BESİN GÜVENLİĞİ VE HİJYEN - Ünite 4: Hijyen ve Sanitasyon Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Hijyen ve Sanitasyon

Hijyen ve Sanitasyon Kavramları

Çok eski zamanlardan beri hastalıkların aktif olarak tedavi edilebileceği (Asclepius) veya temizliğin gücüyle (Hygeia) üstesinden gelinebileceği bilinmektedir. Hastalıkların ilaçlarla tedavi edilmesinde geleneksel olarak hekimlerin rolü büyüktür.

Besin Hijyeni için günümüzde kullanılan tanımlamalar şu şekildedir:

  • Besin yoluyla bulaşan hastalıkları ve bulaşmaları önleyerek, besin kalitesini koruyucu uygulamalar ve durumlar,
  • Gıdaların güvenliğinin ve sağlıklı kalmasının sağlanması için gerekli önlemlerin alınması,
  • Gıdaların güvenliğinin ve uygunluğunun sağlanması için besin zincirinin tüm aşamalarında gerekli önlemlerin alınması,
  • Gıdaların tehlikelere karşı gerekli ölçüm ve kontrollerinin yapılması ve insan tüketimi açısından uygunluğunun sağlanmasıdır.

Gıda hijyeni; tehlikelerin kontrol altına alınması ve gıdaların kullanım amacını göz önünde bulundurularak, insani tüketime uygunluğunun sağlanması için gerekli tüm önlemler ve koşullardır.

Genel sağlığın korunmasında kişisel hijyenin çok büyük önemi vardır. İnsanlar normal olarak birçok mikroorganizmayı üzerlerinde barındırırlar. Saçlar, deri, mukoz membranlar, sindirim sistemi, yaralar ve kıyafetler mikroorganizmaların bulunduğu yerlerdendir. Hastalıklara karşı iyi uygulanan kişisel hijyenin rolü büyüktür. Bu noktada; el yıkama, diş bakımı ve günlük banyo alışkanlığı gibi faktörler büyük önem taşır. Ayrıca atıkların uzaklaştırılması da önemlidir.

Dünya Sağlık Örgütü sanitasyonu tanımlarken “İnsan idrarı ve dışkılarının güvenli bir şekilde uzaklaştırılmasıyla ilgili hizmet ve olanakların sağlanması” ifadesini kullanmaktadır. Bu tanımın dışında “sanitasyon” sözcüğü, çöplerin toplanması ve atıksuların giderimi gibi hizmetlerin sürdürülmesi sırasında hijyenik koşulların sağlanması yerine de kullanılmaktadır. Gıda endüstrisinde sanitasyon ise gıdayla temas eden yüzeylerde halk sağlığı açısından önemli olan vejetatif mikroorganizma hücrelerinin yeterli işlemlerin yapılmasıyla etkili bir şekilde yok edilmesi ve bunun devamında diğer istenmeyen mikroorganizmaların sayılarının azaltılması, fakat bunlar yapılırken gıdanın bundan olumsuz anlamda etkilenmemesi ve tüketimi için güvenirliğini kaybetmemesi olarak tanımlanmaktadır.

Hijyen ve Sanitasyonun Önemi ve Yararları

İnsanlar yaşamları boyunca her an mikroorganizmalarla temas hâlindedirler. Enfeksiyon, mikroorganizmaların vücudun tamamında veya bir bölümünde yayılma durumudur. Çocuklar ve yaşlılar veya farklı sistemik hastalığa sahip bireylerin mikroorganizmalara karşı direnci çok daha düşük olabilmektedir.

Hijyen kavramı aslında kişisel temizlikle başladığı için toplumdaki her bireyin bu uygulamalara bizzat kendisinden başlaması, halk sağlığının korunması anlamında önemli bir aşama olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel alanda başlayan bu durum, bireylerin çalıştığı iş ortamına veya yaşadıkları alanlara ve en sonunda da toplumsal sağlığa etki yapmaktadır.

Gıdalardan kaynaklanan hastalıkların gelişmiş ülkelerde dahi her yıl binlerce insanı etkilediği bilinen bir gerçektir. Kimi zaman ölümlere sebebiyet veren bu hastalıklar, işin sağlık boyutunun dışında ekonomik anlamda da büyük kayıplara neden olabilmektedir.

