ANADOLU ARKEOLOJİSİ - Ünite 6: Anadolu’da Klasik Çağ Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Anadolu’da Klasik Çağ
Giriş
Ege Dünyasında yaşanan Pers-Yunan Savaşları’nda Pers Donanmasının Salamis Deniz Savaşı’nda Atinalılar tarafından yenilmesi ile Perslerin batıya doğru ilerleyişi sona ermiştir. Bu olaydan sonra Anadolu’da ve Yunan Dünyasında Klasik Dönem olarak adlandırılan devir başlar. Klasik Dönem’de Anadolu’da hâlen Pers egemenliği görülür.
MÖ 5. Yüzyılda Anadolu’daki Siyasi Durum
Batı Anadolu’daki kentlerin Pers yönetimine karşı MÖ 500 yılında başlattıkları ve İonia ayaklanması olarak adlandırılan ayaklanma Pers Kralı I. Dareios tarafından bölgeye yapılan bir sefer ile bastırılır. Persler bunun ardından bu ayaklanmaya yardım eden kentleri cezalandırmak için Yunanistan’a bir sefer düzenlerler. I. Dareios’tan sonra tahta geçen I. Kserkses MÖ 480-479 yılları arasında Yunanistan’a iki sefer daha düzenlemiştir. Bu seferler sırasında birçok kenti ele geçiren ve Atina’ya kadar ulaşarak yıkan Pers ordusu, Atina-Sparta birleşik orduları tarafından bozguna uğratılır. Zafer anısında ele geçirilen Pers silahları eritilerek tripod yapmış ve Apollon’a hediye etmişlerdir. Tripod , üç ayaklı objelere verilen genel bir isimdir. Aynı zamanda antik çağ dünyasında üç ayaklı kazanlar da tripod olarak adlandırılmaktaydı. Bu kap formu günlük hayatta törenlerde ve spor yarışmalarında birincilik ödülü olarak verilen bir ödül olarak kullanılmıştır.
Yunanlıların kazandığı zaferden sonra Batı Anadolu’daki kentler, İzmir yakınlarındaki Samsun Dağı eteğinde Mykale kıyısında duran Pers donanmasını yakarak ayaklanırlar. Bundan sonra Persler ile Yunanlılar arasındaki egemenlik mücadelesi Anadolu’da devam etmiştir. Perslilerle Atinalılar arasında yapılan ve MÖ 490-479 yılları arasında süren savaşların ardından Persler, Yunanistan ve Batı Anadolu’dan uzaklaştırılmıştır. Ancak bu durumun kalıcı olmayacağı düşüncesi ile Ege dünyasındaki şehir devletleri (polisler) birlik kurma fikrinden hareketle Atina’nın önderliğinde MÖ 478 yılında bir birlik oluşturur. Birliğin ilk merkezi Delos Adası’dır.
Atina’nın önderliğinde yürütülen birlik kısa süre içinde Atina’nın kontrolü altına girer ve bir Atina krallığı hâline gelir. Birlik Anadolu’da Pers kontrolünü zayıflatmak için Anadolu’da çeşitli yerlerde Pers ordusuna saldırılar düzenlemiştir. Eurymedon (Köprüçay)’da MÖ 468 yılında yapılan saldrı ile Pers donanması büyük bir bozguna uğratılmıştır. Peloponnessos Savaşı, Atina ile Sparta arasında Yunanistan’daki egemenlik anlaşmazlığı nedeniyle çıkmıştır. Sparta Attik-Delos deniz birliği kurulmadan öncede gerek ekonomik gerekse askeri açıdan Yunanistan’ın en güçlü kentlerinden biri olmasına karşın, denizaşırı savaşlardaki yetersizliği onun bu konuda geri çekilmesine yol açmıştır. Bu savaşı Thukydides’in eserinde yazmıştır. Thukydides , M.Ö.460-435 yılları arasında yaşamış, Yunanlı tarihçidir. Peloponnessos Savaşı sırasında Kuzey Batı Anadolu’daki kentler Sparta ile Atina arasında birçok defa el değiştirir. Ancak MÖ 404 yılında Atina’nın yenilmesiyle Byzantion (İstanbul), Khalkedon (Kadıköy) ve Lampsakos (Lapseki) Spartalıların kontrolüne girer.
