BANKALARDA KREDİ YÖNETİMİ - Ünite 1: Bankacılık ve Kredi Ortamı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Bankacılık ve Kredi Ortamı
Finansal Sistemin Yapısı
Türk ekonomisi, 2000 ve 2001’de yaşadığı krizlerin ardından, finans sistemini sağlam temeller üzerine oturtma kararı almış ve geçen süre zarfında bunu başarmıştır. Bu nedenle, 2008 yılında yaşanan küresel finansal krizin Türk finans piyasalarında çok yıkıcı etkiler doğurmadığı söylenebilir. Yine de, Türk ekonomisinde de finansal güç ve bu gücün boyutları, özellikle reel ekonomi üzerinde hissedilmiş ve sağlam bir yapılanma mevcut olmadığında finansal sistemde meydana gelebilecek en ufak bir çatlağın, ülke ekonomisine kısa vadede telafisi mümkün olamayacak zararlar verebileceği anlaşılmıştır.
Bir ekonomide, fonların arz edenlerle talep edenler arasında doğrudan ya da dolaylı yollardan transferinin gerçekleştiği sisteme finansal sistem adı verilir. Başka bir ifade ile finansal sistem, fon sahiplerinden fon ihtiyacı olanlara doğru bir aktarım mekanizması görevi üstlenir. Ancak, aktarım sürecinde ciddi bir sorunla karşılaşılmaması için, düzgün işleyen bir finansal sisteme ihtiyaç vardır. Finansal sistemin aktörleri; ödünç veren birimler olarak tanımlanan tasarruf sahipleri ve fon talep eden birimler olarak tanımlanan borçlulardır. Tasarruf sahipleri, bir ekonomide gelirleri tüketim harcamalarını aşan yurt içinden ve yurt dışından bireyler, firmalar ve devletten oluşurken; borçluları oluşturanlar ise, tüketim harcamalarını finanse etmek isteyen bireyler, yatırım harcamalarını finanse etmek isteyen firmalar, kamu harcamalarını finanse etmek isteyen devletler ve yabancı yatırımcılardır.
Finansal sistemin bir ekonomide üstlendiği temel görev, fon fazlası olanlar ile (fon arz edenler) fon eksiği olanları (fon talep edenler) buluşturmaktır. Finansal sistemin varlığı, söz konusu arz ve talep birimlerinin herhangi bir kargaşa içerisine düşmeden işlem gerçekleştirebilmesine olanak tanır. Eğer ekonomide doğru işlemeyen ve fon arztalep edenler için rehber olma görevini tam olarak yerine getiremeyen bir finansal sistem varsa, o ekonomide makroekonomik istikrardan bahsedilemez. Bu nedenle, finansal sistemin varlığı ve bu sistemin iyi işler durumda olması, ekonomide makroekonomik dengenin istikrarı ve sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Finansal sistemin temel işlevi fon arz edenlerle fon talep edenleri bir araya getirmektir. Sadece bu işlev bile finansal sistemin bugünün devasa modern ekonomilerinde ne denli büyük ve hayati bir görevi yerine getirdiğini ifade etmeye yetecektir. Zira hızla artan dünya nüfusunun giderek büyük kentlerde yaşadığı ve küresel piyasalarda alımsatım yaptıkları göz önüne alındığında, birbirini tanımayan alacaklıların ve borçluların belli ilkelere ve kurumlara sahip bir sisteme dayanmadan işlemlerini güven içerisinde yürütebilmeleri mümkün olamayacaktır. Finansal sistemin bu temel görevinin dışında, sunduğu üç önemli hizmeti daha vardır. Bunlar riskin dağıtılması, likiditenin sağlanması ve finansal bilginin teminidir.
Finansal Piyasalar
Fon arz edenlerle fon talebinde bulunan aktörlerin karşılaştığı pazarlar olarak tanımlanan finansal piyasalar; alış-verişin ilk elden olup olmaması, vade yapısı, mekânı ve işlem zamanı açısından dört grupta toplanır.
Alış-verişe Göre Finansal Piyasalar: Birincil ve İkincil Piyasa Ayrımı
Birincil piyasalar, yeni ihraç edilen bir menkul kıymetin alıcısıyla ilk defa buluştuğu piyasalardır. Bu piyasalarda, alıcılar ve alış şartları kamuoyu tarafından yeterince bilinmediği için bir eksik bilgi durumu söz konusudur.