Hijyen ve sanitasyon uygulamaları sayesinde hastalıklar nedeniyle iş gücü kaybının önüne geçileceğinden üretimde artış sağlanacaktır. Ayrıca yönetmeliklere uygun davranan işyerlerinde üretilecek ürünlerin sağlık ve güvenlik garantisi de olacaktır. Doğru hijyen ve sanitasyon uygulamalarının gerçekleştirilmesiyle tüketicinin aldatılması da engellenmiş olur. Uluslararası pazarda ülkemizde üretilmiş olan gıda maddelerine karşı da güven artacaktır.

Hijyen ve Sanitasyon Kontrolü

Hijyen ve sanitasyonla ilgili uygulamaların sürecin başından sonuna kadar eksiksiz olması gerekmektedir.

İşletmelerde yapılan kontroller; personelin, kullanılan alet ve ekipman yüzeylerinin (taşıma bantları ve çalışma bankoları gibi) ve ortamın (havanın) mikrobiyolojik kontrolleri olarak sıralanabilir. Hijyenik kaliteyi olumsuz etkileyen toplam bakteri miktarı, patojen bakteriler ve toksijen bakteriler mikrobiyolojik kontrollerle tespit edilebilmektedir. Hijyenik ve sağlıklı koşulların sağlanmasıyla gıda hammaddesinin taşınması, işlenmesi, ambalajlanması, depolanması ve satışı sırasında oluşabilecek çeşitli kontaminasyonlar engellenerek en aza indirilmektedir. Personel hijyeninin sağlanması, çevrenin kontrol altına alınması, donanımın temizlik ve bakımı; gıda işletmeleri için üzerinde titizlikle durulması gereken önemli hususlardır. Mikrobiyolojik durumun belirlenmesinde, yüzey kontrollerinde ıslatılmış steril swab (sürtme) yöntemi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Personel hijyenin kontrolünde çalışanların ellerinden örnek alınarak, örneğin ekimi yapılır. Ortam (hava) kontrolünde ise programda belirtilen ortamlardan örnek alınarak ekilmektedir.

Yüzey Hijyen Kontrolleri

İşletmelerin daha temiz ve hijyenik koşullarda üretim yapabilmeleri ve tüketicinin gıda güvenilirliği açısından korunmasını sağlamak amacıyla, gıdanın üretiminden son tüketiciye arzına kadar uyması gereken genel gıda hijyeni kurallarına uygunluğunun kontrolü sağlanmalıdır. Bu kontrollerden birisi de “Yüzey Hijyen Kontrolleri”dir.
Gıdaların temas ettiği yüzeyler ve gıda işlemesi sırasında kullanılan ekipmanlar önemli çapraz kontaminasyon kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çapraz kontaminasyon, mikroorganizmaların gıdaya dolaylı yoldan bulaşması olarak tanımlanır ve çoğu zaman önemli bir risk faktörüdür.

Yüzey değerlendirmeleriyle ilgili en sık kullanılan; sürtme (swab), kontakt plate ve agar şırınga yöntemleridir.

