AİLE YAPISI VE İLİŞKİLERİ - Ünite 6: Teknoloji ve Aile Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Teknoloji ve Aile

Giriş

Teknoloji, insanlığın en eski devirlerden itibaren hayatını devam ettirebilmek amacıyla doğaya ve toplumun ürünlerine kattığı her tür ürün olarak düşünülebilir. Gündelik yaşantımızın her alanına nüfuz etmiş olan teknoloji her toplum için değişen özellikler arz etmesinden ötürü ilk devirlerden itibaren toplumlar arası farklılıkları göstermede önemli bir ölçü olmuştur. Aile toplumun en küçük yapı taşı olarak teknolojinin toplumu dönüştürmesinde kilit rol oynar. Teknoloji bir bakıma aileyi dönüştürerek toplumu da dönüştürmüş olmaktadır.

Teknoloji Kavramı ve Tanımı

Teknoloji kavramı günümüzde hem teknik kavramıyla hem de kimi zaman bilim, bilişim kavramlarıyla eş anlamlıymış gibi kullanılmaktadır.

Teknoloji Sözcüğünün Köken ve Anlamı: Teknoloji sözcüğü, Antik Yunanca’da zanaat beceri gibi anlamlara gelen “tekhne” kelimesine, bilgi anlamına gelen “logos” son ekinin eklenmesiyle oluşmuştur. Sonrasında tekhne kelimesi, Hint-Avrupa dillerinde “yapmak, elde etmek, üretmek, üretme becerisi” anlamını kazanmıştır. Bu nedenle bir şeyi üretmenin elde etmenin ya da yapmanın; hem bilgisi, hem de becerisi anlamına gelmektedir.

Türk Dil Kurumu’na göre teknoloji sözcüğü dilimize Fransızca’dan geçmiştir ve “Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimi” ve “insanın maddi çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği araç gereçlerle bunlara ilişkin bilgilerin tümü” anlamına gelmektedir.

Teknoloji ve Teknik İlişkisi: Her ne kadar günümüzde kimi zaman teknik ile teknoloji benzer anlamlarda kullanılmaktaysa da bu iki sözcüğün anlamları farklıdır. Bir bakıma teknoloji, tekniğin toplumsallaşması anlamına gelmektedir

Teknoloji ve Bilim İlişkisi: Önceleri teknoloji çoğunlukla bilimin bir parçası olarak görüldüyse de, günümüzde teknoloji bilimin önemli bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Bilim ve teknoloji ayrılmaz bir iki olarak sürekli etkileşim halindedirler. Teknoloji bilimsel metodolojinin yaratıcı fikirle ve kullanışlılıkla harmanlanması olarak da tanımlanmıştır.

Teknoloji ve Bilgi İlişkisi: Bilgi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “bilişim kurallarından yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam” şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir deyişle, ham verinin yorumlanması ve veriye anlam yüklenmesi, onu bilgiye dönüştürmektedir. Dilimizde bilgi, hem yorumlanmış veri, hem de bireyin belleğinde önceden saklanmış bilgilerle ilişkilendirilerek yeni bilgi üretiminde kullanılabilecek niteliğe sahip veri anlamında da kullanılmaktadır

Teknoloji ve Toplum İlişkisi

Günümüzde teknolojinin küresel dünyada çok hızlı yayılma imkânına sahip olmasının yanında toplumları etkileme, değiştirme ve kimi zaman da manipüle etme gücü büyük ölçüde artmıştır. Teknolojinin ancak ve ancak toplumsal ihtiyaçları karşıladığı oranda bir anlam ve değeri olabileceği düşünülebilir. Günümüz şartlarında teknoloji ve toplum ilişkisini açıklamak sanıldığı kadar kolay değildir. En azından toplum ve teknoloji arasındaki ilişkide tek bir tarafın egemenliğinden bahsetmenin doğru olmadığı söylenebilir.

Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Görüşler: Genel olarak toplum ve teknoloji ilişkisi ile ilgili iki temel görüş mevcuttur. Teknolojinin toplumdan bağımsız bir şekilde geliştiği ve ortaya çıkan ürünün toplumu dönüştürdüğü yönündeki ilk görüşe göre teknoloji, başta toplumsal dinamiklerden etkilenerek geliştirilen bir yapı arz ederken zamanla otonom gelişmesi içerisinde toplumsal dinamiklerinden kopmuş ve toplumu tek yönlü olarak dönüştürmeye başlamıştır. Bu görüşe karşıt olan görüşe göre ise toplumun önemli bir takım ihtiyaçlarına istinaden, mevcut dönemin ekonomik durumu ve şartları sonucunda teknolojiler geliştirilmektedir. Teknoloji konusuna yönelik pozitif ve negatif boyutlu tüm yaklaşımlar; teknolojik iyimserlik ve teknolojik kötümserlik şeklinde iki farklı bakış açısı altında toplanabilir

Teknolojik iyimserlik yaklaşımı kalkınmacı kuram olarak da adlandırılmaktadır ve bu kurama göre en somut toplumsal kalkınma göstergeci teknolojiye sahip olma düzeyidir. Teknolojiye daha eleştirel ve kötümser bakan yaklaşım, teknolojinin ve dolayısıyla modern sanayileşmenin yol açtığı yeni tarz egemenlik biçimini analiz etmektedir ve özgür bir toplum için teknolojinin yeniden nasıl inşa edileceğini tartışmaktadır. Özetle her iki kesim de teknolojiye aslında belirlenimci bir rol yüklemektedir. İyimser olanlar teknoloji sayesinde insanlığın ulaşabileceği parlak bir geleceğe işaret ederken, karamsar olanlar teknolojinin getirdikleriyle insana ve insanlığa ait ne varsa yozlaştığı ve yitip gitmekte olduğunu ileri sürmektedirler.

Teknoloji ve Toplumsal Cinsiyet: Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkek arasındaki fiziksel farklılıkları ortaya koyan biyolojik cinsiyetten ayrı olarak, sosyokültürel temelli farkları temsil etmektedir. Toplumun kadın ve erkek olmaya yüklediği anlamları ve beklentileri ifade eder. Toplumun kadına biçtiği roller toplumda kadının sosyal, kültürel, politik ve ekonomik alanlarda erkeğe göre düşük konumda olmasına yol açmaktadır ki bunun ismi cinsiyet ayrımcılığıdır

Teknolojinin ön planda olduğu bir dünyada iki önemli histen bahsedilebilir:

  • Sahip olma arzusu ve
  • Sahip olduklarını yitirme korkusu.

Başka bir deyişle, her teknolojik yenilik, bir korkuya ya da arzuya hizmet eder veya hizmet ettirilebilir. Teknolojinin toplumdaki rolünü anlamak, yalnız kendi için de değil, bizzat toplumu anlamamızın da bir parçası olarak önem kazanmıştır.

Teknolojinin Evrimine Dair Görüşler: Amerikan tarihçi Basalla; “Teknolojinin Evrimi” isimli eserinde teknolojik gelişimle ilgili şu görüşleri savunmuştur:

  1. Teknolojik icatlar her zaman için ilerlemeyi sağlar.
  2. Teknolojik gelişmeler toplumsal alanda belirgin iyileşmeler sağlayarak uygarlığın gelişmesinde önemli katkı bulunur.
  3. Uygarlık alanındaki ilerlemenin hızı ve verimi teknolojik gelişim sayesinde kesin bir biçimde ölçülebilir.
  4. Teknoloji endüstrileşmiş batı ülkelerinde en yüksek seviyesine ulaşmış olduğundan uygarlık da batı ülkelerinde en gelişmiştir.
  5. Teknolojik gelişim tamamen insan kontrolü altındadır.
  6. Teknoloji doğayı insan yararına kullanma olanağı sağlamıştır.

