylerin aile ve toplum
yaşamına olumlu katkılar sunmalarını hedefleyen ve
ailelere çeşitli şekillerde destek sağlayan aile çalışmaları;
• Aile rehberliği,
• Aile eğitimi,
• Aile katılımı ve
• Aile danışmanlığı/terapisi gibi farklı
yaklaşımlarla gerçekleştirilmektedir.
Aile Rehberliği Hizmetleri
1960’lara kadar özel eğitim alanında ailelerin, çocukların
eğitimine katılımında bir rolü olmayacağı düşünülürken
özel gereksinimli çocuklarla çalışmanın bir uzmanlık
gerektirdiği düşüncesi hâkimdi. 1960’lardan sonra
çocuğun tedavisi tıbbi uygulamaların yanı sıra çocukların
sorunlarına yardımcı olmada psikolojik desteğin de
önemeli olduğu anlaşılmış ve bu amaçla psikolojik
danışmanlık ve rehberlik çalışmaları başlatılmıştır.
Ailelerle yapılan çalışmaların başında gelen aile
rehberliği, ailelerin çocukların gelişimlerine katkı
sağlayabilmeleri için yürütülen sistemli ve düzenli
çalışmalar olarak tanımlanmaktadır.
Aile rehberliği hizmetleri;
• Ailelere psikolojik destek sağlamak ve
• Aileleri çeşitli konularda bilgilendirerek
çocukların eğitimine katkı sağlamak şeklinde
işleyen iki yönlü bir süreçtir.
ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ
Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
3
Aile Eğitimi
Anne baba olmanın en temel gereklilikleri çocuğun
bakımı, beslenmesi, disiplini, en önemlisi de çocuğun
desteklenmesi, çocuğa şefkat ve sevgi gösterilmesidir. Aile
eğitimi, aile ve çocuk arasındaki ilişkinin gelişimini
destekleyerek, anne babalığa ilişkin bilgi ve becerilerin
kazanılması, kavranması ve anlaşılmasını destekleyen bir
süreç olarak tanımlanmaktadır.
Aile eğitiminin ebeveynlerin anne baba olma
sorumluluklarını kazanmalarına yardımcı olmak, aile
bağını ve aile yaşantısını güçlendirmek, çocuk eğitimi ve
gelişimi konusunda aileleri bilgilendirmek ve ailelere
destek olmak ve çocukları okula başlarken öğrenmeye
hazır hale getirmek gibi hedefleri vardır.
Aile eğitimi kapsamında;
• Çocuğun gelişimi hakkında bilgi sahibi olma,
• Gözlem yapma,
• Disiplin ve problem çözme,
• Ödülleri nasıl vereceğini bilme,
• Duygusal, sosyal, bilişsel ve dil gelişimini
destekleme ile
• Kişisel destek kaynakları gibi temel konular yer
almaktadır.
Çocukların gelişimi, okul, komşu ve toplumu içeren farklı
ekolojik katmanlardaki pek çok faktör tarafından
etkilenmektedir. Çocuğun gelişimi için aile ve okulun iş
birliği içinde çalışması önemlidir. Özellikle okul öncesi
dönemde ailelerin katılımına öğretmenler önem vermeli ve
aileden ayrı kaldıkları dönemin özellikleri göz önüne
alınarak ailelerle iletişim sağlanmalıdır.
Aile Katılımı
Çocukların gelişimi, aile, okul, komşu ve toplumu içeren
farklı ekolojik katmanlardaki pek çok faktör tarafından
etkilenmektedir. Özellikle okul öncesi dönemde ailelerin
katılımına öğretmenler önem vermeli ve aileden ayrı
kaldıkları dönemin özellikleri göz önüne alınarak ailelerle
iletişim sağlanmalıdır. Okul öncesi dönemde aile katılımı;
• Aile eğitim etkinlikleri,
• Aile iletişim etkinlikleri,
• Ailelerin eğitim etkinliklerine katılımı,
• Ev ziyaretleri,
• Evde yapılabilecek etkinlikler,
• Bireysel görüşmeler,
• Toplantılar ile
• Yönetim ve karar verme süreçlerine katılım
şeklinde sınıflandırılan çalışmalarla
gerçekleştirilmektedir.
