BAHÇE TARIMI II - Ünite 10: Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 10: Süs Bitkileri Yetiştiriciliği

Süs Bitkileri

Süs Bitkisinin Tanımı: Çiçekleri, yaprakları, meyveleri veya formu ile görsel etkinlik sergileyen veya bu özellikleri ile ön plana çıkan bitkilere süs bitkisi denir. Süs bitkileri otsu veya odunsu yapıda olabildiği gibi sarılıcı, yayılıcı, çalı veya ağaç formunda da olabilir. Çiçeği ile ön plana çıkan süs bitkileri sayı olarak diğer gruplara göre çok daha fazladır. Odunsu yapıya sahip süs bitkilerinin en önemlisi şüphesiz güldür. Yayılıcı, tırmanıcı ve sarılıcı süs bitkileri duvar, sütün, giriş kapısı, pergola gibi dış mekân yapı elemanlarının görsel etkinliklerini tamamlayıcı canlı materyaller olarak değerlendirirler. Yayılıcı otsu bitkilerin en güzel örneği buğdaygiller familyası içerisinde yer alan çimlerdir. Odunsu yapıdaki yer örtücü bitkilere ait en güzel örneklerin başında ise Anadolu'nun doğal bitkilerinden olan dağ muşmulaları gelir.

Çiçek soğanları, diğer bir ifade ile soğanlı, yumrulu, rizomlu ve kornlu (çiğdem, glayöl gibi) bitkiler süs bitkisi olma özelliğini hiçbir şekilde kaybetmeyen ve hatta değerleri her geçen gün daha da artan çiçeklerdir.

Tarihsel Süreç İçerisinde Süs Bitkileri: Tarihi çok eskilere dayanan süs bitkisi, başlangıçta bahçıvanların, meraklıların, çiçek ve sebze ile uğraşan kişilerin süs bitkileri ile de ilgilendiklerine dair bazı kayıtlara rastlanmaktadır. Bunun somut örneği M.Ö. 7. yüz yılda Fırat Nehrinin doğusunda yer bulunduğu kabul edilen Babil’in Asma Bahçeleridir.

Eski Romalıların, Yunanlıların ve Mısırlıların da süs bitkilerine önem verdiklerine dair çok sayıda arkeolojik kanıt bulunmaktadır. İslam bahçelerinin de süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. İslam bahçelerinde cennet tasviri ön plana çıkmıştır. Osmanlılar döneminde ise lâle devrinin önemli bir yeri vardır. Rönesans sonrası, süs bitkileri sektörünün gelişmesindeki temel taşlardan birisi olarak kabul edilmektedir.

Süs Bitkilerinin Ekonomik Açıdan Önemi: Süs bitkilerinin üretimi ve tüketiciye kadar uzanan pazarlama zinciri ülkemizde ve dünyada ses getirmeye başlamış ve ülkelerin ekonomilerine ciddi ölçüde katkılar sağlamaya başlamıştır.

Süs bitkileri üretim alanı bakımından Asya Pasifik Bölgesinin önde olmasına karşın dünya süs bitkileri üretim değeri açısından Avrupa'nın bir hayli önde olduğu görülmektedir.

Ülkemizde süs bitkileri yetiştiriciliği 1970'li yıllardan sonra ekonominin canlanmaya başlaması, ülke düzeyinde önemli alt yapı çalışmalarını hayata geçirilmesi, hızlı kentleşme ve endüstrileşme sürecinin devreye girmesi süs bitkilerine olan talebin artmasına neden olmuştur.

Kesme Çiçekler

Kesme çiçekler; bu amaçla yetiştiriciliği yapılan bitkilerin çiçek veya goncalarının taze, kurutulmuş, boyanmış, kesme yeşilliklerle desteklenmiş veya başka bir biçimde kullanıma sunulmuş bitkilerdir. Taç yapraklarını kısa sürede döken veya solan bitkiler kesme çiçek olarak değerlendirilmez. Ayrıca bitki tür ve çeşidine bağlı olarak belli bir sap uzunluğu kesme çiçeklerde aranan diğer çok önemli bir özelliktir. Genelde çiçek sapı uzunluğunun 40 cm'nin altında olması istenmez. Diğer önemli kriterlerden bazıları; kokusuz veya güzel kokulu olması, polen dökmemesi, hastalık ve zararlılara dayanıklı olması, dikensiz veya az dikenli olması, yaprakları güzel, yarasız ve beresiz olması, yapraklarının çiçeği kapatmaması, verimli olması, yıl boyu yetiştiriciliğe uygun olması, paketleme ve taşınmaya uygun olmasıdır.

