AİLE KATILIMI VE İŞBİRLİĞİ - Ünite 4: Engelli Çocukların Ailelerinde Aile Katılımı ve Aile Eğitimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Engelli Çocukların Ailelerinde Aile Katılımı ve Aile Eğitimi

Engelli Çocuğu Olan Ailelerin Özellikleri

Engelli çocuğun aileye katılımı ile bu süreç sadece bu çocuğun kendisini değil, aynı zamanda engelli çocuğun ailesini de yakından etkilemektedir. Doğan çocuğun engelinin olması ailenin rutinlerini, yaşam tarzını ve ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Bu durumun bir nedeni olarak, çocuğun aile içinde yaratmış olduğu stres gösterilmektedir. Engelli bir bireyin aileye katılmasıyla diğer aile bireyleri bu durumdan fiziksel olarak ve maddi açıdan etkilenebilmektedirler. Aile üyeleri bu stresle başa çıkma süreçlerinde bazı psikolojik sorunlar yaşayabilmektedirler. Bu süreçle birlikte anne ve babanın üstlendiği roller farklılaşmaktadır. Aileye katılan çocuğun sahip olduğu engelin türü ve derecesi, ailenin sosyo ekonomik düzeyi, yaşı ve aldığı destekler anne ve babaların duygu ve düşüncelerini etkilemektedir. Engelli bir çocuğun aileye katılmasıyla ailenin sorumlulukları daha da artmaktadır. Bunun yanı sıra anne-babalar; çocuklarının özelliklerinden dolayı çocuğa sağlanacak öğretime, davranış kontrolüne, ailedeki diğer çocukların öğretimine, onlara karşı da annebabalık görevini yerine getirmeye, çocuklarının okulla ve toplumla olumlu ilişkiler sağlamasına yönelik birtakım rolleri de üstlenmektedirler. Tüm bu ek görev ve sorumluluklar ailenin yaşam kalitesini etkilemektedir. Yaşam Kalitesi, aile bireylerinin gereksinimlerini karşılayabildiği koşullara sahip olmaları, kendileri için önemli olan etkinlikleri yapabilmeleri ve aile bireylerinin tümünün bir aile olarak bir arada yaşamaktan zevk alması olarak tanımlanmaktadır (Öncül, 2013; Park ve diğ., 2003). Burada gözardı edilmemesi gereken durum engelli çocuk dâhil olduğu ailenin hayatını, aile de engelli çocuğun hayatını etkilemekte olduğudur.