MÖ 4. Yüzyılda Anadolu’da Pers Egemenliğinin Durumu
Peloponnessos savaşları sırasında Sparta ile yaptığı işbirliği sayesinde Batı Anadolu’da kontrolü ele geçiren Pers kralı II. Artakserkses bölgedeki satrapları ile gücünü korumuştur. Ancak bu durum uzun sürmemiş, krallık içindeki taht kavgaları nedeniyle Anadolu’daki siyasi ve toplumsal yapıda karışıklıklar meydana gelmiştir. Kyros, Sardes’te paralı askerlerden oluşan bir ordu kurup Spartalılardan da yardım alarak ağabeyi Artakserkses’i tahttan indirmek amacıyla bir sefer planlar. MÖ 401 yılında yola çıkan ordunun başından geçenleri tarihçi, yazar Ksenophon , Anabasis adlı eserinde yazar.
Kyros, ordusunun başında bütün Anadolu’yu geçerken bir yandan da ordusuna bölgesel satraplardan yeni birlikte eklemiştir. Kyros’un seferinin amacını Babil’e varmadan öğrenen Artakserkses, kardeşinin ordusuyla başkentin kuzeyindeki Kunaksa’da MÖ 399 yılında karşılaşır. Kyros ağabeyini yaralar ancak kendisi de öldürülür. Bunun üzerine Kyros’un ordusu savaştan geri çekilir. Yaklaşık 10.000 kişiden oluşan ordu, geri dönmek üzere yola çıkarken başlarına, aynı zamanda bir komutan olan ve bu seferi ayrıntılarıyla anlatan tarihçi Ksenophon’u getirirler. Ordu geri dönüş yolunda Dicle’nin kıyısını izleyerek kuzeye doğru yol alır. Bu yolculuk yaklaşık olarak bir sene üç ay sürmüştür.
Anabasis ( Onbinlerin Seferi ) olarak adlandırılan bu olaydan sonra Persler Anadolu’daki yönetim sistemini yeniden kontrol altına alırlar. Bu dönemde Anadolu’daki yönetim yeniden Tissaphernes ve Pharnabazos adındaki iki satrabın kontrolü altına girmiştir. Sparta ordusunun Batı Anadolu’daki önemli satraplık merkezleri olan Daskyleion ve Sardes’e saldırmaları, Perslerin bölgedeki gücünü azaltan hareketler olmuştur.
Sicilyalı Diodoros, satraplar ayaklanması konusunda detaylı bilgiler verir. Ayaklanma, Diodoros’un belirttiğine göre, Anadolu’da Lykia, Pisidia, Pamphylia ve Kilikia bölgelerinin halkları tarafından da destek görmüştür. Ayaklanma, katılanlardan bazılarının taraf değiştirmesi ile sona ermiştir. Sicilyalı Diodoros , Yunanlı tarihçi, MÖ 90- 30. Yaşadığı dönemde meydana gelen olayları geçmişteki olaylar ile birlikte neden, sonuç ilişkisi içinde anlatan yazar “Tarih Kitaplığı ” adlı eseri ile ünlüdür. Bu eserinde kendinden önce yaşamış ve eserleri günümüze ulaşmamış tarihçilerden de faydalanmıştır.
Büyük İskender’in (III. Aleksandros) Anadolu’ya Gelişi
II. Philippos’un kral olduğu dönemde Makedonya, siyasi açıdan Yunanistan’ın en önemli gücü hâline gelmiştir. O öldükten sonra oğlu Büyük İskender, Pers krallığını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. MÖ 336 yılında krallığın başına geçtiğinde ilk olarak Yunanistan’daki Makedonya egemenliğini yeniden düzenlemiş ve ardından kısa süre içinde büyük bir orduyla doğu seferine başlamıştır.
