AİLE EĞİTİMİ - Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Türkiye’de Aile Çalışmaları
Aile Çalışmalarının Önemi ve Türkiye’de Aile Çalışmalarının Tarihçesi
Değişen koşullar altında anne babalığın gerektirdiği becerilerin de değişmesi ve karmaşıklaşması, aile içi rollerin değişmesi, ailenin sosyal ve psikolojik ihtiyaçları aile çalışmalarına duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır.
Aile çalışmaları kapsamında ebeveynlerin farkındalıklarını artırmak uzun vadede sosyal eşitsizliğin azaltılmasına da katkı sağlar. Bu doğrultuda çeşitli kurumlar tarafından aileye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının aile eğitimi konusundaki girişimleri bu çalışmalara örnek verilebilir. Bu çalışmalarla, çeşitli toplumsal dönüşümler karşısında eğitsel, psikolojik, sosyal, ekonomik ve hukuki destek gereksinimleri artan ailelere ulaşılmaktadır.
İnsan yaşamında anne baba olmak ve anne babalık becerilerinin gelişimi kişinin hem kendisi için hem de bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirebilmesi için çok önemlidir. Bu bağlamda aile çalışmalarının amacı farklı yaklaşımlarla aileyi destekleyerek bütün aile bireylerinin yaşamına olumlu katkılar getirmek ve ailelere ihtiyaç duydukları bilgi, beceri, davranış ve tutumları kazandırmaktır. Bu amaca dönük olarak gerçekleştirilen aile çalışmaları her sosyoekonomik ve kültürel katmanda çocuğa ve aileye, dolayısıyla da topluma sayısız yarar sağlamaktadır.
Türkiye’de gerçekleştirilen aile çalışmalarının tarihsel süreçte ilk adımlarının Cumhuriyetin ilk yıllarında okuma yazma seferberliği kapsamında Ali Okulları, Millet Mektepleri gibi çalışmalarla atıldığı belirtilmektedir. Bu çalışmaları Türk Silahlı Kuvvetlerinin “Ali Okulları” izlemiştir. Türkiye’de aileleri desteklemeye yönelik çalışmaların en önemlisi “Anne-Babalara Haftalık Sohbet Toplantıları” adıyla atılmıştır. Erken Destek Projesi de Türkiye’de gerçekleştirilmiş önemli bir çalışmadır. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere AÇEV, SERÇEV, Tohum Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları ve belediyeler de ailelere yönelik çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
Kültürün Aile Üzerindeki Etkileri
Sosyokültürel ortam aile yaşamının ve insan gelişiminin önemli bir şekillendiricisidir. Türkiye’de özellikle kültürün aileyi ve bireylerini nasıl etkilediği kapsamında, J. Jensen Arnett’in toplumsallaşma kuramı ve Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın aile değişim modelini incelemek yararlı olacaktır. Toplumsallaşma kuramından ve aile değişim modellerinden Türkiye’de aile yapıları ve işlevlerini kültürün ve yaşam koşullarının nasıl etkileyebileceği görülebilir. Refah düzeyi ve sosyoekonomik koşulların yüksek olduğu toplumsal bağlamlarda kültürel değerler aileyi geliştirici etkilere sahipken aynı toplum içinde bazı ailelerin dar toplumsallaşma özellikleri taşıyan kültürel değerlerle çocuklarını yetiştirmesi mümkündür.
J. Jensen Arnett’in (1995) kuramında toplumsallaşma kültürel bir süreç olarak tanımlanarak farklı kültürleri ayıran iki tür toplumsallaşmadan bahsedilmektedir: Geniş toplumsallaşma ve dar toplumsallaşma.
- “Geniş toplumsallaşma” özelliği gösteren kültürler, bireyciliği, bağımsızlığı ve bireyin kendisini ifade etmesini, ailedeki ve yakın çevredeki toplumsallaşma kaynakları aracılığıyla destekler. Bu kültürlerde anne babalar kültürel çerçeveyi kendi kişilikleri ve tercihleri doğrultusunda değiştirme imkânına sahiptir.
- “Dar toplumsallaşma” özelliği gösteren kültürler ise itaati ve uyma davranışını en yüksek değer olarak kabul eder ve kültürel beklentilerin yerine getirilmemesi hoş karşılanmaz. Bu kültürlerde anne babalar çocuklarından itaat ve uyma davranışı göstermesini bekler. Toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki farkların da belirgin olduğu dar toplumsallaşma kültürlerinde kızların toplumsallaşması da erkeklerinkinden daha dardır.