Aile Katılımı

Çocuklardan yaşadıkları toplumun kurallarına uyan, kendilerine yetebilen ve bağımsız bireyler olmaları beklenir. Bu beklentiyi karşılamaya yönelik önkoşul becerilerin ilk öğretildiği yer aile ortamıdır (Tavil ve Karasu, 2013). Önkoşul Beceri Hedeflenen becerinin öğrenilebilmesi için bireyin sahip olması gereken beceri ve davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Düzkantar, 2017). Her aile çocuklarından toplumsal ortamlarda uygun davranışları bağımsız olarak sergilemelerini bekler. Bunun için de çocuğun gelişimine yönelik okulun ve ailenin birbiriyle tutarlı olarak bir bütünlük sağlaması gerekmektedir (Ekinci Vural, 2006). Çocuğun gelişim alanlarını desteklemek için eğitim ve bakım sürecine annebabaların katılımı oldukça önemlidir. Çocukların 65 Aile Katılımı ve İşbirliği aldıkları eğitimden ve bakımda üst düzeyde yararlanabilmeleri, öğrendikleri becerilerin kalıcı olması ve okul ile aile arasında tutarlılığın oluşabilmesi için aile katılımının sağlanması gerekmektedir. Aile Katılımı Ailelerin çocuklarının gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunmaları amacıyla planlanmış olan etkinliklerdir. Aileler, çocuklarının ilk ve en önemli öğretmenleridir. Ev ise çocukların ilk öğrenme çevresi olmaktadır. Aile katılımının sağlandığı durumlarda annebabalar, öğretmenlere çocuklarının okul dışındaki performansına ilişkin bilgi verebilmektedir. Böylece öğretmenler okulda öğretilen becerileri çocukların günlük hayatlarında kullanıp kullanmadıklarına yönelik olarak bilgi alma ve gerekli düzenlemeleri yapma fırsatını yakalamış olurlar. Ayrıca aileler de çocuklarının okulda öğrendikleri becerileri ev ve toplumsal ortamlarda nasıl kullanabileceklerine ilişkin bilgi sahibi olurlar. Çocuğun eğitim sürecine katılım gösteren aileler çocuklarının eğitimine yönelik amaç belirlenmesi sürecine de katkıda bulunmaktadırlar. Böylece çocuğun öğrenmesi gereken becerilere yönelik ev ve okul arasında bir paralellik sağlanmış olmaktadır. Aileler” Aile Katılımı” bu sürecine farklı düzeylerde katılım gösterebilmektedirler. Bunlar- 66 Engelli Çocukların Ailelerinde Aile Katılımı ve Aile Eğitimi dan biri çocuk bakımıdır. Bu düzeyde okul ve öğretmen/öğretmenler tarafından aileye, çocukları için uygun bir ev ortamı hazırlamaya, çocuklarına uygun olarak sağlık ve eğitim etkinliklerine katılmaya yönelik destek sunulur. Diğer düzey olan iletişimde okul ile ev arasında çocuğun gelişimine ilişkin bilgilendirici notlar gönderilmesi üzerinde durulmaktadır. Gönüllülük düzeyinde gönüllü olan ailelerin okulda ya da sınıftaki etkinliklere katılımlarını sağlamak üzere planlamalar yapılmaktadır. Bir diğer düzey olan evde öğrenmede ailelere çocuklarının ev ödevlerine nasıl yardım edebileceklerine yönelik bilgi verilmektedir. Karar verme düzeyinde okulda alınan kararlara yönelik ailelerin düşüncelerinin belirlenmesine ilişkin ailelerle iletişim sağlamanın üzerinde durulmaktadır. Son olarak toplumla iş birliği düzeyinde ise toplum sağlığı, kültürü ve sosyal hizmetler konusunda aileyi ve çocuğu bilgilendirmek üzere okulun, ailelerin ve çocukların bu tür etkinliklere katılımlarını sağlamaya yönelik destek sunulmaktadır.

Engelli Çocuğun Eğitimi Sürecinde Aile Katılımının Önemi

Aile katılımının, normal gelişim gösteren çocuklar ve aileleri için ne kadar önemli olduğu önceki bölümlerde belirtilmişti. Söz konusu olan engelli çocuklar ve aileleri olduğunda aile katılımı, çocukların ve ailelerin hayatında daha da kritik bir öneme sahip olmaktadır. Aile katılımı, aile ile eğitim hizmetinin sunulduğu kurum arasında iletişimin sağlanmasıyla çocuğun eğitim programının zenginleşmesi, ailenin bu sürece nasıl katkı sunabileceğine ilişkin desteklenmesi olarak tanımlanabilir. Ailelerin çocuklarının eğitimi sürecine yönelik sağlayabilecekleri katılım alanları oldukça geniştir. Çocuklar günlük hayatlarının önemli bir bölümünü evde Hedef Davranış Çocuğa kazandırılması planlanan davranıştır. Çocuğun dağarcığında olmayan ama ailenin ya da öğretmenin çocuğun öğrenmesini istediği, arttırılmasının ya da azaltılmasının planlandığı davranış olarak ifade edilebilir (Akmanoğlu, 2017). 67 Aile Katılımı ve İşbirliği ya da diğer ortamlarda anneleri babaları ile birlikte geçirmektedirler. Bu zaman zarfında aile çocuğa öğretilen ya da öğretilmekte olan hedef davranışlara yönelik çocuğunun performansını takip etme fırsatına sahip olmaktadırlar. Öğretim sürecinin aktif bir parçası olan aile, çocuğunun motivasyonunun artması konusunda öğretmene bilgi verebilir. Örneğin çocuğunun pazarcılık oynamayı çok sevdiğini söyleyebilir . Engelli çocuğu olan ailelerin çocuklarının eğitim sürecine katılım göstermeleri başta çocuk olmak üzere aile ve öğretmene farklı açılardan pek çok yarar sağlamaktadır. Anne-babaların aile eğitim sürecine katılımlarını sağlayabilmek için uzmanların ailelere sunacağı eğitimlerin çocuk ve ailesi için günlük hayatta gereksinim duyulan işlevsel becerilere yönelik konular arasından seçilmesi gerekmektedir. Engelli bireyin bağımsız ve güvenilir bir biçimde karşıdan karşıya geçmesine yönelik bir amaç belirlenmiş olsun. Yaşı ve özellikleri itibarıyla bağımsız olarak bir yerden bir yere gitmesi beklenen bir birey için bu beceri işlevsel bir beceridir. Ailelere yönelik yapılacak eğitimlere katılımın sağlanabilmesi için bu etkinliklere yönelik duyuruların tüm ailelere ulaşması gerekmektedir Alanyazında çocuklarının eğitim süreçlerine ailelerin aktif katılım sağlamalarının, çocuklarının eğitim ve gelişim düzeylerinin artması arasında kuvvetli bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Ailelerden çocuklarının eğitim süreçlerine aktif katılım sağlayarak bu konuda savunucu olmaları beklenmektedir..

