BİLGİ EKONOMİSİ - Ünite 8: Bilgi Ekonomisi ve Türkiye Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Bilgi Ekonomisi ve Türkiye

Giriş

Bilgi ekonomisine dönüşme, günümüzde mevcut gelişme sürecinin son aşaması olarak kabul edilmektedir. Türkiye de bilgi ekonomine dönüşümü sağlamak amacıyla bir takım hedefler belirlemiştir. Bilgi ekonomisi olma hedefi ilk olarak Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1990- 1994) yer almıştır. Planda araştırmacı sayısının iki katına çıkarılması, her 10 bin kişiye düşen araştırmacı personel sayısının 15 kişiye yükseltilmesi, Ar-Ge harcamalarının ulusal gelir içindeki payının %1’e yükseltilmesi hedeflenmiştir. 1996-2000 dönemini kapsayan Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda bu hedeflere ulaşılamadığı belirtilmiş, bilgi alt yapısının geliştirilmesine hız verilmesi vurgulanmıştır. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2001- 2005), devletin yeniden yapılandırılması, bilim ve teknoloji yeteneğinin güçlendirilmesi vurgulanmıştır. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2007-2013) geniş bant erişim alt yapısının yaygınlaştırılacağı ve 2006- 2010 dönemlerini kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşılacağı dile getirilmişti. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda, daha önceki planların aksine hedefler doğrultusun- da daha fazla başarı kaydedildiği, Bilgi Toplumu Stratejisi çerçevesinde e-devlet uygulamalarının hayata geçirildiği belirtilmiştir.

Bilgi Üretimi ve Türkiye

Türkiye’de detaylı istatistiksel verilerin bulun- maması nedeniyle, Porat (1977) ve OECD (1981, 1986) tarafından bilgi üretiminin ulusal üretim içindeki payının belirlenmesi amacıyla kullanılan yöntemlerden yararlanılamamıştır. Bunun yerine, daha az detaylı veriye ihtiyaç duyan ve Machlup (1962) ile Bell (1972) tarafından uygulanan yön- temlerin kullanılması yoluna gidilmiştir. Detaylı verinin bulunmaması durumunda bilgi üretiminin boyutları; eğitim harcamaları, Ar-Ge harcamaları ile bilgi ve iletişim teknolojisi (BİT) harcamalarının ulusal gelirdeki payları incelenerek belirlenmektedir. Bilgi üretiminin ulusal ge- lirdeki payını belirlemek amacıyla yapılan çalışmalar ve bu çalışmalarda izlenen yöntem için üçüncü ünitede yer alan “Bilgi Sektörünün Üretimdeki Payının Hesaplanması” başlığına yeniden bakılabilir.

Bilgi ekonomisine dönüşen ülkelerde en önemli faaliyetlerden biri eğitimdir. Eğitim faaliyetinin bilgi ekonomisinde önem kazanmasının temel nedeni, bilgi ve teknoloji üretebilecek işgücünün yetiştirilmesinde önemli bir katkı sağlamasıdır.

Bilgi üretimi olarak ele alınan ikinci kalem, Ar-Ge harcamalarıdır. Bell (1972) bilgi toplumunda teorik bilginin eksen prensip haline geldiğini belirtmiştir. Bilgi ekonomisinde teorik bilginin bu şekilde önem kazanması, bilginin temelini oluşturan Ar-Ge faaliyetlerinin önemini artırmıştır. Machlup’un (1962) ve Bell’in (1972) bilgi üretiminin ulusal gelir içindeki payını belirlemek için kullandığı göstergelerden biri, Ar-Ge harcamalarıdır. Bilgi ekonomisine dönüşen ülkeler, 1960’lı yıllardan itibaren ulusal gelirlerinin yaklaşık %3’ünü Ar-Ge faaliyetlerine ayırmışlardır. Bu oran, daha sonra diğer ülkelerin de ulaşmayı hedefledikleri bir oran haline gelmiştir.