Kesme çiçeklerin buket gibi farklı şekillerde düzenlenmesi sırasında dolgu maddesi veya ana çiçeğin görünüşünü daha da güzel hale getirebilmek için kullanılan bitkilere kesme yeşillik denir. Önemli kesme yeşilliklerden bazıları; tül kuşkonmaz, eğrelti otu, mersin dalı, gelin teli ve Solidago'dur.

2009 yılı verilerine göre ülkemizde kesme çiçek yetiştiriciliği sırasıyla en fazla İzmir, Antalya ve Yalova'da yapılmaktadır. Toplam 12 000 dekarlık alanda yapılan yetiştiriciliğin %84'ü bu 3 ilimizde gerçekleştirilmektedir.

Ülkemiz kesme çiçek yetiştiriciliğinin en önde gelen sorunlarının başında yeterli tür ve çeşit zenginliğinin olmamasıdır. Üretimimiz ağırlıklı olarak tek bir tür, karanfil üzerinde yoğunlaşmıştır. Ülkemizde karanfil dışında en fazla yetiştirilen kesme çiçekler; gerbera, gül, krizantem, gelin teli ve nergistir.

Gül Yetiştiriciliği: Gül gülgiller familyasının en önemli türlerinden birisidir. Çin'den Amerika'ya, Kuzey Yarı Küresinde oldukça geniş doğal yayılma alanı vardır.

Çoğaltılması: Güller genelde sürgün göz aşısı veya odun çelikleri ile çoğaltılırlar. Gül anaçları arasında soğuğa en dayanıklısı kuşburnu'dur. Güllerde anaç nedenlerinden bazıları; bitkinin ekonomik ömrünü uzatmak, daha kaliteli çiçek elde etmek ve topraktan azami derecede yararlanmaktır.

Toprak isteği, Gübreleme ve Sulama: Güller topraklı ve topraksız ortamlarda yetiştirilir. Organik maddesi bol, tuzsuz ve süzek toprakları sever. İdeal pH aralığı 6.0- 7.5'dir. Klorozu önlemek için demir takviyesi yapılır. Toprakta yetiştiricilikte sulama yazın 3-4 günde bir ve kışın daha seyrek yapılır. Kloroz özellikle demir noksanlığından kaynaklanan yaprak sararmasıdır. Yaprakların damarları yeşil, damarlar arası sarıdır. Güllerde sık görülür.

Dikim Sıklığı : Bitkiler arasındaki sıra arası ve sıra üzeri mesafe 20-30x25 cm veya 25-30x12.5 cm olmalıdır.

Sıcaklık ve Işık İsteği: Aktif büyüme döneminde en düşük gece sıcaklığı 16 °C'nin altına düşmemelidir. Gündüz sıcaklığı 20-28 °C arasında olmalıdır.

Budama: Kesme gül yetiştiriciliğinde budama kültürel işlemlerin en önemlilerinin başında gelir. Budamadaki temel amaç istenilen zamanda kaliteli ve çok sayıda çiçek elde etmektir. Eğme-bükme budama , bitki üzerindeki belli dal ve sürgünlerin eğilmesi veya bükülmesidir. Daha güçlü çiçek elde etmek için yapılan bir budama yöntemidir. Bitkinin dalları kesilmediği için daha fazla fotosentez yapar.

Hastalık ve Zararlıları: Güllerde görülen en önemli hastalık küllemedir. Ayrıca kara leke, kurşuni küf, mildiyö, kök kanseri, pas ve virüsler de ekonomik düzeyde ürün kaybına neden olan hastalıklardır. Başlıca zararlılarından bazıları ise kırmızı örümcek, trips, yaprak biti, beyazsinek, çekirge ve yeşil kurttur.

