BANKALARIN YÖNETİMİ VE DENETİMİ - Ünite 3: Bankacılık Riskleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Bankacılık Riskleri

Giriş

Risk ve belirsizlik kavramları sıklıkla karıştırılıp birbirleri yerine kullanılan kavramlardır. “Belirsizlik” kelimesinin sözlük anlamı niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, bilinmeyen, meçhul olandır. Finansal belirsizlik ise işletmenin beklentilerinin gerçekleşme durumunu tahmin edememesidir. Risk ise zarara uğrama tehlikesidir, yani beklentilerinin gerçekleşmeme durumu olarak tanımlanabilir.

Risk ve belirsizlik arasındaki en önemli fark, belirsizlikte, beklentinin gerçekleşmeme durumu tahmin edilemezken riskte gerçekleşmeme durumuna ilişkin olasılıklar tahmin edilir. Risk ve belirsizlik kavramların ortak özelliği her ikisinin de gelecekle ilgili olmasıdır. Finansal açıdan belirsizlik durumu işletmenin gelecekte elde etmeyi beklediği getirinin gerçekleşmeme durumunun tahmin edilemeyen kısmıdır. Risk ise beklenen getirinin gerçekleme ihtimalinin ölçülebilen kısmıdır.

Bankacılık Sektöründe Risk Çeşitleri

Risk çeşitleri işletmelerin özellikleri ve içinde bulundukları sektörlere göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle risk çeşitleri riskle ilgilenme amacına ve riske neden olan olaya (kaynağına) göre farklı başlıklarda sınıflandırılmaktadır. İşletme ile ilişkisi bakımından riskler; işletme içi riskler ve işletme dışı riskler olarak sınıflandırılabilir. İşletme içi riskler, işletmenin faaliyet konusu, kuruluş yeri, organizasyon yapısı, yöneticisi, personeli ve teknolojik gelişmelere ayak uyduramamasından kaynaklanan risklerdir. İşletme dışı riskler ise işletmenin içinde bulunduğu sektör ve ekonomiden kaynaklanan risklerdir.

Bir diğer risk sınıflandırması da beklenen getiri üzerinedir. Menkul kıymet yatırımlarında beklenen getiri kâr payı ve menkul kıymet piyasa fiyatında meydana gelen değişmeler neticesinde elde edilen getiriden (sermaye kazancı) oluşmaktadır. Sabit kıymet ve işletme yatırımlarında ise beklenen getiri işletmenin nakit akışları ve/veya kâr ile tanımlanabilmektedir. Bu yaklaşımla beklenen getiride değişime neden olan riskler; sistematik ve sistematik olmayan risk olarak sınıflandırılmaktadır.

Sistematik risk menkul kıymet yatırımlarında beklenen getiride değişime neden olabilecek ekonomik ve politik koşullardan kaynaklanan risk unsurlarını içermektedir. Bu riskler, enflasyon riski, faiz oranı riski, piyasa (menkul kıymet piyasası) riski, ülke riski gibi çeşitlendirilmektedir. Sistematik olmayan risk çeşitleri; finansal risk, yönetim riski ve faaliyet (sektör) riski olarak sınıflandırılabilir. Bu riskler işletmenin yapısından kaynaklanan bireysel risklerdir.

Riskin ölçülebilir olması durumuyla ilgili yapılan bir diğer sınıflandırma ise finansal riskler ve finansal olmayan risklerdir. Finansal riskler, piyasa riski, kredi riski, likidite riski, operasyonel risk gibi ölçülebilir risk çeşitlerini içermektedir. Finansal olmayan riskler ise, üretim riski, pazar riski, personel riski, yönetim riski, bilgi teknolojileri riski gibi risk unsurlarıdır..

Bankacılık Düzenleme ve Denetim Uygulaması Komitesi (Basel Komitesi) uzlaşılarına göre ise bankacılık sektöründeki riskler kredi riski, piyasa riski, operasyonel risk olarak sınıflandırılmaktadır.

Basel komitesinin yayınladığı uzlaşılar dışında risk yönetimi sürecinde yönetilebilecek ve ölçülebilecek risk çeşitleri farklı başlıklar altında gruplandırılmıştır, bunları finansal riskler, faaliyet riskleri ve diğer riskler olmak üzere üç ana başlık altında incelemek mümkündür.