Machlup’un (1962) analizlerinde bilgi sektörü- nün üretimdeki payını hesaplamak için kullanılan iletişim araçları, iletişim makineleri ve bilgi hizmetleri kalemlerinin yerini günümüzde BİT kalemi almıştır. Tablo 5.4, Türkiye ve seçilmiş ülkeler- de BİT harcamalarının GSYİH payını göstermek amacıyla düzenlenmiştir. Tablo 8.4’teki veriler, BİT harcamalarının GSYİH payının ele alınan ülkelerde 2005 yılı itibariyle % 3,6-%7,9 Aralığında değiştiğini göstermektedir.

Bilgi Sektörünün Türk Ekonomisindeki İstihdam Payı

Bilgi ekonomilerinde bilgi üretiminin önceki ekonomik gelişme aşamalarına göre daha fazla önem kazanması, istihdam yapısının da değişmesine yol açmıştır. Bilgi üretim faaliyetleri olarak ele aldığımız eğitim ve Ar-Ge faaliyetleri başta olmak üzere; bilginin toplanması, üretilmesi ve dağıtılması ile ilgili tüm mesleklerde istihdam edilenler bilgi işgücü olarak adlandırılmakta ve bilgi sektöründeki istihdamı oluşturmaktadır. Bilgi sektörünün istihdamdaki payını belirlemek amacıyla yapılan çalışmalar ve bu çalışmalarda izlenen yöntem için üçüncü bölümde yer alan “Bilgi Sektörünün İstihdamdaki Payının Hesaplanması” başlığına yeniden bakılabilir. Bilgi işgücü, Bilginin toplanması, üretilmesi ve dağıtılması ile ilgili mesleklerde çalışanlardır. 2014 yılı itibariyle, seçtiğimiz ülkelerde bilgi yoğun mesleklerde istihdam edilenlerin oranı % 46,4 (Hollanda) ve % 19,7 (Türkiye) arasında değişmektedir. Bilgi toplumu olarak kabul ettiğimiz Avusturya, Finlandiya, Danimarka ve Almanya gibi ülkelerde bilgi yoğun mesleklerde istihdam edilenlerin toplam işgücü içindeki payları, %40’ın üzerindedir. Türkiye’de bilgi yoğun mesleklerde istihdam edilenlerin oranı, bilgi toplumlarının oldukça gerisindedir. Bilgi ekonomilerinde bilgi sektörünün toplam istihdam içindeki payının incelenmesi yanında, kadın ve erkek işgücünün bilgi sektöründeki paylarının da incelenmesi gerekmektedir. Bilgi ekonomilerinde bilgi sektöründeki pek çok işin fiziksel bir güç gerektirmemesi, sektördeki bazı mesleklerde esnek çalışma saatleri, kadın işgücünün eğitim düzeyinin yükselmesi ve bilgiye dayalı mesleklerin genellikle yerleşim bölgelerinde veya bu bölgelere yakın yerlerde bulunması gibi faktörler, hem kadınların çalışma hayatına daha fazla girmelerini hem de bilgi sektöründe daha fazla oranda istihdam edilmelerini sağlamıştır. Türkiye’de ve veri olan bazı ülkelerde, erkek ve kadın işgücünün bilgi sektöründeki istihdam payı, Katz (1986) tarafından bilgi sektörünün istihdam payı belirlenirken dikkate alınan; mesleki ve teknik elemanlar ve ilgili çalışanlar, idari personel ve üst düzey yöneticiler ile büro personeli olmak üzere üç meslek grubunun toplam istihdamdaki payı hesaplanarak belirlenmiştir.

