ALTERNATİF TURİZM - Ünite 2: Sürdürülebilirlik ve Ekoturizm Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Sürdürülebilirlik ve Ekoturizm

Giriş

Günümüzde, küresel düzeyde ekonomik gelişmenin yarattığı çevresel, sosyal ve kültürel sonuçlar sorgulanmaktadır. Ekonomik kalkınmanın mevcut şekliyle sürdürülüp sürdürülemeyeceği sorusu, hemen tüm bilimsel disiplinlerdeki araştırmacıları, sivil toplum örgütlerini, ülke yöneticilerini ve sokaktaki insanı meşgul etmektedir. Gelinen noktada, 1970’ler ve 1980’lerden itibaren çevre duyarlığının gelişimine koşut olarak geliştirilen “sürdürülebilirlik” kavramı, ekonomik gelişmenin yıkıcı etkilerine yönelik bir çare olarak sunulmaktadır. Dünyanın en büyük ekonomik etkinliklerinden biri olan turizm de, benzer şekilde sorgulanmakta ve sürdürülebilir bir turizmin mümkün olup olmadığı anlaşılmaya çalışmaktır.

1980’li yıllardan bu yana, turizm araştırmalarında, turizm politikalarının oluşumunda ve turizm uygulamalarında tartışılagelen sürdürülebilirlik yaklaşımı; doğa, sosyal yaşam ve kültürel değerler ile ekonomik kazanç arasında bir denge arayarak, gelecek nesiller için de geçerli olabilecek ilke ve uygulamaları incelemektedir. Sürdürülebilir turizm yaklaşımının en önemli bileşenlerinden biri de ekolojik turizmdir.

Sürdürülebilirlik ve Turizm

Modern kitle turizminin küresel çaptaki gelişimi ve hemen tüm coğrafyalara yayılımı geçtiğimiz yüzyılda büyük bir artış göstermiştir. Kitle turizminin büyümesi ile birlikte, kitle turizmine rakip olan başka anlayışlar da ortaya çıkmış ve turizme olan bakış açısında bir “paradigma değişimi” yaşanmaya başlamıştır. Bu değişimin nedenleri;

  • İnsanların yeni yerler görme ve yeni kültürel deneyimler yaşamaya istekli olması,
  • Ulaşım olanaklarının gelişimi,
  • Tatil sürelerinin uzaması,
  • İnsanların kültürel ve sosyal faaliyetlerde daha etkin hale gelmesi,
  • Çevre bilincinin artması olarak sıralanmaktadır.

Sürdürülebilirlik kavramı, turizm açısından, sürekli ekonomik, sosyal ve çevresel yararlar sağlama anlamına gelen “sürdürülebilir turizm” adıyla anılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir turizm ise, turizmin kaynağı olan doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve estetik değerlerin korunması ve geliştirilerek turistik çekiciliklerinin sürekliliğinin sağlanmasıdır. Sürdürülebilir turizm, bir turizm çeşidi değil, tüm turizm etkinliklerinde uyulması istenen ideal bir durumdur. Bu nedenle, ister deniz-kumgüneş tatili olsun, isterse çadır kampı kurarak kuş gözlemciliği yapılsın, sürdürülebilirliğin ana hedefi doğal, kültürel, sosyal yapılara zarar vermeden turizm faaliyetlerinin gerçekleştirilmesidir.

Sürdürülebilirliğin Bileşenleri

Sürdürülebilir turizm anlayışında ekonomik, sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik amaçlanmaktadır. Sürdürülebilirliğin üç boyutu bulunmaktadır. Bunlar; çevresel sürdürülebilirlik, sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik ve ekonomik sürdürülebilirliktir. Çevresel sürdürülebilirlik, çevreye en az zararı vererek, çevreden olumlu biçimde yararlanmayı amaçlamaktadır. Sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik, yerel halkın yaşadığı bölgelerde sosyal yapıya ve kültüre zarar vermeden yapılan etkinliklerdir. Ekonomik sürdürülebilirlik, turizm etkinliklerinin yerel halka ekonomik yarar sağlamasını ifade etmektedir. Bu üç boyut, “üçlü kâr hanesi” olarak adlandırılmaktadır.