Bu türden etkinlikler aracılığıyla gerçekleştirilecek aile
katılımı çalışmalarında eğitimcilerin ailelere yaklaşımı
temel bazı ilkelere dayanmalıdır. Bu ilkeler şunlardır:
• Tüm anne babalar belirli bir etkililik gücüne
sahiptir ve katkı sağlayabilir,
• Her anne baba çocuğunun eğitim açısından
önemli ve anlamlı bir bakış açısına sahiptir,
• Tüm anne babalar çocuklarını önemser,
• Anne babaların yokluğu çocukların
önemsenmeyeceği anlamına gelmemelidir.
Aile Danışmanlığı/Terapisi
Aile danışmanlığı, Aile Yasası çerçevesinde verilen
psikolojik destek hizmeti olarak belirtilebilir. Aile
danışmanlığı, aileyi oluşturan bireylerin bir araya gelmesi
ve yaşadıkları sorunları birlikte çözmeye çalışmaları
üzerine kurulur.
Aile danışmanlığının amacı, bireysel veya grup seansları
yoluyla ailede kişiler arası sorunlar veya tüm aileyi
etkileyebilecek olaylarla ailenin baş edebilmesini
sağlayacak becerileri kazandırmaktır. Aileye bu
becerilerin kazandırılması hedeflenirken aile üyelerinin
birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri önemlidir.
Türkiye’de Aile Çalışmalarından Örnekler
Türkiye’de 1980’li yıllarda başlayarak günümüze kadar
uygulaması devam eden aile çalışmalarında Milli Eğitim
Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
sivil toplum kuruluşları ve bazı belediyelerin etkin rol
aldığı görülmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığının Çalışmaları
Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı bazı çalışmalar şöyle
listelenebilir:
• Aile Eğitimi Kurs Programı,
• Baba Destek Eğitimi Programı (BADEP),
• Okul Öncesi Eğitim Programı ile Bütünleştirilmiş
Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER),
• 0-36 Aylık Çocuklar için Bütünleştirilmiş Aile
Destek Eğitim Rehberi (EBADER),
• Çocuk Gelişimi ve Eğitimi 0-36 Aylık Gelişimsel
Risk Altındaki Çocuklar Aile Destek Modüler
Programı (Yeterliğe Dayalı).
Aile Eğitim Kurs Programı
Milli Eğitim Bakanlığı (Hayat Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğü) tarafından yürürlüğe konulmuştur. Bu
program kapsamında;
• Anne babaların çocuk gelişimi ve eğitimi,
• Olumlu anne-babalık becerileri,
• Sağlık,
• Beslenme,
• Olumlu davranış kazandırma,
• Temel alışkanlıklar kazandırma,
• Toplumsal cinsiyet eşitliği,
• Aile içi iletişim,
• Aile içi şiddet,
• Aile içi çatışma çözme teknikleri,
• Ergenlik döneminde riskler ve sorunlar,
• Okula hazır başlama ve
ÇGE209U-AİLE EĞİTİMİ
Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
4
• Okul aile işbirliği gibi konularda eğitim verilerek
daha sağlıklı ve başarılı nesiller yetiştirilmesi
hedeflenmiştir.
Aile Eğitimi Kurs Programı;
• 0-3 Yaş aile eğitimi,
• 3-6 Yaş aile eğitimi (3-6 Yaş okuma-yazma
bilmeyen anne destek eğitimi ve 3-6 Yaş baba
destek eğitimi),
• 7-11 Yaş aile eğitimi (7-11 Yaş baba destek
eğitimi) ve
• 12-18 Yaş aile eğitimi olarak dört program
altında yapılmakta ve her program altında ilgili
yaş grubundan çocukları olan kişi ve ailelere
eğitim verilmesi amaçlanmaktadır.