Finansal riskler: Bankaların mevduat toplama ve kredi kullandırma sürecinde almış olduğu kararlar veya uyguladıkları stratejiler neticesinde bekledikleri getiride azalışa neden olabilecek risk unsurlarıdır. Bunlar, bilanço yapısından kaynaklı riskler, sermaye yeterliliği riskleri, kârlılık riskleri, kredi riski, faiz oranı riski, likidite riski gibi risk çeşitleridir.

Kârlılık riski : Dağıtılmayan geçmiş yıl kârları önemli otofinansman kaynaklarından biridir. Bu nedenle bankacılık sektöründe kâr ve kârlılık önemli bir hedeftir ve kâr beklentilerinin planlaması doğru yapılmalıdır. Bankaların sattığı kredilerden elde edeceği faiz geliri ve borçlarına (mevduat ve kullanılan krediler) ödedikleri faiz gideri banka kârının önemli bileşenleridir ve bankacılık faaliyetinden elde edilen kâr sonucudur.

Kârlılık riski de bilanço yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Aktif/pasif yapısının kredi ve mevduatlardan oluşması durumunda net faiz gelirinin azalmasına neden olabilecek hususlar;

  • Mevduat ve kredi faiz oranlarının doğru faiz oranları ve esnekliklerle belirlenmemiş olması,
  • Yabancı paralı mevduat ve kredilere ilişkin döviz kurunun doğru tahmin edilememesi ve
  • Mevduat ve kredi vadelerinin uyumlu olmaması olarak sayılabilir.

Sermaye yeterliliği riski: Sermaye yeterliliği bankaların aktif/pasif yapısına bağlı olarak ortaya çıkan finansal riskleri, yani beklenmedik kayıpları karşılayacak yeterli düzeyde sermaye bulundurmasını ifade eder.

Bankaların mevcut sermaye yapıları bu riskleri karşılamaya yeterli ise sermaye yeterliliğine ilişkin risk düzeyleri düşük, yetersizse risk düzeyleri yüksektir. Sermaye yeterliliğine ilişkin yapılan analizlerde;

  • Risk ağırlıklı aktifler ve yabancı kaynaklar karşısında bankanın durumu,
  • Özkaynakların gelişimi,
  • Özkaynak yetersizliği durumunda ortakların karşılama güçleri ve
  • Özkaynak yeterliliği standart rasyosunun belirlenip belirlenmediği gibi hususlar incelenir.

Faiz oranı riski: Faiz oranlarındaki değişim ile banka varlıkları ve gelirleri üzerinden bankanın zarara uğrama olasılığıdır. Faiz oranları düştüğünde bankaya ait varlıkların piyasa değeri düşer ve gelirleri azalır. Bu nedenle faiz oranı riskinin iki etkisi vardır: fiyat etkisi ve gelir etkisi. Faiz oranlarındaki değişimin fiyat etkisi daha çok sabit faiz getirisine sahip borçlanma senetleri (tahvil, bono gibi) üzerinde görülmektedir. Gelir etkisi ise bankaların bilanço yapısına bağlı olarak sabit ve değişken faizli aktiflerden beklenen getirinin azalması/artması ve sabit ve değişken faizli pasiflere (mevduat ve borçlar) ilişkin beklenen yükümlülükleri artması/azalması şeklide karşımıza çıkmaktadır.

Döviz kuru (kambiyo) riski : Döviz kuru riski, ülke parasının değerinin diğer ülke paraları karşısında değer kaybetmesi veya mevcut döviz pozisyonu nedeniyle elinde bulundurduğu dövizlerin diğer ülke paraları karşısında değer kaybetmesi riskidir. Bu risk bankanın yabancı paralı aktifleri ile yabancı paralı pasiflerinin uyumlu olmamasından kaynaklanır. Bankalar kur riski ve parite riskine maruz kalır. Kur riski, bankanın aktif ve pasif yapısında aynı cins ve tutarda varlık ve kaynaklar bulunmaması durumunda ortaya çıkar, işlem riski olarak da adlandırılmaktadır. Parite riski; iki farklı yabancı paranın paritelerindeki değişimden kaynaklanmaktadır. Bankanın farklı cinste yabancı paralı aktif ve pasifinin parite farkındaki değişimi tahmin edememesi ve buna bağlı döviz pozisyonu almaması nedeniyle kaçırdığı kazançtır.