Sürdürülebilir turizm düşüncesinin temelinde sosyal ve ekolojik sorumluluk kavramları bulunmaktadır. Bu düşünce, gelecek için, çevresel, toplumsal ve ekonomik değerlerin korunarak geliştirilmesi ile var olan turistlerin ve ev sahibi destinasyonun ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmasıdır. Bir anlamda, miras ile emanet kavramlarının karşılaştırılmasına benzemektedir. Eğer doğaya, sosyal ve kültürel değerlere miras gözüyle bakılırsa, mirasın sahibi belirsiz olduğunda, insanlığın ortak sorumluluk duygusu bireyler için belirsiz kalmaktadır. Oysa buradaki ana düşünce “hakkaniyet ilkesi”nden kaynaklanmaktadır.

Ekoturizm, sürdürülebilirlik düşüncesinin turizm içindeki somutlaşmış hali olarak görülmektedir. Diğer bir deyişle, sürdürülebilir turizm çerçevesindeki en önemli turizm anlayışı ekoturizmdir. Sürdürülebilirlik, turizm endüstrisi açısından istenen bir durumken, ekoturizm açısından bir varlık yokluk nedenidir. Diğer bir ifadeyle ekoturizm, sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı olarak ortaya konan bir turizm biçimi olduğundan, sürdürülebilirlikten ayrı biçimde düşünülememektedir.

Ekoturizm Nedir?

Sürdürülebilir turizm yaklaşımının bir alt sistemi olarak değerlendirilen ekoturizm, çevreyi koruyan, yerel halkın refahını artıran ve doğal alanlara yönelik sorumluluk içeren seyahat, küçük gruplara mahsus seyahat, sosyal sorumluluk turizmi olarak ele alınmaktadır.

Ekoturizm kavramı ya da hareketi, turizmin olumsuz çevresel etkilerini azaltmayı amaçlayan, yerel kültürlere saygı gösteren, yerel halkın refahını ve turist tatminini en üst düzeye çıkarmaya çalışan sorumlu bir turizm anlayışı olarak ortaya çıkmıştır. 1970’ler ve 1980’lerde ekoturizm, dünyada çevreci hareketlerin gelişimine koşut olarak gelişmiştir. Çevreye yönelik duyarlığın artışı, kitle turizmine yönelik artan tatminsizlikle birleşince doğa temelli deneyim ve doğal mekânlara yönelik ilgi artmış, turistler için kitle turizmine alternatif arayışları ortaya çıkarmıştır.

Ekoturizm kapsamında yapılan faaliyetler ise, yayla turizmi, dağ turizmi, mağara turizmi, tarım ve çiftlik turizmi, doğa yürüyüşü, botanik turizmi, atlı doğa yürüyüşleri, bisiklet turizmi, sualtı dalış turizmi, av turizmi, balon turizmi, macera turizmi, doğa sporları, doğa olaylarını gözleme, kuş gözlemciliği gibi çok sayıda farklı turizm etkinliğini içermektedir. Bu özellikleri ve kapsadığı etkinlikler, ekoturizmi kitlesel turizmden ayırarak, alternatif turizme doğru yakınlaştırmaktadır.

Ekoturizm, pek çok farklı turizm faaliyetini içine aldığından, tüm faaliyetleri kapsayacak genel tanımlar yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle evrensel çapta tanımlanması güç olsa da, ekoturizmin genel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

