ARAMA KURTARMA BİLGİSİ VE ETİK DEĞERLER - Ünite 5: Sel ve Su Baskınlarında Arama Kurtarma Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Sel ve Su Baskınlarında Arama Kurtarma
Giriş
Ülkemizde depremlerden sonra en fazla maddi ve manevi kayıp verdiğimiz doğal afetler sel ve su baskınlarıdır. Yerleşim yerlerindeki çeşitlilik ve değişim, karşılaşma sıklığını değiştirmesine rağmen özellikle sel olayını dikkate almadan kurulan altyapılar bu doğa olayının bir afete dönüşmesine neden olabilmektedir.
Sel ve Su Baskınlarının Nedenleri ve Sonuçları
Sel ve su baskınları, suyun doğal ya da yapay yatağından taşarak tehlikeye neden olan doğal bir afettir. Bazı seller birkaç gün içerisinde oluşurken, bazıları birkaç dakika içerisinde gerçekleşmektedir. Hızla akan sel suları içerisinde birçok kaya, moloz, taşlar, ağaçlar ve enkazları taşıyarak, büyük tehlikelere neden olabilir. Yerleşilen yerlerdeki değişim görülme sıklığını değiştirmesine rağmen özellikle sel olayını dikkate almadan kurulan altyapılar bu doğa olayının bir faciaya dönüşmesine neden olabilmektedir. Dünyanın bir çok kesimlerinde; şiddetli fırtınaların sahil bölgelerinde oluşturduğu dalga hareketlerinden kaynaklanan kıyı taşkınları, göllerdeki seviye değişiklikleri ve dalga etkilerinden kaynaklanan göl taşkınları, buzul hareketlerinden kaynaklanan buz taşkınları ve aşırı yağışlar sonucunda veya kar erimelerinden kaynaklanan akarsu taşkınları sık sık yaşanmaktadır (Kılıçer ve Özgüler, 2002). Ülkemizde yaygın olarak yaşanan taşkınlar ise genelde akarsu taşkınlarıdır.
Sel ve su baskının bir sel afetine dönüşmesi, insan faaliyetlerinin dünyanın doğal dengesi üzerinde yaptığı müdahalelerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ülkemiz, coğrafi, iklimsel ve jeomorfolojik özelliklerin yanında sosyo-ekonomik gelişme faaliyetleri de sel ve su baskınlarının bir afete dönüşmesinde belirleyicidir. Sel ve Su baskınları en çok; En çok Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında Karadeniz, Akdeniz ve Batı Anadolu bölgelerinde gerçekleşmektedir. Bölgelerin topografyası, bitki örtüsü dağılımı, yerleşim şekli ve yağış rejimi sel ve su baskınlarının oluşmasında belirleyicidir. Ayrıca ilkbahar aylarında yüksek kotlardaki karların erimeye başlaması; İç bölgelerdeki şiddetli yağışların katkısı ile bu bölgelerde meydana gelen taşkınların sıklığı ve büyüklüğünde etkili olmaktadır (Onuşluel ve Harmancıoğlu, 2002). Ekonomik gelişme faaliyetleri sonucu gerçekleşen kentleşme, akarsu havzalarının çeşitli alanlarındaki insan faaliyetinin miktarını arttırmaktadır. Bu durum havza bütünündeki hidrolojik dengeyi bozmaktadır. Havzaları içerisindeki yerleşimleri, arazi yapısını ve arazi kullanım özelliklerini değiştirmektedir. Orman örtüsü ve meralar azalmakta ve havza içerisinde uzun yıllarda doğal olarak dengeye gelmiş, havzanın su depolaması, akış ve suyun yeraltına sızması gibi hidrolojik özellikler değişmektedir. Tüm bu değişim, sel ve su baskınlarının görülme sıklığı ve şiddetinin değişimine sebep olmaktadır. Bu nedenle daha önceden sel ve su baskını için koruma önlemi gerekli olmayan alanlarda bile önlem alınması zorunlu hale gelmektedir.