Hasat ve Hasat Sonrası İşlemleri: Çiçek kesimleri sabah erken veya akşam serinliğinde yapılır. Çok erken hasat edilen çiçeklerde boyun bükülmesi görülürken, geç hasat edilen çiçeklerde vazo ömrü azalmaktadır.

Karanfil Yetiştiriciliği: Karanfil; Karanfilgiller familyası içinde yer alan bir tür olup anavatanı Akdeniz'in kıyı bölgeleridir. Islahçılar tarafından yüzyıllar süren çalışmalar sonucu birçok kültür formu ve hibrit çeşidi geliştirilmiştir.

Toprak: Karanfil taban suyu ve drenaj sorunu olmayan, besin maddelerince zengin, kumlu-tınlı, su tutma kapasitesi yüksek, pH'sı 6-7 arasında olan topraklarda iyi gelişir. Topraksız ortamda yetiştiriciliği yaygındır.

Sıcaklık: Karanfilde büyümeyi, gelişmeyi, çiçek oluşumunu, çiçek, yaprak ve sapın şeklini, verimliliği, çiçek kalitesini, rengini ve hasat sonrası ömrünü etkilemektedir. Karanfil serin iklim bitkisidir. Bu nedenle gündüz optimum 16-21 °C, gece ise 10-l4 °C'lerde iyi yetişir. Karanfil -3 °C'ye kadar soğuklara dayanabilir.

Işık: Karanfilde büyüme ve gelişme üzerine ışık yoğunluğu ve ışıklanma süresinin (gün uzunluğu) önemli etkisi vardır. Karanfil fakültatif (Günde 12 saatten fazla ışık altında daha kaliteli çiçek oluşturan bitki) uzun gün bitkisidir.

Çoğaltılma: Karanfil doku kültürü ve çelikle çoğaltılır. Karanfil fidesi üretiminin ağırlıklı olarak yapıldığı ülkelerde anaç bitkiler doku kültürü teknikleri ile çoğaltılmaktadır.

Dikim ve dikim sıklığı: Dikim zamanı ve hedeflenen hasat zamanı, üretimin yapıldığı mevsim ve bölgenin ekolojik koşullarına göre değişir. Karanfil çelikleri derin dikilmemelidir.

Uç Alma: Karanfil yetiştiriciliğinde uç alma, bir bitkiden birden fazla çiçekli sürgün elde etmek amacıyla yapılan önemli bir kültürel işlemdir.

Koltuk Sürgünü ve Tomurcuk Alma: Standart karanfillerde tepe tomurcuğunun iri olması için yan tomurcuklar, sprey karanfillerde ise tepe tomurcuğu elle aşağı doğru bükülerek kopartılarak diğerlerinin iyi gelişmesi sağlanır.

Sulama ve Gübreleme: Sulama zamanının belirlenmesinde en uygun yöntem tansiyometrelerle topraktaki nem düzeyinin ölçülmesidir. Uygun ve doğru bir gübreleme yapılabilmesi için toprak ve yaprak analizlerinin düzenli olarak yapılması gerekir.

Hastalık ve Zararlıları: Karanfil yetiştiriciliğinde çok sayıda hastalık ve zararlı etmeni bulunmaktadır. Fusarium solgunluğu, gövde çürüklüğü, Pythium kök çürüklüğü, Alternaria, kurşuni küf ve bakteriyel solgunluk şeklinde sayılabilir. Yaygın görülen zararlıları ise; kırmızı örümcek, thrips, yeşilkurt ve kök ur nematodlardır.

Hasat ve Hasat Sonrası İşlemler: Standart çeşitler tam açtığında, spreyler ise 2-3 tomurcuk rengini gösterdiği devrede hasat edilir. Karanfiller, 2-4 °C'de, % 85-95 hava nemine sahip depolarda suda veya -0.5-1 °C arasında kuru olarak depolanırlar.

Krizantem Yetiştiriciliği: Ülkemizde kasımpatı ve saraypatı olarak da bilinen krizantemin ana vatanı Çin ve Japonya'dır. Japonların milli çiçeğidir. Çin ve Japonya'da 2000 yıldır yetiştiriciliği yapılmaktadır. Mutlak bir kısa gün bitkisidir.