Teknolojinin Tarihsel Gelişimi İçinde Toplum ve Ailenin Dönüşümü

Teknolojik icatların tarihi insanlık tarihi kadar eski olarak kabul edilir. İnsanoğlunun ilk icadıyla birlikte teknoloji tarihi başlamıştır. Teknolojinin tarihsel evrimi dönemlere göre; İlk Çağ, Orta Çağ, Sanayi Devrimi ve Yirminci Yüzyıl dönemleri olarak ele alınabilir.

İlk Çağ: Bilim insanları bu evreyi o dönemlerde yapılan araç, gereç, silah ve benzeri araçların yapımında kullanılan hammaddeye göre taş, bakır, tunç, demir diye gruplandırmışlardır. Yazının icadı ile birlikte bu teknolojik icatların ve teknolojik gelişimlerin yok olma, kaybolma tehlikesi büyük ölçüde ortadan kalkmış ve teknoloji böylece nesilden nesile aktarılır olmuştur. İnsanlık tarihindeki belki en eski ve en değerli icatlarından biri olarak gösterilen tekerleğin icadı ile birlikte hayvancılık ve tarım iyice yaygınlaşmış böylece yerleşik yaşam düzenine geçilmiştir. Yerleşik düzene geçilmesiyle yaş ve cinsiyet ayrımına dayalı iş bölümünde erkekler avcılık, kadınlar ve çocuklar toplayıcılık yapmakta, evin bakımı gençlere, aletlerin yapımı ise yaşlılara bırakılmıştır.

Ateşin ustalıkla kullanılmasıyla bakırın kalayla birlikteliğinden keşfedilen tunç da silah ve alet yapımı için daha uygun, sert ve dayanıklı bir hammadde olmuştur. Sonrasında bugünkü Anadolu toprakları üzerinde yerleşmiş olan Hititler demiri cevherinden ayırmayı başarmışlardır. Bu gelişim demir baltanın keşfiyle birlikte marangozluğun gelişmesine ön ayak olmuştur.

Orta Çağ: Sabanın keşfedilmesi tarım alanlarının genişlemesine imkan vermiş, tarım ürünlerinin bolca elde edilmesi tarım ürünlerinden işlenmesinin yolunu açmıştır.

Yel değirmenleri tahılların öğütülmesi ve tanelerin ezilerek yağ üretiminin sağlanmasına yaramışsa da sonraları çıkrıkların döndürülerek enerji elde etmenin yolu olarak da kullanılmıştır.

Sanayi Devrimi: Sanayi devrimi ilk olarak dokuma teknolojinin gelişimine bağlı olarak İngiltere’de gerçekleşmiştir. Endüstri devriminde ikinci teknolojik gelişim demir ve çelikte olmuştur. Sanayi devrimi, devasa fabrikaların ürettiği devasa boyuttaki ürünün taşınması gerekliliği nedeniyle ulaşım ve taşımacılık alanındaki teknolojik gelişimleri hızlandırmıştır

Yirminci Yüzyıl: Elektriğin keşfiyle insanlar evlerinde, işyerlerinde ve sanayide elektrikten her yerde yararlanır duruma gelmişlerdir. Dikiş makinasının icadı, endüstride ve evlerde giysi üretimi yapılmasını ve daha ucuza giyinmeyi sağlamıştır. Günümüze yaklaştıkça enerji sektöründe petrol, nükleer yakıtlar, doğalgaz büyük ölçekte birincil kaynak haline gelmiştir. Yirminci yüzyılın en hızlı gelişen dallardan biri elektronik endüstrisi olmuştur. Yirminci yüzyılın başlarında radyonun ve elektronik lambanın geliştirilmesi ile elektronik çağının temeli atılmıştır. 1926’da ilk televizyon gösterimi devreye girmiştir. Diğer taraftan kimya sanayindeki gelişmeler günlük yaşamda daha fazla sentetik madde kullanımının önünü açmış mobilyadan giyim kuşama, mutfak eşyasından, dayanıklı tüketim mallarının aksesuarlarına dek bir çok üründe sentetik maddeler kullanımı yaygınlaşmıştır.