  1. Ekoturizm bir turizm çeşididir.
  2. Turizm çekicilikleri genel olarak doğal, kimi zaman da kültüreldir.
  3. Eğitim ve öğrenme temelli faaliyetleri içerir.
  4. Hem ekolojik hem de sosyo-kültürel açıdan sürdürülebilirlik iddiasındadır.
  5. Ekoturizm faaliyetleri gelirlerin yerel dağıtımına öncelik verir. Genel olarak küçük gruplara yönelik, yerel turizm işletmelerinin sunduğu hizmetlerle gerçekleşmektedir.
  6. Turizmin olumsuz etkilerini en aza indirgemeyi amaçlamaktadır.
  7. Çevre koruma amacını öncelikli tutarak yerel halk, örgütler ve yönetimlere ekonomik yararlar, yerel topluluklara istihdam ve gelir, yerel halk ve turistlere doğal ve kültürel varlıkları koruma konusunda bilinç kazandırmayı amaçlamaktadır.

Genel olarak ekoturizmi; çevreye saygı duyan, gittiği yerdeki sosyal ve kültürel yapıya değer veren ve bu anlayışla gittiği yerde yaşayan kimselerin kurduğu işletmelerden mal ve hizmet tüketen turistlerin yarattığı turizm olayları şeklinde tanımlamak mümkündür.

Ekoturizmin Boyutları

Ekoturizm, sürdürülebilir turizm anlayışı içinde üç boyutta incelenmektedir. Bu boyutlar; doğa temelli olma özelliği, eğitici olma özelliği ve sürdürülebilir yönetim özelliği olarak öne çıkmaktadır.

Doğa Temelli

Ekoturizmin en önemli boyutu doğa temelli olmasıdır. Bu boyuta göre, ekoturizm doğayla ilişki kurma, günlük yaşamın baskılarından uzaklaşma, yaban hayatına tanıklık etme ve yürüyüş, kuş gözlemciliği, rafting gibi ilgi ve etkinliklere yönelik istek ve beklentilere hitap etmektedir. Ekoturizm öncelikli olarak doğa temellidir. Çağdaş, tarihi ve arkeolojik etkilere bağlı olarak, ekoturizm çekicilikleri ile sunduğu ürün ve hizmetler doğa temelli olmak durumundadır. Ekoturizm ürünleri, turistlerin talepleri ya da destinasyonun imajına göre tüm bir ekosisteme yönelebileceği gibi bir ekosistemdeki belirli bir megafaunaya, megafloraya ya da megalite de yönelebilir.

Eğitici Niteliği

Ekoturizmin bir diğer boyutu ise çevresel ve kültürel anlamda eğitici olmasıdır. Eğitim, bireyde planlı biçimde istendik davranış yaratma süreci olarak tanımlanmaktadır. Ekoturizmdeki eğitim konusu ise bireyin yaparak yaşayarak öğrenmesi anlamında kullanılan anlamlandırma sürecidir. Turistler bulundukları bölgede turizm deneyimlerinde daha etkin bir rol üstlenmektedir. Gittikleri yörenin özelliklerini öğrenmekte, oranın flora ve faunasını merak etmekte ve çoğunlukla da orada hazırlanan yöresel besinleri tüketmektedir. Bu anlamda ekoturizm, turistler için eğitim temelli bir örnek oluşturmaktadır.

Ekoturizmin eğitici niteliği iki temel amaç üzerine inşa edilmiştir. Birincisi, turistlerin doğal ve kültürel çekiciliklere yönelik bilgi talebini karşılamak ve bu yolla tatminkâr bir rekreasyonel deneyim sağlamaktır. İkincisi ise, çevre konusundaki duyarlıklarını arttırarak gündelik yaşamlarında da daha çevreci bir anlayışı yerleştirmektir.

Sürdürülebilir Yönetim

Yaşam tarzı turistik seyahatlerde seçimi ve içeriği etkilemektedir. Bir anlamda turistik faaliyetler, yaşam tarzının bir dışavurumu olarak görülmektedir. Uzun dönemli sürdürülebilir bir gelişim için bireylerin tutum, davranış ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmesi gerekmektedir. Kişilerin tüketim toplumu içindeki rollerini ve bunun doğurduğu çevresel zararları açıklamak eğitsel bir görev haline gelmektedir.