  • Sürtme (Swab) (Eküvyon) yöntemi; gıda ve süt endüstrisinde, hastane ve restaurantlarda yüzeylerin mikrobiyolojik incelemesi için en yaygın olarak kullanılan ve en eski yöntemdir. Pamuk veya kalsiyum alginat eküvyonların kullanıldığı bu yöntemde steril nemli bir eküvyon ile kontrolü yapılmakta olan yüzey alanına sürtme işlemi yapılır. Sonra bu eküvyon içinde uygun bir dilüent içeren test tübü içerisine yerleştirilerek, petriye ekim yapılıncaya kadar buzdolabı sıcaklığında saklanır. Eğer gerekli ise dilüent bir nötralleştirici içermelidir. Pamuk eküvyon kullanıldığında organizmalar fiberden ayrılmalıdır. Dilüent (seyreltme işlemini sağlayan sıvı) içerisindeki organizmalar standart tabaka sayımı gibi uygun bir yöntemle sayılırlar fakat belirli bir grup organizmayı test etmek için özel besiyerleri kullanılmalıdır. Bu yöntemde 1,5 mL sıvı düz bir yüzey üzerine aktarılır, 3 cm2 ’lik bir alan üzerinde 15 saniye kadar eküvyonlama işlemi yapılır ve 0,1 ve 0,5 mL’lik hacimler mikropipet ile toplanır. Bu sıvı “plate count agar” veya seçici bir besiyeri kullanılarak ekilir.
  • 3eplike organizma doğrudan agar kontakt plate (RODAC) yöntemi için özel petri plakları kullanılmaktadır. Bu özel agarlar 15,5-16,5 mL uygun bir besiyeri içerir ve bu sayede yükseltilmiş bir agar yüzeyi elde edilir. Petri ters çevrildiği zaman, sertleşmiş agar doğrudan yüzeyle temas eder. Petriler yüzeyi kaplayacak şekilde sürüldükten sonra, inkübe edilir ve koloniler sayılır.
  • Agar şırınga yönteminde, 100 mL’lik şırınga agarla doldurulur. Bu agar incelenecek olan yüzeye karşı ittirilir. Yüzeyle temas eden agar kesilir ve bir petriye yerleştirilir. İnkübasyonu takiben koloniler sayılır. Bu yöntem RODAC plate yönteminin bir modifikasyonu olarak düşünülebilir, dolayısıyla aynı dezavantajlara sahiptir, yayılan koloniler sorun oluşturur ve yüzey kontaminasyonunun az sayıda olması gerekir.
  • Hızlı Test Kitleri (Örneğin; Hygicult); mikrobiyolojik hijyenin güvenilir, ekonomik ve zaman tasarruf edici bir şekilde denetlenmesi için özel olarak tasarlanmış olan agar slaytlardır. Mikrobiyolojik kirlenmenin seviyelerini denetlemek için kullanılabilir.

Diğer yüzey yöntemleri ise şöyle sıralanmaktadır:

  • Doğrudan yüzey yönteminde, erimiş haldeki agar araştırılmak istenen yüzeye veya ekipmanın üzerine uygulanmaktadır. Agar katılaştıktan sonra bir petri kabına alınarak inkü- basyona bırakılmaktadır. Canlı mikroorganizmaların sayılması açısından iyi bir yöntemdir. Paslanmaz çelik yüzeylerdeki Clostridium sporogenes endosporlarının belirlenmesinde kullanılır.
  • Yapışkan film yöntemi, incelenecek olan yüzeye yapışkan bir film veya yapışkan bantın bastırılması ve sonrasında yüzeyle temas eden bu kısmın petri kabındaki agar üzerine tekrar bastırılması şeklinde uygulanır.
  • Ultrasonik cihazlar, yüzey kontaminasyonunu belirlemek için kullanılır. Yöntemde, incelenecek olan yüzeyin küçük ölçülerde olması ve taşınabilir olması gerekir. Böylelikle incelenecek olan parça, titreşimli banyo içindeki seyreltme sıvısı içine konabilir. Sıvı içine konduktan sonra oluşturulan enerji etkisiyle mikroorganizmaların bu sıvı içine geçmeleri sağlanır.

Yüzey hijyeninin örneklemelerle kontrolü, hem gıda endüstrisinde hem de gıdaların satışa sunulduğu alanlarda son zamanlarda oldukça önem verilen bir konu hâline gelmiştir. Gıda zincirinin dışında, yüzey hijyen örneklemeleri ve kontrolleri, sağlığı tehdit edebilecek tehlikelerin bir göstergesi olarak saunalar ve spor salonları gibi alanlarda dâhi önemi anlaşılmış ve uygulamaya geçilmiş durumdadır. Hijyen kontrolleriyle ilgili olarak bu artan ilginin sebebi kısaca HACCP olarak bilinen “Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları” (Hazard Analysis and Critical Control Point)” sistematik yaklaşımıdır. Yüzey hijyeni ve diğer hijyen kontrolleri üretim sürecinin bütünleyici bir parçası olduğundan bu kontrollerin etkin ve hızlı olması önemlidir, çünkü sürecin herhangi bir aşamasındaki az miktardaki bakteriyal kontaminasyon kısa zamanda sayıca artarak kalitenin bozulmasına ve başka tehlikelere neden olabilmektedir.