Tarihi Perspektifte Aile Yapısındaki Değişmeler: Tarihsel gelişim ve değişimler aileyi doğrudan etkilemekte ve aile her çağda toplumun mevcut gereksinimlerine uygun bir toplumsal kurum biçiminde değişmektedir.

Tarihte kabul edilen ilk aile türü klan ailesidir. Klan, Durkheim’in belirttiği gibi, toplumun en küçük yapı birimi, bölünmesi mümkün olmayan en küçük topluluktur. Klan ailesi toplumda görülen değişimlere paralel olarak ilerleyen zamanda yerini yeni aile türlerine bırakmıştır. Toplumların göçebe hayattan yerleşik hayata geçmesi ile ana ailesi ortaya çıkmıştır. Aile reisi, ananın erkek kardeşidir. Anne soyunun üstünlüğü akrabalık ve mirasın kadına göre düzenlenmesi anlamına da gelmektedir. Teknolojik gelişmeler bu aile yapısında ciddi değişikliklere sebep olmuş ve ataerkil aile türünü ortaya çıkarmıştır. Bu aile türünde baba otoritesi mutlaktır. Soy baba tarafından geçer. Kadın mirastan pay alamaz. Özetle, toplayıcılık ve avcılık döneminden tarım ve hayvancılık dönemine geçilmesiyle birlikte aile kurumunun yapısı da doğrudan değişmiş, anaerkil aileden ataerkil aileye dönüşüm yaşanmıştır.

19. yüzyılda yine bir teknolojik gelişimle toplumdaki kadın erkek rolleri yeniden değişmiştir. Çağdaş sanayinin gelişmesi sonucunda büyük çaplı üretim sağlamak için fazla işçi ihtiyacı olmuş, bu durum kadının ev bağımlılığını ortadan kaldırmış ve işçi olarak fabrikalarda iş gücüne katılma imkanını doğmuştur. Geniş aile toplum için aynı zamanda bir üretim birimiyken sanayileşme sürecinde üretimin fabrikalara kaydırılmış olması nedeniyle geniş ailenin yerini bıraktığı çekirdek aile yeni toplumun tüketim birimi haline gelmiştir.

Günümüzde bilgi toplumundan diğer bir ifadeyle enformasyon toplumu ya da postmodern toplumdan bahsedilebilir. Bilgi toplumunun oluşumunda önemli bir rol oynayan bilişim teknolojileri, çok farklı biçimlerde tanımlanmışsa da üç ana unsurdan söz edilebilir. Bunlar sırasıyla;

  • Bilginin toplanması,
  • Depolanması ve
  • İşlenerek dağıtılması şeklindedir.

Sanayi devrimi sonrası toplum bilgi akışının örgütlenmesi temelinde bilişim ve bilişimin kullanılması etrafında örgütlenmiştir. Bilgi toplumunun oluşumu iletişim teknolojilerinin gelişimiyle başlamıştır. Çağdaş toplum kavramının en önemli özelliği, tüm alanlarda, bilginin ve iletişimin ön plana çıkması, iletişim teknolojilerinin oldukça yaygın bir biçimde kullanılmasıdır.

Bilişim teknolojilerinin gelişimiyle yoğunlaşan ilişkiler dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan, farklı kültürlere sahip olan birey ve toplumların birbirlerini daha iyi tanımasına, birbirlerini etkilemesine, zamanla gelişen bir küresel anlayışın doğmasına neden olmuştur. Yeni toplumsal dönem birçok araştırmacı tarafından farklı şekillerde ifade edilmekteyse de temelde bilişim teknolojilerinin öneminin arttığı, bilginin emeğin önüne geçtiği, sanallığın ön planda olduğu, dünyanın iletişim ağları sayesinde küçüldüğü vurgulanmaktadır.

Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi, 20. yüzyılda dünyayı şekillendirmiş en önemli teknolojik başarıları şöyle sıralamıştır: Elektrik, Otomobil, Uçak, Su dağıtımı, Elektronik, Televizyon ve radyo, Tarımda makineleşme, Bilgisayarlar, Telefon, Soğutma sistemleri (klima ve buzdolapları), Otoyollar, Uzay araçları, İnternet, Görüntüleme sistemleri, Küçük ev aletleri, Sağlık teknolojileri, Petrol ve kimyasal teknolojiler, Fiber optikler ve lazer, Nükleer teknolojiler, Yüksek verimli malzemeler.

Aile İçi İletişimde Teknolojinin Kullanılması

Son 10-15 yılın en büyük teknolojik yeniliği hayatımızın her alanına girmiş olan internettir. Teknolojik gelişmeler aile yaşantısında önemli değişikliklere vesile olmuştur. Yirminci yüzyılın başında ev işlerini yapmak ve çocuğa bakmak annenin temel vazifesiyken sanayi devrimi ile birlikte bu rol önemli değişikliklere uğramıştır. Kadınların iş gücüne katılması nedeniyle annenin yokluğu, çocukların zorunlu biçimde kreşlere gönderilmesinin yolunu açmış ve uyaran eksikliği riskini de ortadan kaldırmıştır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin aile ilişkilerine etkisi yalnızca bununla kalmamaktadır. Tüm dünyada ve ülkemizde boşanma sıklığı artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu duruma evlilik sıklığında azalma da eşlik etmektedir. Günümüzde cep telefonlarıyla son derece hızlı ve pratik biçimde çekilen fotoğraflar, birey ve aile yaşantısının da bir tür şahitliğidir. Geçirilen güzel anıların sık hatırlanması aile içi ilişkilerde olumlu bir pekiştireçtir

Etkili aile içi iletişim, aile üyelerinin karşılıklı olarak birbirlerini duygu ve düşüncelerini anlamaya çalıştığı türde bir iletişimdir. Etkili aile için iletişim sayesinde işbirliği, yardımlaşma dayanışma ve paylaşma davranışları pekişir. İyi bir iletişimin gerçekleştiği aile ortamında çocuklar kendilerini gerçekleştirebilir ve daha özerk daha bağımsız olarak yetişebilirler. Diğer yandan etkili bir iletişimin kurulamadığı, iletişim engellerin yer aldığı bir ailede çocukların uygun gelişimi engellenir.

İnternetin Kullanımının Çocuklar Üzerinde Olumlu ve Olumsuz Etkileri: İnternet teknolojisi, bireye yalnızca bilgiye ulaşma bakımından kolaylık sağlamaz, bunun yanı sıra banka işleri gibi bir çok gündelik faaliyeti kolaylaştırırken oyun ve eğlence ortamlarıyla da bireylerin hayatına renk katmaktadır. Özellikle bilgiye ulaşmanın kolaylığı bakımından internetin çocukların eğitimine olumlu katkılar sağladığı bildirilmiştir. Yine internet sayesinde çocuklar, farklı ülkelerdeki çocuklarla arkadaşlıklar kurabilmekte böylece farklı kültürler hakkında bilgi sahibi olabilmektedirler. Bilgiye hızlı erişim bir ürün ortaya koyma isteği duyan çocuklar için yaratıcılığı kolaylaştırmakta ve üretkenliği arttırmaktadır. Çocuklar, internet ortamında oynadıkları bilgisayar oyunlarıyla eğlenmekte ve becerilerini geliştirebilmektedirler.