Çiçek Özellikleri: Gül ve karanfilde olduğu gibi krizantemler de bir saptaki çiçek sayısına göre sprey ve standart olarak iki grup altında değerlendirilirler. Çiçek iriliği ve rengi açısından son derece zengin bir cinstir. Krizantemler çiçek şekli ve yapıları bakımından 6 grupta toplanırlar. Bunlar: a) ray çiçekleri içe doğru bükük, iri çiçekliler b) örümcek, c) pompon, d) dekoratif, e) yalınkat veya tekli ve f) anemon tiplerdir. Kesme çiçek olarak en fazla yetiştirilenler iri çiçekliler ve dekoratiflerdir.

Çoğaltılması: Krizantemler uzun gün koşullarında, yani günde ortalama 14 saatlik ışık altında ve minimum 16 °C derecede yetiştirilen anaç bitkilerden alınan yeşil çeliklerle çoğaltılırlar.

Toprak İsteği: Krizantemler steril, organik maddece zengin, hafif ve geçirgen toprakları tercih eder. Son yıllarda topraksız ortamlar tercih edilmektedir. Gübreleme toprak ve yaprak analizlerine göre yapılmalıdır.

Dikimi ve İlk Bakımı: Fideler köklü olmalı ve yüzeysel dikilmelidir. Genelde daha önce hazırlanmış yastıklara veya masalara 16x16 cm aralıklarla dikilir. Damla sulama daima tercih edilmelidir.

Işıklandırma: Krizantemler mutlak kısa gün bitkileridir. O nedenle ışıklanma son derece önemlidir. Kritik gün uzunluğu 13.5 saattir. Karartmanın gün doğmadan önce erken saatlerde yapılması daha uygundur. Siyah pamuklu perdelerle yapılan karartma sırasında bitkilerin hiçbir şekilde ışık almaması gerekir. Aksi halde çiçek açmaz. Sera içi sıcaklığı geceleri 13 °C'nin altına düşmemeli ve ideal gündüz sıcaklığı ise 20 °C civarında olmalıdır.

Sıcaklık: Krizantemler serin iklim bitkileridir. Fazla sıcaktan hoşlanmazlar. Çeşitlere göre değişmekle birlikte ortalama gece sıcaklığı 16 °C ve gündüz sıcaklığı ise 18-21 °C dereceleri arasında değişir.

Uç ve Tomurcuk Alma: Krizantemlerde de bitkinin gelişmesine bağlı olarak dikimden iki hafta sonra uç alımı yapılır. Sürgünlerin 1.0-1.5 cm’lik kısmı elle kopartılır.

Hastalık ve Zararlıları: Krizantemlerin en önemli hastalıkları; kök çürüklüğü, külleme, kurşuni küf, pas ve bazı virüslerdir. Zararlılarının başında ise afitler, yaprak bitleri, kırmızı örümcek, beyazsinek, tripsler, unlu bit, çekirge, yaprak galeri güvesi, kesici kurtlar ve sümüklü böcekler gelir.

Hasat ve Depolama: Standart tiplerde çiçeğin merkezinde yer alan taç yaprakların yeşil rengini kaybetmediği, dıştaki taç yaprakların ise tamamen açtığı devrede toprak yüzeyinden 10 cm yükseklikten kesilir. Kesilen çiçekler 2-4 °C de depolanır. Vazo ömrü uzundur ve 3-4 hafta kadardır.

Lâle Yetiştiriciliği: Dünyada en fazla bilinen ve geçmişi çok eskiler dayanan çok önemli çiçeklerden birisidir. Zambakgiller familyası içerisinde yer alır. Başta Hollanda olmak üzere birçok ülkede yaygın olarak üretimi ve ticareti yapılmaktadır. Lâleler doğal olarak Orta Asya'dan Türkiye'ye kadar geniş doğal yayılma alanına sahiptir.