İskender’in doğu seferi MÖ 334 yılında Gelibolu Yarımadası üzerinden Anadolu’ya geçişi ile başlar. Anadolu’da giren Makedonya ordusuna karşı Perslerin ilk direnişi Granikos (Biga Çayı) kıyısında olmuştur. Biga çayının iki kıyısı boyunca yerleşen Pers ve Makedon orduları arasında gerçekleşen ve tarihe Granikos Savaşı olarak geçen savaşta Büyük İskender’in savaş taktikleri ile sayıca üstün durumda olan Pers ordusu yenilmiştir. Granikos Savaşı , İskender’in Perslere karşı kazandığı ilk zafer olmuştur. Büyük İskender Sardes’e ilerler ve Sardes satrabı tarafından kentin teslim edilmesi üzerine kentin yönetimini İskender’in subaylarından Pausanias’a verilmiştir. İlerleyen Büyük İskender Ephesos’da Magnesia’da ve Tralleis’de hiçbir direnişler karşılaşmamıştır. İonia bölgesini kontrol altına aldıktan sonra Karia’ya doğru ilerleyen Büyük İskender, Halikarnassos’taki (Bodrum) Pers ordusuna bir kuşatma düzenlemiştir. Anadolu’nun Güney sahili boyunca ilerlemesine devam eden İskender bu bölgedeki pek çok kentin birbiri ardına kapılarını açması ile bölgede hızlı biçimde ilerlemiştir.
Büyük İskender, Güney Anadolu’daki seferini tamamladıktan sonra Anadolu’nun içlerine doğru ilerlemiştir. Phrygia bölgesinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla Askania Gölü (Burdur Gölü) kıyısını izleyerek önce Kelainai; ardından ise Gordion’a ulaşmıştır. Büyük İskender’in Gordion’da kaldığı dönem ile ilgili olarak Gordios’un düğümü ile ilgili efsaneler anlatılmıştır. İskender aynı zamanda burada, Phrygia’nın ünlü kralı Midas’ın babası Gordios’un zamanında kalan ve bir tapınağa adanmış olan at arabasının boyunduruğundaki düğümü çözdüğü de anlatılır.
Galatia’dan sonra Ankyra’ya doğru ilerleyen İskender, buraya varmadan Paphlagonia Bölgesinin yerlilerinden oluşan bir topluluk tarafından karşılanarak bölgede askeri güç kullanmaması istenir. İskender, bölgeyi antlaşma yoluyla ele geçirdikten sonra doğuya doğru ilerlemesine devam eder. Kilikia kapıları olarak adlandırılan Gülek boğazını geçtikten sonra Pers Satrabı Arsames ile karşılaşmak için Tarsus’a yönelir; ancak Arsames kaçtığı için Tarsus’u zorlanmadan ele geçirir. İskender’in ilerlemesi Pers Krallığı için büyük bir tehdit oluşturmuştur. Pers kontrolü altındaki Anadolu’yu baştanbaşa geçen İskender’in Mezopotamya’ya yaklaşması, Kral Dareios tarafından engellenmek istenmiştir. Bu amaçla ordusu ile İskender’in ilerlediği yol üzerinde ona doğru yaklaşan Dareios bir manevra ile onun arkasına geçmiş ve takip etmeye başlamıştır. Pinaros ırmağı yakınlarında iki ordu arasında meydana gelen Issos Savaşı, Doğu Akdeniz dünyasının tarihini temelden değiştiren bir savaş olmuştur. Pers Krallığına çok büyük bir darbe vuran İskender, Dareios’un karısı ve çocuklarını esir almış ve kendi adını taşıyan Alexandreia (İskenderun) kentini kurmuştur.
İssos Savaşı’ndan sonra Pers İmparatorluğu içindeki ilerlemesine devam eden İskender Suriye ve Filistin bölgesini ve ardından da Mısır’ı almıştır. Kral Dareios ile yaptığı Gaugamela savaşını kazanmasının ardından bölgedeki kontrolünü pekiştirmiş ve Asya’nın Kralı ilan edilmiştir. İskender’in seferini anlatan Arrianos’a göre doğu seferi Hindistan’a kadar ulaşmıştır. Ancak bu seferden sonra Babylonia’ya (Babil) dönen İskender, burada MÖ 323 yılında 33 yaşındayken ölmüştür.