İnternet ve online oyunların bir noktaya kadar, çocuğun gelişiminde içgüdüsel başarma ve ilerleme, gelişme ihtiyacını giderdiği gösterilmiştir. Ayrıca sayısal oyunların el-göz koordinasyonunu, problem çözme ve çoklu görev yetisini kuvvetlendirdiği bulunmuştur. Oyun tabanlı öğrenme ortamının öğrencilerin bireysel öğrenme verimlerini artırdığı, kaygı ve endişe düzeylerini azalttığı saptanmıştır. İşbirliğini destekler nitelikte ortamlar sunan bu tür yazılımlarla öğrencilerin motivasyonel düzeyi arttırılırken, daha önce hiç duymadığı yeni bir konuyu öğrenmeye ilgi duyması, keyifle öğrenebileceğine dair özgüven kazanması mümkün olabilmektedir. Bu tür online oyunların kazandırdığı bir diğer özellik de stratejik düşünme becerisidir.

Özellikle okul çağındaki gençlerin aşırı ve uygunsuz bilgisayar ve internet kullanımı psikolojik ve bedensel gelişimleri, sosyal ilişkileri üzerinde olumsuz yönde etki yaratabilmekte ve hem akademik hem ruhsal gelişimlerinde oldukça olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. İnternetin olumsuz etkileri ve bu etkilerin barındırdığı riskler aşağıda kısaca açıklanmıştır:

  1. Bağımlılık: İnternetin haz veren yanları nedeniyle gereğinden fazla kullanımı internet bağımlılığı ile sonlanabilmektedir. İnternet bağımlılığı, diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi, çocuğun dış dünyadan kendini soyutlayarak internette vakit geçirmek suretiyle sorumluluklarında ihmalkar davranması olarak tanımlanır.
  2. Şiddet ve cinsellik: İnternetin uçsuz bucaksız bir bilgi kaynağı olmasının dezavantajlarından birisi de kullanıcının, yaşına ya da gelişimine uygun olmayan internet sitelere kolaylıkla girebilmesi ve istemeden de olsa, anlayamadığı, kavrayamadığı hatta daha da kötüsü yanlış algılayacağı görüntü ve içeriklerle karşılaşabilecek olmasıdır. Bu problemin çözümü şiddet ve cinsellik içeriği barındıran sitelerin filtreleyen programların kullanılmasıdır.
  3. Kontrolsüz alışveriş, içki, sigara ve uyuşturucuya özendirme: Çocuklar internet ortamında gezinirken karşılarına çıkan ya da alışveriş sitelerinde rastladıkları oyun, oyuncak veya ilgilerini çeken diğer nesneleri satın almak isteyebilir. Çoğu zaman ebeveynin işini kolaylaştırmak ya da hızlandırmak için tarayıcılara kaydedilmiş kredi kartı bilgileri sayesinde bu amaçlarına ulaşmaları zor olmayabilir. Bu bağlamda internette güvenilir olmayan alışverişler konusunda çocukların bilgilendirilmesi ve şiddet ve cinsellik içeriğinde olduğu gibi bu içeriklerin filtrelenmesinin sağlanması yararlı olabilir.
  4. Haberleşme: Çocukların internet iletişimi esnasında karşılaşabilecekleri en hafif zarar bu iletişimin zamanlaması ve süresidir. Özellikle ergenler bu tür iletişimi saatlerce sürdürebilmektedirler. Bundan daha tehlikelisi kötü niyetli, istismar edici bireylerle yapılan görüşmeler oldukça tehlikeli durumlara yol açabilmektedir. Çocuklar bu tür kişilerle farklı mecralarda (online oyun, chat kanalları, sosyal medya) karşılaşarak onlar tarafından ruhsal, cinsel ve fiziksel olarak istismar edilebilmektedirler. Dahası kandırılarak hırsızlık gibi farklı problemlerle karşılaşabilirler.
  5. Suça İtilme: İnternet ortamı zamanının büyük bir bölümünü bu ortamda geçiren bir çocuk için fazla kontrolsüz olması çocuğun gündelik yaşantısında denemekten imtina edeceği birçok davranışı bu ortamda denemesine neden olabilir. Başarıyı, macerayı, sükseyi bu ortamda arayan bir çocuk için yetkisinin olmadığı veriye erişme (bir başkasının şifresini çalma, hesabını çalma vs.) bulunmaz bir nimettir. Çocuk böylece zarar vermeyi bir başarı gibi görecek, isteyerek ya da istemeyerek zarar vermeye, suç işlemeye devam edecektir.
  6. Fiziksel Rahatsızlıklar: Bilgisayar başında uzun zaman geçirme nedeniyle başta kas iskelet sistemi olmak üzere bir çok organda rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Bu bağlamda çağımızın en önemli sorunlarından birinin obezite olması tesadüf değildir. Bilgisayar karşısında yeme alışkanlığı da obeziteye davetiye çıkarıyor gibi görünmektedir. Bunun yanı sıra görme bozukluklarının ortaya çıkması ya da bozukluğun artması, bireyin düzgün oturmuyor olması nedeniyle kas ağrıları yaşaması da bilgisayar başında uzun süre hareketsiz kalmayla ilişkilidir.