Bilgi Ekonomisi Endeksleri ve Türkiye

Uluslararası kuruluşlar tarafından geliştirilen çeşitli endekslerle, ülkelerin bilgi ekonomisi olma yolunda kaydettikleri gelişme ölçülmektedir. Burada, bilgi ekonomileri karşısında Türkiye’nin durumunu ortaya koymak amacıyla ele alacağımız endeksler; bilgi endeksi, bilgi ekonomisi endeksi, ağa hazırlık endeksi ve BİT gelişim endeksidir. 1995-2012 döneminde, ülkelerin bir kısmında endeks değerleri düşmüş, bir kısmında ise yükselmiştir. Genellikle, yüksek endeks değerine sahip olan ülkelerde küçük düşüşler yaşanırken; düşük endeks değerine sahip olan ülkelerde yükselme gözlenmiştir. Bilgi ekonomisi endeksi değerlerini incelediğimizde, 2012 yılında, İsveç 9,43’lük değer ile birinci sırada yer alırken, Finlandiya 9,33’lük değer ile ikinci sırada yer almıştır. OECD ülkeleri arasında 5,07’lik değer ile en düşü sırada Meksika yer almaktadır. Türkiye, 5,16’lık endeks değeri ile Meksika’nın üzerinde yer almaktadır. Bilgi endeksi verileri açısından incelediğimizde, İsveç (9,38) ilk sırada yer alırken; Finlandiya (9,22) ve Hollanda (9,22) bu ülkeyi takip etmektedirler. Bilgi endeksi değeri bakımından en düşük sırada Türkiye (4,81) yer almaktadır. Bilgi ekonomisi ve bilgi endeksini oluşturan; ekonomik ve kurumsal rejim endeksi, eğitim endeksi, yenilik endeksi ile enformasyon ve iletişim teknolojisi endekslerini oluşturan göstergeler bakımından sağlanacak ilerlemeler, Türkiye’nin daha yüksek bilgi ekonomisi ve bilgi endekslerine ulaşmasını sağlayacaktır. Türkiye’nin durumunu karşılaştırmalı olarak ortaya koymak amacıyla burada kullanılacak endekslerle ilgili detaylı bilgi için üçüncü bölümde yer alan “Bilgi Ekonomisinin Endekslerle Ölçülmesi” konusuna yeniden bakılabilir.

2012-2016 döneminde, ağa hazırlık endeksi sıralamalarında ilk sıralar İsveç ve Finlandiya tarafından paylaşılmıştır. En güncel verinin olduğu 2016 yılında, OECD ülkeleri arasında en yüksek endeks değerine Finlandiya sahiptir. Ağa hazırlık endeksi sıralamalarında, OECD içinde yer alan AB ülkelerinin diğer OECD üyelerine göre daha üst sıralarda yer aldıkları gözlenmektedir. Türkiye, OECD içinde Yunanistan, Macaristan ve Meksika’dan daha iyi bir performans sergilemektedir. 2016 itibariyle, Türkiye 48. sırada yer alırken; Macaristan 50. sırada, Yunanistan 70. sırada ve Meksika 76. sırada yer almaktadır. 2012 yılında, 52. sırada yer alan Türkiye, 2013 yılında 45. sıraya yükselmiş, 2014 yılında yeniden gerileme göstererek 51. sırada yer alırken; 2015 ve 106 yıllarında 48. sıraya yerleşmiştir. Türkiye’nin ağa hazırlık endeksinde alt sıralarda bulunmasının iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi, bazı değişkenler için verilere ulaşılamaması veya güncel olmayan verilerin kullanılmasıdır. İkincisi ise, bazı değişkenler için verilerin görüş anketi ile toplanmasıdır.