Sel ve Su Baskınlarında Oluşan Zararlar
Dünyanın hemen her bölgesinde değişik sıklıkta ve boyutta görülen sel olayları, büyük can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Aynı zamanda doğal tehlikelerin en yaygın olanıdır.
Bu afetlerin tüm dünyada yaygın olarak görülen en belirgin etkileri, insan hayatı ve ekonomi üzerinde kendini göstermektedir. Sel ve su baskınlarından oluşan doğrudan etkiler genellikle sel suyundan kaynaklanan etkiler olup, bunlar boğulmalar, yaralanmalar ve diğerleri şeklindedir. Dolaylı etkiler ise selden zarar gören diğer sistemlerin neden olduğu etkilerdir. Bunlara örnek olarak, sudan kaynaklanan enfeksiyonlar, taşkın suyu içinde serbest kalan kimyasal kirleticilere maruz kalmanın akut ve kronik etkileri, yiyecek yetersizliği vb. etkiler verilebilir.
Sel ve su baskınlarının insan sağlığı üzerinde fiziksel olarak görülen en önemli etkisi, ölüm ve yaralanmalar şeklindedir. Bu etkilere kolayca maruz kalanlar çoğunlukla çocuklar ve yaşlılardır. Sel ve taşkınlar sırasında meydana gelen yaralanma ve boğulmalar, genellikle dere akış hızı, topografik arazi özellikleri, uyarı yokluğu, hızlı akan suyun taşıdığı iri kaya parçaları ve taşkın suyunun ani yükselmesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle yıkıntı ve parça taşıyan yüksek hızdaki su yaralanmalara neden olabilmektedir. Ayrıca endirekt etki olarak sel ve taşkın suyu nedeniyle yıkılan binalar da yaralanma ve ölümlere yol açabilmektedir. Son yıllarda küresel iklim değişimleri nedeniyle taşkın ve sel olayları ve bu olayların insan üzerindeki etkilerinde artışlar olduğu görülmektedir.
Sel ve su basmalarında oluşan ölüm ve yaralanmaların oluşma nedenleri akan suyun fiziksel etkisinin yanında, insanlar tarafından yapılan yapıların sel ve su baskını anında tehlike yaratmasından kaynaklanır. Sel ve Su baskınlarında ölüm ve yaralanmaların oluşma nedenlerinin başında suyun gücü gelmektedir. Hızla akan su ile taşınan malzemeler çarptığı canlı, cansız herşeyi tamamen ya da kısmen tahrip ya da yok ederek büyük can ve mal kaybına neden olabilir.
Bir insanın doğrudan soğuk suya maruz kalması durumunda, vücudunun sıcaklığını normalden aşağıya düşecek ve hiportermi riski ile karşılaşacaktır. Hipotermi, beyni, kalbi ciğerleri ve diğer ana organları etkilemektedir. Orta seviyede hipotermi, yaralının fiziksel ve mental kapasitesini düşürmekte ve kazalara daha açık hale gelmesine sebep olmaktadır. Hipotermi, 37 °C olan normal vücut sıcaklığının, 35 °C’nin altına düşmesi halinde meydana gelen rahatsızlıktır. Genellikle yağmur, rüzgâr, kar veya soğuk suya maruz kalma gibi faktörler tarafından tetiklenir. İnsan vücudu bulunduğu ortamla ısı alışverişine girer ve bu alışverişten ortamın ısısına göre etkilenir. İnsanın soğuk su ile temasın ilk üç dört dakikasında gerçekleşen, vücudun psikolojik olarak verdiği bir tepki olarak tanımlanan “soğuk şok” anında, ağır bir solunum yetmezliği, hızlı nefes alıp verme, panik, kalp atış hızı ve tansiyonun yükselmesi belirtileri gerçekleşir. Hızlı nefes alma refleksi kazazedenin ciğerlerine su girmesine neden olabilir. Diğer taraftan kalp atış hızının yükselmesi kalp krizine neden olmaktadır. Kayıtlara göre boğulan kazazedelerin bazılarının yüzme bilmeme ya da hipotermiden değil soğuk şoktan etkilendiği belirtilmektedir.