Çocukların interneti ve teknolojik aletleri nasıl kullandıkları hususunda aile kilit rol oynamaktadır. Ebeveynlerin internetin uygunsuz kullanımının riskleri öğrenmeleri gerekmektedir. Bu konuda alacakları önemleler çocukları için önemli belirleyici olacaktır. Her çocuğa kişisel bilgilerin gizliliğinin önemi anlatılmalıdır. Tüm bu önemlere ek olarak çocuk ve gençlerin internetteki uygunsuz içerikten korunmasının sağlanabilmesi için yasal önlemlerin arttırılması gerekmektedir.

Ülkemizde Durum: Dünyada internetin hangi bölgelerde ne oranda kullanıldığına dair veri Sayfa 123’deki Tablo 1’de verilmiştir. Sayfa 124’deki Tablo 6.2’de de ülkemizde internet kullanıcılarının nüfusa oranı ve diğer Avrupa ülkeleriyle karşılaştırmalı verileri sunulmuştur.

Sonuç: İnsanın doğada var olduğu ilk zamandan beri teknoloji de var olmuştur. Teknoloji doğa karşısında çaresiz hisseden insanın doğayı kontrol etme ve ondan faydalanmak üzere geliştirdiği yöntemler bütünüdür. Teknolojinin tümüyle yararlı ve toplumu geliştiren, aileyi daha sağlıklı hale getiren bir araç olmadığı açıktır. Diğer yandan teknolojik gelişmeler aile ve toplum için tamamıyla zararlı da değildir. Teknolojik gelişmelerin beklenen yararları dışında istenmeyen türde olası zararları da mevcuttur. Bu tür istenmeyen etkileri ortadan kaldırabilmek için hem kullanıcı olarak bireylerin önlemler alması hem de toplum düzenini sağlayan kurumların bu açıdan önlemler alması şarttır. Bugün tüm bu önlemlere rağmen teknolojinin istenmeyen etkilerinin yaşanabiliyor olması bu önlemlerin de bir noktada yetersiz geldiğinin kanıtıdır.

Aile kurumu tarih içinde teknolojik gelişmelerden etkilenerek sürekli bir dönüşüm içinde günümüze gelmiş ve aile kurumundaki değişiklikler toplumu doğrudan etkilemiştir. Ülkemizde teknolojik gelişimlerin aile yapısına etkisini araştıran son derece sınırlı sayıda araştırma mevcuttur. Bu tür araştırmaların artması, önümüzdeki dönemde toplumun en küçük yapı taşı olan aileyi neler beklediğini bilmek açısından son derece önemlidir.