Klasik Devir Anadolu Mimarlığı
Klasik Çağ Anadolu Mimarlığında, Arkaik Çağ’a oranla sönük geçen bir dönemdir. Bu dönemde daha önceki mimari gelişmeler uygulanmaya devam etmiştir.
Kent Planlaması: Sokakların birbirini dik açıyla kestiği ve Agora, Tiyatro gibi kamusal alanlara rahat ulaşılabilecek biçimde düzenlendiği düzenli kent planı ise arkeolojik bulgulara göre MÖ 7. yüzyıldan itibaren karşımıza çıkmaktadır.
Agora , antik Yunan kentlerinde politik, dini, ticari faaliyetlerin gerçekleştirildiği geniş alanlara Agora adı verilir. Agoralar halka açık alanlar olup çevresinde kamu yapıları yer alır.
İlk defa Hippodamos tarafından düzene sokularak uygulanması yaygınlaştırılan düzenli kent planı sistemi aynı zamanda Hippodamik Planı olarak da adlandırılmaktadır. Klasik Dönemde bu plana göre inşa edilen kentlerin en güzel örnekleri Miletos ve Priene’de görülmektedir.
Miletos kenti , bugünkü Aydın ili Söke ilçesi sınırları içerisindedir. MÖ 2. binyıldan itibaren yerleşim gören kent, üç bölgeye ayrılmıştır. Kentin kuzey ve güney kesimleri halkın oturduğu konutlardan oluşmakta olup orta kısımda ise Meclis Binası, Agora, Stadion gibi kamu yapıları bulunmaktadır.
Priene kenti , bugünkü Aydın ili Söke ilçesi sınırları içindedir. Kent MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısında şimdi bulunduğu yerde yeniden kurulmuştur. Tiyatro, Stadyum ve Athena Tapınağı’nın bulunduğu teras güneye bakmaktadır. Agora kentin merkezinde bulunmaktadır. Agoranın kuzeyindeki Athena Polias tapınağı ile tiyatro yer alır. Kentin güneyinde ise stadyum gibi spor ile ilgili alanlar vardır. Sokakların arasında kalan ev alanları birbirine eşit ölçülerde olup her biri içine sekiz ev sığacak şekilde yapılmıştır. Kentte evler için toplam 80 alan ayrılmıştır.
Daskyleion kenti , Bandırma’nın batısındaki Manyas Gölü’nün yakınlarındadır. MÖ 546 yılında Persler tarafından işgal edilerek bir satraplık merkezi hâline getirilmiştir. Kentte Pers işgali öncesi döneme ait buluntular büyük ölçüde Satraplık dönemi yerleşim katmanını altında kalmıştır
Sardeis (Sardes) kenti, Lydia krallığının başkentidir. Bu antik kent Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Sart Köyü yakınlarındadır. Kent, MÖ 547 yılında Lydia kralı Kroisos ile Pers kralı Kyros arasında geçen bir savaştan sonra Perslerin yönetimine geçmiştir. Kentin çevresinde de çok sayıda Pers tipinde yapılmış anıt mezar bulunmuştur.
Tapınak mimarisi: Yunan mitolojisindeki tanrılara adanan bu yapıların standart bir plana göre yapılması geleneği ile MÖ 7. yüzyıldan itibaren bu yapıların bir podyum üzerinde, ortasında bir oda (Naos) çevresinde sütunları ile yapıldığını görüyoruz.