Engelli Çocuğa Sahip Ailelerin Almaları Gereken Ek Sorumluluklar

Engelli çocuğu olan ailelerin almaları gereken bazı ek sorumluluklar bulunmaktadır. Fakat bu sorumluluklar sadece ailenin tek başına sorumlu olduğu alanlar şeklinde algılanmamalıdır. Bu süreçte pek çok kurum ve personel de aile ile iş birliği kurmalıdır. Engelli çocuğa uygun destekleri sunabilmek için öncelikli olarak anne ve babanın kendileri için gerekli olan destekleri almaları ve sorunlarıyla baş etme stratejilerini geliştirmeleri gerekmektedir.Örneğin, aileler çocuklarının engele sahip olduğu gerçekliğiyle karşılaştıklarında inkâr etme, kızgınlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme gibi beş evreyi kapsayan bir süreçten geçmektedirler. Öncelikle bu süreçte olan ailelerin engelin türü ile ilgili ve bu durumda yapılabileceklerle ilgili bilgilendirilmeye gereksinimleri olmaktadır. Bununla birlikte aileler psikolojik olarak rahatlamaya gereksinim duymaktadırlar. Engelli olmasından şüphelenilen çocuğa ilişkin tanı alma süreçlerinde yine aile aktif bir rol ve ek bir sorumluluk almaktadır. Çocuğun tanı almasına ilişkin ailenin hastanelerin ilgili bölümlerine başvurmaları gerekmektedir. Hastane sürecinin ardından ise aile hastaneden aldığı belgelerle birlikte Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine başvurmakta ve bu sürecin ardından da çocuğun uygun olan bir eğitim kurumuna yönlendirilmesi gerekmektedir. Engelli çocuğa sahip aileler hayatlarını bir nebze de olsa kolaylaştıracak bazı haklara sahiptirler. Ailelerin yasal haklarını bilmelerine yönelik uzmanlar tarafından her ne kadar bilgi sunulsa da günümüzde bu hakların bilincinde olarak bu hakları talep etme ve savunuculuğunu yapma görevi en çok ailenin sorumluluğu olabilmektedir (Eliçin, 2012; Tekin-İftar ve Kutlu, 2012).

Ailede engelli bir çocuğun olması anne-babaları olduğu kadar diğer kardeşi de duygusal olarak etkilemektedir. Engelli çocuğun kardeşi, kardeşinin sosyal ve duygusal özelliklerini anlayamamanın yanı sıra onun davranış problemleriyle de başa çıkmak zorunda kalabilir. Normal gelişim gösteren çocuklar da bu süreçte anne-babalarıyla benzer psikolojik süreçlerden geçmektedirler. Bu süreçte normal gelişim gösteren kardeşler psikolojik bazı desteklere gereksinim duyabilmektedirler. Anne-babaların sadece engelli çocuklarıyla değil, normal gelişim gösteren çocuklarıyla vakit 71 Aile Katılımı ve İşbirliği geçirmeleri ve onlara ilgi göstermeleri gerekmektedir.

Engelli çocuğa sahip aileler için kendilerine katkı sunacak bir diğer grup da yakın akrabalardır. Yakın akrabalar bu süreçte sunabilecekleri pek çok destekle ailenin hayatını kolaylaştırabilirler. Yakın akrabalara, komşulara ve toplumsal ortamlarda bazı bireylere çocuklarına ilişkin bilgi vermek de ailenin sahip olduğu ek sorumluluklardan biridir (Özbey, 2012; Tekin-İftar ve Kutlu, 2012).