Hijyen kontrolü için kullanılan örnekler, genelde çalışmanın başladığı gün temizlenmiş olan yüzeylerden alınır. Bazen örnekleme, temizleme sonrasındaki takip eden günde de yapılır. Bakterilerin plastik (poliamid, polivinilklorür ve polipropilen), alüminyum ve çelik üzerine tutunmaları üzerine yayımlanmış farklı sonuçlar ve görüşler bulunmaktadır. Paslanmaz çelik en kolay temizlenebilen materyal olarak görülmektedir. Bakterilerin oluşturduğu bir yapı olan “biyofilm” sayesinde bu bakterilerin geri dönüşümsüz olarak yüzeylere tutunması söz konusu olabilmektedir. Polisakkarit bazlı biyofilm oluşumu, çeşitli fiziksel ve kimyasal koşullara bağlıdır. Biyofilm bu koşullar yerine geldikten sonra oluşur ve buradaki bakteriler çoğalmaya başlar. Şu bir gerçektir ki; organik maddeyle bulaşmış olan ve temizlenmemiş hâlde bırakılan yüzeylerde bakteri birikimi daha fazla olmakta ve bunun temizliği, sonrasında daha güç hâle gelmektedir.

Yüzey hijyen örneklerinden genellikle toplam bakteri sayımları bazen de koliform sayımları yapılmaktadır. Bunun dışında Escherichia coli fekal kontaminasyon indikatörü, Staphylococcus aureus el hijyeni indikatörü, Listeria potansiyel indikatör organizma, Yersinia Listeriayla benzer yerlerde bulunur (zeminlerde), Salmonella havalandırma filtreleri, lağım çukurları ve kanalizasyon, Campylobacter süt, et, deniz ürünleri, meyveler ve sebzeler, Enterococci her yerde bulunabilen mikroorganizmalardır.

Gıdayla temas eden tüm yüzeylerin hijyenik olarak yeterli düzeyde olması beklenir. Kontrol için örneklerin alınmasında kontakt yöntemi veya ulaşılması güç durumlarda swab (eküvyon) yöntemi kullanılır.

Personel Hijyeni ve Kontrolü

Personel hijyeni ve bunun kontrolü sağlıklı gıda üretiminde oldukça önemlidir. Gıda sektöründe çalışan personel, insan sağlığı açısından büyük sorumluluklar taşımaktadır. Birçok besin zehirlenmesinin ana nedeninin, personelin dikkatsizliği ve bu konudaki bilgi yetersizliği olduğu ortaya konmuştur. Personel hijyeni; çalışanların, insan sağlığı yönünden sorumluluklarının farkına vararak üretimin tüm aşamalarında kişisel sağlık ve temizlik kurallarını uygulaması şeklinde tanımlanabilir.

Ellerimiz; mikropların pişmemiş yiyeceklerden, pişmiş olanlara bulaşmasına yol açabilir. Normalde pişmiş yiyeceklerde bakteriyal floraya rastlanmaz, ancak eller yoluyla taşınarak ve özellikle uygun sıcaklık koşullarını (10-60°C) buldukları zaman hızla gelişirler.

Eğer üretim hijyeni kontrol altında değilse, mikroplar eller yoluyla kirli yüzeylerden temiz yüzeylere veya doğrudan gıdalara bulaşabilir. Gıdaların elle teması sırasında eş zamanlı olarak diğer şeylere dokunmak, örneğin; para ya da pişmemiş gıdalara, yıkanmış tabaklara ve temiz yüzeylere dokunmaktan kaçınmak gereklidir. Koruyucu eldivenler dâhi bakteri yayılmasına sebep olabilmektedir, çünkü kullanıcılar çoğu zaman eldivenlerin sadece kendilerini korumak için olduğunu düşünmektedir.

El hijyeni kontrolü için örnekler, özellikle gıdayla ilgili işletmelerde düzenli aralıklarla alınmalıdır. Çalışanların ellerinden ekim yapma genellikle çalışma ortamının özelliğine göre periyodik olarak belirli aralıklarla (haftalık veya aylık gibi) veya gerekli görülen her durumda yapılmalıdır.

Steril koşullarda hazırlanmış olan ve farklı mikroorganizmalar için farklı çeşitleri olan agarlı petri kutularına beş parmak ve tırnak uçları bastırılır. Burada hazırlanmış besiyerinin içeriği, hedeflenen organizmaya ait sonuçları almak için özeldir. Petri kutusunun kapağı kapatılarak besiyeri cinsi, numune alınan kişinin adı, soyadı ve çalışma ortamı cam kalemiyle petri kutusunun alt kısmına yazılır. Etiketlenmiş olan petriler 37°C’de 24- 48 saatlik bir inkübasyona bırakılır. Süre sonunda besiyeri üzerinde oluşan kolonilere başka testler yapılarak bu bakterilerin ne oldukları ortaya konur. Değerlendirme sonuçları kaydedilerek personel el hijyen formuna işlenir.