Kullanımı ve Üretimi: Dünya lâle soğanı üretiminin %86'sı Hollanda da gerçekleşmektedir. Ülkemizde soğan elde etmek amacıyla son yıllarda Konya, İstanbul ve Sakarya gibi illerde yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır. Lâle, üzerinde en fazla araştırma yapılan bir bitkidir. Bu nedenle tür ve çeşit sayısı on binlerle ifade edilmektedir. Çoğaltılması soğanlarladır. Hatta Osmanlılar döneminde 4. Sultan Mehmet tarafından özellikle lâle yetiştirmek amacı ile Çiçek Akademisi kurulmuştur.

Çiçek Özellikleri: Lâlelerin çiçekleri parlak, hemen hemen birbirine eşit 6 adet taç yaprağı vardır. Yaprakları çiçeklerin taban kısmında yer alır. Çiçekleri kadeh biçiminde, farklı renklere sahiptir. İki renkli çiçekler de yaygındır. Soğanı sert ve armudi bir görünüme sahiptir. Her bir soğandan bir tek çiçek çıkar.

Çeşit Seçimi: Çeşit seçimi son derece önemlidir. Mutlaka kesme çiçek yetiştiriciliğine uygun, prepare edilmiş, yani gerekli soğuklamasını alarak G safhasına (dişi organları oluşmuş) gelmiş soğanlar seçilmelidir.

Dikimi: Soğanların kök sistemi oluşturmaya başlamadan dikilmeleri gerekir. Hemen dikim mümkün değilse 9 °C'de, havadar bir yerde muhafaza edilmeleri gerekir. Ön soğutma yapılan soğanlar prepare edilmiş soğanlar olarak adlandırılırlar.

Toprak ve Işık İsteği: Organik madde içeriği fazla olan, hafif ve geçirgen toprakları tercih eder. İdeal pH aralığı 6-7'dir.

Hastalık ve Zararlıları: Çiçek soğanlarının genelinde olduğu gibi lâlelerin de çok sayıda hastalığı vardır. Önemli bir gıda deposu olan soğanlar, başta mantarlar olmak üzere zararlı patojenlerin ilgi odağıdır. Önemli hastalıklarından bazıları; Kök kararması, kök çürüklükleri, kurşuni küf, maviküf, soğan kuru çürüklüğü ve fusararium solgunluğudur. Soğan sineği ve afitler en ciddi zararlılarıdır.

Fizyolojik Bozukluklar: Soğan gelişiminin erken evrelerinde çiçek tomurcuğunun oluşmaması, etilen zararı ve kalsiyum noksanlığı veya fazla soğuklama nedenleri ile çiçeğin altından çiçek sapının erimesidir . Çiçek sapı erimesinin nedeni kalsiyum noksanlığıdır. Aktif büyüme döneminde alınabilir formda kalsiyum verilmelidir.

Hasat ve Hasat Sonrası Uygulamaları: Tomurcukların yarısının rengini iyice göstermesi kesimdeki en önemli kriterdir. Uzun süre bekletilecek çiçekler soğanları ile birlikte 0-2 °C de 2 hafta süre ile, soğansızlar ise aynı sıcaklıkta 5 gün kadar muhafaza edilirler. Çiçeklerin vazo ömrü 5-6 gündür.

Glayöl Yetiştiriciliği: Ana vatanı Güney Afrika ve Akdeniz Havzasıdır. Yaprakları kılıç şeklinde ve genelde 1.0 metre kadar boy yapar. Kesme çiçek olarak kullanılan çeşitlerin tamamı çok sayıda farklı türün melezlenmesi sonucu elde edilmiştir. Çiçek sapının boyu birinci sınıf glayöllerde 120 cm'ye kadar uzayabilir.

Ekolojik İstekleri: Glayöl yetiştiriciliği Akdeniz sahil bandında ve Güney Ege kıyılarında kış döneminde örtü altında, Kastamonu ve Yalova gibi illerimizde ise yaz döneminde açıkta yapılmaktadır.

Çiçek Özellikleri: Glayöller renk ve form zenginliğine sahiptir. Çiçeklerin açımı başağın alt kısmındaki kandillerden başlar ve uç kısma kadar devam eder. Bir başakta 10-16 kandil bulunur.

Dikimi: Dikim öncesi toprağın iyice sterilize edilmesi ve sağlıklı kormların dikilmesi önerilir. Çevresi 8/10 cm olan kormlar metre kareye 100 adet olacak şekilde dikilirken, 12/14 cm ve üzeri olanlar 80 adet dikilir.