İkincil piyasalar ise, birincil piyasada ilk defa alıcısıyla buluşan bir menkul kıymetin, bu kez söz konusu ilk alıcı tarafından başka bir aktöre satıldığı piyasalardır. Yani birincil piyasada alıcı durumunda olan aktör, ikincil piyasada satıcı konumundadır.
Vade Yapısına Göre Finansal Piyasalar: Para ve Sermaye Piyasaları Ayrımı
Vadesi bir yıldan az olan kısa vadeli borç senetlerinin alınıp-satıldığı piyasalara para piyasası, vadesi bir yıldan fazla olan borç ve hisse senetlerinin alınıp satıldığı piyasalara ise sermaye piyasası adı verilir. Para piyasalarının organize olmuş en önemli kurumları ticari bankalar iken, sermaye piyasalarınınki menkul kıymet borsalarıdır.
Mekâna Göre Finansal Piyasalar: Müzayede ve TezgâhÜstü Piyasa Ayrımı
Fon alış-verişinin yapıldığı mekâna bağlı olarak ortaya çıkan ilk finansal piyasa türü olan müzayede piyasaları, ticaretin sabit bir miktarda yapıldığı kurumsal piyasalardır.
Tezgâh-üstü piyasalar ise, fon alış-verişinin genellikle pazarlık usulü ile yapıldığı piyasalardır. Tezgâh-üstü piyasalar aslında bankalar, dealerlar, komisyoncular ve diğer aracılardan oluşan ikincil piyasalardır.
İşlem Zamanına Göre Finansal Piyasalar: Nakit ve Türev Piyasa Ayrımı
Finansal aktiflerin peşin olarak alınıp-satıldığı piyasalara nakit piyasalar, önceden anlaşılan bir fiyattan ve vadeli olarak alınıp-satıldığı piyasalara ise türev piyasalar adı verilir. Menkul kıymet borsaları bir nakit piyasa türüdür. Vadeli işlem ya da opsiyon borsaları ise türev piyasalara birer örnektir.
Finansal Aracılar
Finans piyasası içerisinde fon arz edenlerle fon talep edenlerin karşı karşıya gelmesi her zaman mümkün olan bir durum değildir. Bu nedenle söz konusu aktörler arasında sanal bir bağ kurarak, fonların borç vermek isteyenlerden bu fonlara ihtiyacı olan kimselere transfer edilmesine aracılık eden kuruluşlara 8 finansal aracılar adı verilir. Bir başka deyişle finansal aracılar, finans piyasasında dolaylı kaynak aktarım mekanizmasının işlerlik kazanmasına katkıda bulunan finansal kurumlardır. Bununla birlikte finansal aracıların finans piyasasında sunulan her türlü hizmette rol aldığı da göz önünde bulundurulursa, yerine getirdiği temel işlevler aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Fon arz edenlerle, fon talep edenler arasında bir bağ kurmak, • Riski dağıtmak, finansal bilgiyi temin etmek ve likiditeyi sağlamak.
Bankaların Organizasyon Yapısı
Finans piyasası içerisinde finansal aracılık faaliyetini sürdüren bankalar çeşitli biçimlerde organize olurlar. Bu organizasyon yapısı içerisinde her bir banka türü, ortak hizmetlerin yanı sıra, farklı görevleri de üstlenir. Bu başlık altında bankalar dört gruba ayrılarak organizasyon yapıları; merkez bankası, ticaret (mevduat) bankaları, katılım bankaları ve kalkınma ve yatırım bankaları şeklinde incelenmektedir.
Ülke bankası olarak da nitelendirilebilmesi mümkün olan merkez bankaları, ekonomide parayı ve para politikasını kontrol eden, büyük ölçüde kamu kurumu niteliğinde yapılanan ve ekonomide en son borç mercii olarak faaliyette bulunan bir banka türüdür.
Merkez bankalarının en önemli görevi, bir ekonomideki iktisadi atmosferin kontrol edilmesinde politika yapıcılara yardımcı olmaktır. Bunu yaparken büyük ölçüde para politikası açısından katkıda bulunur. Ayrıca, diğer tüm makroekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesinde de, merkez bankalarının önemli bir rolü vardır.
