BAKIM ELEMANI YETİŞTİRME VE GELİŞTİRME III - Ünite 1: Yaşlanma (Geriatri) Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Yaşlanma (Geriatri)
Ünite 1: Yaşlanma (Geriatri)
Yaşlanma
Yaşayan mutlaka yaşlanır. İnsan doğar, büyür, olgunlaşır, yaşlanır ve ölür. Yaşlanmayı geciktirmeye, yaşlıların yaşam kalitesini arttırmaya yönelik araştırmalar ise ne yazık ki gecikmiş ve 1960’lı yıllarda başlamıştır. Teknolojik gelişmelerle sağlıklı yaşam koşullarının ortaya çıkması, bulaşıcı hastalıkların sonlanması, sağlıklı beslenme, evi ve çevre şartlarının düzenlenmesi, antibiyotiklerin keşfedilmesi, tıbbi teşhis teknolojilerinin çoğalması, sağlık eğitiminin ve bilincinin kazandırılması, hijyen, altyapı hizmetlerinin düzeltilmesi, aşılar ve koruyucu hekimliğin ön plana çıkması gibi gelişmelerle insanlar daha uzun yaşamaya başlamışlardır.
Yaş ile İlgili Tanımlar
Kronolojik yaş, takvim yaşıdır; doğumdan başlayarak geçen zaman aralığı olarak hesaplanır. Biyolojik yaş, insanların biyolojik yapılarına bağlı olarak organlarının çalışmasını gösteren bir yaş tanımıdır. Yaşı ilerlemiş, kronolojik takvim yaşı ve biyolojik yaşı artmış kişi “yaşlı” olarak tanımlanmaktadır. Diğer yandan bilimsel olarak yaşlı; hücre, doku, organ ve tüm biyolojik, psikolojik sistemlerde onarılamaz yapısal ve fonksiyonel bozukluğa sahip kişi olarak tanımlanmaktadır.
Yaşlanma Evreleri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1963’te yaptığı çalışmada yaşlıları kronolojik olarak üç gruba ayırmıştır. 45–59 yaş orta yaşlıları, 60-74 yaş yaşlıları, 75 yaş ve üzeri ihtiyarları - çok yaşlıları- tanımlamaktadır. Birleşmiş Milletler 60 ve daha büyük yaştakileri yaşlı olarak tanımlamaktadır. Ancak Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve onların sosyal güvenlik programları yaşlılığı 65 yaş olarak kabul etmektedir.
Yaşlanma ve evreleri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu alanda çalışan bazı bilim adamları yaşlanma evrelerini kendi içinde üçe ayırır:
İşi başarma yeteneğinin zayıfladığı dönem
Fizyolojik ve psikolojik şikâyetlerin artığı dönem
Yaşlanma ve önlem alınması gereken dönem
Sağlıklı Yaşlanma**:** Dengeli beslenme, yaşam koşullarının uygun olması, çevresel faktörlerin yaşama elverişli olması, aktif bir yaşamın sürdürülmesi, zihinsel ve bedensel egzersizlerin yapılması, dönemsel sağlık taramalarının yaptırılması ve ortaya çıkan bir hastalık durumunda en uygun tedavilerin sürdürülmesi sağlıklı yaşlanmanın temel koşullarıdır. Yaşlılığa hazırlık programları ile kişisel olarak yaşlılığa hazırlanmanın bilincine varmakla da sağlıklı yaşlanma gerçekleştirilebilir.
Hastalıklı Yaşlanma: Bireyin farklı organlarındaki rahatsızlıkların ortaya çıkması hastalıklı yaşlanmaya yol açmaktadır. Gözlerde meydana gelen yetersizlikler, gözün hiç görememesi, işitme kaybı, kemiklerde değişiklikler, saç dökülmeleri, kırıklar, eklem ağrıları, hareketlerde sınırlılıklar, kalp ve kan dolaşımı hastalıkları, yüksek tansiyon gibi hastalıklar, Alzheimer, Parkinson gibi rahatsızlıklar görülebilir ve bunlar bireyde hastalıklı yaşlanmaya neden olur.
Geriatri bilimi yaşlılığın tıbbi boyutuyla ilgilenmektedir ve yaşlılığın fiziksel, fizyolojik, psikolojik ve hormonal yönlerini incelemektedir.
Yaşlanma Türleri: Fizyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel ve sosyal yaşlanma, ekonomik yaşlanma ve toplumsal yaşlanma olmak üzere beş yaşlanma türünden söz edilmektedir. Fizyolojik yaşlanma; vücut bileşimi, kalp ve damar sistemi, böbrekler, karaciğer, beyin ve diğer sistemlerde görülen yetersizliklerdir. Psikolojik yaşlanma; çeşitli yoksunluklar, fizyolojik hastalıklar ve depresyon psikolojik yaşlanmayı ortaya çıkarır. Sosyo-kültürel ve sosyal yaşlanma; kişinin toplumun yaşlılığa bakışını, kayıplarla başa çıkışını, emeklilik, hastalık ve ölüme bakışını belirlemektedir. Ekonomik yaşlanma; üretim dışı kalmak, toplumda statü dışı kaybını belirlemektedir. Toplumsal yaşlanma; nüfus içinde yaşlıların oranı yükselirse toplumsal yaşlanma var demektir.