Likidite riski : Likidite, bir işletmenin kısa vadeli yükümlülüklerini zamanında yerine getirebilme gücüdür ve bankacılık sektöründe kârlılık kadar önemli bir unsurdur. Likidite riski, kısa vadeli fonlara ilişkin yükümlülüklerin ve yeni kredi taleplerinin zamanında karşılanmaması nedeniyle banka kârlılığı üzerinde yaratacağı olumsuz etkidir. Likidite riskinin borç ödeme gücünün yetersizliği ve yeni kredi taleplerinin karşılanamaması nedeniyle kaçırılan kazanç olmak üzere iki etkisinden söz edilebilir. Borç ödeme gücünün zayıflamasına neden olabilecek likidite risklerini refinansman (yeniden finansman pozisyonu) riski, tahsilâtlarda gecikme riski ve beklenmeyen çekilişler riski olmak üzere üç başlık altında toplamak mümkündür.

Piyasa riski : Piyasa riski, menkul kıymetlerin işlem gördüğü piyasada enflasyon veya faiz oranlarındaki dalgalanma gibi belirli bir ekonomik neden olmaksızın menkul kıymet fiyatlarının dalgalanma riskidir. Piyasa riski, bankaların içinde bulunduğu sermaye piyasasında yaşanan dalgalanmaların yine yapmış olduğu menkul kıymet yatırımlarının değerini etkileme riskidir. Piyasa riskine maruz kalmamak için, menkul kıymetlerin fiyat değişiminin izlenmesi, doğru yatırım araçlarına yatırım yapılması ve menkul kıymetlerin fiyatlandırmasının doğru yapılması gerekmektedir.

Operasyonel risk (faaliyet riskleri): Operasyonel risk, “uygun olmayan ya da işlemeyen iç süreçler, insanlar ve sistemler ya da dış etkenler nedeniyle ortaya çıkabilecek zarara uğrama riski” olarak tanımlanmıştır. Operasyonel riskler, yöneticinin riskleri doğru analiz edemeyip yönetememesinden, personelin dikkatsizliğinden, teknolojik yetersizlik veya boşluktan ya da terör olaylarından kaynaklanabilir. İnsan faktörü, sistem faktörü ve dışsal faktörler operasyonel risklere neden olabilir ve bu durum bankayı zarara uğratabilir.

Operasyonel risk türleri, yönetim riski, personel riski, iş riski, teknoloji riski ve yasal düzenleme, politik risk ve ülke riski olarak sınıflandırılabilir.

Yönetim riski : Yönetim riski, işletmenin yönetim kadrosunun kalitesinin ve kurumsal yönetim becerisinin finansal yapısı (aktif/pasif yapısı) ve kârlılığı üzerine etkisidir. Yönetim riskini arttıran riskler şunlardır:

  • Yanlış aktif/pasif yapısının oluşturulması, vade uyumsuzluğuna sebep olunması,
  • Risk faktörleri dikkate alınarak kredi ve mevduata uygulanacak faiz oranının doğru tespit edilmemesi,
  • Likidite riskine neden olabilecek nakit bulundurma kararlarının alınması,
  • Piyasaya ilişkin öngörüleri takip edememesi ve doğru menkul kıymet yatırım portföylerinin oluşturulmaması,
  • Astlarıyla uyum içinde çalışamaması

Personel riski : Personel riski, işletmenin ihtiyaç duyduğu nitelikli personelin varlığı, mevcut personelin eğitilmesi, personel devir hızının yüksek olması ve kilit personelin bulunmaması gibi sebeplerle ortaya çıkabilir. Banka personelinin görevlerini aksatmaları, kötüye kullanmaları ve hata ve hileye konu davranışlarda bulunmaları bankanın zarar etmesine neden olabilir.

Teknoloji riski : Bankacılık sektörü teknolojiyi en çok kullanan sektörlerden biridir. Bu nedenle de teknolojik gelişmelerden etkilenmekte ve teknolojinin sebep olduğu boşluklara maruz kalmaktadır. Bankacılık sektöründe teknoloji riskleri; teknoloji sabit yatırım riski, sistemin geliştirilmesi ve uygulanmasına ilişkin aksaklıklar, sistemin kapasite ve güvenlik problemleri olarak sınıflandırılır.