2011-2016 yılları arasında, OECD üyesi ülkelerde BİT gelişim endeksi değerleri ve üye ülkelerin endeks değerleri bakımından sıralanmasına göre, 2013 yılı dışında, ele aldığımız yıllarda ilk sırayı Güney Kore almıştır. Daha önceki endekslerde birinci ve ikinci sıralarda yer alan İsveç ve Finlandiya, bu ez daha sonraki sıralara yerleşmişlerdir. 2016 itibariyle, Güney Kore (birinci sıra), İzlanda (ikinci sıra), Danimarka (üçüncü sıra) ve İsviçre (dördüncü sıra) ilk başlarda yer alan ülkelerdir. Türkiye, BİT gelişim endeksi bakımından OECD içinde sondan bir önceki sıralarda yer almaktadır. OECD içinde en son sırada Meksika yer almaktadır. Dünya ülkeleri içinde Türkiye’nin sıralaması 70’dir. OECD içinde en sonda yer alan Meksika ise dünya sıralamasında 92. sırada bulunmaktadır. 2011-2015 döneminde 68 ve 69’uncu sıralarda yer alan Türkiye, 2016’da daha düşük bir performans sergileyerek bir sıra daha ileriye yerleşmiştir.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün Türk Ekonomisindeki Payı

BİT sektörü, bazı özelliklerinden dolayı bilgi ekonomisine dönüşüm sürecinde stratejik bir sektördür. Sektörün sahip olduğu bu özellikler; verimlilik artışı sağlaması, istihdam yaratma potansiyeli ve yüksek katma değere sahip olmasıdır. BİT sektörü, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün büyümektedir. 2007 ve 2010 yıllarında, Türkiye’de BİT sektörü pazarında meydana gelen değişime göre iletişim teknolojileri bilgi teknolojilerinden daha büyük bir pazara sahip olmuştur. Türkiye’de BİT sektörünün GSYİH içindeki payı, 2007’de %3,43 iken, 2010’da %3,40’a gerilemiştir. 2014-2016 döneminde bilgi teknolojileri pazarı 10,1 milyar ABD dolarından 9,8 milyar ABD dolarına gerilerken; iletişim teknolojileri pazarı 2016 yılında 21,4 milyar dolarlık Pazar payına ulaşmıştır.

Türkiye’nin BİT sektörü donamım üretimi, 2003-2008 döneminde, 24.070 milyon TL’den 42.829 milyon TL’ye yükselmiştir. Aynı dönemde BİT sektörünün üretim sürecinde girdileri ile çıktıları arasındaki farkı gösteren katma değeri de 9.123 milyon TL’den 16.650 milyon TL’ye yükselmiştir. Seçilmiş ülkeler arasında en düşük BİT ihracatını Türkiye gerçekleştirmektedir. BİT sektörü ithalatı ise, neredeyse ihracatının üç katıdır. Bu durumda Türkiye’nin BİT sektörü dış ticaret dengesi açık vermektedir. Seçilmiş ülkeler arasında ABD hem en yüksek ihracat rakamına sahip olan hem de ithalatının yaklaşık üç katı büyüklüğünde ihracata sahip olan tek ülkedir.2016 yılı itibariyle Türkiye’de BİT sektörü ihracatını alt kalemler ve toplam olarak vermektedir. 2016 yılı verileri, 2009 yılı verileri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin BİT ihracatında bir artış olduğunu ortaya koymaktadır.

BİT, iletişim sektörü ve bilgi teknolojileri sektörlerinde istihdam sağlamaktadır. Bilgi teknolojileri sektöründeki donanım ve yazılım alt sektörleri, bilgi ekonomilerinde istihdamın en kalabalık olduğu alanlardır. 2003-2008 arasında Türkiye’de BİT sektörü istihdamını vermektedir. Ele aldığımız dönemde, BİT sektöründe istihdam edilenlerin sayısı artmakla beraber, toplam istihdamdaki payı düşmüştür. Bu durum, Türkiye’de BİT sektörü istihdam artışının toplam istihdam artışı ile paralel şekilde büyümemesinin bir sonucudur. Başka bir ifade ile BİT sektörünün başta belirttiğimiz istihdam yaratıcı etkisinin Türkiye’de ortaya çıkmadığını göstermektedir. 2010 yılında BIT sektörü istihdamının toplam istihdamdaki payı, ABD’nde %4, İsveç’te %5,43, Almanya’da % 3,54 olarak gerçekleşmiştir.