Dar toplumsallaşma özellikleri gösteren ülkelere örnek olarak Japonya, Hindistan ve Suudi Arabistan gösterilmektedir.
Bu kapsamda günümüz Türkiye’sinde kültürün ‘dar toplumsallaşma’ özellikleri gösterdiği ve ailelerin de bu kültürün bir parçası olduğu ifade edilebilir. Bu yüzden anne babaların eğitilmesi çocuğun toplumsallaşma sürecine olumlu katkı sağlayacaktır.
Çiğdem Kağıtçıbaşı aileleri üç farklı model ile açıklamaktadır: Karşılıklı bağımlı aile, bağımsız aile ve psikolojik/duygusal aile. Bu modeller aile sisteminin ve işleyişinin sosyoekonomik koşullara göre farklılık gösterdiği öngörüsü üzerine temellendirilmiştir.
- Karşılıklı bağımlı aile modelinin tipik örnekleri özellikle ataerkil aile yapısının ve sıkı bağlarla örülmüş aile ve insan ilişkilerinin olduğu geleneksel ve kırsal toplumlarda görülmektedir. Çocuğun anne babaya bağlılığı itaate ve otoriteye dayalıdır. Otoriteye ve itaate dayalı sosyalleştirilen çocuklar aile ihtiyaçlarını karşılayan ve yaşlı anne babasına yatırım yapan “bağlı” çocuklara dönüşür. Bu nedenle bu aile modelinde bağımsız çocuk yetiştirmek uygun değildir. Çocuğun otoriteye ve itaate dayalı olarak sosyalleştirilmesi işlevsel geniş aile yapısını desteklemektedir.
- Bağımsız aile modeli bireyci, yüksek refah düzeyindeki kentleşmiş ve sanayileşmiş teknoloji toplumlarında görülmektedir. Birey ve aile hem maddi hem de duygusal alanda bağımsızdır. Çekirdek aile yapısının olduğu bu modelde aile bireyleri ve nesiller birbirinden ayrışmış bir özellik göstermektedir. Erkek çocuğun değeri ve genel anlamda çocuğun ekonomik değeri azalırken çocuğa atfedilen psikolojik değer ön plana çıkmaktadır.
- Psikolojik/duygusal aile modelinde duygusal alanda karşılıklı bağlılık görülürken, maddi alanda birey ve aile arasında bağımsızlık görülmektedir. Bu model, bağlılık kültürüne sahip, gelişmiş ve kentleşmiş bölgelerde daha yaygındır. Ataerkil yapının önemini kaybetmesi ve kadının aile içindeki konumunun yükselmesi ve azalan erkek çocuk yapısı aile ilişkilerini şekillendirmektedir. Çocuk yetiştirme açısından hem bağlılık hem de özerklik bir arada görülür. Anne-babanın yetkili bir tutum sergilediği bu modelde çocuk yetiştirmede orta düzeyde denetim vardır.
Aile Çalışmalarında Farklı Yaklaşımlar
Ailelerin ve/veya aileyi oluşturan bireylerin aile ve toplum yaşamına olumlu katkılar sunmalarını hedefleyen ve ailelere çeşitli şekillerde destek sağlayan aile çalışmaları aile rehberliği, aile eğitimi, aile katılımı ve aile danışmanlığı/ terapisi gibi farklı yaklaşımlarla gerçekleştirilmektedir.
Aile Rehberliği Hizmetleri
1960’lı yıllardan sonra çocuğun tedavisinde tıbbi uygulamaların yanı sıra çocukların sorunlarına yardımcı olmada psikolojik desteğin de önemli olduğu anlaşılmış ve bu amaçla da psikolojik danışmanlık ve rehberlik çalışmaları başlatılmıştır. Böylece psikolojik sorunları ve özel eğitim gereksinimi olan çocukların tedavisinde ailelerin rolü de ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu kapsamda ailelerle yapılan çalışmaların başında gelen aile rehberliği, ailelerin çocukların gelişimine katkı sağlayabilmeleri için yürütülen sistemli ve düzenli çalışmalar olarak tanımlanmaktadır.