Düşük gövdeli barajlar, bir nehir ya da çayın önüne yapılmış, normal akış seviyelerinde suyun kanalları içerisinde olduğu, su toplama amacıyla yapılmış yapılardır. Tüm su baraj yapısı üzerinden aşarak doğal kanal akışına devam eder. Düşük gövdeli barajlarda, barajın üzerindeki bölgede su akış hızı çok arttığından barajın arkasında bir tehlike alanı oluşur. Düşük gövdeli barajlar sadece sel ve taşkın değil normal akış zamanında da tehlikeli durumlar yaratabilir.
Hızlı akan sudaki engeller, suyun geçmesine izin verirken katı parçaların geçmesine izin vermezler. Akıntıya kapılmış insanlar için bu engeller oldukça tehlikelidir. Bu engeller , ağaçlar, çalılar, taşınan malzeme veya taşınan kayalardan oluşabilir. Akan suyun gücü ile akıntıya kapılmış kişiler bu engellere takılabilir ve suyun basıncı altında ezilme tehlikesi altına girerler
Taşkın önleme kanalları da sel ve su baskın anında suyun kanalize olduğu bölgelerdir. Eğimli kenarlar sel ve su baskını anında kurtarma çalışmaları için güçlükler yaratır. Kurtarıcıların emniyet ipi kullanması önerilmektedir
Menfezler, Hızlı akan bir suyun bir menfeze girişi, oldukça güçlü bir etki yaratır. Bu nedenle kurtarıcılar ve işçilerin tıkalı bir menfez girişini temilerken çok dikkat etmesi gerekir. Sel ve Su baskını dışında da bir menfez önünde veya içinde çalışırken, ayrıca sel ve su basması riskinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Akarsu üstü köprüler, normal zamanlarda suyu geçmek için kullanışlı ve güvenlidir. Ancak su yol yüzeyine yükseldiği zaman, buradan geçmek tehlikelidir. Yolun üzerinden akan suyun gücü, bir aracı itmeye ve sel baskının içine çekmeye yeterlidir. Eğer araç sürücüsü aracın içerisindeyse suyun gücü aracı sürükleyecek ve yaralanmalar ve ya ölümle sonuçlanabilecek bir durum yaratabilecektir.
Erozyon etkisi, yukarı havzalardan başlamak üzere, aşağı havzalara kadar, havza boyunca her yerde yeni çatlakların ve oyukların oluşması, yatak yamaçlarında çökmelere neden olduğundan, buralarda yamaç hareketleri hızlanır, büyük miktardaki toprak başka yerlere taşınır. Tarım ürünleri, taşınabilir ve taşınamayan mallar büyük zarar görür büyük can ve mal kayıpları yaşanabilir. Selin verdiği en büyük zararların bir kısmı da taşıntı baskınına bağlı olarak değişik yüzey malzemelerinin, bir alanı (özellikle tarım alanını) kaplaması, o alanın doğal yapısını bozulmasına, kalitesinin düşmesine ve veriminin azalmasına sebep olur. Sel ve dere yataklarının taşıntıyla gittikçe tıkanması sonucu sel suları kontrolsüz hale gelir. Hidroelektrik santralleri işlevlerini yerine getiremez hale geldiğinden, enerji üretiminde düşme görülebilir. Taşınan ve yığılan malzemeler nedeniyle kara ve demir yollarının kapanması sonucu ulaşım aksar. Su kanalları tıkanabilir, drenaj sistemlerinde tahribat olabilir.