Yaşlılıkta Ortaya Çıkan Değişiklikler
Yaşlılıkta ortaya çıkan değişiklikleri fiziksel, psikolojik, biyolojik ve bilişsel olmak üzere dört alanda inceleyebiliriz. Vücut değişiklikleri, kalp damar hastalıkları, karaciğer sindirin sistemi, iç organlarının çalışma sistemlerinde bozukluklar başlar. Kaslarda zayıflık, güç kaybı hareketlerde yavaşlama, boy kısalması, deri kırışıklıkları, idrar ve dışkı kaçırma, cinsel güç ve istek azalması görülebilir. Yanı sıra, yalnızlık duygusu, ölüm ve hastalık korkusu, zihinsel aktivitelerini yitirme korkusu, yoksul kalma ve çevresindeki kişilere yük olma korkusu görülmektedir. Ayrıca bağımsız yaptığı işlerde azalma, yalnız sokağa çıkamama, yalnız seyahat edememe, başkalarına bağımlı olmaya başlama, genç kuşakla ilişkilerde azalma, kendi yaşadıklarını anlatmaya başlama, eve kapanma, kendi dönemlerinin iyi olduğundan söz etme eğilimindedirler.
Fiziksel Değişiklikler: Yaşlılarda sıklıkla görülen fiziksel değişikliklerin en önemlileri, boy kısalması, erkeklerde ve kadınlarda da görülen sırtın kamburlaşması, özellikle kadınlarda göbek bölgesinde oluşan kalınlıktır. Ayrıca yüz bölgesinde görülen kırışıklıklar, kuruluklar, lekelenmeler, saçların dökülmesi tırnaklarda görülen değişiklikler dikkat çekmektedir. Yavaş adımlar atarak yürüme, güvensiz yürüme, baston veya yürüteç yardımıyla yürüme olabilir. Görme ve duyma bozuklukları, gözlük kullanmak, işitme cihazı kullanmak onların zoruna gidebilir.
Biyolojik Değişiklikler: Kalp-damar sorunları, dolaşım sorunları, kas ve dokularda görülen gerilemeler, kan dolaşımı sorunları sıkça karşılaşılan biyolojik sorunlardandır. Ayrıca görülen sorunların giderilmesi de yaşa bağlı olarak değişmektedir. Yaşlılarda iyileşme süreci uzamakta ve güçleşmektedir. Bağışıklık sistemi güçlü değildir, özellikle salgın hastalıklara daha kolay yakalanırlar, yaraları çabuk kapanmaz, refleksleri zayıftır, kırık sorunlarında kaynama geç olur. Hafızaları zayıftır, Uzun süreli belleklerde sorun yaşarlar, uyku sorunları vardır.
Bilişsel Değişiklikler: Bilişsel değişiklikler en çok 80’li yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bazen yaş aşağı çekilmektedir. Bilişsel değişikliklerin en başında kendine, çevreye ve ailesine karşı kaygısızlık hali gelir. Çevresini de umursamaz. Tüm gün pijamayla geçirebilir, yemek zamanında yemeğini genelde elle yer, saçlarını taramak istemez, çevresinde yaşanan üzücü ya da mutlu olaylar onun için pek umursanacak şeyler değildir. Çoğunda algılama, hatırlama ve karar alma ile ilgili sorunlar yaşarlar. Bunun yanı sıra yaşlı birey konuşacağını unutur, konuştuğu şeyi karıştırır. Bu değişiklikler bilişsel sorunlara yol açar. Daha ileri yaşlarda bunama ve demans ortaya çıkabilir.
Psikolojik Değişiklikler: Psikolojik değişiklikler aslında fizyolojik, bilişsel ve biyolojik değişikliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Yaşlı birey kendini mutsuz hissetmekte, uyku kaybı, yorgunluk, ölümün yaklaşmakta olması, yakınların ve dostların kayboluşu gibi olaylar onda psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Yeniliklere açık olmama, yenilerden korkma, ölümden korkma duyguları vardır. Bu durum onlarda kişilik bozuklukları, hatta intihar girişimlerine yol açabilir. Yalnız kalma korkuları, sevdiklerinden ayrılma korkuları, dikkat eksikliği gibi birçok sorunla karşı karşıyadır.