Temel faaliyet alanı, para ve paranın ikamesi olan menkul değerlerin alım ve satımı olan bankalara ticaret bankaları adı verilir. Bu çerçevede ticaret bankaları; bireyler, firmalar ve resmi kurumlardan sağladıkları fonları, ihtiyacı olanlara kredi, plasman ve menkul değer olarak transfer eder. Bu transfer işlemi esnasında fon temini ve aktarımından doğan maliyet ile getiri arasındaki fark ise, ticaret bankalarının temel gelirlerini oluşturur.
Hizmet tanımını faizsiz bankacılık olarak yapan katılım bankaları, parayı ticarete doğrudan konu olan bir meta şeklinde görmeyen, onu ticarette mübadelenin yapılmasına imkân tanıyan bir araç olarak ele alan bir finansal aracı türüdür. Katılım bankalarının fon kaynakları ve fon toplama yöntemleri ticari bankalarınkinden farklıdır. Buna göre, bu bankalar fon arz etme niyetinde olan aktörlere, faiz yerine kâr-zarar ortaklığına dayalı bir sözleşme önerirler. Dolayısıyla, topladıkları fonlar diğer bankalardaki mevduat hesaplarına benzese de, onlarda olduğu gibi önceden belli bir faiz oranı vaat edemezler. Dönem sonunda piyasada geçerli getiri oranlarına yakın bir kâr payı verirler. Topladıkları fonlar; vadesiz ise özel cari hesaplar, vadeli ise kâr ve zarara katılma hesapları olarak kaydedilir. Ayrıca, diğer ticari bankalarda olduğu gibi kısa vadeli her türden borçlanma işlemine giremezler. Zira faiz cinsinden bir borç kaynağı kullanmaları mümkün değildir.
Çoğu zaman birlikte değerlendirilmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerde sermaye yetersizliği içindeki firmalara veya büyük sanayi firmalarının yapacağı yatırımlara kaynak ve teknik yardım sağlayarak ekonomik gelişimi hızlandırma amacı güden finansal aracılara kalkınma bankası; gelişmiş ülkelerde atıl fonlara sahip kurumsal yatırımcılara fonlarını menkul değer alım ve satımı ile değerlendirmelerinde aracılık ve danışmanlık yapan, işletmelere doğrudan kredi vermeyen, ancak işletmelerin orta ve uzun vadeli fon gereksinimlerini karşılayan finansal aracılara ise yatırım bankası adı verilir.
Krediler
Kredi, bir bankanın yapacağı istihbarat sonucunda gerçek veya tüzel kişilere; yasa ve bankanın iç kurallarını ve kaynaklarını da göz önünde bulundurarak, teminat karşılığı ya da teminatsız olarak para, teminat veya kefalet vermek şeklinde tanınan olanak veya limittir. Bankalar, fon fazlası olan finansal aktörlerden topladığı menkul kıymetleri, fon ihtiyacı olan finansal aktörlere kredi şeklinde transfer ederler.
Sahip olduğu gelirin yetersiz olması sebebiyle; tüketim, yatırım ya da herhangi bir faaliyet için ek finansman ihtiyacı bulunan ve bu ihtiyacını finans piyasası içerisinde giderme arzusunda olan her iktisadi birim potansiyel bir kredi müşterisidir. Bu bağlamda bireysel tüketiciler, firmalar ve devletler kredi müşterisine birer örnektir.
Kredinin Unsurları
Kredi müşterisi ile kredi kullandıran finansal aracı arasındaki bağı oluşturan özellikler, kredinin unsurları olarak ifade edilir. Bir kredi ilişkisinde dört temel unsur bulunur. Bunlar; zaman (vade), güven, gelir ve risk unsurlarıdır.
Krediler, krediyi kullanan finansal aktör ve kredinin niteliğine göre iki grupta incelenir. Buna doğrultuda kullanana göre krediler, bireysel ve kurumsal; niteliğine göre krediler ise nakdi ve gayri-nakdi krediler olarak sınıflandırılır.
Kredinin Türleri
Krediler, krediyi kullanan finansal aktör ve kredinin niteliğine göre iki grupta incelenir. Buna doğrultuda kullanana göre krediler, bireysel ve kurumsal; niteliğine göre krediler ise nakdi ve gayri-nakdi krediler olarak sınıflandırılır.