Turizm amaçlı seyahatlerde kullanılan araçların ekoloji dostu olması ve ulaşım sırasında çevreye verilen zararların engellenmesi için ulaşım altyapılarında değişimler yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda, yeni ulaşım ağlarının oluşturulmasında, ekolojik zararların dikkate alınması gerekmektedir.

Ekoturizm faaliyetlerinin bir diğer etkisi ise, yukarıda belirtildiği gibi, yerel çapta bir istihdam sağlamasıdır. Bunun yanında, sağlanan istihdamın sürekliliği özellikle genç nüfusun eğitimine bağlı olmaktadır. Ekoturizmin sürdürülebilir olmasının bir diğer koşulu da, ekoturizmle ilişkili turizm işletmelerinin yerel olarak çeşitlenmesi ve birbirleriyle ilişki içinde olmalarıdır.

Ekoturizm faaliyetlerinin gerçekleştiği yer, aynı zamanda farklı kültürlerin birbirleriyle karşılaştıkları bir yerdir. Bu nedenle, bu ortamlarda kültürel alışveriş, etkileşim ve kimi zaman da çatışmalar yaşanmaktadır. Ekolojik turizmin sosyal olarak sürdürülebilirliği, sosyal ve kültürel yapıların korunmasına ve farklılıklara saygı gösteren bir etik anlayış geliştirilebilmesine bağlıdır. Ekoturizmin sürdürülebilir bir anlayışla yönetiminde turizm alanlarının planlanması önem kazanmaktadır.

Ekoturizm Yaklaşımları

Ekoturizmi açıklamak için geliştirilen pek çok yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar ekoturizmin gerçekleştiği şartlara, ekoturistlerin beğenilerine ve ekoturizmin doğaya olan etkilerine göre üç ölçütte toplanmaktadır. Bu başlıklar; yoğun-hafif ekoturizm, doğal-doğal olmayan ekoturizm ve kötüye kullanım-etkin olma-edilgin olma olarak sıralanmaktadır.

Yoğun-Hafif

Yoğun ekoturistler belirli bir konuya yönelik derin bir ilgi duymakta ve çoğunlukla o konuda uzmanlaşmaktadır. Örneğin kuş gözlemciliği yaşam boyu süren bir tutku halini almaktadır. Yoğun ekoturistler de kendi aralarında üstesinden gelebilecekleri zorluklar ve duydukları ilgi bakımından farklılaşmaktadır. Yoğun ekoturistler genel olarak düşük düzeyde konforu tercih edebilmekte, zor koşullarda seyahat edebilmekte ve “gerçek” bir doğa deneyimi için vahşi doğa tercihinde bulunmaktadır. Buna karşın, hafif ekoturistler doğal çekiciliklere daha geçici bir ilgi duymakta, ekolojik destinasyonun daha yüzeysel ve ortalama zorluklarını kabul etmektedir. Bu nedenle, konforsuz ortamları ve fiziksel zorlukları benimsemeye daha az yatkındır. Çoğunlukla diğer turistlerle birlikte anlamlandırmaya dayalı çekicilikleri ziyaret etmeyi tercih etmektedir.

Doğal-Doğal Olmayan

Doğal-doğal olamayan ayrımı, turizmin doğayla olan ilişkileri açısından yapılmaktadır. Buna göre, ekoturizmin de içinde bulunduğu tüm turizm olayları ne kadar iyi yönetilirse yönetilsin doğaya zarar vermektedir. Bunun nedeni, insanların belirli bir yerdeki varlıklarının dahi doğaya zarar verdiği inancıdır. Turizmin olumsuz etkileri yüzünden ekolojik bir turizmin varlığı mümkün olmayacaktır. Bu görüşün karşısında ise, insanların doğal varlıklar olmasından ileri gelen başka bir görüş bulunmaktadır. Eğer insan doğalsa, etkinliklerinin tümü de doğaldır ve zarar verme ile ilgili hiçbir durum söz konusu değildir.