Ortam Havasının Mikrobiyolojik Kontrolü

Hijyen ve sanitasyon kontrol programlarının etkinliğini ölçmek için kullanılan diğer bir kriter, ortam havasının mikrobiyolojisinin ortaya konmasıdır. Yabancı maddeler (Örn ğin; toz-toprak parçaları, bitki tozları, yün ve pamuk lifleri gibi), toz zerrecikleri hâlinde rüzgâr ve hava akımı gibi yollarla havaya karışır. Mikroorganizmalar ise bu yabancı maddelere tutunmuş olarak veya serbest hâlde havada bulunabilir.

Çeşitli önlemler sayesinde dış ortamdan gıda üretim alanına kontaminasyonların engellenmesinin yanında, iç ortam havasındaki mikrobiyal yoğunluğun düşürülmesi için de uygulamalar yapılmalıdır.

Havada bulunan mikroorganizmalar denildiğinde; bunların bakteriler, funguslar (küfler ve küf sporları), virüsler ve polenler gibi çok farklı gruplardan meydana gelebileceği unutulmamalıdır. Bakteriler küere göre genelde daha sıcak ortamlarda gelişim gösterirler. Mutfak, banyo, tuvalet ve buralardaki ekipmanlarda, havalandırma sistemlerinde ve atıklar için ayrılan kısımlarda çok fazla sayıda bulunurlar. Havada varolan mikroorganizmalardan en bilinenlerden biri Lejyoner hastalığının etkeni olan Legionella cinsi bakterilerdir.

Havadaki mikroorganizma varlığını saptamak için çok değişik yöntemler kullanılmaktadır. Genellikle toplam bakteri, maya ve küf için hava örneği alınır. Koliform grubuna bakmaya gerek yoktur. Kullanılan yaygın ve basit yöntemlerden bir tanesi, besiyeri içeren petri kutularının kapaklarının 15-30 dakika açık bırakıldıktan sonra inkübasyona alınması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bu yönteme çöktürme yöntemi veya sedimentasyon yöntemi adı verilmektedir. Bu yöntemde genellikle, toplam canlı bakteri sayısının bulunması için Plate Count Agar (PCA) besi yeri kullanılırken, maya ve küfler için ise Malt Ekstrakt Agar (MEA) besi yeri kullanılmaktadır. Bakteriler için 37°C’de 24-48 saat, küfler için ise 28°C’de 3-5 gün inkübasyon zamanı gereklidir. Süre sonunda besiyeri üzerindeki koloniler sayılır ve sonuç, koloni oluşturan birim (kob) sayısı olarak ifade edilir.

Ne kadar hacim havada ne kadar mikroorganizma olduğunu gösteren bir teknik, hava örnekleme cihazlarıyla uygulanabilmektedir. Çarptırma yöntemi denilen bu yöntemde, özel olarak havayı belli bir hızda emen ve bu sırada emilen havanın cihaz içindeki besiyeri içeren bir kaba çarptırılmasını sağlayan bir düzenek söz konusudur. Hava içindeki mikroorganizmalar bu sırada besiyeri yüzeyine yapışırlar ve inkübasyon sonrasında yapılan sayımla geçirilen hava hacmindeki mikroorganizma sayısı belirlenmiş olur. Yine bakteriler için PCA besiyeri kullanılarak 37°C’de 24-48 saat, küfler için ise MEA besiyeri kullanılarak 28°C’de 3-5 gün inkübasyon zamanı gereklidir. Süre sonunda besiyeri üzerindeki koloniler sayılır ve sonuç 1 m3 ’deki koloni oluşturan birim (kob) sayısı olarak, kob/ m3 şeklindeki kısaltmayla ifade edilir.