Priene Athena Tapınağı , Priene kentinde Agora’nın kuzey batısında yer alan tapınak, Halikarnassos’ta bulunan Mausoleion’un da mimarı olan Pytheos tarafından inşa edilmiştir. Athena Tapınağı MÖ 4. yüzyılın III. çeyreğinde inşa edilmiştir. Plan bakımından klasik Yunan tapınak mimarisinin özelliklerine sahiptir. Dikdörtgen planlı tapınağın çevresinde tek bir sütun sırası bulunmaktadır. Kısa kenarında altı uzun kenarında 11 sütuna sahip olan yapı kentin içinde bir duvarla ayrılan kutsal bir alan içindedir. Tapınağın ortasında tanrıça Athena’nın heykelinin bulunduğu odaya (Naos) bir ön odadan girilmektedir
Ephesos Artemis Tapınağı , Ephesos kentinde çok öncelere dayalı Artemis inanışını için Arkaik Öncesi Dönem’den başlayarak kutsal bir alan ayrılmıştır. Bu alanda Arkaik devirde yapılan tapınak MÖ 356 yılında Herostratos adlı bir kişi tarafından yakıldıktan sonra yeni bir tapınağın yapımına başlanmıştır. MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısı boyunca yapımı süren tapınak, Büyük İskender’in kente geldiği 334 yılında ziyaret ettiği zamanda bile henüz tamamlanmamıştır.
Klasik Devir Anadolu Heykeltraşlığı
Klasik Dönem, heykeltraşlık açısından Anadolu’da Arkaik döneme oranla daha farklı stillerin ortaya çıktığı bir dönemdir.
Lykia anıtları: Anadolu’nun güneybatısında Antalya ile Fethiye arasında kalan alan antik çağda Lykia Bölgesi olarak adlandırılmaktadır.
Nereidler Anıtı , tapınak planına benzer bir plana sahip olan anıtın yüksek bir kaide üzerinde ortada bir mezar odası ve çevresinde 4 x 6 sıra sütun bulunmaktadır. Mezar odasının içinde ölünün üzerine yatırıldığı bir kline (ölü yatağı) yer alır. Mezar anıtının kaidesinde, mezar odasının üst sırasında ve iki yan duvarında kabartma betimlemeler görülmektedir.
Perikles Mezar Anıtı , Lykia Bölgesi’nin Pers kontrolü altında olduğu dönemde satraplık merkezi olduğunu bildiğimiz Limyra kentindedir. MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında yaşayan ve Lykia Bölgesi’ndeki Pers İmparatorluğu’na bağlı yönetimi düzenleyen satrap Perikles için yaptırılan bu anıt mezar, kentin akropolisinin güney yamacı üzerinde yer almaktadır.
Trysa Anıt Mezarı , Lykia Bölgesi’nde bugünkü Gölbaşı kenti yakınlarındaki antik Trysa kentinde bulunan bu anıt mezar, büyük olasılıkla kentin ileri gelenlerinden birine aittir. Ortasında Lykia tipinde bir mezar bulunan yaklaşık 90 metre genişliğinde bir alan ile bu alanı çeviren bir duvardan oluşan anıt; MÖ 5. yüzyıl sonu-4. yüzyıl başlarına tarihlendirilmektedir. Anıt, çevre duvarı üzerindeki kabartmaları ile Klasik Dönem Anadolu sanatı açısından önemli bir eserdir.
Karia anıtları: Anadolu’nun güneybatısında, kuzeyinde Büyük Menderes, güneyinde Fethiye arasında kalan alan antik çağda Karia Bölgesi olarak adlandırılmıştır
Mausoleion : Karia’daki Pers satraplarının en ünlüsü olan Mausollos, MÖ 377- 353 yılları arasında bölgede hüküm sürmüştür. Pers kralı tarafından satraplığa atanan Mausollos bölgenin yerli halkından gelmiştir. Mausoleion Klasik Çağ’da Anadolu’da yapılmış en görkemli ve sanatsal açıdan önemli yapıların başında gelmektedir. Anıt mezar, mezar sahibi Mausolos’un ölümünden sona karısı tarafından (yaklaşık olarak MÖ 353-351) yaptırılmıştır. Mausoleion aynı zamanda antik çağın yedi harikasından biri olarak da kabul edilmiştir. Günümüze parçalar hâlinde ulaşan eserin yüksekliği yaklaşık olarak 55. metredir. Podyumun üzerinde Amazonlarla Yunan tanrılarının savaşı gösterilmişti. Podyumun çevresinde 36 adet sütun bulunmaktaydı. Her iki sütun arasında bir heykel dikiliydi. Podyumun ortasında mezar odası vardı. Mezar odasının üzeri ise 20 basamaklı piramit şeklinde bir çatı ile örtülmüştü. Mausoleion, 15. yüzyılda yıkılmış ve taşları Bodrum Kalesi’nin yapımında kullanılmıştır. Bloklarından geriye kalanlar ise 19. yüzyılda bölgeye gelen İngiliz araştırmacılar tarafından Londra’ya taşınmıştır.