Kötüye Kullanım-Edilgin Olma-Etkin Olma

Kötüye kullanım gidilen yerdeki doğaya zarar verme anlamına gelmektedir. Edilgin olma gidilen yere en az zararı verme, etkin olma ise gidilen yerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunma olarak tanımlanmaktadır. Biraz açmak gerekirse; kötüye kullanım kısa süreli ekonomik kazançlar gözetilerek doğanın taşıma kapasitesinin üzerinde kullanımı, atık yönetiminin yapılmaması, yerel kültürel değerlerin yüzeysel icrası yoluyla metalaştırılması ve turizm etkinliklerinin sürdürülebilir olmayan biçimde yürütülmesini ifade etmektedir. Bu anlayışla yürütülen turizm faaliyetleri uzun dönemde çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik zararlara neden olmakta ve turizmin kısa dönemli kârlarının üzerinde bir maliyet oluşturmaktadır. Edilgin olma ekoturizm faaliyetlerinin olumsuz etkilerini azaltmak için önlemler almayı ifade etmektedir. Bu yaklaşım, ekoturizmin gerekliliğini vurgularken, zararlarından kaçınmayı temel almaktadır. Burada turizme açılan çevreye katkı sınırlı olmaktadır. Etkin yaklaşım da ise, edilgin yaklaşımdan farklı olarak gidilen yerde katkı sağlanmaya çalışılmaktadır.

Ekoturizm Endüstrisi

Ekoturizmin sürdürülebilir biçimde yönetilebilmesi için turizm örgütlerinin, ekoturizm ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi ve eşgüdümü önem kazanmaktadır. Ekoturizm faaliyetlerinde yer alan tur operatörleri, seyahat acentaları, rehberler, eko pansiyonlar ve diğer yerel işletmeler bu endüstrinin yapıtaşlarını oluşturmaktadır.

Tur operatörleri, dünyanın hangi bölgesine ne kadar turistin gideceğini, kalış sürelerini ve hangi türden turizmin öne çıkacağını belirleyen aktörlerdir. Uluslararası tur operatörleri gelişmiş ekonomik ve iletişim ağları ile ekoturizme yönelik talep yaratmakta, oluşan talebi yönlendirmekte ve toplam ekoturizm faaliyetlerinin sürdürülmesinde önemli rol oynamaktadır.

Tur operatörleri ve bağlı olarak çalışan yerel seyahat acentalarının ekoturizme yönelik talep oluşturmada sorumlulukları bulunmaktadır. Oysa denetimsiz ve plansız biçimde yürüyen ekoturizm faaliyetlerinde doğayla bağdaşmayan ve flora ve fauna üzerinde ciddi hasarlara neden olan “ekoturizm turlarının” bu işletmelerin kitle turizminde izledikleri yolun aynısını ekoturizmde de izlediklerine örnek gösterilmektedir. “Yeşil turlar”, “doğa dostu turlar”, “gerçek doğa” gibi isimlerle satılan turlar içerik olarak kitle turizminin sunduklarından ayrılmamakta ve sürdürülebilir nitelikte olmamaktadır.

Ekoturizm olayında konaklama işletmelerinin tasarımları ve verdikleri hizmetler alışılagelen konaklama anlayışından farklıdır. Bu işletmeler genellikle ekopansiyonlardır. Ekopansiyonlar, genellikle üst müşteri grubunu hedefleyen ve müşteri sadakati yoluyla işletmeciliğini sürdüren, yerel dokuyla uyumlu, çevrelendiği doğaya benzer biçimde inşa edilen ve çevreye duyarlı biçimde yönetilen küçük işletmelerdir.

Ekoturizm Etkileri

Ekoturizmin çıkış noktası, kitle turizmine alternatif olarak, ekonomik, sosyal ve kültürel ve çevresel konularda sürdürülebilir ilkeleri gözetmektir. Ekoturizm konusunu destekleyen görüşe göre, ekoturizm biyolojik tür ve ekolojik yaşam alanlarının korunmasını destekleyerek, turizm aktiviteleriyle birleştirici bir etki yaratmaktadır.