Başka bir yöntem Impinger yöntemi olarak adlandırılmaktadır. Bu yöntemde test edilecek ortam, havası vakum yardımıyla steril bir sıvı içerisinden geçirilmekte, bu şekilde havada bulunan organizmaların sıvı faza geçişi sağlanmaktadır. Daha sonra bu sıvıdan katı besiyerleri üzerine ekimler yapılarak sonuçlar elde edilmektedir.

Süzme yöntemi, vakum ile havanın özel bir filtreden geçirilmesi esasına dayanmaktadır. Yöntemde, havadaki mikroorganizmalar bu özel filtrenin yüzeyinde tutunurlar. Daha sonra bu süzüntüler mikroorganizmaların gelişimini destekleyebilecek uygun bir besiyerine konup inkübe edilirse oluşan koloniler o ortamın havası hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.

Su Analizleri

Sularda mikrobiyolojik analizler temel olarak aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:

  • Var/yok testleri: Mikroorganizmanın sayısı önemli değildir. Belirli bir hacim içinde belirli bir mikroorganizmanın olup olmadığı araştırılır.
  • Sayım: Belirli sınırlar içinde izin verilen mikroorganizmalar için yapılır.
  • Mikroorganizma tanımlama: Koloni sayımı, dökme veya kültürel yayım şeklinde yapılabileceği gibi membran filtrasyon sisteminde de koloni sayımı gerçekleştirilmektedir.

İçme ve kullanım suyunda yapılması gereken analizler ve bu analizlerin izin verilen değerleri “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği”nde yayımlanmıştır. Yönetmelikte, sulardaki mikrobiyolojik parametrelerle ilgili istenen koşullar da bulunmaktadır.

Temizlik, Dezenfeksiyon ve sterilizasyon Uygulamaları

Gıdayla ilgili uygulamalardaki anlamı ile “temizlik”; gıdayla temas eden alet, ekipman ve çeşitli yüzeydeki kir ve gıda artıklarının uzaklaştırılması ve bunların mikroorganizma için çoğalma ortamı şekline dönüşmesinin önlenmesidir.

Dezenfeksiyon, temizlik aşamasından sonra ortamdaki ürüne kontaminasyon kaynağı olabilecek mikroorganizmaların tümünün öldürülmesi veya zararlı etkeni yapmayacak en düşük düzeye indirilmesidir. Dezenfeksiyon; birçok bakteri, virüs ve bazı fungusların giderimini veya öldürülmesini sağlar, ancak ilk temizlik yapılmadan dezenfeksiyon başarılamaz.

Sterilizasyon bir ortamdaki tüm mikroorganizmaların öldürülmesi veya uzaklaştırılması işlemi olarak tanımlanabilir. Mikrobiyal popülasyonların kontrol altına alınmasında çeşitli yöntemler vardır. Bu işlemler; ısı uygulaması, kimyasal sterilizasyon, süzme ve radyasyon olarak gruplandırılabilir.

Pest Kontrolü

Pest veya yaygın tabiriyle “haşere veya zararlı” kontrolü, işletmeler için hijyen programının önemli bir parçasıdır. Özellikle gıda üretimi yapan, paketleyen, hazırlayan veya servis edenler için bu kontroller daha büyük önem taşımaktadır. Sinekler, fareler, hamamböcekleri, karıncalar ve sıçanlar kolaylıkla pek çok zararlı organizmayı taşıyabilirler. Bu organizmalar tüketici sağlığına zarar verir, ürün kaybına neden olur ve gıda üreticilerinin itibarını zedeler.

Pest kontrolü ile ilgili temelde en önemli kontrol maddesi şöyle sıralanabilir:

  • Haşerelerin işletme binasına girişlerinin önlenmesi,
  • İşletme içinde haşerelerin varlığını sürdürmesine karşı gerekli tedbirlerin alınıp uygulanması,
  • İşletme alanı içinde haşere varlığının düzgün aralıklarla kontrol edilmesi,
  • Haşerelere karşı lisanslı profesyonel firmalarla işbirliği yapılmasıdır.

Tuzak ve kapanların dışında “pestisit” adı verilen ve bu zararlıların öldürülmesi için kullanılan özel kimyasallar da bulunmaktadır. Gıdayla ilgili işletmelerde veya gıda bulunan ortamlarda bu kimyasalların kullanımı son derece riskli ve tehlikelidir. Bu nedenle bu konuda yetkili, lisanslı ve profesyonel ekiplerden bu konuda hizmet almak gereklidir.