Greko-Pers sanatında yapılmış olan kabartmalar:
Daskyleion Stelleri: Daskyleion yakınlarında Manyas Gölü doğu kıyısında bulunan steller bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Stellerin üzerinde stellerin yapılış amaçlarını anlatan Sami dilinde yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtlara göre stellerden bazıları Babil tanrılarına adanmıştır. Stellerin esas önemli kısmı, üzerlerinde yapılmış olan kabartmalardır. Kabartmalarda Pers giyimine sahip sakallı figürler yer alır. Bu figürler bazı örneklerde bir cenaze törenini canlandırmış; bazılarında ise at arabası üzerinde gider şekilde gösterilmiştir
Klasik Devir Resim Sanatı
Kızılbel Tümülüsü , Lykia Bölgesi’nin kuzeydoğusunda, Elmalı kentinin güneybatısında bulunan bu tümülüs bölgede yaşamış olan soylulardan birine ait olmalıdır. Greko-Pers sanatının Anadolu’daki önemli örneklerinden biri olan Kızılbel Tümülüsü MÖ 5. yüzyıl başlarına tarihlendirilmektedir. Mezar anıtı, üçgen çatılı taş bir oda şeklinde yapılmış olup üzeri yığma toprak ile örtülmüştür.
Karaburun Tümülüsü , Lykia Bölgesi’nde bu döneme ait ikinci önemli anıttır. Greko-Pers sanatının Anadolu’daki en başarılı örneklerinden biri olan Karaburun Tümülüsü (mezar anıtı) MÖ 5. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilmektedir. Anıt, kireçtaşı bloklardan örülmüş bir mezar odasının üzerinin yığma tepe şeklinde kapatılmasıyla oluşmuştur.
Klasik Devir Anadolu Seramik Sanatı
Anadolu’nun Pers kontrolü altındaki döneminde, seramik sanatı, İran etkileri ile gelişmiştir. MÖ 6. yüzyıl sonlarına doğru Pers seramik üretiminde kaliteli seramik yerine basit ve kaba kapların yaygınlaştığı görülmektedir. Bunun yanı sıra Yunan seramiklerinde klasik dönemin başlarında yeni bir teknik gelişmiştir. Kapların üzerindeki süslemelerde figürlerin konturlarının dış kısımlarının siyah astar boyasıyla örtüldüğü, iç kısımlarının ise kırmızı hamur renginde bırakıldığı bu teknik “Kırmızı Figür Tekniği” olarak adlandırılmaktadır. Kapların üzerindeki resimlerde, Yunan mitolojisi, günlük yaşayış gibi konulardan sahnelerin seçildiği bu kaplar, Yunan resim sanatının en kaliteli örneklerini oluşturmaktadır. Ancak Peloponnesos Savaşları ile büyük bir ekonomik kriz başlaması nedeniyle MÖ 430 yılından başlayarak seramik üretiminde bir gerileme ve süslemelerde giderek basitleşmeye doğru bir eğilim göze çarpar.
Klasik Devir Anadolu Edebiyatı
Klasik Devirde Anadolu’da edebiyat alanında eser veren en önemli kişi Halikarnassos’lu Herodotos’tur. MÖ 5. yüzyılda yaşamış bir tarihçi ve yazar olan Herodotos, yaşadığı dönemde Doğu Akdeniz ve Pers dünyasını gezerek incelemiş ve bunları Historia adını verdiği bir eserde toplamıştır. Dokuz bölümden oluşan eserinde Herodotos, öncelikle Anadolu ve doğunun toplumları ve onların kültürleri hakkında bilgiler vermiştir.