Çevresel Etkiler

Ekoturizmin yukarıda belirtilen özellikleri ve yaklaşımları onu kitle turizminden ayırarak alternatif bir turizm hareketi olarak öne çıkarmaktadır. Başka bir ifadeyle, kitle turizminin zararlarını giderici yeni bir turizm türü olarak, çevresel tahribattan bağışık olarak sunulmaktadır. Buna karşın, ekoturizmin sürdürülebilir ve kapsayıcı bir anlayışla yönetilmediği takdirde pek çok çevre sorununa neden olabileceği görülmektedir. Bu olumsuz çevresel etkiler; aşırı kalabalık, aşırı yapılaşma, yol ve patikalar, motorlu ulaşım, gürültü, çöpler, tahripçilik araçlarla hız yapma, arazide araç kullanma, atıklarla beslenme, hatıra eşya toplama ve enerji hatları olarak sıralanabilir.

Sosyal Etkiler

Bir bölgede ekoturizmin gelişmesi, ekoturizm özelliği taşımayan diğer turizm etkinliklerinin gelişimine benzer etkiler yaratmaktadır. Turizmin geliştiği bölgelerde önemli oranda bir değişim oluşmakta ve bu durum özellikle uzun süredir tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplulukların yaşamlarını değiştirmektedir.

Tur operatörleri, ekoturizm alanlarına yönelik turlar üretmekte ve seyahat acentaları da “otantik” olan ekoturizm alanlarını ziyaret edecek ekoturistlerin, bu bölgeler bozulmadan seyahatlerini teşvik etmektedir. Turizmin yığışımlı (kümülatif) etkisi nedeniyle ulaşım araçlarına yönelik talep ve doğa temelli etkinliklere yönelik ekipman satan dükkanların açılması (yağmurluk, çadır, botlar vb.) gibi birçok işin ortaya çıkmasına kaynaklık etmektedir. Bunun yanında yerel halk da, ekoturizmden ekonomik olarak yararlanmak, geçimine katkıda bulunmak ve daha iyi yaşam koşulları için turizm endüstrisinde istihdam edilmektedir.

Ekonomik Etkiler

Ekoturizmin ekonomik etkileriyle ilgili olarak olumlu tabloya göre, gittiği yerdeki yerel halkın ekonomik durumunu güçlendirmesi, genç işsizliğini önlemesi ve bu yolla da bölgesel göç leri önlemeye katkı sağlaması, gelirleri yerel halka dağıtarak toplam refahı arttırmasıdır. Buna karşın, ekoturizm alanlarının plansız biçimde kullanıma açılması, beraberinde pek çok olumsuz sonuç doğurmaktadır. Öncelikli olarak, ekoturizmin gelişmekte olduğu yerlerde ekopansiyonlar gibi bu tarz turizm faaliyetlerinin özelliklerine uygun konaklama işletmelerinin kurulması gerekmektedir.

Ekoturizmden elde edilecek gelirlerin arttırılmasında çok yönlü ve tüm paydaşları kapsayacak planlara ihtiyaç duyulmaktadır. Yerel seyahat acentalarının ve turist rehberlerinin geliştirilmesi, organik ürünleri temel alan yiyecek ve içecek işletmelerinin oluşturulması, atık yönetimi, tanıtım faaliyetleri bir bölgede ekonomik gelirin o bölgedeki kimselere yönelmesinde önemli yapıtaşlarıdır.

Ekoturizmin çevresel, sosyal ve ekonomik anlamdaki olumsuz etkilerini en aza indirmenin yolu, ekoturizme açılması planlanan bölgenin taşıma kapasitesine dikkat ederek, ekolojik, sosyal ve ekonomik taşıma kapasitelerini belirlemek ve ekoturizm olayına katılan tüm paydaşların çıkarlarını ve beklentilerini koruyacak politikalar oluşturmak ve kararlılıkla bu politikaları uygulamaya koymaktır.