0-36 Aylık Çocuklar için Bütünleştirilmiş Aile Destek
Eğitim Rehberi (EBADER)
Okul öncesi eğitim materyali olarak hazırlanan
EBADER’in içeriğinde aile eğitimi çalışmalarının
özellikleri, uygulama süreci ve değerlendirilmesi, aile
eğitimine hazırlık, aile eğitiminde kullanılan yöntem ve
teknikler, aile eğitimi için örnek oturumlar, aile katılım
çalışmaları, ailenin eğitim etkinliklerine katılımı ve
bireysel görüşmeler yer almaktadır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının
Çalışmaları
Bakanlığın ailelere yönelik hazırlamış olduğu en önemli
eğitim programı Aile Eğitim Programıdır. Bu programın
yanı sıra bakanlığın sosyal destek hizmetleri, aile
danışmanlığı, evlilik öncesi eğitim programları da
bulunmaktadır. Bakanlığın iki tane telefon hattı da
(ALO183 ve ALO144) vatandaşlara aile ve sosyal destek
alanlarında bilgilendirme ve yönlendirme yapmaktadır.
Aile Eğitim Programı (AEP)
Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanmış olan Aile Eğitim Programı (AEP) ailelerin,
aile eğitimiyle ilgili temel ihtiyaçları dikkate alınarak
geliştirilmiştir.
Program aile eğitim ve iletişimi, hukuk, iktisat, medya ve
sağlık olmak üzere beş alanda toplam 26 modülden
oluşmaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışmaları
Türkiye’de yürütülen aile çalışmalarına farklı odakları
olan Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da yerel veya ulusal
ölçekte katkı sağlamaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşlarının yaptığı bazı çalışmalar şöyle
listelenebilir:
• Anne Çocuk Eğitim Vakfının (AÇEV) çalışmaları;
• Aile Mektupları,
• Dere Tepe Eğitim Programı,
• Baba Olmak Güzel Şey,
• Anne Destek Programı (ADP),
• “Sen Benim Babamsın” Kampanyası.
• Tohum Otizm Vakfının çalışmaları;
• Otizm Aile Eğitim Seminerleri: “Bilmek
Anlamaktır”,
• Tohum Otizm Vakfı E-Öğrenme Portalı.
• Serebral Palsili (beyin felçli) Çocuklar
Derneğinin (SERÇEV) çalışmaları;
• Gölbaşı Engelsiz Parkı Projesi,
• Bilinçli Aile Engelsiz Çocuk Projesi,
• Serebral Palsili Çocuklarda Erken Eğitim
İçin Ailelerin Bilinçlendirilmesi Projesi.
Belediyelerin Çalışmalarından Örnekler
Türkiye’de belediyeler bünyesinde de kadınlara ve
çocuklara yönelik projeler ve programlar
düzenlenmektedir. Belediyelerin yaptığı çalışmaların en
önemli ortak paydası kadının, çocuğun ve ailenin yüksek
yararı yönünde olmasıdır. Belediyelerin yaptığı
çalışmalarından en önemlisi İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin uyguladığı Küçük Adımlar Erken Eğitim
Programıdır (KAEEP).
Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı
Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı (KAEEP), 0-6 yaş
arası gelişimsel geriliği olan çocukların ailelerine yönelik
hazırlanmış bir erken eğitim programıdır. Avustralya’ da
bulunan Macquarie Üniversitesi’nde hazırlanan bu
program 1995 yılında Zihinsel Engellilere Destek Derneği
tarafından Türkiye’ye getirilmiştir. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafından 2001 yılından beri çeşitli
üniversiteler ile işbirliği içinde uygulanmaktadır.