Krediler, krediyi kullanan birime göre bireysel ve kurumsal olmak üzere iki grupta toplanır. Buna göre bireysel krediler, tüketicilerin tüketim harcamalarını finanse etmek amacıyla kullandıkları kredilerdir. Bireysel krediler, gerçek ve tüzel kişilerin mal ve hizmet alımlarında ihtiyaç duydukları finansmanın, belirli bir faiz oranında ve belirli bir vade sonuna kadar eşit ya da farklı taksitlerle geri ödenmesi esasına dayanır. Günümüzde bireysel krediler ihtiyaç kredisi, konut kredisi, taşıt kredisi, eğitim kredisi, seyahat kredisi, bayram kredisi ve ticari destek kredisi gibi değişik isimler altında uygulanmaktadır.
Niteliğine göre krediler, nakdi ve gayri-nakdi krediler olmak üzere ikiye ayrılır.
Nakdi krediler, bankalarda toplanan mevduatın belirli bir faiz ve komisyon karşılığında fon talep edenlere ödünç olarak verilmesidir. Senet karşılığı kredi, iskonto ve iştira senetleri, borçlu cari hesaplar ve diğer teminat karşılığı krediler nakdi kredilere birer örnektir. Nakdi krediler hem yerli hem de yabancı para cinsinden olabilir. Günümüze yoğun olarak talep gören beş adet nakdi kredi türü vardır. Bunlar sabit vadeli para ödüncü, cari hesap şeklinde işletilen krediler, lombard kredisi, factoring/forfaiting ve finansal kiralamadır.
Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için, bankanın bir komisyon ya da ücret karşılığında taahhütte bulunarak söz konusu işlemin gerçekleştirilmesi şeklinde verdiği krediler ise gayri-nakdi krediler olarak tanımlanır. Gayri-nakdi kredilere konu olan şey para değil, taahhütte bulunan finansal aracının (bankanın) itibarıdır. Gayrinakdi krediler sayesinde, gerçekleştirilmesi çok yüksek meblağlar gerektiren yatırım projelerinin finansmanı, zorluk çekmeden sağlanabilir. Günümüze yoğun olarak talep gören beş adet gayri-nakdi kredi türü vardır. Bunlar kefalet kredisi, teminat mektubu kredisi, kabul ya da aval kredisi, ciro kredisi ve akreditif kredisidir.
Kredilerin İşlevleri
Bankaların finans piyasasındaki işlevi, dolaylı fon aktarım mekanizmasının etkin bir biçimde işletilmesidir. Bu mekanizmanın önemi ise, fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı olan iktisadi aktörlerin karşılaşmasının her zaman mümkün olmadığı durumlarda, söz konusu aktörler arasında sanal bir köprü kurularak fon transferinin gerçekleştirilmesidir. İşte krediler söz konusu sanal köprüyü oluşturan en önemli yapı taşlarından biridir. Bir ekonomide ihtiyacı olanlara yapılan fon transferi, krediler vasıtasıyla gerçekleştirilir. Krediler, hem borçlu hem de alacaklı için en somut ve güvenilir olan fon aktarım araçlarından birisidir. Krediler, bir ekonomide yer alan mal ve hizmetlerin mübadele hacminin artmasını sağlar. Özellikle, bireysel krediler vasıtasıyla ekonomideki işlem hacmi belirli bir düzeyde tutulur, arttırılır ya da azaltılır. Bir başka deyişle, krediler reel ekonomide mal ve hizmet arzı ile talebi arasındaki dengenin sağlanmasına katkıda bulunur. Krediler, ülke ekonomilerinin büyümesi açısından da son derece önemli görevler üstlenir. Ekonomide yapılan yatırımların büyük bir çoğunluğunun finansmanı, kredi kullanılarak gerçekleştirildiği için, krediler ekonomik gelişimin vazgeçilmez bir unsurudur. Ayrıca, krediler hali hazırda mevcut olan yatırımların geliştirilmesi, yeni teknolojilerin transfer edilmesi, mevcut olan üretim kapasitesinin arttırılması gibi birçok farklı amaç için kullanılan bir finans piyasası aracıdır.