Toprak İsteği ve Gübreleme: Glayöller organik madde içeriği yüksek olan kumlu ve geçirgen topraklarda daha iyi gelişirler. İdeal pH aralığı 6.5-7.5'dir. Glayöllerde gübrelemenin 4 aşamalı yapılması önerilmektedir. Bunlar: a) dikim öncesi, b) 2-3 yaprak dönemi, c) çiçeğin toprak üzerinde yapraklar arasından çıkmaya başladığı dönem ve d) korm ve yavru kormların çoğalması ve gelişmesi için çiçeklenmenin bitiminden 2 hafta sonrasıdır.

Hastalık ve Zararlıları: Glayöl kormları lâle soğanları gibi bol miktarda depo maddesi içerdiğinden lâlelerinkine benzer çok sayıda bakteri ve mantar kökenli hastalığı vardır. Önemli zararlıları ise afit, trips, mite, mısır koçan kurdu ve bazı nematodlardır.

Hasat ve Hasat Sonrası İşlemleri: Çiçek kesimi başağın alt kısmında bulunan kandillerden bir ikisi rengini göstermeye başladığı zaman altta 2-3 yaprak kalacak şekilde kesilir. Kesim sonrası çiçekler 4-6 °C derecede birkaç gün muhafaza edilebilir.

İç Mekân Bitkileri

İç mekân bitkileri genelde doğal ortamlarından alınarak kap içerisinde konut, ofis, okul, otel, alışveriş merkezleri ve hava alanları gibi değişik mekânlarda yetiştirilen bitkilerdir.

İç mekân bitkilerinin kapalı alanlarda önemli fonksiyonları vardır. Bunların başında: iç mekân elemanlarının koordinasyonu, mekâna kimlik kazandırma, daha iyi yaşanır hale getirme ve insan ile iç mekân elemanları arasında uyum sağlama gelmektedir.

İç mekân bitkilerinin seçiminde saksının konacağı mekanın özellikleri ile bitkinin ekolojik isteklerinin dikkate alınması gerekir. İç mekân bitkilerinin büyük çoğunluğu tropikal orijinli orman altı bitkilerdir. Bu nedenle organik maddece zengin, nemli ve aydınlık ortamları tercih ederler. Işık isteği fazla olan çiçekler ev ve diğer kapalı mekânların aydınlık yerlerine konmalıdır. Bitkiler sık sık yer değiştirmeden hoşlanmazlar.

İç mekân bitkilerinde killi toprak kullanmaktan kaçınılmalıdır. Son yıllarda hem hafif oluşu ve hem de su tutma kapasitesi daha fazla olduğu için saksılı bitkilerde toprak yerine torf, perlit ve Hindistan cevizi lifleri kullanılmaktadır. Saksılı iç mekân bitkilerinde yavaş eriyen gübreler tercih edilmektedir.

Saksı Değiştirme: İç mekân bitkilerinde zaman zaman yapılması gerekli en önemli kültürel işlemlerden birisidir. Saksı değiştirme işlemi ilkbahar döneminde yapılmalıdır. Bitki saksısından çıkartılmadan önce ortamın dağılmaması için sulanır, gövdesi iki parmak arasına sıkıştırılarak ters çevrilir ve saksının bir kenarı sert bir objeye vurularak çıkartılır. Bitkinin fazla büyümüş kökleri tıraş edilerek yeni saksıya dikilir. Dikimden hemen sonra sulanır ve hafif gölgeli bir ortamdan 15-20 gün toparlanması sağlandıktan sonra eski yerine taşınır.

Begonya: Tropik orijinli bitkilerdir. Çoğunluğu otsu yapıdadır. Begonyalar çok kıymetli iç ve dış mekân bitkileri olduğu için dünyanın birçok ülkesinde yoğun bir şekilde kültürü yapılmaktadır. Begonyalar kök yapılarına göre üç grup altında toplanırlar. Bunlar: a) lifli köklüler, b) rizomlular ve c) yumrululardır. Çoğaltılması; yaprak damarları, yaprak çelikleri, yeşil çelik ve tohumladır. Gübreleme büyümenin aktif olduğu dönemlerde yapılır. Gece sıcaklığı 16 C'nin altına düşmemelidir.