Sel ve Su Baskınlarını Bölgesi Arama Kurtarma Çalışmaları
Sel ve Su Baskınlarında en fazla ortaya çıkan durum boğulmalardır. Selde ve suda boğulmakta olan kişilerin kurtarılmasında; Yüzme bilen ve bu konuda eğitim görmüş kişilerin görev alması doğru olanıdır. Aksi halde kurtarıcının da boğulabileceği unutulmamalıdır. Su da boğulmakta olan kişiye sopa, ip ya da ipe bağlı “Can simidi” veya arabaların yedek lâstiği atılarak ulaşılmaya çalışılmalıdır. Suda boğulmakta olan kişinin bu şekilde kolayca ve emin olarak karaya çıkması sağlanabilir.
Kıyıdan 15-20 m kadar uzakta boğulmakta olan kişinin kurtarılması için uzun ve sağlam bir ipinin ucuna bir torba bağlanmalı, içine suda batmayan bir cisim (mantar vb.) ve torbanın uzağa atılmasını sağlamak amacı ile de bir ağırlık (taş, kurşun vb.) konmalıdır. Ağzı bağlanan torba fırlatılmalı, boğulmakta olan kişinin bunu tutması sağlanmalıdır. Kurtarıcı, ipi çekerek kişinin kıyıya doğru gelmesini sağlar. Bu uygulamaya “Hayat ipi ile çekerek kurtarma” denir.
Boğulmakta olan kişinin bulunduğu yer karaya uzak ise, kurtarıcı yanına “Can simidi” alarak yüzmeli, boğulmakta olan kişinin tutunmasını ve yüzerek karaya çıkmasını sağlamalıdır. Yalnız olarak kayıkta bulunan ve suya düşen kişi kayık küreğini yakalamalı, koltuk altına alarak kıyıya doğru yüzmeye çalışmalıdır.
İyi yüzme bilen kurtarıcının, boğulmakta olan kişiyi kurtarması halinde, suda boğulan kişiyi yüzü yukarı gelecek şekilde döndürmeli, bileğinden ya da saçından tutarak çekmelidir. Selde ve suda boğulanların yuttuğu suyun bir kısmı hava yollarını, akciğeri ve hava keseciklerini doldurur ve kişi nefes alamaz. Bu nedenle sudan çıkarılan kişinin öncelikle yuttuğu su çıkarılmalıdır. Bunu sağlamak önce su içinden çıkarılmalı, çıkarıldıktan sonra sun’i solunum uygulanmalıdır.
Boğulmalarda genel ilk yardım işlemleri için aşağıdaki adımlar izlenmelidir.
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbi yardım istenir.
- Yaşam bulguları izlenir.
Sel ve Su baskınlarından kaynaklanan mahsur kalmalarda, mahsur kalınan kişinin konumu öğrenildikten sonra iş makineleriyle müdahale, helikopterle müdahale, hat çekerek müdahale, kurtarma botları ile müdahale yöntemlerinden en uygunu seçilir
Selde yüzerek kurtarmak oldukça risklidir. Mahsur kalmış kazazedeye iş makineleriyle yaklaşarak kurtarmayçalışılır. İş makinelerinin ağırlığından kaynaklanan yere tutunma özelliği ve yüksek yapılı olmalarından faydalanılarak kazazede kurtarılır. Bu amaç için özellikle kepçe ve ekskavatörler kullanılır.
Sel baskınından dolayı mahsur kalan kazazedenin konumu belirlenerek havadan müdahaleyle kurtarma yapılabilir. Bunun için yerden helikopterle telsiz bağlantılarının kurulması gerekmektedir. Ayrıca kurtarıcının bu konuda eğitim alması gerekmektedir. Sele maruz kalmış afetzede bulunduğu nokta ile sel suyunun bulunmadığı alan arasında çelik tellerle hat çekilir. Kazazede Emniyet kemerine alındıktan sonra kurtarma personeli tarafından karaya nakil edilir.