Çocuklarının toplumsal ortamlarda bulunmasına yönelik çalışmalar engelli çocukların evde, okulda ve toplumsal ortamlarda gerçekleşen etkinliklere uygun şekilde katılım göstermelerini kapsamaktadır. Engelli çocuğun toplumsal ortamlara katılamaması ya da uygun şekilde katılamaması aileyi pek çok açıdan olumsuz olarak etkilemektedir. Engelli çocuk ve ailesi için bu durumun önüne geçmek adına çocuklara toplumsal ortamlarda uymaları gereken kurallar, gerekli olan iletişimsel ve sosyal becerilerin öğretilmesi gerekmektedir. Böylece engelli çocuklar öğrendikleri bu becerileri uygun ortamlarda sergileyerek toplum tarafından kabul görecek, aynı zamanda da aileler sosyal hayatlarından keyif almaya devam edebileceklerdir (Özbey, 2012; Tekin-İftar ve Kutlu, 2012).

Engelli çocuklar, günlerinin önemli bir bölümünü eğitim kurumlarındaki sınıflarında geçirdikleri için ailenin çocuğunun sınıf ortamındaki eğitimine katılması da önem kazanmaktadır. Aileler sınıfta çocuklarının neler öğrenmekte olduğuna ve bu becerilerin öğretiminin nasıl gerçekleştiğine ilişkin okulun farklı bölümlerinde ve/veya sınıf ortamında gözlemlerde bulunmalıdırlar. Annebabalar çocuklarına nasıl öğretim sunulduğuna ilişkin öğretmeni izleme ve bu öğretimler sırasında öğretmenin kullandığı materyali görme fırsatını yakalamış olurlar. Aileler öğretmenle daha yakın ilişki kurarak çocuklarının akademik ve sosyal gelişimlerini okul dışı ortamlarda nasıl destekleyeceklerine ilişkin bilgi edinirler ve bu bilgileri nasıl uygulayacaklarına yönelik beceriler edinebilirler. Anne-babalar sınıf içi etkinliklerde öğretmenlere yardımcı olabilirler. Anne-babalar sınıfta özel günler düzenlenmesine yardım edebilirler. Aileler sınıf-içi oyunlara ve okul gezilerine de katılım göstererek öğretmeni destekleyebilirler. Bu süreçte anne-babalar öğretmene nasıl destek sunacaklarını bilemeyebilirler. Öğretmenler aileye nasıl katılım gösterebileceklerine ilişkin bilgi vermeli ve gerekli becerileri ailelere öğreterek sürece katkı sağlamalıdır (Ekinci Vural, 2006; Sönmez, 2012; Sucuoğlu, 1996).

Çocuğun ilk karşılaştıkları insanlar anne-babaları ve ilk ortamları da ev ortamıdır. Anne-babalar çocuklarının ilk öğretmenleridir. Ailelerin çocuklarının eğitimine ilişkin ev ortamında planlama yapmaları çocuklarının okul ortamındaki başarı düzeyini olumlu yönde etkilemektedir (Birkan, 2002; Sönmez, 2012; Tekin-İftar ve Kutlu, 2012). Engelli bireyler ve aileleri, hayatları boyunca eğitsel, sağlık, sosyal ve mesleki hizmetlere ulaşmaya gereksinim duymaktadırlar. Engelli bireyler ve aileleri bu hizmetlere ulaşabilmek için pek çok geçiş yapmak durumunda kalmaktadırlar. Geçiş, engelli bireye sağlanan hizmetlerin ve bu hizmetleri sunan personelin değişmesi anlamına gelmektedir. Geçiş iki farklı şekilde gruplanmaktadır. Bunlardan ilki çocuğun ve ailesinin zaman içinde ve sıralı olarak bir eğitim sisteminden diğerine katılımıdır. Bu geçiş sürecine engelli bireyin okul öncesinden ilkokula, ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye, liseden sonra yetişkin yaşama geçiş süreçlerini örnek olarak gösterebiliriz. İkinci geçiş türü ise engelli bireylerin ve ailelerinin eşzamanlı olarak farklı yerlerde ve farklı kişilerin sunduğu hizmetlere katılımıdır. Geçiş süreçleri hem engelli bireyler hem de onların aileleri için zor bir süreç olabilmektedir. Dolayısıyla bu süreçte diğer uzmanlarla birlikte iş birliği halinde çalışarak geçiş sürecine aktif katılım göstermek ailenin sorumlulukları arasında yer almaktadır (Bakkaloğlu, 2013; Kutlu, 2012).