Günümüzde yaşlı istismarı bu sorunlarla başa çıkmaya çalışan yaşlılar için problemdir. Yaşlı istismarı yaşlı olan bireyi korkutma, fiziksel, duygusal ve psikolojik açıdan zarar verme olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında yaşlılara sahte belge imzalatma, mallarını alma, eşyalarını alma ya da yok etme mali istismar olarak tanımlanmaktadır. Duygusal istismar ise, yaşlıya hakaret etme, onu tehdit etme, ailesinin onu dışlaması olarak tanımlanabilir. Tüm bunlar yaşlılar için ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Yaşlılık ve Sosyal Yaşantı
Yaşlılıkta izolasyon ve yalnızlık duygusu oluşur. İzolasyon, bireylerin toplumdaki diğer bireylerle ve sosyal gruplarla sosyal bağını ve katılımcı duygusunu koparması halidir. Yalnızlık ise, sosyal ve duygusal izolasyon hali olarak tanımlanmaktadır. Sosyal ilişkilerin azalması ile yaşlı bireyin kendine güven duygusu azalır, stresle başa çıkmada zorlanır, sosyal desteği azalır, iyimserlik duygusu zedelenir, yeterlilik duygusu zedelenir. Yaşlılarda statü azalması, otorite azalması çocukların yuvadan gitmiş olması, eski problem ve duyguların gündeme gelmesi yoğun kaygıların yaşanması ve gelecek kaygısı strese ve psikolojik problemlere yol açmaktadır. Bu problemleri aşmada aktif yaşlanma önemli bir terimdir. Aktif yaşlanma sosyal sorumluluk projelerine katılma, bahçe işleri yapma, spor yapma, kendi yaş grupları ile faaliyetler yapma gibi etkinliklerle olur. Aile yaşlılar için en temel sosyal yaşantı merkezidir. Yaşlıların rahat edeceği konutlar ve çevre, parklar, açık hava yerleri, konserler önemlidir. Aynı şekilde komşular çok önemlidir. Komşularla yapılan toplantılar, köylerde camiler, dinsel törenlere katılım yaşlılar için önemlidir.
Yaşlılık ve İletişim
İletişim Becerileri: Yaşlıların kurduğu iletişim onları hayata bağlamaktadır. Dil ve konuşma, iletişim kurama becerileri sadece yaşlılar da değil her birey için oldukça önemlidir. Bireylerin hayatını etkileyen en önemli faktör iletişim kurabilmektir. Bireyler yaşlandıkça dil ve iletişim becerileri de etkilenmektedir. Yaşla birlikte iletişim organları da etkilenmekte ve dış dünya ile bağını kuracak olan ses ve işitme organlarında yıpranmalar olmaktadır. Ses ve işitme ve bazı hastalıklar sonucu konuşma organlarında oluşan zedelenmeler sonucu hiç konuşamamanın ortaya çıkması bireyin içe dönmesine yol açmaktadır. Bu durumda yaşlılarda iletişim kurma çabalarında ciddi azalmalar olmakta ve sosyal yaşantıları aza inmektedir.
Modern dünyada teknolojik ilerlemeler de yaşlıları etkilemektedir. Modern dünya yaşlılara göre dizayn edilmediğinden yaşlılar zorlanmaktadırlar. Genellikle teknolojik gelişmelerden geri kalmaktadırlar ve uyum sağlayamamaktadırlar. Özellikle para çekme, cep telefonu kullanma, bilgisayar kullanma, metro gibi teknolojik araçları kullanma, akıllı ev aletlerini kullanma da güçlükler yaşamakta bu da onları sosyal hayattan tat alamaz hâle getirmektedir.
Kuşaklararası İletişim: Her birey içim iletişimin kurulmasında en temel yapı ailedir. Ancak yaşlılar aile bireyleri ile iletişim kurmada zorlanırlar. Yaşlılar durgun, daha ağır davranan ve deneyimlidirler, gençler ise daha dinamik, güçlü ve etkindirler. Yaşlılar için hatıralar çok önemlidir, eski ahlaki kalıpları vardır, kendi yaşadıkları dönem çok önemlidir ve o dönemi anlatırlar, o dönemin doğruları vardır ve o doğrular kalıp gibidir, kendi değer yargılarına gençlerin uymasını isterler, gençlerle aynı eğlenceleri, aynı programları izlemezler ve istemezler, ruh halleri tamamen farklıdır. Gençler dinamiktirler, ruh halleri değişkendir, eğlenmeyi aktif olmayı severler, anıları yeni oluşmaktadır, ahlaki değerler hızla değişmektedir onlara göre her şey değişim içindedir.
Yaşlıların anlattıklarını dinlerler ama aldırmazlık vardır, yaşlıların değer yargıları onlar için katı gelebilir. Eğlenceleri farklıdır, izledikleri yaptıkları enerjiktir, acelecidirler ve yaşlılarınki onlara ağır gelir. Belirtilen bu farklılıklar gençlerle yaşlılar arasın da iletişim kurma güçlüklerini ortaya çıkarmaktadır. Ancak yaşlıların gençlerin bebeklerine bakmaları, ihtiyaç duyduklarında yanlarında olmaları gençlerle aralarındaki bağları güçlendirmektedir. Dini inançlarda, değer yargılarında, giyim ve eğlence kalıplarında da farklılıklar vardır. Ancak bu farklılıkları en aza indirgediğimizde genç ve yaşlıların beklentilerini denkleştirdiğimizde sorunlara çözüm yolu bulabiliriz. Bunun için yaşlıların teknolojik açıdan yetiştirilmesi, desteklenmesi gereklidir. Yaşlılığı aktif bir şekilde geçirmek en önemlisidir.