Sel alanındaki mahsur kalan kişiler kurtarma botları ile baskın alanından uzaklaştırılır. Bu kurtarma operasyonunda kullanılan botlar özel yapım, tabanı sağlam ve kolay devrilmeyen botlar olmalıdır. Aksi takdirde sel sularının taşıdığı materyallerin botu patlatma riski mevcuttur. Ayrıca bot kullanıcılarının özel eğitimli olmaları ve iyi derecede yüzme bilmeleri gerekmektedir.
Sele kapılıp kaybolan kişilerin arama çalışmalarında öncelik tanınmalı ve vakit kaybedilmemelidir. Selin taşıma gücünden dolayı kayıp kişilerin bulunması hem zor hem de teknik bir iştir. Sel kayıplarını arama kişinin en son görüldüğü noktadan başlanılarak suyun akış yönünde taramalar yapılmalıdır. Bu konuda iş makineleri kullanılacağı gibi teknik malzemelerde kullanılabilir. Ülkemizde yanlış bilinen en büyük saplantı kayıplarda arama köpeklerinin kullanılmasıdır. Sel sularının bir çok yere girip çıktığı düşünülecek olursa koku karmaşası olacaktır. Ayrıca suyun kokuyu iletmeme gibi durumu söz konusu olduğundan Arama Köpekleri yanlış yönlendirip çalışmaların uzamasına sebebiyet verecektir.
Selin yaratmış olduğu taşkın sonucu afet bölgesindeki yerleşim alanları evler dükkanlar depolar vb. yerler selin etkisine maruz kalacaktır. Bölgedeki yaşamı ve afet zedelerin gündelik hayata biran evvel dönebilmeleri için bu bölgede çalışmaların başlaması gerekmektedir. Bu çalışmalar aşağıda belirtilen başlıklar altında toplanabilir.
- Binalarda biriken sel sularının tahliyesi
- Hanelerin oturulabilir hale dönüştürülmesi
- Afetzedelerin gündelik İaşe ve barınma hizmetlerinin • sağlanması
- Eğitimin sağlanması
- Selin yarattığı sağlık sorunlarının çözümü
- Altyapı tahribatının onarımı (elektrik ,yol,
- Su, kanalizasyon, haberleşme, iletişim v.b)
- Hasar tespiti
Binalarda biriken sel sularının tahliyesi için motopomplar ve vidanjörler kullanılarak tahliyeler yapılır. Bunun için bol miktarda motopomp ve vidanjörün sağlanması gerekmektedir. Suyu ve mucuru boşaltılan hanelerin temizliği ve dezenfektanı sağlandıktan sonra yerleşime açılmalıdır. Çünkü sel sularından bir çok hastalık bulaşabilir. Bu süre içerisinde mahsur kalan afetzedeler için geçici barınma ve iaşe hizmetleri sağlanmalıdır. Eğitimin aksamaması için çalışmaların uzun sürmesi durumunda sele mazur kalmamış okullar kamu ve özel binalar kullanılabileceği gibi çadır okullar oluşturulmalıdır. Sel sularından kaynaklanan hastalıklara karşı acil sağlık önlemleri alınmalı dezenfektasyon, aşı, ilaç ve psikolojik destek sağlanmalıdır. Alt yapının düzenlenmesi için çalışmalar hemen başlatılmalıdır. Özellikle alt yapı çözümünün uzaması durumunda afet bölgesinde bulunan kişilerde sosyo-psikolojik sorunlar baş gösterecektir. Gerek Fiziksel kayıplar gerek yaralanma ve ölümler iş gücü kaybı ve ekonomik kayıplara sebebiyet vereceğinden bölgede üretim gücünü artırıcı çalışmalar başlatılmalıdır. Bölgede hasar tespitleri acil ve ehil kişiler tarafından yapılmalıdır.