Aile Eğitimi
Anne baba olmanın en temel gereklilikleri çocuğun bakımı, beslenmesi, disiplini, en önemlisi de çocuğun desteklenmesi, çocuğa şefkat ve sevgi gösterilmesidir. Bu çerçeveden hareketle aile eğitimi, aile ve çocuk arasındaki ilişkinin gelişimini destekleyerek, anne babalığa ilişkin bilgi ve becerilerin kazanılması, kavranması ve anlaşılmasını destekleyen bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Çocuk gelişimi, gözlem yapma, disiplin ve problem çözme, ödüllerin kullanımı, gelişimi destekleme, kişisel destek kaynakları gibi temel konulara aile eğitimi verilmesi ailelere katkı sağlayacaktır.
Aile Katılımı
Çocukların gelişimi, aile, okul, komşu ve toplumu içeren farklı ekolojik katmanlardaki pek çok faktör tarafından etkilenmektedir. Çocuğun gelişimi için aile ve okulun işbirliği içinde çalışması önemlidir. Bu yüzden, okullarda çocukların diğer bireylerle etkileşimlerini artıracak ve onların evde ve toplumda gelişme ve öğrenmelerini destekleyecek fırsatlar sağlanması hem çocuğun hem de ailenin gelişimini olumlu yönde etkiler. Özellikle okul öncesi dönemde ailelerin katılımına öğretmenler önem vermeli ve aileden ayrı kaldıkları dönemin özellikleri göz önüne alınarak ailelerle iletişim sağlanmalıdır.
Aile Danışmanlığı/Terapisi
Aile danışmanlığı, Aile Yasası çerçevesinde verilen psikolojik destek hizmetleri olarak ifade edilebilir. Aile danışmanlığı, aileyi oluşturan bireylerin bir araya gelmesi ve yaşadıkları sorunları birlikte çözmeye çalışmaları üzerine kurulur. Aile danışmanlığının amacı bireysel veya grup seansları yoluyla ailede kişiler arası sorunlar veya tüm aileyi etkileyebilecek olaylarla (örn., ölüm, kronik hastalık, boşanma veya aile üyelerinin birinin evden ayrılması) ailenin baş edebilmesini sağlayacak becerileri kazandırmaktır.
Aile danışmanlığı konusunda açılan eğitim programları belirli meslek gruplarına açıktır. Aile danışmanlığı eğitimine sosyal hizmet, çocuk gelişimi, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, hemşirelik, tıp ve sosyoloji mezunları başvurabilir.
Aile danışmanlığı yapmayı planlayan veya yapan bireylerin ailelerle çalışmak konusunda hassas davranmaları, sahip oldukları donanımları ve yeterliklerini göz önünde bulundurmaları ve mesleki anlamda etik ilkelere dikkat etmeleri gerekmektedir.
Türkiye’de Aile Çalışmalarından Örnekler
Türkiye’de aile çalışmaları kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Aile Eğitim Programı, Baba Destek Programı, OBADER, EBADER, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi 0-36 Aylık Gelişimsel Risk Altındaki Çocuklar Aile Destek Modüler Programı çalışmaları bulunmaktadır.
Bu çalışmalar ailelere yönelik eğitim çalışmaları olup farklı yaş ve ihtiyaç gruplarında ailelere sunulmaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışmaları ise sadece ebeveynlikle ilgili konularda değil ekonomi, medya ve benzeri konularda da ailelere eğitim fırsatları sunmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları da her kuruluşun ilgi alanında özel eğitim programlarını içermektedir.
Örneğin Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)’nın aile mektupları, dere tepe eğitim programı, anne destek programı, baba olmak güzel şey, sen benim babamsın kampanyası gibi çalışmaları farklı toplumsal kesimlere yaygın olarak ulaşan programlardır.
Tohum Otizm Vakfı ise aile eğitim seminerleri: bilmek anlamaktır eğitim semineri ve Anne-Babalara Yönelik EÖğrenme Portalı İle Otizmli Çocukların Okul öncesi Eğitime Katılımlarının Artırılması çalışmaları ile otizmli çocuklara sahip ailelere destek olmayı amaçlamaktadır.
SERÇEV de Gölbaşı Engelsiz Parkı Projesi, Bilinçli Aile Engelsiz Çocuk Projesi, Serebral Palsili Çocuklarda Erken Eğitim İçin Ailelerin Bilinçlendirilmesi Projesi beyin felçli çocuklar ve ailelerini desteklemiştir.
Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı (KAEEP), 0–6 yaş arası gelişimsel geriliği olan çocukların ailelerine yönelik hazırlanmış bir erken eğitim programıdır. Ayrıca Türkiye’de farklı illerde belediyeler kapsamında kadın, aile ve çocuklara yönelik çalışmalarla örnekleri çoğaltmak mümkündür.