İş riski : Bankaların hitap ettikleri müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerinin değişmesi, rekabetin artması, rakiplerin durumu, ulusal ve uluslararası piyasalarda yeni bankacılık ürünlerin varlığı banka yöneticilerinin bir takım kararlar almasına neden olur. Aldıkları kararlar neticesinde bankaların yeterli teknik yapı ve personel alt yapısını kuramaması ve yeniliklere uyum sağlayamamasına ilişkin risklerdir.

Yasal düzenleme ve politik risk : Yasal risk, mevzuatta yer alan düzenlemelerin yerine getirilmemesi ile kredilerin geri dönmemesi, değer kaybetmesi, mevduat ve borçlara ilişkin yükümlülüklerin (vergi, çalışanlara yönelik sosyal güvenlik kesintileri gibi) artması, yasanın uygulanmaması nedeniyle cezaya maruz kalınması gibi risk unsurlarını içerir. Politik risk ise para piyasasına yön veren düzenleme kurumlarının aldıkları politik kararlar nedeniyle bankaların zarar etmesi durumudur.

Ülke riski : Ülke riski, alınan siyasi kararların ve uygulamaların ülke ekonomisi ve ulusal veya uluslararası ticaret hacmi üzerine etki etmesidir; bu anlamda piyasa riskinin bir parçasıdır. Ekonomik ve siyası krizlerin yoğun olduğu dönemlerde belirsizlik ortaya çıkacağı için mevduat sahipleri fonlarını yastık altında tutmak isteyebilir, kredi kullanacaklar da ekonomik krizler nedeniyle kredi kullanmayabilirler.

Bilanço dışı işlemler riski (türev işlemler riski): Bu risk grubu, bankaların riskten korunma ve riski yönetmeye yönelik yapmış olduğu hisse senedi, tahvil bono yatırımlarının yanı sıra türev finansal araçlardan (forward, future ve opsiyon sözleşmeleri), repo-ters repo işlemlerinden kaynaklanan riskleri içermektedir. Bu riskler: aracılık sözleşmelerinde pozisyon riski, takas teslim riski, karşı taraf riski, yoğunlaşma riski ve baz risk olarak sınıflandırılabilir.

Pozisyon riski : Bankaların menkul kıymet alım satımıyla ilgili aracılık faaliyetinden kaynaklanan bir takım yükümlülükleri üstlendiği risklerdir.

Karşı taraf riski : Bankanın işlem yaptığı kişi ve kuruluşların içinde bulunduğu koşullardan doğan risklerin bankaya yansımasıdır. Karşı tarafın beklenen süre içinde sözleşme konusu yükümlülüğü zamanında yerine getiremeyeceğinin anlaşılması işlemin sonuçlandırılamaması riski dir. Karşı tarafın söz konusu yükümlülüğünü sözleşme süresi sonunda yerine getiremeyeceğinin anlaşılması durumu ise işlemin sonuçlandırılması öncesi oluşan risktir. Bu riskten kaçınabilmek için işlem yaptığı kişi ve kuruluşlardan teminat alır. Karşı taraf riski alınan teminatın düşülmesi suretiyle hesaplanır ve teminat düşüldükten sonra kalan tutara teminat açığı denir.

Takas/teslim riski : Özellikle vadeli işlemlerde vade bittiği hâlde sözleşme konusu mal ve hizmetin teslim edilmemesi durumudur. Karşı taraf riskiyle farkı, karşı taraf riskinde sözleşme konusu yükümlülüğün sözleşme süresi bitmeden yerine getirilemeyeceğinin anlaşılmasıdır. Yoğunlaşma riski: Bankanın veya aracı kuruluşun özsermayesinin önemli bir kısmının belli kişi ve kuruluşlara ait olma veya işlemlerin hep aynı kişi ve kuruluşlarla yapılması riskidir.

Baz risk : Bankaların aktif/pasif yönetiminde faydalandığı türev finansal araçlarla ilgili ortaya çıkar. Türev araçlar için baz risk, spot döviz kuru ile vadeli döviz kuru arasındaki farktır; vadeli işlem piyasalarında riskten korunmak amacıyla işlem yapanların riskten korunma etkinliğinin tespiti açısından önemlidir.