Eğrelti Otu: Evriminin henüz tamamlamamış sporlu primitif bir bitkidir. Dünyanın tropik, suptropik ve ılıman birçok bölgesinde doğal olarak yetişmektedir. En yaygın çoğaltım yöntemi toprak üstü gövdelerinin toprağa temas ettiği yerlerden kesilerek ana bitkiden ayırmadır. Her ne kadar orman altı bitkisi ise de bol ışıktan hoşlanır. Periyodik olarak 15-20 günde bir gübrelenmesinde yarar vardır. Gece sıcaklığının 18 °C'nin altına düşmemesi istenir.

Kauçuklar: Yaprakları ile ön plana çıkan kauçuklar iç mekânlardaki düşük ışığa ve neme dayanıklı bitkilerdir. Yeşil çelik, yarı odunsu çelik, hava daldırması ve adi daldırması ile çoğaltılır. Fazla ışıktan hoşlanırlar. Gübrelemeye karşı pozitif tepki verir.

Ağaçlar ve Çalılar

Ağaçlar ve çalılar odunsu yapıya sahip çok yıllık bitkilerdir. Ağaçlar ve çalılar formlarına, dokularına, kışın yapraklarını döküp dökmemelerine, iriliklerine ve orijinlerine göre gruplandırılırlar. Dış mekân veya tasarım bitkisi olarak da isimlendirilen ağaç ve çalılar boylarına göre de sınıflandırılırlar. Boyu 16 metreden fazla olanlar büyük, boyu 6-16 metre arasındakiler orta boylu, boyu 6 metrenin altındakiler ise küçük boylu ağaçlardır. Boyu 5 metrenin altında olanlar ise çalı olarak değerlendirilir. Ağaçlar tek gövdeli, çalılar ise çok gövdelidir.

Ağaç ve çalıların en önemli özelliklerinin başında güneş ışınlarını süzmesi ve zeminden yansıyan radyasyonu azaltarak çevresine serinlik vermesi (Şekil 10.3), ses kirliliğini azaltması ve hava kirliliğine karşı koruyucu görev yapması gelir.

Ağaç ve çalıların seçiminde bitkinin olgunluk dönemindeki dokusu, iriliği, şekli, formu, fonksiyonelliği, büyüme hızı, yapısı, yaprak ve çiçek rengi, meyvesi, yaprak iriliği ve benzeri kriterlere dikkat etmek gerekir. Bitki seçiminde ekolojik koşulların önemi hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir.

Her dem yeşil ağaçlar ile yaprağını döken ağaçların kullanım alanları arasında önemli farklar bulunmaktadır. Her dem yeşil ağaçlar; a) sınır, koruma ve mekânı gizleme, b) diğer bitkilere arka fon oluşturma, c) bahçe köşelerinde ve girişlerde, d) odak noktalarında, e) rüzgâr kıran ve f) kış ayarlında karla birlikte özel bir görünüm elde etmek amaçları için kullanılırken yaprağını dökenler; a) bulvar ve caddelerde, b) gölge ağacı, c) geniş çim alanlarının görsel etkinliğini artırma ve d) teras, veranda ve havuz kenarlarında daha çok tercih edilmektedirler.

Mevsimlik Çiçek Yetiştiriciliği

Mevsimlik çiçekleri park ve bahçelerin en etkileyici renkli elemanlarıdır. Mevsimlik çiçekler birden fazla amaç için kullanılırlar. Bu amaçlardan bazıları: kısa zamanda çiçek elde etmek, görsel etkinliği, kokusu, kamuflaj özelliği ve tekdüzeliği kırmadır.

Mevsimlik çiçeklerin seçiminde dikkat edilmesi gereken önemli nokta, birlikte kullanılan bitkilerin aynı anda ve sürede çiçek açmalarıdır. Pratik olarak mevsimlik çiçeklerinin her yıl tohum veya fide yoluyla yetiştirilmesi gerekmektedir.

Mevsimlik çiçeklerin yazlık veya kışlık olanlarının yanı sıra her iki mevsimde de çiçek açabilen türler mevcuttur.